Kibar Holding’in Ticaret Stratejisi

Ali Kibar / Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı    Kibar Holding, son yılların hızlı büyüyen gruplarından. Kayseri kökenli… Tekstil ile başladığı iş yaşamında, demir çelikten alüminyuma...

1.05.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ali Kibar / Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı  
 
Kibar Holding, son yılların hızlı büyüyen gruplarından. Kayseri kökenli… Tekstil ile başladığı iş yaşamında, demir çelikten alüminyuma, gıdadan otomotive çeşitli sektörlere girdi. İstikrarlı, ancak hızlı büyüdü. Şu anda yönetimin başında olan ikinci kuşak temsilcisi Ali Kibar, büyümenin arkasında çok önemli bir stratejinin olduğunu söylüyor. Kibar, “Biz çalıştığımız birçok alana öncelikle ticaretle girdik. Ticarette, satışta başarılı olunca, yatırıma girdik” diyor.  
 
Çok fazla öne çıkmasa da Kibar Holding, son yıllarda sağlam adımlarla büyümesiyle dikkati çeken, Türkiye’nin en büyük gruplarından. Otomotivden demir çeliğe kadar birçok sektörde faaliyet gösteriyor. Özellikle son yıllarda gıda ve sigortacılık gibi yeni alanlara girdi. Bütün bu yatırımlarda grubun ticaret ağırlıklı faaliyetlerini zamanla sanayi yatırımlarına kaydırması dikkati çekiyor.  
 
Grubun hikayesi oldukça ilginç aslında…Anadolu’daki ticaret hayatını yakından takip edenler için Orta Anadolu Mensucat Fabrikası oldukça tanıdıktır. 1960’larda Kayseri’de güçlü tüccarlar tarafından kurulan Orta Anadolu Mensucat, sonraki yıllarda işbirliklerine de model oluşturdu. İşte Orta Anadolu Mensucat Fabrikası’nın o yıllardaki yönetim kurulu başkanlığını  Asım Kibar yapıyordu.    
 
Kayseri’de halı ticareti yapan Asım Bey, Kayserili tüccarlarla Orta Anadolu Mencusat Fabrikası’nı kurdu. Ancak, 1970’de İstanbul’a gelince tamamen ayrı bir iş olan demir çelik ticaretine başladı. İki yıl sonra da, sanayiciliğe adım atarak saç işleme tesisi kurdu. 1980’lerde oğlu Ali Kibar’ın da işlerle ilgilenmeye başlamasıyla birlikte galvaniz tesisi faaliyete geçti.  
 
Ali Kibar’ın liderliğinde 1990’larda sanayicilik hızlandı. Güney Koreli Hyundai ile distribütörlük anlaşması yapıldı. Bir süre sonra da otomotiv üretimi başladı. Ardından da otomotiv yedek parça işinden gıdaya kadar birçok alandaki yatırımlar geldi.  
 
Bugün cirosu bir milyar dolara yaklaşan Kibar Holding, otomotiv, demir çelik, sigortacılık, dış ticaret, gıda, taşımacılık sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Özellikle otomotiv ve demir çelikte sürekli kapasite artıran grup, önümüzdeki dönemde liman işletmeciliğine de başlayacak. Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, Capital’in sorularını yanıtladı:  
 
Ailenin iş yaşamına girişi nasıl oldu?  
 
Biz Kayseri kökenli bir aileyiz. Babam Kayseri’de Orta Anadolu Mensucat Fabrikası’nda yönetim kurulu başkanıydı. Halıcılıkla ilgili kendi özel işi de vardı. Ama 1970’de İstanbul’a gelince, tamamen ayrı bir iş olan demir-çelik ticaretine girdi. Ben de 1983 yılından itibaren işlerle ilgilenmeye başladım.  
 
Daha sonra 1972 yılında  sanayiciliğe ilk adım olarak değerlendirebileceğimiz Kartal Saç İşleme Ünitesi kuruldu. Yıllar içinde demir çelik işini geliştirdik. 1980’li yıllarda da bir galvaniz tesisi kurduk. Bu aynı zamanda Türkiye’nin ilk kontinü üretim tesisiydi. Daha sonra ikinci bir galvaniz tesisini daha devreye aldık.  
 
Ondan sonra da 1987 yılında alüminyum işi başladı. Yılda 6 bin ton kapasiteyle başlamıştık, şimdi ortalama 110 bin ton döküm kapasiteyle devam ediyoruz. Ayrıca, bu tesisimiz hem kapasite ve hem de teknolojisiyle Avrupa’nın ilk yedi müessesinden biri oldu.  
 
Yine aynı dönemde İzmit’te kurulu İspak’ı alarak ambalaj sektörüne girdik. Prefabrik yapı elemanları üretiminde faaliyet gösteren bir aktivitemiz oldu. Galvanizli saç üretiminde uzun yıllar pazarın yüzde 60-65’ini elimizde tuttuk. Şimdi de yine pazarın yarısına sahibiz.  
 
Bu arada 1980’li yılların ortalarında dış ticaret şirketimizi de devreye aldık. Bu şirket, yıllık 70-80 milyon dolarlık ihracat hacmiyle faaliyetine başladı. Bugünkü yıllık ihracat hacmi yaklaşık 150 milyon dolarlar seviyesinde. Belki de Özal dönemindeki dış ticaret sermaye şirketleri felsefesine uyum sağlayan yegane kuruluşlardan biri. Yani kendi grubumuzun ürettiği malların dışında da ürün alım satımını yapıyor. Diğer şirketlerin ürünlerini de dış pazarlara açabilmek için faaliyet gösteriyor.  
 
Sigortacılık sektöründe de faaliyet gösteriyorsunuz?  
 
Evet, servis sektörüne hizmet veren faaliyetlerimiz de devam ediyor. Sigortacılık ve gemicilik şirketimiz var. Gemicilik şirketimiz yıllık 1.5 milyon ton taşıma kapasitesini organize ediyor. Taşımacılık şirketi aşağı yukarı 80’in üzerindeki araçla hizmet veriyor.  
 
Otomotiv sektöründe de, 1990 yılında Hyundai ile bir distribütörlük anlaşması yaptık. 1997’de de İzmit’te ortak bir şirket kurarak Hyundai Assan fabrikamızı açtık. Bu fabrikayı da yeni ürünlerle destekliyoruz. Geçen yıldan itibaren ihracata başladık. Otomotivde Hyundai Assan pazarda ön sıralarda yer alıyor. Bunun yanı sıra, bu fabrikaya yan sanayi hizmeti veren Assan Hanil’i kurduk. Bu şirket Güney Koreli otomotiv parçaları üreticisi Hanil Ehwa ile yüzde 40 oranında ortak olarak  
 
1996’da faaliyete başladı. Bu tesis yılda 80 bin araçlık üretim kapasitesine sahip. Ayrıca, 1992 yılında grubumuzun ortağı Hyundai ile bir joint venture olarak Assan Hyundai Çelik kuruldu. Bu şirket de beyaz eşya, otomotiv yan sanayi, kablo üreticileri gibi birçok alanda hizmet veriyor. Ortalama yıllık iki ile iki buçuk milyon tonluk demir çelik ticaret ve üretim hacmimiz var. Bunu da hem Türkiye’de hem de bu şirkete bağlı olan İran, Irak, Kuzey Afrika, Avrupa, Rusya, Ukrayna ve Uzak Doğu’daki ofis ve pazarlama faaliyetlerimizle yürütüyoruz.  
 
Otomotiv ve demir çelik, grubun öne çıkan sektörleri…  Bu sektörlerde yeni yatırım düşünüyor musunuz?  
 
Otomotiv sektöründe sürekli olarak ortağımızla gelişen pazar ve ürünleri takip eden bir düzenimiz var. Yıllık 125 bin adet kurulu kapasitemiz var. Ancak, şu an itibariyle ilk fazda 60 bin adetlik üretimi hedefliyoruz. Bu yıl içinde 42 binlik adetlik üretim hedefimiz var.  
 
Önümüzdeki yıllarda pazarın da gelişmesine paralel olarak ve yoğun olarak başladığımız ihracata gelen talep doğrultusunda üretim kapasitemize ilave bir yatırım yapacağız. Bu yatırımla birlikte ikinci fazın da faaliyete geçmesini arzu ediyoruz. Bu da tabii Türkiye’nin iç pazarıyla da bağlantılı. İç pazarı olmayan hiçbir ürünü tamamen ihracata yönlendirmek mümkün değil.  
 
Ürünlerimizin dış pazarlarda distribütörler tarafından da beğeni kazandığını görüyoruz. Bunun daha sağlam bir ortama taşınmasını umuyoruz. Bu süreci takiben yeni birtakım ürün ve modelleri devreye almayı planlıyoruz. Ama bunu şu anda söylemek için erken. Bununla ilgili ev ödevlerimizi yapıp daha sonra duyurmakta fayda var.  
 
Demir çelik ve alüminyumdaki planlarınız neler?  
 
Alüminyum sektöründe şu anda yeni bir fazın makine ve donanımını tamamlıyoruz.  
Bu yatırımlarımızı da dahil ederek önümüzdeki yıl kapasitemizi 125-130 bin döküm ve 110 bin ton mertebesindeki mamul üretimine ulaştırmayı çalışıyoruz. Bunun arkasından da yine birtakım projeler üzerinde çalışıyoruz. Ama şu an itibariyle bunu söylemek istemiyorum.  
 
Çünkü, bizim yaptığımız yatırımlar pazardaki diğer üreticiler tarafından da dikkatle izleniyor.  
Biz bitirdikten sonra deklare etmeyi tercih ediyoruz. Demir çelikle ilgili de araştırma aşamasındayız. Şu anda fiilen alınmış bir yatırım kararımız yok. Pazardaki gelişmeler doğrultusunda önümüzdeki günlerde değerlendireceğiz.  
 
Birçok alanda faaliyet gösteriyorsunuz. Çekilmeyi düşündüğünüz sektörler var mı?  
 
Şu an itibariyle yok. Çünkü, faal olan bütün işlerimizde belli bir fizibiliteyle yola çıkıyoruz. Yaptığımız bu çalışmalarla bu işleri kârlı olabilecek hale getiriyoruz. Kârda olmayan bir iş kolumuz yok. Yeni yatırımlarımızı daha temkinli, Türkiye’nin muhtemel kriz ortamlarına girebilmesi ihtimalini göz önünde tutuyoruz. Dikkatli gidiyoruz.  
 
Yabancı ortaklıklarınız var. Yeni ortaklıklar düşünüyor musunuz?  
 
Olabilir. Alüminyum  sektörüyle ilgili bir çalışmamız var. Halka açılması yolunda çalışmamız olacak. Bunun için de piyasanın biraz daha iyileşmesini bekliyoruz. Yabancı stratejik bir ortakla devam etmeyi arzu ediyoruz. Böyle bir çalışmamız var.  
 
Önümüzdeki dönemde yurtdışına da yatırım yapacak mısınız?  
 
Öncelikli olarak yurt içindeki yatırımlarımıza ağırlık veriyoruz. Yurt dışında ticari işler bazında birtakım çalışmalarımız var. Ama yeni yatırımlarımız için her hangi bir ülkede yapmak için bir kararımız yok. Türk yatırımcısı açısında burada bu kadar istihdam arayışı varken, yurt dışına tesis yatırım yapmayı erken görüyoruz.  
 
Gıda sektöründe de faaliyetiniz var…  
 
Gıda sektöründe de dört yıldan beri varız. Susurluk’ta Assan Gıda diye bir şirketimiz var.  Öncelikle salça üretimiyle başladığımız bu aktivite de şu anda ketçap, soslar, mayonez, konserve, reçeller gibi farklı ürünler üretiyoruz. Dört yıldır ürünlerimizin yüzde 70’ini ihraç ediyoruz.  
 
Kingtom markasıyla iç piyasaya mal veriyoruz. Aynı zamanda iç piyasadaki bazı büyük üreticilere kendi markalarıyla üretim yapıyoruz. Ürünlerimizin hijyen ve kalite standartları nedeniyle özellikle gelişmiş pazarlarda tüketicilerden ciddi talepler alıyoruz. İç piyasadan daha iyi şartlarla ihracat pazarlarına verme şansımız var. Bu imkanları değerlendiriyoruz. Ayrıca, geçen yıl ki 43 bin tonluk üretime bu yılda devam etmeyi programlıyoruz.  
 
Bulunduğunuz sektörlerde önce hep ticaret yaptınız sanırım?  
 
Daha ziyade daha önceki dönemlerde ticaret ağırlıklı bir çalışmaydı. Ticari ağırlıklı çalışmadan istihdam da yaratıcı, uzun vadede kalıcı yeni yatırımların Türkiye’de uluslararası rekabet ölçeğinde mücadele edebilecek tesisleri Türkiye’ye kazandırmak istedik. Bunlarla ilgili yaptığınız çalışmalar, sürekli güncel yaşamamızın içinde yer aldı. Biz çalıştığımız bir çok alana öncelikle ticaretiyle girdik. Ticaretini bir süre götürdük sonra onun sanayi faaliyetine yönlendik. Genellikle hep öncelikle pazarlama, satış yapabilme var. Satışı realize ettikten sonra yatırım kararlarımızı aldık. Zaten pazarlamadaki iyi kötü şartları eğer değerlendiremiyorsanız zaten o malı üretebilme imkanınız olmaz. Üretseniz bile satamazsınız.  
 
Dolayısıyla sanayicinin öncelikle malını satabiliyor olması lazım. Malını satabilmesi içinde uygun fiyatlarda kendi ürettiği ortamlarda üretilebilirliğinin hesabını kitabını dikkatli yapması lazım. Bütün işlerimizde olayları hep orta ve uzun vadeli gördük. Kısa vadeli işler için birtakım yatırım heveslerine katılmadık. Türkiye’nin şartlarında bunun ne kadar önemli olduğunu hepimiz anlayabiliyoruz. Türkiye kredi riskleri açısından dünyada en pahalı maliyetlerle paranın tedarik edildiği bir ülke. Biz tercihen işlerimizden kazandığımızı tekrar yatırımlara yönlendirerek kendi iç entegrasyonunu sağlamayı hep tercih ettik.  
 
BÜYÜME PLANLARI NELER?  
 
Peki hangi alanlarda büyümeyi planlıyorsunuz?
 
 
Otomotiv doğal olarak kapasite kullanım oranımızın artmasıyla ciro olarak büyür. Yeni ürünleri sürekli devreye alıyoruz. Gerek ithal olarak, gerek üretim bazında. Bununla birlikte otomotiv yan sanayine hizmet veren Assan Hanil kuruluşu var. Bu yıl cirolarında bir büyüme öngörüyoruz. Çünkü, sadece Hyundai fabrikasına değil, başka firmalara da üretim yapar hale geldi.  
 
Bunun dışında alüminyum sektöründe bir büyümemiz olacak. Demir çelik sektöründe dikkatli bir büyüme içindeyiz. Gıda da iki ya da üç yıl sonra bir takım yeniliklerimiz olabilir. Diğerleri zaten daha rutin faaliyetler olarak ele alıyoruz. Onlarda daha istikrarlı büyümeyi devam ettiriyoruz.  
 
“GRUBUN CİROSU ARTIYOR”  
 
Grubun cirosu yıllar itibariyle ne kadar arttı?
 
 
Ciromuzu ele alırken, biz üretim ağırlıklı bir grubuz. Cirolarımızın büyük bir bölümü de üretimden, sanayiden kaynaklanıyor. Tabii bunu da bir finansman kesiminin cirosuyla karıştırmamak gerekiyor. Bir katma değer yaratılıyor.  
 
Geçtiğimiz yıl grubumuzun cirosu aşağı yukarı 915 milyon dolardı. Bu yıl içinde yapacağımız ihracat ve pazar gelişimiyle birlikte bu rakamı 1.2 milyar dolarlık bir ciroyu öngörüyoruz. Geçtiğimiz iki üç yılda krizde ciroda biraz geriledik. Ama yeni sanayi mal üretimlerimizle daha önce ticari olan ciro ağırlıklı olarak sanayi üretimi cirosu haline geldi. Yani cirolarımızda bir gelişme oldu.  
 
Önümüzdeki yıllarda özellikle otomotivde kapasite kullanım oranını artırmamızla artı alüminyum üretimindeki yeni kapasitelerle birlikte ciromuzun daha da artması mümkün.  
 
İSKENDERUN’DA LİMAN YAPIYOR  
 
Girmeyi planlandığınız yeni sektörler var mı?
 
 
Var. Şu anda İskenderun’da limanla ilgili bir çalışma yapıyoruz. Bu liman projesi tamamlandığında Akdeniz’in en derin limanı olarak en süratli tamir tahliye işlemine olanak sağlayacak. Buna yönelik bir projemiz var. Bununla ilgili müsaadelerin tamamlanması sürecini yaşıyoruz. Yaptığımız çalışmalar yıllın sonlarına doğru bu projelerimizle ilgi birtakım gelişmeler olacak. Biz de buna yönelik olarak çalışıyoruz.  
 
Liman yatırımı yapmanız da ne etkili oldu?  
 
İskenderun’daki liman projesinin lisans ve ruhsat sorunlarını yaklaşık on yılda toparlayabildik. Türkiye şartlarında zaman zaman bazı işlemleri almak zaman alıyor. Bizim arzu ettiğimiz bir ilave kısım daha var bununla ilgili önümüzdeki dönem de çalışmamız olacak. Çünkü bizim planladığımız proje Doğu ve İç Anadolu Bölgesi’ne uzun vade de hizmet verebilecek nitelikte. Aynı zamanda da bölgedeki diğer tesislere gerekli ölçekte birtakım hizmetleri verebilmesi için uygun özelliklerde olmasını istiyoruz. Bu doğrultudaki final müsaadelerden sonra da yatırıma başlamayı planlıyoruz. Bu limanla ilgilenen yabancı bir ortak arayışı içindeyiz. Opera edecek, çalıştıracak bir ortak arıyoruz. Hem finansmanıyla hem de çalışmalarımızla ilgili zaman süreci geçiriyoruz.  
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz