Işık saçan organik diyotun (OLED)
beyaz ışığı, sadece kırmızı, yeşil
ve mavinin doğru bir şekilde
karıştırılmasıyla elde edilebilir.
Ancak imalatçılar, bugüne kadar
oldukça verimsiz bir mavi boyayla
yetinmek zorundaydı. Şu anda
piyasada mevcut olan floresan
yayıcılar, enerjinin dörtte birinden
fazlasını bile ışığa dönüştüremiyor
ve geri kalanı sadece ısıya çevriliyor.
BASF’nin organik elektronikler
alanındaki araştırmalarından
sorumlu Dr. Karl Hahn, “Oysa bizim
istediğimiz portatif ısıtıcılar değil,
lambalar” diyor. Bu yüzden BASF
kimyagerleri, birkaç yıl önce mavi
sorununa bir çözüm aramaya başladı.
Sonunda mavi renkte parlayan ve
enerjinin neredeyse tamamını ışığa
dönüştürebilen molekülleri keşfettiler.
Bu moleküller aslında OLED’lerde kullanılan bir hayli verimli fosforesan
yayıcılara aitti. Ancak ortada bir
sorun vardı: Bunlar sadece birkaç
dakikalığına canlı kalabiliyordu.
Her ne kadar şu anda oldukça
verimli OLED’lerin uzun-ömürlü kırmızı
ve yeşil varyantları bulunabiliyorsa
da halen palette maviye tam olarak
denk gelen bir şey yok. Bunun nedeni
ise mavi rengin çok vahşi olması.
Hahn, “Bu renk çok kısa dalgalı ve dolayısıyla aşırı yüksek enerji
yüklü. Bu yüzden mavi ışık başka
hiçbir ışığın yapamayacağı şekilde
moleküler bağları parçalayabiliyor”
diyor. BASF araştırmacılarının önünde
duran meydan okuma ise bu kadar
güçlü bir enerjiye karşı uzun süre
dayanabilecek moleküller bulmakla
ilgili. Bir OLED’in ampuller, cep
telefonu ekranları ve TV setleri gibi
uygulamalarda kullanılabilmesi için
uzun ömürlü olması şart. Ancak
doğru boyayı bulmakla da iş bitmiyor.
Mavi OLED sandviç içindeki diğer
malzemelerin de OLED’lerin uzun bir
dönem boyunca ışıl ışıl parlamasını
sağlayacak kadar dayanıklı olması
gerekiyor. Bu yüzden BASF, mavi
diyotlar için malzemeler sisteminin
tamamı üzerinde çalışıyor ve bu aktif
bileşenlerin dünya genelinde bir
numaralı tedarikçisi olmayı hedefliyor.
BASF, bu moleküllerin başlangıçta
sadece birkaç dakika olan ömrünü
daha şimdiden birkaç bin saate
çıkarmayı başarmış durumda. Hahn,
“Ancak ampul üreticileri birkaç
10 bin saat istiyor” diyor. BASF
araştırmacıları da bu şirketin kimya
laboratuvarlarında harıl harıl bu hedefi
tutturmaya çalışıyor. Laboratuvarlarda
çalışan asistanlar, küçük cam
tabakaları kendilerini parlatacak
moleküller ve malzemelerle kaplamak
için her gün çeşitli buharlı baskı
teknikleri deniyor. Bu şekilde bugüne
kadar sayısız diyot üretildi. Japonya
kökenli olan Dr. Ing. Soichi Watanabe,
“Biz burada sürekli olarak yeni
kombinasyonları test ediyoruz” diyor.
Watanabe, tepeden tırnağa
koruyucu elbise giyiyor. Bu durumu
ise “Diyot üzerindeki bu zar gibi
incecik katmanların hiçbir şekilde
toz parçacıklarıyla kirlenmemesi
gerekiyor” şeklinde açıklıyor. Tek bir
toz zerresi bile bu minnacık moleküler
katmanlar üzerinde bir dağ etkisi
yaratabilir ve ampulleri mahvedebilir.
Bu organik moleküller için buhar ve
oksijen de çok zararlıdır. Çabucak
bozulup zehirli hale gelebilirler.
Watanabe, “Bunlar tıpkı sushi
yemeği gibidir. Sushi’yi birkaç gün
beklettikten sonra değil hemen taze
olarak yemeği tercih ederim” diyor.
Bu nedenle laboratuvar asistanlarının
her bir cam tabakayı tüm moleküller
yerlerine yerleştirildikten hemen sonra
başka bir cam tabakayla anında
mühürlemesi gerekiyor.
Bitmiş diyotlar sonra iki ayrı
odada test ediliyor. Birincisinde, ışık
yoğunluğu ve diğer parametrelerle
ilgili sınamalar yapılıyor. Küçük bir
plak kayıt stüdyosuna benzeyen
ikincisinde ise dayanıklılık testine
tabi tutuluyorlar. Elektrik kutularına
ve bilgisayarlara çok sayıda şalter
bağlanıyor. Siyah kutuların üzerinde
360 diyot, günler boyunca parlamaya bırakılıyor. Ekranlardaki rakam serileri
ise hangi ampullerin çalışmaya
devam etmeye değdiğini gösteriyor.
Watanabe ve meslektaşları sürekli
olarak bu verileri değerlendiriyor.
BASF, bu mavi boya ve onunla
ilgili sistem bileşenlerinin yığınsal
aydınlatma pazarına yetişmesini
ümit ediyor. BASF mavisi, ekran
endüstrisinde gerekli renk koyuluğuna
ulaşmak zorunda. Araştırmacılar, her
santimetre için çok sıkı çalışmaları
gerektiğinin farkında. Hahn, “Biz şu
anda çığır açıcı bir yenilik üzerinde
çalışıyoruz ve bu bizim her gün
ekibimizin keşfetme ruhunu yeniden
ateşliyor” diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?