Ekolojik tarım sağlıklı yaşamı destekliyor

Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev ile ekolojik tarımı ve tüketici bilincini ve bu alandaki trendleri konuştuk...

1.06.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ekolojik tarım sağlıklı yaşamı destekliyor
Özellikle gıda konusunda ekolojik ürünlere talep artıyor. Tüketiciler tükettiklerinin ne kadar sağlıklı olduğu ve çevreye ne kadar zarar verdiğine dair daha duyarlı bir yaklaşım sergiliyor. Ancak Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev’e göre gelinen bu düzey oldukça yetersiz. Ekolojik ürünlerin popülerliğine paralel üretim ve tüketim olmadığını belirten Alev, bu konuda özellikle toplumsal bilinç yaratılması gerektiğini söylüyor ve “Ekolojik tarımın gelişmesi toplumdaki çevre, doğa bilinci, GDO karşıtlığına ilişkin bilinçle alakalı. Bu konuda özellikle çocuklara eğitim verilmeli” diye konuşuyor. Türkiye’de tarımda moderanizasyonu getiren yeşil devrimin ardından 20 yıl bile geçmedi. Ancak bu modernizasyonun sonuçları şimdi ciddi bir tartışma konusu. Kimyasalların üretime dahil olup olmadığı merak ediliyor. Verimlilik artışıyla birlikte küçük tarım işletmelerinin çoğunun tasfiye olduğu düşünülüyor. Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev’e göre modernizasyonun etkisi bunlarla da sınırlı değil. Alev, toprak, hava ve yeraltı sularının kirlendiğini düşünüyor. “Şimdi tüm dünya ile birlikte Türkiye de tarımda ekolojik ve organik üretim tarzına yöneliyor” diye konuşuyor. Gelinen noktada, Türk toplumunun gıda konusunda her geçen gün daha da bilinçlendiğini düşünüyor. Yine de bunun yeterli olmadığına değinen Alev şöyle konuşuyor: “Türkiye’de toplam tarımsal topraklar 24 milyar hektar. Bunun ise sadece yarım milyon hektarı organik tarım için kullanılıyor. Bunun da çok büyük bir bölümü doğal otları toplama şeklinde oluyor. Ağırlık zeytinlik, badem ve çok az alan da sebze meyve üzerine.” Ekolojik Üreticiler Derneği Başkanı Levent Gürsel Alev ile ekolojik tarımı ve tüketici bilincini ve bu alandaki trendleri konuştuk.

Sağlıklı yaşam trendi çok arttı. Sizce Türk tüketicisi yeterince bilinçli mi?

- Türkiye gelişmekte olan bir toplum. Daha iyi bir toplum ve düzen için birçok konuda eksiğimiz var. Birçok konuda toplumsal bilinç düzeyinin eksik olduğu zaten söylenir. Toplumun eğitim ve bilinç düzeyinin düşük olduğu biliniyor. Gıda konusu ise bundan biraz daha farklı. En azından bu konudaki bilinçte bir artış söz konusu. Türk toplumu genel ortalamaya göre gıda konusunda her geçen gün olumlu anlamda gelişiyor.

POPÜLERLİĞE PARALEL TÜKETİM YOK”
Türkiye'deki tarımsal toprakların miktarı nedir? Bunun ne kadarı ekolojik tarım için kullanılıyor?
EKOLOJİK TARIM ORANI

Toplam tarımsal topraklar 24 milyar hektar, bunun yarım milyon hektarı organik tarım için kullanılıyor. Bunun da çok büyük bir bölümü doğal otları toplama şeklinde oluyor.~
AĞIRLIK HANGİ ÜRÜNDE
Ağırlık zeytinlik, badem ve çok az alan da sebze meyve üzerine. Medyanın da çok duyarlı olması ve desteklemesi çok önemli. Çünkü bu iş popüler olmasına rağmen popülerliğine paralel üretim ve tüketim de olmadığını düşünüyoruz.
TALEP DÜŞÜK
Müthiş bir talep var gibi görünüyor ama gerçekte pek de öyle değil. Hemen her marketin organik ürün reyonu var, evlere servis bulunuyor, küçük marketler ve pazarlar da var. Ama talep yine de çok düşük.

Peki ekolojik tarım kavramı nasıl ortaya çıktı?
- Avrupa bazı tarım şekillerini tarihi boyunca yaşadı. Yeşil devrim denen, tarımda mekanizasyonun gerçekleştiği, kimyasalların kullanıldığı, hibrid tohumların oluştuğu, verim artışına dayalı tarım gelişti. Böylelikle daha fazla sayıda büyük tarım işletmeleri oluştu, küçük tarım işleri tasfiye edildi. Kırsal alanda yaşayanların oranı düştü. Henüz 20 yıl bile geçmeden, bu tarım şeklinin toplum sağlığına zarar verdiği anlaşıldı. Toprağın, havanın, yer altı sularının kirlenmesi, kutup ayısının bile kanında nitrat çıkması kirlenme olduğunu gösterdi. Endüstriyel tarım önce çevreye ve doğaya bedel ödetti. Tüm bunlar insan sağlığında ciddi riskler oluşturdu. Bununla beraber doğaya ve çevreye uyumlu ekolojik ya da organik tarım kavramı ortaya çıktı.

Türkiye’de ekolojik tarımın yükselişi ne zaman başladı?

- 1990’larda İzmir çevresinde başladı. İlk olarak Almanya kaynaklı şirketler, bazı köylerde sözleşmeli çiftlik esasına dayalı pilot projelerle sağlıklı ürünler ürettirip o üretilen gıdaların Almanya’ya ihracatına başladı. Hala Türkiye’de sertifikalı olarak üretilen ürünlerin yüzde 90’a yakını ihraç kökenli. Ama biz daha çok iç pazara yönelik çalışıyoruz. Doğrudan organik sertifikalı ürünlerin buradaki tüketicilere ulaşmasını sağlıyoruz. Çanakkale ve İzmir’de bölgesel çalışmalar yapıyoruz. Genel olarak baktığımızda şu anda organik/ekolojik tarım artışta.

“FİYATTA KISIR  DÖNGÜ OLUŞTU”
Tüketicilerde organik ürünler daha pahalı olduğu için bu ürünlere uzak durma eğilimi de var. Sizce fiyatlama tüketimi etkiliyor mu?
7 TANE PAZAR VAR

Neye göre kıyaslandığına bağlı olarak değişiyor. Organik ürün elde edebileceğiniz mecralara bakalım... İstanbul'da 7 tane pazar var. Bu ürünleri oralardan elde edebilirsiniz. Marketlerin organik reyonlarından ya da evlere servis hizmeti veren mecralardan da organik ürün almak mümkün. NEYE GÖRE FARK? Organik ürünlerin fiyatlarını gelir düzeyi düşük bir semt pazarındaki ürünlerle kıyasladığımızda evet fiyat farkı çok. Ama gelir düzeyi biraz daha iyi olan bir semt pazarı ile aradaki fark o kadar fazla olmayabiliyor. Arz-taleple ilgili bir durum da var tabi.~
UCUZLATAMIYORUZ
Çanakkale'de üretim yapıyorum. Haftada bir gün buraya gelip gidiyorum. 300 kilo meyve sebze satarsam yakıt maliyetim oluyor. Ancak daha çok satarsam bu maliyet düşüyor. Bu durumda biz de fiyatları ucuzlatamıyoruz çünkü az satıyoruz, kurtarmıyor. Bu konuda bir kısır döngü oluştu. Talep yükselmedikçe bu ürünün ucuzlaması imkansız.

EKOLOJİK TARIMDA YENİ TRENDLER
ROLÜ ARTACAK

Ekolojiye ilgi günden güne artacak. Sağlıklı yaşam trendi yaşamımıza girdi ve yaşamımızdaki rolü daha da önemli hale gelecek. Yakın zamanda Türkiye'de hayvansal üretim önem kazanacak.

EV KİMSAYALLARINA DİKKAT

Biz şu ana kadar tarım kimyasallarını tartıştık ama ev kimyasalları da çok önemli. Bu kimyasallar doğaya karışıyor ve çevreye korkunç bir zarar veriyor. Kozmetik kullanımında kimyasalların yaygınlığı çok yüksek.
CİDDİ RİSKLER VAR
Çok ciddi risklerle karşılaşıyoruz. Temizlik malzemelerinde ve kozmetikte de ekolojik ürünlere yöneliş hızlanacak. Avrupa bu konuda ilerleme kaydediyor. Almanya'da küçük şehirlerde bile mahalle arasında 5-6 katlı organik marketler yer alıyor.

Tüketiciler neden organik tüketmeli?

- Yaklaşık 13 yıldır organikle uğraşıyorum. 2004’te evlere servisle başladım, sonra pazarlara girdik. Dernek olarak da kurumsal bir yapımız olduğu için araştırma yapma, tüm mecraları deneme ve yorumlama şansımız oldu. Bizim müşterilerimizin çok büyük bölümü kadınlardan oluşuyor. Kadınların da büyük bölümü evli, bebek bekleyen ya da bebekleri olan tüketiciler. Ağırlıklı olarak sadece bebeklerini ve çocuklarını sağlıklı beslemek için bu tür ürünleri tercih ediyorlar. Ama bu duyarlılık genellikle çocuk 2,5 yaşına gelene kadar sürüyor. Çocuğun bağışıklık sistemi oturdu, artık gerek yok diye bir düşünce oluşuyor. “İnsan ne yerse odur” denir ya, vücudunuza ne alırsanız siz osunuz. Bünyeniz ona göre gelişir. Elbette öncelikle sağlıklı olabilmek için tüketim yapılmalı. Sadece çocukların değil kişilerin kendi sağlığı da önemli. Ekolojik tarım sağlıklı ürünler üretmenin dışında da birtakım anlamlar taşıyor. Siz bir organik ürün satın aldığınızda ekolojik tarıma destek veriyorsunuz. Ekolojik tarım doğaya ve çevreye daha az atık bıraktığı için doğal hayatı destekliyor. Büyük şirketler de orga-
nik tarım yapıyor, küçük çiftçiler de... Ekolojik tarıma destek vererek küçük çiftçinin de ayakta kalmasını sağlıyorsunuz. Ekolojik tarımda bilinçli çiftçiler yerel tohumlar kullanıyor. Bir yerde yerel tohumlar da desteklenmiş oluyor. Organik ürün aldığınızda GDO’yu reddetmiş oluyorsunuz.~

Bir de tüketicilerde “Bugüne kadar hep kötü beslendik bundan sonra organik tüketmek bir işe yaramaz” düşüncesi de var...

- Doğru böyle bir düşünce var. Bu da çok yanlış. Zararın neresinden dönülse kârdır. Önemli olan bilinç meselesi... Son 20 yılın kuşağı kötü beslendi. Hiçbir şey için geç değil.

Türk tüketicisi ne zaman gelişmiş ülkelerdeki tüketici bilincine kavuşur?

- Bunun için milli gelir seviyesinin yükselmesi lazım. Bunun yüksek olduğu ülkelerde daha çok tüketim var. Ama bu yeter mi? Toplumsal bilinç de önemli. O toplumdaki çevre, doğa bilinci, GDO karşıtlığına ilişkin bilinçle de alakalı. Eğitim çok önemli. Bu konuda özellikle çocuklara eğitim verilmeli. STK’lar, medya ve devlet birlikte çalışmalı.

Hangi ekolojik ürünlere talep daha fazla?

- Sebze meyve çok ön planda. Piyasadaki markalara bakıldığında hayvansal ürün çok fazla değil. Talebe göre ürün çeşitleniyor. Şimdilik taze sebzeler ve yeşillikler öncelikli, arkasından meyve ve sonra da diğerleri geliyor.

Toplumda genel bir güven sorunu da var... Bu güven sorunu nasıl aşılabilir?
- Evet toplumda genel bir güven sorunu var. Gıda konusunda çok ciddi bir toplumsal duyarlılık söz konusu. En temel sorun, fiyattan öte nasıl güveneceğini ya da nereye güveneceğini bilememek. Ama İstanbul’da 7 organik pazar var. Buralardan güvenle alışveriş yapabilirler. Marketlerin organik reyonlarından da güvenle alışveriş yapabilirler. Her pazarda denetçiler var. Akıllarına ne gelirse sorabilirler. Alacakları ürünlerin de mutlaka sertifikasını sorsunlar.

TÜRKİYE’DE ZENGİN BİR BİYOÇEŞİTLİLİK VAR”
Birleşmiş Milletler'in raporuna göre Türkiye'de en uygun tar>m şekli küçük çiftçi tar>m>. Siz ne diyorsunuz?
EN UYGUN TARIM ŞEKLİ

Ben de buna inanıyorum. Kesinlikle Türkiye için en uygun tarım şekli bu. Türkiye çok farklı bir iklime sahip. Bizim ülkemiz tek bir tarıma uygun değil. Tarım Bakanlığı'nın bu konuda bir çalışması vardı. 7 coğrafi bölge, 24 havza gibi...
11 BİN ÇEŞİT BİTKİ
Türkiye biyoçeşitlilik olarak çok zengin bir ülke. Çanakkale'nin Kösedere Havzası'nda daha iyi domates çıkabiliyor. Sadece Trakya'da ayçiçeği yetiştirelim diyemeyiz. Koca Avrupa kıtasının sahip olduğu biyoçeşitliliğe bakıldığında 13 bin çeşit bitki türü var. Türkiye ise tek başına 11 bin çeşide sahip. Küçük çiftçi tarımı biyoçeşitlilikle çok alakalı.~

Siz kendi üretiminizden bahseder misiniz?
- Benim 60 dönümlük sertifikalı bir arazim var. 2006 yılından beri ağırlıklı olarak sebze üretiyorum. 2009 yılında Ekolojik Üreticiler Derneği’ni kurduk. Amaçlarımızdan biri pazarların yaygınlaşmasıydı. Kurulur kurulmaz da Kadıköy Belediyesi ile çalışıp 2010 yılında Kadıköy Organik Pazarı’nı açtık. Yine aynı yıl Maltepe ve Zeytinburnu’nda açtık. Şu anda dernek olarak 3 organik pazar yönetiyoruz. Bizim yaptığımız tarım toplumsal destekli tarımdır. STK’lar olarak bizim fonksiyonumuz ekolojik ürünlerin olumlu yanlarını halka ulaştırmak. Sosyal medyada varız, şenlikler yapıyor, pazarlar açıyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz