Büyük Düşüş!

Aslında her şey iyi gidiyordu. Şirketler, 2001 krizi sonrasında hem ihracata dayalı büyümeye modeliyle hem patlayan iç pazarla ciddi bir ivme kazanmıştı. Kapasiteler sınıra dayanmış, pek çok yeni y...

1.02.2009 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Aslında her şey iyi gidiyordu. Şirketler, 2001 krizi sonrasında hem ihracata dayalı büyümeye modeliyle hem patlayan iç pazarla ciddi bir ivme kazanmıştı. Kapasiteler sınıra dayanmış, pek çok yeni yatırım yapılmıştı. Öyle ki bazı sektörlerde kapasite artışı yüzde 500’e ulaşmıştı. Ancak bu tatlı rüya, global krizle birlikte yerle bir oldu. Dalga dalga yayılan kriz, ihraç pazarlarını ve iç pazarı vurdu. Bugün pek çok sektörde yüzde 50’nin altında kapasiteyle çalışılıyor. 2009 ise umut vaat etmiyor. Çünkü uzmanlar, kapasite kullanımındaki trajik düşüşün süreceğini tahmin ediyor.

Türkiye, 2001 krizi sonrasında ihracata dayalı büyüme modeline ağırlık verdi. Türk şirketleri dünyanın dört bir yanına ihracat yapmaya başladı. İçeride ise artan tüketim, 2002-2006 arasında müthiş bir iç pazar oluşturdu. Bu iki gerçek, üretim cephesinde büyük bir hareket başlattı. Çok sayıda sektör, kapasite kullanımında müthiş düzeye ulaştı. Bunun sonucunda geçtiğimiz 5 yıl içinde neredeyse tüm sektörlere yeni yatırımlar yapıldı. Kapasite artış oranı bazı sektörlerde yüzde 500’ü bile aştı.

hedAncak global kriz, şirketleri adeta vurdu. İhraç pazarları ve iç pazar daraldı. Yeni yatırımlarla üretim, iç pazar ve ihracatta büyüme rekorları kıran sektörler, krizle birlikte atıl kapasite sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bu tabloya en güzel örneği ise otomotiv sektörü oluşturuyor. Son 5 yılda üretim kapasitesini yüzde 131 artan otomotiv sektörü, 2008’in ikinci yarısında yüzde 45 kapasiteyle çalışmaya başladı. Bazı otomotiv şirketleri, geçtiğimiz aralık ayında ve bu yılın ilk ayında belirli aralıklarla üretime ara vermek zorunda kaldı. Onların sıkıntısı yan sanayiye de yansıdı. 2009’da da sektörün yüzde 45 kapasite kullanım oranıyla yola devam edeceği öngörülüyor. Taşıt Araçları Yan Sanayi Derneği (TAYSAD) Başkanı Ömer Burhanoğlu, atıl kapasite ve yapılmış, ancak amortismanı devam eden yatırımların, nakit akışını son derece olumsuz etkilediğini belirtiyor.

Bugün pek çok alanda, otomotiv sektöründekine benzer bir tablo yaşanıyor. Çok sayıda sektörde kapasite kullanım oranları yüzde 50’nin altına düşmüş durumda. 2009’a yönelik tahminler de düşüşün süreceğini gösteriyor. Özetle reel sektörde kapasiteler boşa çıktı. Şimdi bu kapasiteleri doldurmanın yolları aranıyor. 

Kapasiteler Patladı
Son 5 yılda pek çok sektörde birçok yeni yatırım yapıldı. Büyüyen pazarlardan pay alma yarışı, kapasiteleri iyice şişirdi. Kapasite patlaması yaşayanlar arasında ısı ve su yalıtımı, otomotiv, meyve suyu, beyaz eşya, gıda, halı, hazır beton ve seramik gibi önemli sektörler yer alıyor. Rekor artış ise su yalıtımında. Son 5 yılda bu sektörün kapasitesi, 35 milyon metreküpten 220 milyon metreküpe ulaştı. Yani kapasite yüzde 529 arttı. Aydınlatma ve ısı yalıtımında kapasite artışı ise yüzde 300 seviyesinde gerçekleşti.

hedAncak rekorlar kıran bu sektörler, kriz nedeniyle fazla kapasiteyle boğuşuyor. Örneğin ithalat ağırlıklı bir sektör olan aydınlatmada, 2007 yılında kapasite kullanım oranı yüzde 80 seviyesindeydi. 2008’de bu oran, yüzde 75’e geriledi. Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD) Başkanı Kevork Benlioğlu, 2009’da kapasite kullanım oranının yüzde 60’lara kadar düşeceğini öngörüyor. Benlioğlu, “Fazla kapasite sorunu nedeniyle sektörde, çekilmeler ve birleşmeler olacak. Büyükler, ihracata daha fazla önem verecek; küçükler ise kabuklarına çekilecek” diyerek sektörün geleceğini değerlendiriyor.

Kapasite patlaması yaşayan sektörlerden makine halısının da bugün geldiği durum çok çarpıcı. Üretim kapasitesini 2 katına çıkaran ihracatçı sektör, krizle birlikte kapasite kullanım oranında büyük düşüş yaşayacak. İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB ) Başkanı İbrahim Yılmaz, sektörde atıl kapasitenin son 20 yılda ilk defa ortaya çıkacağını söylüyor. Yılmaz, buna krizin ve hesapsız yapılan üretim yatırımlarının neden olduğunu dile getiriyor. Sorunu aşmak için sektör, Körfez ülkeleri gibi krizden daha az etkilenmesi muhtemel pazarlara ağırlık verecek.

Trajik Düşüş Sürüyor
Krizle birlikte yaşanan talep daralması, kapasite kullanımını olumsuz etkiliyor. 26 sektörü kapsayan araştırmamızın sonucuna göre 2007 ile 2008 karşılaştırıldığında en keskin düşüşü otomotiv ve ağaç panel sektörü yaşadı.

2007’de yüzde 85 kapasite ile çalışan otomotivde bu oran, 2008’in ikinci yarısında yüzde 45’e düştü. Sektör yetkililerinin tahminine göre otomotiv, 2009’da kapasitesinin yüzde 45’ini kullanabilecek. TAYSAD Başkanı Ömer Burhanoğlu, daralmanın küçük büyük ayırt etmeksizin sektördeki tüm şirketler için geçerli olduğunu söylüyor.

Trajik düşüşün yaşandığı bir diğer alan ise ağaç bazlı panel sektörü oldu. 2007’de yüzde 85 kapasiteyle çalışan sektörün, 2008’de kapasite kullanım oranı yüzde 70’e indi. Sektör yetkilileri, 2009’da kapasite kullanım oranının yüzde 65 düzeyinde olmasını bekliyor. Sektörün lider şirketlerinden Kastamonu Entegre, bu süreçte tam kapasiteden, yüzde 90 kapasite kullanım oranına geriledi. Şirket, 2009’da yüzde 80 kapasite ile çalışacak.

Kapasite kullanım oranlarındaki düşüşün, 2009’da da süreceği tahmin ediliyor. Öngörülere göre makine halısı, tekstil ve otomotiv, trajik düşüşün yaşanacağı üç sektör olacak. 2008 ve 2009 kapasite kullanım oranları karşılaştırıldığında makine halısında 40 puanlık bir düşüş yaşanacağı düşünülüyor. Kapasite kullanım oranlarında tekstilde 26 ve otomotivde 20 puanlık bir gerileme öngörülüyor.

Atıl Kapasite Artıyor
2008’de en fazla atıl kapasiteye sahip olan sektörler arasında meyve suyu, rakı, şarap, un, makarna ve su yalıtımı dikkat çekiyor. 2009 tahminlerine göre ayrıca otomotiv, boya, tekstil ve kimyada da yüzde 55’lere varan oranda atıl kapasiteye ulaşılacak.

hedMeyve suyu, rakı, şarap, un ve makarna sektörlerinde uzun zamandır atıl kapasite sorunu yaşanıyor. Bu nedenle bu sektörlerde konsolidasyon bekleniyor. Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Başkanı Alaaddin Güç, kriz sürecinin meyve suyu sektöründe atıl kapasite sorununu ağırlaştırdığını söylüyor. Tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik çalışmaların yanı sıra meyve üretiminin artırılmasıyla birlikte atıl kapasite oranını aşağıya çekebileceklerini belirtiyor. Ersu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Akman ise 2009 yılında kapasite kullanımının daha da düşeceğini ve oranın yüzde 35’e gerileyeceğini söylüyor. Akman’a göre üreticilerin 2009’a yüksek stoklarla girmesi ve piyasadaki daralma üretimi daha da azaltacak ve dolayısıyla kapasite kullanım oranında düşüş yaşanacak. Ayrıca Akman, finansal yapısı güçlü olmayan şirketlerin sektörden çıkmasıyla dengenin oluşacağına inanıyor.

Un ve makarna sektörleri de yıllardır atıl kapasite sorunu yaşıyor. Her iki sektörde de önemli ölçüde kapasite fazlalığı var. Un Sanayicileri Federasyonu’ndan yapılan açıklamada, sektörde 900 fabrikadan 715’inin üretim yaptığı belirtiliyor. Konsolidasyon süreciyle atıl kapasite sorununun aşılacağı düşünülüyor.

Makarna, kapasite fazlasına rağmen yatırımların devam ettiği bir sektör. En son 2008’de yapılan 15 bin ton ek kapasite yatırımıyla sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 59’a düştü. Makarnacılar, 2009’da ihracat artışıyla kapasite kullanım oranlarını yüzde 62’ye çıkarmayı hedefliyor.

İnşaatın Ekosistemi Zorda
İnşaat sektörüne olan yoğun talep, 200’den fazla sektörü de harekete geçirmişti. Seramikten çimentoya, hazır betondan boyaya ve yalıtıma kadar çeşitli sektörlerde artan taleple birlikte yeni yatırımlar yapıldı. Ancak daralan talep, bu sektörlerde de sıkıntı yaratıyor.

Örneğin son 5 yıl içinde, çimento sektöründe, klinker üretim kapasitesi yüzde 46 arttı. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Başkanı Adnan İğnebekçili, kapasite kullanım oranının 2007’deki yüzde 93 seviyesinden, 2008’de yüzde 80-85 aralığına düştüğünü söylüyor. İğnebekçili, 2009’da iç piyasada büyüme ve kamu yatırımlarında artış beklemediklerini, bu yüzden kapasite kullanım oranının yüzde 75-80 aralığında kalacağını belirtiyor.

Üretim kapasitesini, 5 yıllık süreçte yüzde 98 artıran hazır beton sektörü de atıl kapasite sorunuyla karşı karşıya. 2007’de sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 40’tı. Türkiye Hazır Beton Birliği Genel Sekreteri Ferruh Karakule, 2008 ve 2009’da atıl kapasite oranının daha da artacağı görüşünde.

Seramik kaplama malzemeleri de son dönemin ağır hasarlı sektörlerinden. Son 3 ayda sektör, üretim kesintilerine ve kapanan fabrikalara tanık oldu. Toplam üretim kapasitesi son 5 yılda yüzde 65 artan sektörde, şirketler ortalama yüzde 69,5 kapasite kullanım oranıyla çalışıyor. Bu oranın, 2009’da yüzde 65 seviyesine gerileyeceği tahmin ediliyor. Sektörün önde gelen üreticilerinden Yurtbay Seramik’in genel müdürü Köksal Çınar, 2009’a en az yüzde 75 kapasite kullanımıyla başlayacaklarını, ancak bu oranla devam edip edemeyeceklerini öngöremediklerini söylüyor.

Boş Kapasite Çözümleri
Neredeyse tüm sektörler, atıl kapasite sorunu ile boğuşuyor. Her sektör kendine göre çözüm yolları geliştiriyor. Daha önceki ekonomik krizi, fazla kapasiteyi ihracata yönlendirerek aşan şirketler, bugün o cepheden de çok umutlu değil. Ancak Körfez ülkeleri gibi görece krizden daha etkileneceği düşünülen bölgelere ilgi artıyor. Örneğin Aksa Akrilik Kimya, 2008 yılındaki yüzde 80’lik kapasite kullanım oranıyla sektörünün en verimli şirketi. Şirketin genel müdürü Mustafa Yılmaz, küresel düzeyde tüm ülkelerin büyüme beklentisini düşürmesinin, akrilik elyaf ihracatında zor bir yıl olacağına işaret ettiğini söylüyor. Ancak Aksa’nın, akrilik elyaf tüketiminin yüksek olduğu ve yaşanan kriz ortamından daha az etkilenmiş olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlarına yakınlığının rekabette bir adım önde olmasını sağlayacağını belirtiyor.

Meyve suyu üreticilerinden Aroma’nın genel müdürü Mahmut Atom Duruk ise tüketicilerin meyve suyu içme alışkanlığını artırıcı çalışmalarla kapasite kullanım oranının yükseleceğini düşünüyor.

Çimsa, çimento sektörünün en yüksek kapasite kullanım oranına sahip şirketlerinden biri. Şirket, üretim kapasitesini etkin kullanmak için diğerlerinden farklı olarak Mersin fabrikasında beyaz ya da gri çimento üretimi de gerçekleştiriyor. Böylece ihracatta rekabet avantajı sağlamayı planlıyor.

Timur Erk / Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı

Atıl Kapasite Fabrika Kapattı

2009’da da Sorun Olacak
Sektörümüzdeki atıl kapasite, yaklaşık 30 yıldan beri ilk kez bir kimya fabrikasının kapanmasına neden oldu. Atıl kapasitenin 2009’da daha da sorun yaratacağına kesin gözüyle bakıyoruz. AB’deki ve yurtiçindeki talep daralması değişmedikçe bu sorun aşılamaz.

Büyükler de Zor Durumda
Büyük şirketler de dahi kapasite kullanım oranları yüzde 80’in altına düşmüş durumda. Değişik sektörlere hammadde veya ara girdi veren şirketlerimiz daha iyi durumda. Boya, inşaat kimyasalları, tekstil ve deri kimyasalları üreten fabrikalarımız zor durumda.

4 Sektörde Kapasite Sorunu Nasıl Aşılacak?

Orta Vadede Sorun Yok
Demir çelik Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Veysel Yayan, 2008’in son çeyreğinde talebin keskin bir şekilde daraldığına dikkat çekiyor. Yayan, kısa vadede atıl kapasite sorunu yaşanmasının beklendiğini söylüyor ve ekliyor:

“Talepteki canlanmaya bağlı olarak, orta vadede sorunun aşılacağını tahmin ediyoruz. Yassı ürün ihtiyacına yönelik başlatılan yatırımların hayata geçirilmesiyle de iyileşme bekliyoruz.”

Tüketim Canlandırılmalı
Mobilya sektörünün ağırlıklı olarak iç piyasaya çalıştığını söyleyen TOBB Mobilya Sektör Meclis Başkanı Davut Doğan, bu nedenle iç talepteki daralmanın kapasite kullanımını olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor. Doğan, “Kapasite kullanımının yükseltilebilmesi için cazip kampanya seçenekleriyle iç pazarda canlanma sağlanmalı. Dış pazarlara markalaşmış mobilya açılımının artırılması ve ihracatın sürdürülebilirliği önem arz ediyor” diye konuşuyor.

Doğru Yatırım Stratejisi
İTHİB Başkanı İsmail Gülle’nin tekstildeki atıl kapasiteye yönelik görüşleri ise şöyle: “Tekstil sektörü için 2009’da yıllık kapasite kullanım oranının yüzde 50-60’lar civarında olacağı düşünülüyor. Sektörümüzde plansız yatırımlar söz konusu. Bu nedenle bazı alt sektörlerde atıl kapasite oluştu. Fazla kapasite sorunu ülke çapında uygulanacak doğru yatırım stratejileri ile aşılabilir.”

İnovasyonla Aşılabilir
Plastik sektöründe 2008 sonunda atıl kapasitesinin yüzde 30’lar civarında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini söyleyen PAGEV Başkanı Selçuk Aksoy, değerlendirmesine şöyle devam ediyor: “Atıl kapasitede, küresel kriz kadar sektörde çok sayıda şirketin geleneksel mamul üreterek faaliyet göstermesi de etkili. Küresel krizin uzun sürmesi halinde finansal yapısı güçlü olmayan şirketlerin sektörü terk etmesi ve oyuncu sayısının azalması beklenebilir. Bununla birlikte şirketlerin Ar-Ge’ye ve inovasyona yatırım yaparak bu durumu lehlerine çevirmeleri de mümkün.”

Özlem Aydın Ayvacı
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz