Çin’e Yerleşen Türk Şirketleri

Adeta tüm dünya bir “Çin tehditinden” bahsediyor. Üretim gücü, maliyet avantajı, dinamik büyümesiyle Çin rekabette önemli bir olgu. Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var. Çin her yıl yüzde 8-10’la...

1.08.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Adeta tüm dünya bir “Çin tehditinden” bahsediyor. Üretim gücü, maliyet avantajı, dinamik büyümesiyle Çin rekabette önemli bir olgu. Fakat bir de madalyonun diğer yüzü var. Çin her yıl yüzde 8-10’lara ulaşan büyüme hızıyla, büyük bir pazar. Ucuz ara malı üretimiyle rekabette kullanılacak bir ülke. Bunu keşfeden şirketler de var. Zorlu’dan TEBA’ya, Arçelik’ten Demir Döküm’e, Garanti Bankası’ndan Şişe Cam’a pek çokları Çin’de faaliyet gösteriyor. Capital, bir de Çin’deki bu şirketlerin yöneticilerinin gözünden Çin’i dinledi.  
 
Türk şirketleri, 1990’lı yılların ilk yarısından itibaren Çin’e ilgi göstermeye başladılar. Çin kapılarını yabancı sermayeye açınca, tüm dünyadaki şirketler gibi, Türk firmalarının da 1.3 milyar nüfuslu pazar karşısında iştahı kabardı.    
 
Şu anda Türk firmalarının Çin’deki toplam yatırımı 25-30 milyar doları buluyor. Sektörel bazda değerlendirildiğinde ise Çin’deki Türk yatırımlarının daha çok tekstil ağırlıklı olduğu görülüyor. Silk&Casmere, Mozaik Tekstil, Zorlu Tekstil’in Çin’de tesisleri bulunuyor. Ayrıca Şişecam, Teba, Demirdöküm, Garanti Bankası ve Çimtaş gibi çok sayıda şirkettin de bu ülkede ciddi girişimleri var.  
 
Zorlu Tekstil Grubu bünyesindeki şirketlerin hammadde, ham ve yarı mamul alımları Çin’in Shanghei kentinde bir satın alma ofisi aracılığıyla gerçekleştiriliyor.  Koç Holding kuruluşlarından Demir Döküm, Chung Mei Industries Limited ile 2002 yılında stratejik ortaklık gerçekleştirdi. Bu ortaklık kapsamında Bozüyük’te atıl durumda bulunan yağlı radyatör üretim tesisleri 2 ay içerisinde Çin’in Dongguan eyaletine taşındı.  
 
Arçelik, 1999 yılından beri satın alımlarının bir kısmını Çin merkezli olmak üzere Uzak Doğu'ya kaydırmış durumda. 2000 yılının sonlarından beri küçük ev aletleri gibi ürünlerini de Çin'de ürettiriyor.    
 
Zorlu Geçen Yıl Gitti  
 
Zorlu Tekstil Grubu 2003 yılından beri Çin’de faaliyet gösteriyor. Çin’in Shanghei kentinde bir satın alma ofisi var. Zorlu Tekstil Grubu bünyesindeki şirketlerin hammadde, ham ve yarı mamul alımları bu ofis aracılığıyla gerçekleştiriliyor.    
 
Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, Çin’in dünya ekonomisindeki ağırlığını her geçen yıl daha da artığını söylüyor. Çin’in gayri safi milli hasılasının Asya ekonomilerine büyük darbe vuran SARS salgınına rağmen, 2003 yılında yüzde 9.1 büyüyerek 1.4 trilyon  dolara ulaştığına dikkat çekiyor. Bu hızlı gelişime paralel olarak, Çin’in tekstil ve konfeksiyon alanında, dünya pazarlarındaki egemenliğinin de ürkütücü noktalara geldiğini belirterek şöyle konuşuyor:  
 
“Dünyanın üretim merkezi oluyor hatta oldu diyebiliriz. Biz de rekabet edebilirliğimizi korumak ve oradaki gelişmeleri yakından izlemek için ofis açtık. Müşteri beklentilerine yanıt verebilmemiz için ucuz ve standart ürünler konusunda rakiplerimiz gibi alımlarımızı bu pazara yönlendirmek durumundayız.”  
 
Çin’deki en eski Türk tekstil şirketlerinden bir diğeri de Silk& Cashmere. 1992’den beri kaşmir ve ipeğin anavatanı olan Çin’in İç Moğolistan Bölgesi’nde fabrikası var. Silk & Cashmere Yönetim Kurulu Başkanı Ayşen Zamanpur, Çin’in yakında tekstilde dünya markaları çıkartacağını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Çin marka yaratmayı gündemine aldı. Tasarıma önem vermeye başladılar. Eskiden Çinli firmalar sadece taklit ederlerdi. Bünyelerinde tasarımcılar çalışmazdı. Ama artık sizi 10 kişilik tasarım ekibi ellerinde koleksiyonlarla  karşılıyorlar. Kapasite, yüksek makine parkı ya da çalışan sayılarıyla övünmüyorlar. Kârlılık, markalaşmak gibi kavramları öne çıkarıyorlar.”  
 
Koç’un Stratejik Ortaklığı  
 
Koç Holding kuruluşlarından Demir Döküm, Chung Mei International Holdings Limited grubunun bir üyesi olan Chung Mei Industries Limited ile 2002 yılında stratejik ortaklık gerçekleştirdi.    
 
Bu ortaklık kapsamında Bozüyük’te atıl durumda bulunan yağlı radyatör üretim tesisleri 2 ay içerisinde Çin’in Dongguan Eyaleti’ne taşındı. Ocak’ta açılan tesis ilk etapta yılda 300 bin adet yağlı radyatör üretimi gerçekleştiriyor. Şirket kapasiteyi pazar şartlarına bağlı olarak 2 milyon 300 bin seviyesine kadar çıkartmayı planlıyor.  
 
Demir Döküm Reklam ve Ürün Yöneticisi Hüseyin Ünveren, Çin’ deki yatırımların bu stratejik ortaklıkla da sınırlı olmadığını belirterek şöyle devam ediyor:  
 
“Pazarlama, lojistik ve depolama hizmetlerimizi gerçekleştirmek için bir şirket daha kurarak Çin’deki şirket sayımızı üçe çıkardık. Diğer taraftan Çin’de klima üretimi yapmak için de projelerimiz var. Bu konuda fizibilite çalışmalarımız devam ediyor.”  
 
Ünveren, Çin’de inşaat sektörüne önümüzdeki iki yılda 50 milyar dolar yatırım yapılacak olmasının pazarın potansiyelini yükselten önemli bir unsur olduğunu söylüyor ve ekliyor:  
 
“Çin önümüzdeki yıllarda inşaat sektörüne çok ciddi yatırım yapacak. Bu da bu pazardan beklentilerin son derece olumlu olmasına yol açıyor. Demir Döküm kalitesinin sağlayacağı farklılaşma da göz önünde bulundurulduğunda Çin’de bize yer olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Bu kapsamda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi Çin’de büyük bir pazar payı elde etmeyi hedefliyoruz.”  
 
Klimada Pazar Çok Cazip    
 
Teba da Çin’deki yatırımlarıyla dikkat çeken şirketlerden biri. Teba Çin'de faaliyete 1996’da Şangay ofisini kurarak başladı. 1999 yılında ise Teba Shanghai International şirketi faaliyete geçti. Şirket Çin’de pişirici ürünlerin satış ve pazarlamasını yapıyor. Klima, çamaşır makinesi gibi ürünleri Türkiye ve Avrupa pazarları için tedarik ediyor. Türkiye'deki fabrikaya da üretimde kullanılmak üzere malzeme ithal ediyor.  
 
Çin'in en büyük ihracat kalemleri arasında beyaz eşya ve elektronik ürünler yer alıyor. Devletin de teşviği ile firmalar bu alana büyük yatırımlar yapıyorlar. Teba Şirketler Grubu Ev Aletleri Grup Başkanı Neşet Serter, Çin'deki klima üretim kapasitesinin son yıllarda çok büyüdüğünü belirterek, “Dünyadaki toplam klima talebinin üzerinde bir üretim kapasiteleri var. Çin iç piyasası da bu yatırımları tetikliyor” diyor. Serter, Çin’deki klima sahiplik oranlarına dikkat çeken Serter sözlerini şöyle sürdürüyor:  
 
“Nüfusu, Batı tarzı yaşam alışkanlıklarının her geçen gün artması, satın alma gücünün yükselmeye devam etmesi ve fiyatlarda yaşanan radikal düşüşlerin de etkisiyle iç talep hızla artıyor. Buna rağmen Çin'de klima sahiplik oranı yüzde 25-30 civarında ve pazar üreticiler açısından büyük gelecek vaat ediyor.”  
 
Serter, Çin'deki yemek kültürünün farklılığına dikkat çekiyor ve “Avrupa'dan farklı olarak fırında    pişirmeyi, fırın kültürünü tanımıyorlar. Yemeklerini yüksek ateşte ve ocakta pişiriyorlar. Teba bu anlamda Çin pazarına fırını tanıtan ilk firmalardan birisi. Herkes sadece satın alma amaçlı giderken biz satış amacı da güdüyoruz” diyor.  
 
Arçelik Satın Almasını Kaydırdı  
 
Arçelik, Çin'deki potansiyeli, malzeme ve ürün tedarik etme süreçlerinde değerlendiriyor.    Şirket maaliyet avantajından faydalanabilmek için 1999 yılından beri satın alımların bir kısmını Çin merkezli olmak üzere Uzak Doğu'ya kaydırmış durumda. Ayrıca, Türkiye'deki fabrikalarındaki kapasiteleri en optimum şartlarda kullanabilmek için, 2000 yılının sonlarından itibaren, küçük buzdolabı, küçük ev aletleri gibi ürünlerini de Çin'de ürettiriyor.    
 
Arçelik yetkilileri, Çin’in beyaz eşyadaki potansiyelini şöyle değerlendiriyorlar:  
 
“Özellikle hükümetin yaptığı teşviklerle, elektronik alanında faaliyet gösteren Kore, Tayvan, Japonya şirketlerinin üretim tesislerinin Çin'e kaydığını görüyoruz. Bu aynı zamanda Çin'e bilgi ve tecrübe birikimi de getiriyor. Çin'deki olumlu ortamın, Dünya Ticaret Örgütü'ne girişinin son aşaması olan 2005 yılı itibariyle daha da artacağı ve çeşitli satın alma faaliyetlerimizin de bundan direkt etkileneceğini düşünüyoruz.”  
 
Çin tekstil kadar olmasa da elektrik ve elektronikte de oldukça güçlü bir üretici. Bu alandaki ihracatı 50 milyar doları aşıyor. Özellikle klimada iddialı olan Çin, televizyon ve diğer elektronik ürünleri de tüm dünyada satıyor. Sektörün dünyaca ünlü markaları ise Çin’in agresif fiyatlarla dünya pazarlarında etkili olmasından rahatsız. Avrupalı üreticiler her ne kadar Çin’de fason üretim yaptırsalar da kendi pazarlarında ucuz ürünlerle baş etmenin yollarını arıyorlar.  
 
Şişecam 2. Büyük Tedarikçi    
 
Şişecam da Çin’de yatırımı olan şirketler arasında yer alıyor. Çin’deki en eski Türk şirketlerden olan Şişecam, 1998’den beri bu ülkede faaliyet gösteriyor. Çin’e özellikle deri ve metal kimyasalları, pigment yapımında kullanılan sanayi ara malları pazarlıyor. Deri sanayiinde kullanılan bazik krom sulfat ürününün Çin’deki ikinci büyük tedarikçisi konumunda. Ayrıca Paşabahçe ürünleri de tüketiciye yönelik raflarda yer alan sayılı Türk ürünlerinin başında geliyor.  
 
Şişecam Kimyasallar Grubu Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı Mehmet Atukalp, 1999 yılı sonunda asıl pazarın Çin olması ve ticaretin Hong Kong üzerinden  Kıta Çin’e, kaymaya başlamasıyla Shanghai şehrinde bir temsilcilik açtıklarını söylüyor.  
 
Pazar içersinde daha fonksiyonel servis verebilecek yapısal değişiklikleri hızla uygulamaya çalıştıklarını belirtiyor ve “Satışlarımızda yıllık ortalama yüzde 40-50 artışı son 4 yıldır sağlıyoruz. Çin’de iç talep, kişi başına düşen harcanabilir gelir hızla artıyor. Bazı ürünleri de Çin’den alıp Litvanya’ya ,İsrail’e satıyoruz. Bu tür operasyonların daha da büyüyebileceğini düşünüyoruz” diyor.    
 
Atukalp, Çin’in her alanda büyük bir fırsat ülkesi olduğuna değinerek şöyle devam ediyor:  
“Çin’in çok ucuz olduğu ve Türk mallarının satılamayacağı düşünülüyor. Oysa ithal mallara yönelik hızla artan bir talep var. Büyük şehirlerde her türlü pahalı ithal ürünü raflarda görmek mümkün. Çin’in farkı, kendilerine has iş anlayışları ve sistemleri farklı olduğu için pazarın içinde olmak ve anlamaya çalışmak çok önemli.”  
 
Çin Gıda Da Hızlı Büyüyor    
 
Akman Holding, 1999’dan beri Çin’de faaliyet gösteriyor. Makine ve teçhizat ihracatı yapıyor. Anahtar teslimi fabrikalar kuruyor. Golden markalı meyve nektarlarını üretiyor.  
 
Ersu Genel Müdürü Mustafa Aslan, Çin’in gıda sektöründe hızla büyüdüğünü belirterek,  
“Henüz bu konuda tüketen bir toplum değil ama hızla gelişiyor. Örneğin, hiç yoktan büyüyerek, dünya konsantre pazarının toplam talebinin 3’te birini üretir duruma geldiler” diyor.  
 
Çin’de yatırım yapmanın yararlarını ise şöyle anlatıyor:  
 
“Ucuz enerji, ucuz işçilik, bürokrasi engellerinin az olması, yatırım yapanların teşvik edilmesi gibi yararları var. Akman Holding bünyesindeki Golden, kendi markasıyla meyve nektarlarını üretip satıyor. Ersu, Türkiye’de üretilen yerli ambalaj malzemelerini, Çin pazarına pazarlamak için çalışıyor.”  
 
Enerji İhtiyacı Artıyor  
 
Mühendislik, imalat ve montaj alanlarında faaliyet gösteren Çimtaş, Çin'de doğal gaz yakıtlı kombine çevrim enerji santrallerinde kullanılan gaz ve buhar türbinlerinin teknolojik boru sistemlerini üretiyor. Çimtaş Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Mimaroğlu şunları söylüyor:  
 
“Çin dünyada ekonomisi en hızlı ve istikrarlı büyüyen ülke konumunda. Buna paralel olarak enerji ihtiyacı da çok hızlı bir şekilde artıyor. Ancak talep karşılanamıyor. Çin'in birçok bölgesinde günde birkaç saate, haftada birkaç güne varan mecburi elektrik kesintileri yaşanıyor. Fabrikalar üretimi durdurmak zorunda kalabiliyor. Dolayısı ile Çin'de doğal gaz yakıtlı olanlar başta olmak üzere kömür, petrol, hidro ve rüzgar santralleri için büyük bir potansiyel var. Çin ekonomik gelişmesini bu hızda sürdürdüğü takdirde bu açık uzun bir süre kapanamayacak. Önümüzdeki dönemde Çin'de her yıl yaklaşık 10 adet kombine çevrim doğal gaz santral bloğuna ihtiyaç olacağını öngörüyoruz.”  
 
Çin uzun yıllardan beri kömür ve hidroelektrik santrallerinin ihtiyacını büyük ölçüde kendi içinden karşılayabildiği için bu sektörlerde yeteri kadar bilgi, tecrübe ve tedarikçi birikimi var.  Ancak doğal gaz yakıtlı gaz türbin sistemleri ve yüksek verimli kombine çevrim enerji santralleri henüz yeni olduğundan, tedarik zincirinde boşluklar bulunuyor. Mimaroğlu pazardaki boşluklarla ilgili şunları söylüyor:  
 
“Örneğin bizim faaliyet gösterdiğimiz türbin boru sistemlerinin gerektirdiği mühendislik, kalite, teknoloji ve yönetim sistemlerinde tedarikçi yok. Biz gelen talep üzerine bu boşluğu doldurduk. Muhakkak başka boşluklar da vardır.”  
 
Çin Ucuz Üretim Üssü Olarak Görülüyor  
 
Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) Uluslararası Yatırım Küresel Formu ve Üye Olmayan Ülkelerle İlişkiler Bölümü Başkanı Mehmet Öğütçü, Türk şirketlerinin Çin’i ithalat ya da ucuz üretim üssü olarak gördüğünü belirtiyor ve “Çin’deki toplam Türk yatırımı 25-30 milyon doları civarında, bazı firmalarımız Çin’de önemli işler yapmaya başladı” diyor.  
 
Mehmet Öğütçü, Çin’de yatırımı olan Türk şirketleriyle ilgili şunları söylüyor:  
 
“Enka Holding’e bağlı Çimtaş firmasının Ningbo kentinde enerji sektöründe kullanılan çelik komponentleri ürettiği bir tesisi var. Geçtiğimiz aylarda da Koç Holding, Demirdöküm’ün Bozüyük’teki tesislerini parçalar halinde 43 konteyner ile Çin’e taşıdı. Burada yağlı radyatör üretimine başladı.  
 
Arçelik'in Çin fabrikalarında üretim projeleri var. STFA ve ENKA’nın, bazı mimarlık firmalarımızın ön denemeler yaptığı kulağımıza geliyor. Baycan sakızları ile ilgili yatırım ortaklığı neredeyse üretime geçmeden sona erdi.”  
 
Hazine Müsteşarlığı verilerine dikkat çeken Öğütçü,“Türkiye’de 107 Çin sermayeli firma faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerdeki toplam Çin sermayesinin tutarı ise 4.7 trilyon lira resmi rakamlara yansımayan ticaret ve yatırım hacminin çok daha büyük olduğunu tahmin etmek güç değil” şeklinde konuşuyor.  
 
Asya Stratejisinde Çin Fırsatı  
 
DEİK’in araştırmacılarından Altay Atlı, Türk şirketlerinin Çin’i bir tehdit olarak görmemeleri gerektiğini söylüyor. Fırsatları yakalamak gerektiğini belirten Altay Atlı şu değerlendirmeleri yapıyor:  
 
Çin’de Gidişat İyi Çin’deki iş hacmimiz halen yetersiz, ancak gidişat iyi. Büyük holdinglerimizden sadece Koç’un Çin’de şirketi var. Ancak, diğerleri de imkanları değerlendirmeye başladılar. Özel sektörün artık Çin ile ilgili masalları bir kenara bırakıp sağlıklı analizlerle Çin’e yaklaştıklarını söylemek mümkün.  
 
Eksiklikler Var Ancak, yine de eksik olan konular var. Çin, herhangi bir ülke değil. Çin’e herhangi bir ülke olarak yaklaşamazsınız. Türkiye’nin bir “Çin stratejisi”, hatta onun da ötesinde bir “Doğu Asya“ stratejisi olması gerekiyor. Ancak ne yazık ki şu anda Çin konusunda farklı algılamalar var.  
 
Tehdit Değil Fırsat Çin’den ithalatın gereğinden fazla yüksek olduğu doğru. Ama Çin dediğiniz zaman sürekli “Tehditlere karşı kendimizi nasıl koruruz?” diye sormaktansa önce “Tehditleri fırsata nasıl çeviririz?” sorusunu sormak gerekiyor. Bunun için de dediğim gibi, devletin özel sektörle el ele vererek bir “Doğu Asya stratejisi” oluşturması lazım.  
 
Doğu Asya Stratejisi “Çin stratejisi” değil, “Doğu Asya Stratejisi” belirlemek daha doğru. Çünkü Çin’in özellikle Güneydoğu Asya’daki hegemonyasını unutmamak gerekiyor. Örneğin, Endonezya’da Çinliler nüfusun sadece yüzde 4’ünü oluşturuyorlar. Ancak özel sektörün yüzde 80’inin ellerinde tutuyorlar.  
 
Zorlu Çin’i Yakın Takibe Aldı  
 
Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, Çin’de ofislerinin olmasının, dünyanın üretim merkezini yakından izleme, bir kapalı kutu olarak görünen bu devi sürekli takip etme şansı verdiğini söylüyor. Çin’deki ofisleriyle fiyat rekabetinin içinde olduklarını belirterek şöyle devam ediyor:  
 
“Mevcut müşteri ilişkilerimizi kaybetmeyip, her sektörde müşteri beklentilerine cevap verir bir esnekliğe sahip oluyoruz. Çin’den Türkiye’de yapmış olduğumuz üretimi destekleyen ürün ve fiyat gamımızı artıran yönde ürünler alıyoruz. Çin’deki ciddi üreticilerle uzun dönemli ticari bağlantılar kuruyoruz.”  
 
Çin’in taşıdığı mevcut potansiyel olumlu yönde gelişeceğine değinen Aydın sözlerini şöyle sürdürüyor:  
 
“Bizim öngörülerimize göre üretim artacak, kalite seviyesi yükselecek ama birinci kalite ürüne ödenen fiyat çok az artacak, hatta aynı kalacak. Şimdiye kadar Çin’e hep bir tehlike olarak bakıldı. Standart, basit ve ucuz ürünler kategorisinden rekabet edenler için tehlike. Ama bizim için değil. Biz tehlike denen Çin’i fırsata dönüştürmeye çalışıyoruz.”  
 
Vedat Aydın, Çin ofisine çok önem verdiklerini söyleyerek, “ Rakiplerimizle rekabette Çin’deki alım ofisimizin sinerjisi bize avantaj sağlıyor. Çin’in belirli bölgelerinde alt ofisler açmayı, oradaki çalışan adedimizi artırmayı hedefliyoruz” diyor.  
 
Dünyanın En Büyük 500 Şirketinin Çin’de Ofisi Var  
 
Garanti Bankası Şanghay Temsilcisi Noyan Rona, Çin’in dışa açılma ve reform politikalarının büyük bir başarıya ulaştığını söylüyor. Rona, “Çin 1978 yılından bu yana yılık ortalama yüzde 9 kalkınma hızı gerçekleştirdi. Dünya ticaretinde 6’ıncı sırada yer alıyor. Yıllık dış ticaret hacmini 2003 yılı itibariyle 851.1 milyar dolara yükseltti” diyor.  
 
Rona, dünyanın en büyük 500 firmasından yüzde 95’inin Çin pazarında faaliyet gösterdiğine dikkat çekerek şöyle devam ediyor:  
 
“Yabancı sermaye girdisi bakımından ABD’den sonra dünyada ikinci sırada bulunan Çin, 2003 yılında bu alanda da ilk sırayı aldı. 1978 yılından bu yana fiili olarak 434 milyar dolar yabancı sermayeyi ülkesine çekti. Döviz rezervleri bakımından Japonya’dan sonra 403 milyar dolarla dünyada ikinci sırada.”  
 
Çin’de 158 yabancı banka şubesi, 214 yabancı banka temsilciliği faaliyet gösteriyor. Rona, Çin’in bankacılık sektöründe de hızlı düzenlemelere gittiğine dikkat çekiyor.Güçlenen ekonomik yapıyla birlikte bankacılık sektörünün de hareketlendiğine değiniyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz