Global Türk Şirketi Olacağız

Mehmet Evyap / Evyap Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi    Evyap, Türkiye’nin önde gelen aile şirketlerinden. 77 yıllık geçmişi var. Yabancıların egemen olduğu temizlik ürünleri sekt...

1.05.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mehmet Evyap / Evyap Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi  
 
Evyap, Türkiye’nin önde gelen aile şirketlerinden. 77 yıllık geçmişi var. Yabancıların egemen olduğu temizlik ürünleri sektöründe faaliyet gösteriyor. Dünyanın en büyük bağımsız sabun üreticisi… Ailede üçüncü kuşağın temsilcisi Mehmet Evyap, mevcut sektörde, niş ürünlere yatırımla büyüyeceklerini söylüyor. Şu anda bölgesel pazarlarda ilk 2’de olduklarını, yeni hedeflerinin uluslar arası pazarlar olduğunu belirtiyor. Evyap, “Biz uluslararası piyasalarda bir Türk firması olarak kalmak istiyoruz. Türkiye’nin gelişmesinde uluslararası başarılı markalara sahip olması lazım. Biz bir dünya markasıyız demek şu anda çok iddialı olur ama belli bir coğrafyada gerçekten uluslararası hale gelmiş markalarımız var” diyor.  
 
Evyap, yüzde 100 yerli sermayeli bir Türk şirketi olarak dünya devleriyle iç pazarda yarışıyor. Markaları kişisel bakım ürünleri ve sabun pazarında her zaman ilk 2 sırada yer alıyor. Yurtdışında da 106 ülkeye ihracat yapan, Ukrayna ve Mısır’da da fabrikaları olan şirket, bulunduğu ülkelerde de yine “ilk 2 marka” geleneğini bozmuyor. Bir aile şirketi olarak 77 yıldır hız kesmeden faaliyetlerini sürdürüyor. 1927 yılında Mehmet Rıfat tarafından Erzurum’da sabun üretimiyle başlayan öyküsü, şu anda üçüncü kuşağın da katılımıyla sürüyor.  
 
Mehmet Rıfat Evyap’ın oğulları Fikret ve Fethi Bey yönetimde. Fikret Evyap 15 yıldır şirketler grubunun yönetim kurulu başkanı ve ailenin de lideri. Fethi Bey’le aralarında 15 yaş fark olması da bu liderliği doğal kılıyor. Fikret Evyap’ın iki çocuğu Mehmet ve Ayşe Evyap da şu anda yönetimde. Mehmet Evyap satış ve finanstan sorumlu icra kurulu üyesi. Ayşe Evyap Arın da yeni girilen hijyenik ürünler kategorisinin direktörü.  
 
Bugüne kadar daha çok Arko ve Duru markalarıyla tanıdığımız, kurum kimliğiyle çok fazla bilinmeyen şirket, 1-2 yıldır, kurumsal olarak kamu önüne çıkma stratejisi izliyor. Bugün 6 şirketi bünyesinde bulunduran dev bir grup olan Evyap’ın yatırımları da sürüyor. Geçen yılın başında hizmete soktuğu Kirazlıyalı Liman İşletmesi, grubun sektör dışındaki tek yatırımı. Bir diğer yatırım da kadın ve çocuk pedine yapıldı. Evy markalı bu ürünlerde de oldukça iddialılar. Ancak kendi işleriyle entegrasyon halinde olan liman dışında, sektör dışı başka yatırım düşünülmüyor.  
 
Önümüzdeki dönemde de pazardaki yerlerini korumak ve yurtdışı atağını sürdürmek en büyük hedef. Bugüne kadar pek çok satın alma ve ortaklık teklifleriyle de karşılaşan aile, özellikle satın alma konusuna hiç de sıcak bakmıyor.  
 
Evyap Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi Mehmet Evyap, “Ana işimizde büyümeyi sürdüreceğiz. Her zaman ilk 2 marka arasında olmak ana hedefimiz. Yurtdışında da bu stratejiyi sürdüreceğiz. Kurucumuzun temel prensiplerinden ödün vermeden yerli sermayeli bir şirket olarak kalacağız” diye konuşuyor.  
 
Evyap Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcisi ve büyük ihtimalle de lider adayı olan Mehmet Evyap’la, Evyap Grubu’nun dünden bugüne nasıl geldiğini ve geleceğe nasıl baktıklarını konuştuk:  
 
Daha önce hiç basında yer almış mıydınız?  
 
Bugüne kadar Evyap Ailesi’nin benimsediği prensiplerden biri, tevazu. Bir diğeri de aile ve aile bireylerinin ismi değil, firmanın ve markaların kamuoyunda öne çıkmasıydı. Bugüne kadar büyüklerimiz işe konsantre olurken firmanın insanlarla değil markalarıyla öne çıkmasını uygun bulmuşlar.  
 
Kurumsal olarak da kamuoyunun önüne çıkılmıyordu değil mi?  
 
Doğru. Firmanın ismi 1-2 yıl öncesine kadar geniş kitleler tarafından bilinmezdi. İş alemi çok iyi bilir, ismi de çok saygındır. Ancak, geniş kitleler tarafından bilinen bir isim değildi. Bunu belli bir açıdan değiştirmenin faydalı ve doğru olacağını görüyoruz. Çünkü, bu firma artık geldiği noktada tedarikçilerinden müşterilerine kadar çok geniş bir iş ortakları grubuna sahip. Türkiye ve yurt dışında toplam 2 bin 600 çalışanımız var. Artık bu noktada, firmayı kurumsal olarak öne çıkarmama, bu insanların emeğinin de bir parça duyurulmasını engelliyor. Son 1-2 yıldır kurumsal olarak öne çıkma yönünde özel bir strateji izlediğimiz söylenebilir.  
 
Siz üçüncü kuşak yöneticisiniz. Ailedeki görev dağılımından biraz söz edebilir miyiz?  
 
Fikret Evyap benim pederim. Şirketin yönetim kurulu başkanı. Başkan vekili amcam Fethi Evyap. Halen de şirketin yönetiminin başındalar. Fikret Bey ailenin doğal lideri ve şirketin yönetim kurulu başkanı. Ama aile içinde özellikle Fethi Bey’in görüşüne büyük önem verir. Fikret Bey, Fethi Bey’den 15 yaş büyük. Çocukluktan beri işin içindeler. Fikret Bey 59 yıldır iş hayatının içinde. Çocukluk döneminde şirketimizin kurucusu dedem Mehmet Rıfat Evyap’ın atölyesinden sabun aşırıp, mutfaktan da tencere kaçırıp sabun pişirmiş, sabun işini severek yapmış bir insan. Her zaman “Ben çok şanslıyım. Hobimi, çok sevdiğim bir işi yaparak hayatımı kazandım” der. Fikret Bey çok erken yaşlarda çalışma hayatına atılmış. Şu anda 72 yaşında 15 yaşından beri işin içinde. Mehmet Rıfat’ın vefat ettiği dönemden beri yaklaşık 15 yıldır şirketin yönetim kurulu başkanı.  
 
Ben şirkette icra kurulu üyesiyim. Pazarlama satış ve finans fonksiyonlarından sorumluyum. Kız kardeşim Ayşe Evyap Arın da yeni girdiğimiz, bizim için önemli olan hijyenik ürünler kategorisinin direktörü olarak çalışıyor.  
 
Siz ne zamandır Evyap’ta çalışıyorsunuz?  
 
Ben şirkette 1998 yılından beri tam zamanlı olarak çalışıyorum. Ancak ben de aile geleneği gereği şirket içinde büyüdüm. Özellikle erkek çocuk olarak hep şirketin içinde bulundum. Lise ve üniversite yıllarında, mümkün olduğunca, özellikle yaz dönemlerinde vakit ayırıp hem büyüklerimle beraber oldum hem de profesyonel arkadaşlarla beraber çalıştık. Onlardan yöneticilik, şirket kültürü gibi konularda çok önemli dersler edindiğimi söyleyebilirim.  
 
Peki Fethi Bey’in çocukları var mı? Onlar da şirkette görev aldılar mı?  
 
Fethi Bey’in çocukları var. Bir de bizim küçük kız kardeşimiz var. Ancak, onlar henüz lise çağında.  
 
Evyap bir şirketler topluluğu değil mi?  
 
Evet birden fazla şirketi bünyesinde bulunduran bir grup. Evyap Sabun Sanayi, üretim şirketimiz. Evpaş Pazarlama AŞ bizim Türkiye pazarındaki satış faaliyetlerimizi yürüten şirket. Evyap International Dış Tic. ürünlerimizi ihraç eden ve pazarlayan şirketimiz. Evyap Mısır 2000 yılında kurulan ve 2002’de üretime geçen üretim, satış ve pazarlamayı yürüten yüzde 100 Evyap sermayeli şirket. Evyap Ukrayna da 2003 yılında üretime geçti. O da Ukrayna pazarına çalışan şirketimiz. Onun dışında Kirazlıyalı Liman İşletmesi var. Bu biraz grubun genel odağından farklı bir iş.  
 
Evyap’ın hikayesini, bugünlere gelişini anlatır mısınız? Bugünlere nasıl gelindi?  
 
1927 yılında Erzurum’da Mehmet Rıfat Evyap tarafından kuruluyor. O günkü Türkiye’nin zor koşulları altında çalışıyor. Hammadde tedarikinde, satışta, teknolojiye ulaşmakta zorlanıyor. Büyük çaba ve fedakarlıklarla işe başlıyor. Belli bir süre sonra Erzurum’da bu işin zor olduğuna karar veriyor. 1942 yılında bütün ailesini yanına alarak İstanbul’a taşınıyor. İstanbul Türkiye’nin özellikle o dönemde en önemli ticaret merkezi.  
 
O dönemin sabun sektöründeki tablodan söz eder misiniz?  
 
20’inci yüzyılın başlarında Türkiye’de çok sayıda sabun işletmesi vardı. Anadolu’da zeytinyağı üretiminin olduğu pek çok yerde sabun üretimi de yapılıyordu. Mesela Sabuncu soyadı çok yaygın bir soyadıdır. 20’inci yüzyıl ilerledikçe geleneksel yöntemlerle çalışan, kısıtlı miktarda üretim yapan firmalar yerine teknolojiye yatırım yapan, markaya, satışa ve pazarlamaya öncelik veren şirketler pazarda daha güçlü olmaya başlıyor. 20’inci yüzyılın ikinci yarısında sabun sektöründe Türkiye’de 3 firma öne çıkıyor. Evyap, Hacı Şakir ve Komili … Bugün de Duru ve Hacı Şakir sabun pazarının önde gelen iki markası.  
 
Evyap’ın atölyeden fabrikaya geçiş sürecini anlatır mısınız?  
 
İstanbul’a geliş tarihi Ağustos 1943. Vaniköy’de üretime başlanır. Deniz üzerinden motorlarla gelen hammadde üretildikten sonra aynı şekilde Tahtakale’deki satıcılara ulaştırılır. O zamanlar Tahtakale ticaret merkezi… Bir süre sonra Ayvansaray ve Tahtakale’deki fabrikalarında üretime devam eder. Sonra fabrikaları Silahtarağa’ya taşır. 1958 yılında yeni yerinde faaliyet göstermeye başlar. Bu tarih modern yöntemlerle, otomasyonlu üretime geçilen tarih aynı zamanda.  
 
1967 yılında Duru markalı sabunların üretimi başlar. İlk televizyon reklamı 1971 yılında Arko markası için yapılır. 1975 yılında Ayazağa’da şimdi bulunduğumuz fabrikanın temelleri atılır. Üstelik o dönemler sanayi ve sanayicinin tehdit atında olduğu yıllar. 1980’de Ayazağa’daki fabrikaya geçiş tamamlanır. İlk büyük ihracat 1980’li yıllarda İran’a gerçekleştirilir.  
 
Dünya sabun pazarında Evyap’ın önemli bir yeri var. Evyap dünyanın en büyük bağımsız sabun üreticisi. Çok uluslu sermayeye ait olmayan en büyük üretici Evyap’tır. Ayazağa’daki bu tesis dünyanın en büyük katı sabun üretim tesisi. Bu tesisten 106 ülkeye mal satıyoruz. Yılda 300 bin ton üretim kapasitemiz var. 40 bin ton kozmetik, 22 bin 500 ton gliserin üretim kapasitesi söz konusu. Türkiye’nin toplam üretimi 80 bin ton. 253 dönümlük arazi üzerine kurulu bir tesis. Kapalı alan 110 bin metrekare.  
 
Tesisin büyüme aşamaları nasıl oldu?  
 
1980’li yıllarda Turgut Özal’ın reformlarıyla Türkiye’de daha uygun bir yatırım ortamı oluştu. Türkiye’nin çevresinde siyasi ve ekonomik değişimler yaşandı. Örneğin, İran-Irak savaşı... Bu dönemde Evyap İran’a çok önemli bir miktarda sabun ihracatı gerçekleştirdi. Büyüme sağlandı. Bununla iç pazarda daha etkin oldu. 1980’li yılların sonunda Türkiye’nin etrafında daha büyük bir değişim yaşandı. Sovyetler Birliği çöküşe geçti. Bu dönemde kişisel bakım ve temizlik ürünlerinin yokluğu bir sorun haline geldiğinde Evyap da hızlı davranarak, o ülkelere önce ihaleler yoluyla, sonra çok hızlı ticaret yoluyla ürünlerini soktu. Markalarını o pazarlarda bilinir hale getirdi. Oradan sağlanan büyümelerle tesis adım adım büyütülerek 1990’ların ortasında bugünkü hacmine ulaştı.  
 
Bu sektörde yabancı sermayeyle ne zaman rakip durumuna geldiniz?  
 
Unilever 1950’li yıllarda geldi. Bu şirketle, kişisel bakım ürünlerinin içinde çeşitli kozmetik kategorilerinde rekabetimiz vardı. Sabun ve traş kremi… 1990’lı yılların başında Colgate, Hacı Şakir’i satın aldı. O zaman çok daha büyük bir rekabet dönemine girilmiş oldu. Çok uzun süredir Arko cilt bakım ürünlerinin rakibi, Beiersdorf şirketinin markası Nivea. Bugün Evyap’ın Türkiye pazarının içindeki rakiplerinin çoğunluğu yabancı şirketler. Traş ürünlerinde Gilette firmasıyla, cilt bakım ürünlerinde Unilever ve Beiersdorf’la, yeni girdiğimiz sağlık ürünleri alanında Procter&Gamble’la rekabet halindeyiz.  
 
Evyap, hem Türkiye hem de yurt dışında içinde bulunduğu pazarların tamamına yakınında ilk iki pozisyonunda. Merkezi Türkiye olan Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar, Kuzey Afrika, Ortadoğu çevresindeki bölgenin sabun pazarının lideri kesin Evyap’tır. Bu da marka gücüne dayalı bir liderlik. Bu saydığım coğrafyada özellikle de Rusya’da Ukrayna’da Duru markası bir numara. Arko markası pazarda birinci veya ikinci konumunda. Bu açıdan bakarsak içinde bulunduğu pazarlarda başta sabun olmak üzere tüm kategorilerde ilk 2’de yer alıyor.  
 
Aile şirketinde kurumsallaşma konusunda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?  
 
Dikkat ettiğimiz şey ailenin bütün bireylerinin ve bütün profesyonel yöneticilerin , şirket kurucusunun prensipleri ve felsefi mirası çok iyi anlamaları, inanmaları ve sahip çıkmaları. Biz Mehmet Rıfat Evyap’la başlayan değerlere çok önem veriyoruz. Bu değerlerin etrafında geleceği planlıyoruz. çalışıyoruz. Önemli olan çok güçlü bir takımın birlikte olması. Bu takımın içinde yeteneklerine göre aile bireyleri de olmalı. Ama sektörde kendi alanında en iyi birikime sahip profesyoneller de olmalı. Yetmiyorsa danışmanlar da yer almalı. Şirketin yöneticisi kim olursa olsun bir ya da birkaç kişinin her işi becerdiği dönem bitmiştir. Bundan sonra çok güçlü bir takım ve takım oyununa ihtiyaç var.  
 
Aile şirketlerini avantajlı buluyorsunuz…  
 
Aile şirketinin avantajı uzun vadeye odaklanabiliyor olması. Bir uluslararası şirkette bu yılın kârlılığı gelecek yıl için çok önemliyken, aile şirketlerinde kuşak bazında plan yapılıyor. Bu kurum, ipin ucunu kaçırmazsanız çok önemli bir avantaj. İçinde bulunduğunuz dönemi iyi planlayamazsanız  ,o zaman şirketi kârsızlık sarmalına sokma riski var. Ama bu denge iyi kurulursa aile şirketi çok güzel rekabet eder. Uluslararası şirketler karşısında çok hızlı hareket edebilir.  
 
Çok uluslu şirketler karşısında kendinizi hangi noktalarda güçlü görüyorsunuz? Onlarla nasıl mücadele ediyorsunuz?  
 
Şu noktada güçlülük, şu noktada zayıflık diye bir şey söylemek mümkün değil. Siz eğer işin gereğini yaparsanız, doğru bir şekilde işinizi yönetirseniz önde olmamak için bir sebep yok. Ama biz topluma karşı kurucusunun prensipleri nedeniyle sorumluluk sahibi olan bir aile şirketi olarak bir konuda çok hassasız; bir pazara gireceksek, pazara sunduğumuz ürün mutlaka pazarın en kaliteli ürünü olmalı. Yaptığımız teknolojik yatırım, Ar-Ge çalışmaları, tüketiciye verdiğimiz saygı sonucunda tüketicimizin önüne çok kaliteli ürünleri koyuyoruz. Ama bir uluslararası şirketin insan yatırımını yaparsanız, organizasyonu oluşturursanız, doğru araçları kullanırsanız hiçbir dalda geri kalmazsınız.  
 
Bizim bir misyonumuz var. Bu hem bizim hem de Türk sanayicileri için böyle. Bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki bir numaralı güç ekonomik. Türk ekonomisinin güçlü olması, Türk insanının güvenlik ve refah içinde yaşayıp geleceğe de moralle bakması için çok önemli.  
Dolayısıyla, Türkiye’nin güçlü bir sanayiye ve markalara ihtiyacı var. Bugün Türkiye’de 5 tane gerçek dünya markası olsaydı, Türkiye her açıdan farklı bir konumda olabilirdi. Biz Türk sanayicileri olarak yaptığımız işi iyi yapmalıyız ve içinde bulunduğumuz pazarda etkin olarak güçlü Türk sanayi ve güçlü Türk markaları aracılığıyla, güçlü Türk ekonomisi amacına katkıda bulunmamız lazım. Ama yabancı sermaye de Türkiye için çok önemli. Kalkınma hamlesi için onlara da ihtiyacımız var. Geçmişe de bakarsak, yabancı sermayenin Türkiye’de bulunmasıyla ortaya çıkan rekabet, tüketiciye yarıyor. Yerli şirketleri de aktif olmaya zorluyor. Biz de Mısır’da Ukrayna’da yatırım yapan yabancı sermayeyiz.  
 
Alt markalar da pazardaki etkinliğinizde etkili oldu kuşkusuz…  
 
Alt markalara geçmeden önce Arko ve Duru’nun her türlü tüketici ihtiyacına karşılık verdiğini söylemem gerek. Duru, Arko ve Evy bizim birincil markalarımız. Üzerine pazarlama yatırımı yaptığımız, Ar-Ge çalışmalarıyla desteklediğimiz, tüketiciye birincil olarak sunduğumuz ürünler. Bunun yanı sıra şirketimizin daha farklı ihtiyaçlar ve farklı gelir grupları için ürettiği ekonomik kişisel bakım ürünleri de mevcut.  
 
Daha çok orta gelir grubuna yönelik bir ürün portföyünüz var. Bunu değiştirmeyi düşünüyor musunuz?  
 
Biz gelir piramidinin en tepesini hedeflemiyoruz. B, C1 ve C2 grubu yani orta gelir grubu tam bizim hedef kitlemiz. Zaten en geniş gelir grubu da o. Bu grubun satın alma imkanlarını göz önünde tutarak en kaliteli ürünü uygun bir fiyatla sunma çabasındayız. Markalar da güçlü. Duru markasının içinde sabun, şampuan ve kolonya var. Arko markasıyla bakım ürünleri hedeflendi. Cilt bakım, traş sonrası erkek bakımı... Bir de hijyenik ürünlere Evy markasıyla girdik. Daha düşük gelir grubunu hedefleyen alt markalarımız da var. Ama esas hedefimiz orta gelir grubu. Bu stratejiyle dış pazarlarda da çok etkili oluyoruz. Özellikle gelişmekte olan çevremizdeki pazarlar, orta tabakanın çok ağırlıkta olduğu pazarlar. Bazı kategorilerde ürünlerimiz daha makul fiyatlandırılmış olsa bile tüm kategorilerde sektörün en kaliteli ürünleridir. Uygun fiyatlı, kaliteli ürün üretimini bir sinerjiyle sağlayabiliyoruz. Burada 106 ülkeye üretim yapıyoruz. Ölçek ekonomisi bizim sektörlerde çok önemli. Biz bu 106 ülkenin sinerjisini tüketiciye yansıtıyoruz. Yoksa ürünlerimizin ne formülasyon, ne koku, ne de ambalaj olarak rakiplerinden hiçbir eksiği yok.  
 
Markaya ve pazarlama çalışmalarına ne kadar harcama yapıyorsunuz?  
 
Duru, Arko, Evy ve Sanino markaları bizim her yıl düzenli pazarlama yatırımıyla desteklediğimiz markalar. Toplam pazarlama bütçemiz bu yıl için 25 milyon dolar civarında. Markalarımızı yurt dışında da mutlaka medya ve medya dışı pazarlama aktiviteleriyle destekliyoruz.  
 
Türkiye kişisel bakım pazarını nasıl görüyorsunuz?  
 
Özellikle son birkaç yıldır rekabet ve piyasa şartları oldukça zorlu. Gittikçe daha zor hale geliyor. 2003 yılında TÜFE bazında enflasyon oranı yüzde 18,4, ACNielsen’in verisine göre kişisel bakım ürünlerinde geçen yıl gerçekleşen ortalama zam ise yüzde 7,6. Bu durum, rekabetin ne kadar yoğun olduğunu gösteriyor. Biz bu rekabet şartları içinde markalarımıza yaptığımız yatırımlarla, tedarikçilerimizden distribütörlerimize tüm iş ortaklarımızla işbirliği ve iletişim kurarak hedefimize gitmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda da hedefimiz Türkiye kişisel bakım ürünleri pazarında, firmayı ve markaları, pazarın hızla yükselen değeri konumunda tutmaya devam etmek.  
 
Uzun yıllardır yabancılardan satın alma teklifleri aldınız. Nasıl bakıyorsunuz?  
 
Biz uluslararası piyasalarda bir Türk firması olarak kalmak istiyoruz. Bütün hedefimiz bu. Türkiye’nin gelişmesinde uluslararası başarılı markalara sahip olması lazım. Biz bir dünya markasıyız demek şu anda çok iddialı olur ama belli bir coğrafyada gerçekten uluslararası hale gelmiş markalarımız var. Bu kişiliğimizi devam ettirmek, dünya markaları ortaya koyan bir Türk şirketi olmak istiyoruz. Son yıllarda kararlılığımızı anladılar ki teklif gelmemeye başladı. Satın alma tekliflerinin hiçbiriyle ilgilenmiyoruz.  
 
Başka sektörlere de girmeyi düşünüyor musunuz? Liman bir istisna galiba…  
 
Liman işi asıl işimizle entegrasyon halinde. Evyap’a bağlı tek bir liman işletmesi var. İstanbul ile İzmit arasında Kirazlıyalı beldesinde sıvı yağ ve sıvı ürün depolaması, yine kuru yük boşaltması ve yüklemesi yapan bir işletme. Bu tabii sadece Evyap’a hizmet vermek için kurulmadı. Orada Evyap Sabun Sanayi sadece bir müşteri. Bugünün trendi herkesin en iyi bildiği işi yapması yönünde. Bizim gelecekle ilgili vizyonumuz, içinde bulunduğumuz işlerdeki konumumuzu güçlenerek devam ettirmek. Bu yıl, Evy markasıyla yeni bir işe girdik. Onda hedeflerimize yürümeliyiz. Yine ilk 2’ye girmeliyiz. Bizim sektörde de ya ilk 2’de olmanız lazım ya da niş bir pazar yakalamanız lazım. Önümüzdeki yıllarda da konsantrasyonu dağıtmadan başka işlerde olabiliriz. Tabii bu yine kişisel bakım ve temizlik ürünleri pazarında olacak.  
 
Tam olarak global hedefleriniz nedir?  
 
Bulunduğumuz bölgede lider bir durumda olmakla yetinmek yerine, dünya pazarlarında global anlamda söz sahibi olmayı hedeflemeliyiz. Ancak, bunun ne kadar süreceğini bilemem. Bunun için uzun süre emek, doğru kararlar ve azimli çalışma şart. Ama artık şartlar çok zor. Ben 5 yıldır Türkiye pazarını takip ediyorum. 1 birim ürün satmak için verilen emek, 5 yıl öncekinin birkaç katı. Ama bu sağlıklı bir durum. Firmalar dinç kalıyor, bundan tüketici kazanıyor.  
 
Bizim etkin olduğumuz yurtdışı pazarlar Rusya, Ukrayna, Polonya, Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika. Bu istisnayı Venezüella, Latin Amerika gibi bölgeler bozuyor. Henüz global bir oyuncu değiliz. Yakın ülkelerde etkinliğimiz var. Bu bölgesel etkinliği global ölçeğe taşımak çok çalışmayla mümkün olabilir.  
    
Yurt dışında başka tesis yatırımı düşünüyor musunuz?  
 
Şu anda Mısır ve Ukrayna’da sabun üretim tesisi var. Şimdi Ukrayna’da diş macunu ve traş kremi üretim tesisleri kuruluyor.  
 
“ANCAK İLK 2’DE OLMAK KAZANDIRIR”  
 
Gelecekte Evyap’ı nerede görüyorsunuz? Her zaman ilk 2’de mi olacaksınız?  
 
Tüketici Karar Verecek  
 
Kaliteli üretim yapacağız, en iyi ürünü uygun fiyatla sunacağız, dağıtacağız, pazarlama yatırımı yapacağız, markalarla tüketici arasında duygusal bağ kuracağız. Sonrasında tüketici karar verecek. Ama ilk 2’de olmak şart olduğu için yine orada görüyoruz kendimizi. Çünkü bu sektörde, ancak bu pozisyondayken kazanabilirsiniz.  
 
Kritik Hacim  
 
Kritik hacim bizim sektörde çok önemli. Türkiye ölçeğinde düşük cirolu, 5-10 milyon dolar hacminde bir şirketin ne etkin dağıtım, ne etkin pazarlama yapması kolay. Global anlamda karlılık için hacim şart alt edenler. Microsoft, Apple da dahiyane Bizim sektörde dahiyane fikrin yeri ne kadar bilmiyorum ama sektörün geleceğinde ölçek baskısı mutlaka var. Bu Türkiye’de de, bizim içinde bulunduğumuz bölgede de, dünyada da böyle.  
 
Hızlı Büyüme Şart  
 
Hızla büyümemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Başta Mısır ve Ukrayna’daki şirketlerimiz ve ana dış pazarlarımız olmak üzere bugünkü konumumuzu daha güçlü organizasyonlarla, oradaki şirketlerin kurumsallaşma süreçlerini tamamlayarak hem Türkiye’de hem ana pazarlarımızda daha güçlü olmamız şart. Global anlamdaki yarışta da etkin olabilmek için şu an içinde olmadığımız bölgelere doğru aktivite göstermemiz gerek.  
 
Hijyenik Ürünlerde Liderlik  
 
Evyap Mısır bizim için Afrika’ya açılan bir kapı. Oradan Afrika pazarında etkin olabiliriz. Türkiye’nin doğusundaki pazarlarda etkin olabiliriz. Türk Cumhuriyetleri’nde etkiniz de Ortadoğu’da daha etkin olabiliriz. Ama büyümek için hem milli hem global olarak ölçek baskısını hesaba katıp ona göre gitmemiz lazım. Türkiye için bir hedef söylemek gerekirse toplam kişisel bakım ve temizlik pazarında içinde bulunduğumuz kategorilerde lider konumumuzu muhafaza ederken , hijyenik ürünler pazarın da da lider duruma geçmeyi hedefliyoruz .  
 
3 Temel Prensip  
 
Evyap’a yıllardır rehberlik eden 3 temel prensip var. Bunlar kurucu Mehmet Rıfat’ın gelecek kuşaklara miras bıraktığı değerler bütünü. Mehmet Evyap, bu prensipleri ve bağlılıklarını şu sözlerle anlatıyor:  
 
Geleneğin Gücü  
 
Evyap, 77 yıllık bir şirket. Bu sürenin getirdiği deneyimin sağladığı değerleri ve geleneği 21. yüzyılın en modern, en ileri bakışlı yönetim anlayışı ve en kaliteli profesyonel takımıyla bir araya getirerek geleceğe bu şekilde bakıyoruz. Dolayısıyla hem aile şirketinin hem büyüklerimizin deneyimlerinin faydalarını hem de en modern yönetim felsefesini benimseyerek geleceğe umutla bakıyoruz. Değerler ve ilkeler çok önemli.  
 
Tüketiciye Saygı  
 
Şirketin kurucusu Mehmet Rıfat Evyap’ın şirketi kurarken ilke edindiği ve kendinden sonrakilere vasiyet ettiği üç temel prensibi var. Birincisi tüketiciye saygı. Şirket üstün kaliteli ürünleri üretir ve mümkün olan en uygun koşullarda tüketiciye sunar.  
 
En İleri Teknoloji  
 
İkincisi, her dönemde içinde bulunduğu dönemin en ileri teknolojisiyle çalışmayı kendisine felsefe edinir. Bu da birinci prensip olan, üstün kaliteli ürün sunmanın gereğidir.  
 
Topluma Katkı  
 
Üçüncüsü, toplumdan kazanılanı toplumla paylaşmak. Dürüst vergi vermek, hayır işlerinde bulunmak, sosyal sorumluluk çerçevesinde eğitim ve sağlıkla ilgili çalışmalar yapmak. Ayrıca bir Evyap Vakfı var. Mehmet Rıfat’ın bir diğer vasiyeti de şirketin sermayesinin belli bir kısmının vakfa devredilmesiydi. Bunu gerçekleştirmek için çaba sarf ediyoruz. Şirketin bugünlere gelmesinde bu ilkelerin büyük payı var. Gelecekte de bu değerlere sahip çıkacağız.  
 
“ÇOK PAZARDA OLMAK  KRİZLERDE KOLAYLIK SAĞLADI”  
 
Evyap büyük ekonomik krizlerden de geçti. Bugünlere gelinmesinin sırrı nedir?  
 
Bu konuda ikinci kuşağın hakkını vermek lazım. İşi büyütürken bir yandan Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas ortamı iyi görüp, her zaman krizler yaşanabileceğini iyi anlamaları ve dolayısıyla büyürken tedbirli davranmaları, disiplinli bir mali yapı uygulamaları krizlerden rahat çıkmasında bir numaralı faktörü oynamış. İkinci olarak Evyap’ın birden fazla pazarın içinde olması bir avantaj. Örnek vermek gerekirse, 1994 ve 2001 krizi. Sadece Türkiye içinde çalışanları çok zorladı. Ama bizde çok önemli bir ciro yurtdışından geldiği için bu krizi dengeleme şansı bulduk. 1994 krizi olduğunda Evyap, 50-60 ülkeye ihracat yapıyordu. Eski Sovyetler Birliği topraklarında hızlı bir büyüme içindeydi. 2001 yılı krizinde de cironun yüzde 70’i dış pazarlardan geliyordu. Bu bir denge faktörüydü. Bu örnek tersine de çalıştı. 97-98’de Asya krizini takiben Rusya’da bir kriz yaşandı. Rusya o zaman, her zaman olduğu gibi, bir numaralı dış  pazarımızdı, oradan müthiş bir ciro kaybı yaşandı. Ama onu da Türkiye’deki iyi gidişle dengeleme fırsatı bulduk. Geçen yılki ciromuzun da yüzde 65’i dış pazarlardan geldi.  Bir diğer avantajımız da değerler, ilkeler ve kaliteli ürün… Uzun dönemde tüketicinin güvenini kazandığınız için kriz zamanı tüketici güvendiği ürüne oynuyor. Dördüncü faktör de ürünlerimizin çok temel ihtiyaç malzemelerini oluşturması. Sonuçta bizimkiler 3 yıl alım kararını erteleyebileceğiniz ürünler değil.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz