Akıllı rüzgar çiftlikleri: Maliyetleri düşürme

Bir rüzgar çiftliğinin iç içe geçmiş teknik bileşenlerini yapılandırmak ve izlemek için kontrol ağlarına gereksinim duyulur. VirtuWind projesinde Siemens’in global araştırma birimi olan Kurumsal Teknolojiler’den uzmanlar, modern telekomünikasyon teknolojilerini endüstriyel tesislerde kullanılabilecek şekilde uyarlıyor. Bu proje konsorsiyumunun liderliğini Siemens yapıyor. Avrupa Birliği ise 3 yıllık bu projeye 4,8 milyon Euro tutarında hibe veriyor.
Rüzgar çiftliklerinin güvenli ve verimli bir şekilde çalışabilmeleri için sensörler, devindiriciler ve ağ cihazları (mesela yönlendiriciler) gibi çeşitli bileşenlere uzaktan erişimi olan katılımcılara gereksinimleri vardır. Bunu başarabilmek için bir rüzgar çiftliğinin yerel kontrol ağı tek tek bütün rüzgar türbinleriyle ilgili kontrol merkezleri arasında bağlantı kurar. Buna paralel yerel kontrol merkezi de yerel ağı şirket ağlarına ya da internete bağlar ve bu şekilde katılımcılar çiftlikteki cihazlara ve verilere erişebilir. Böylesi bir kurulumdan E.ON gibi rüzgar çiftliği sahipleri, Siemens gibi rüzgar çiftliği işletmenleri, Tennet gibi nakil şebekesi işletmenleri ve sensör, devindirici ve ağ yönlendirici tedarikçileri kazançlı çıkar. Ancak rüzgar çiftliklerinde kurulumu, işletimi ve bakımı epeyce pahalıya patlayan karmaşık kontrol ağı yapılandırmalarına ihtiyaç duyulur. Örneğin bu gibi ağlarda sık sık güvenlik güncellemelerinin kurulması gerekir. Bu iş yapılırken faaliyetler sekteye uğrayabileceğinden rüzgar türbinlerinin kapatılmaları gerekebilir.

İleri telekomünikasyonlar ve yazılımlar sayesinde hızlandırılmış süreçler
 VirtuWind, ağın güvenilir ve güvenli olmasını sağlamak için çıkan en yeni telekomünikasyon teknolojilerini kullanıyor. Uzmanlar burada açık kaynak yazılımla tanımlanmış ağlar (SDN) ve ağişlevleri sanallaştırma (NFV) modüllerini rüzgar çiftliklerinin gereksinimlerine göre uyarlar. Rüzgar türbinlerinin kurulumu, çalıştırılması ve güvenliği için burada akıllı yazılımlar can alıcı bir rol oynar. Programlanabilir NFV modülleri sayesinde süreçler çok daha hızlandırılır ve basitleştirilir ve gerekli donanım miktarı azaltılmış olur.
Ancak bu yazılım modüllerini uyarlarken uzmanlar, çok katı şartnameleri hesaba katmak zorundadır. Mesela birkaç hizmet tedarikçisi birden bir rüzgar türbininin sensörlerine aynı anda erişmek isterse yetki verilmiş taraflar olarak tanımlanmaları, tüm ağ sektörlerinde garantili bant genişliği almaları ve sinyalin garantili bir zaman dilimi çerçevesinde bağlanmış olması gerekir. Eğer nakil yollarından biri arızaya girerse bu sistemin anında alternatif bir yolu devreye alabilecek kabiliyette olması şarttır.

Yerinde çalışma gereksinimini azaltmak
VirtuWind uzmanları, aynı zamanda rüzgar çiftliklerindeki beklenmedik olayların da analizini yapmalı ve burada edindikleri bilgilerden açık kaynak modüllerini geliştirmek için de faydalanmalıdır. Bu sayede akıllı yazılımlar donanımın değiştirilmesine veya yerinde çalışılmasına gerek kalmaksızın ağ kurulumu üzerinde gerekli değişiklikleri yapabilirler. Sonuçta ortaya şebeke işletmenlerinin ve hizmet tedarikçilerinin aynı ağ kaynaklarını müştereken kullanabilmelerine olanak sağlayan bir altyapı çıkar. Siemens Kurumsal Teknolojiler’deki uzmanlar, diğer sektörlerdeki kontrol ağlarının da optimumlaştırılması için bu projenin bulgularından faydalanmak istiyor.
VirtuWind aslında AB’nin beşinci nesil iletişimler standartlarının geliştirilmesine yardımcı olan 5G Altyapı Kamu Özel Ortaklı��ı çerçevesinde yürütülen 19 projeden sadece biri. Bu proje, 2018 yılına kadar sürecek. Siemens’in yanı sıra bu konsorsiyumun içinde NEC, Intel, Deutsche Telekom, Intracom SA Telecom Solutions, Worldsensing, Münih Teknik Üniversitesi (TUM), Hellas Araştırma ve Teknoloji Vakfı ve Londra King’s College de yer alıyor.