Sera gazı salımının dikkate değer oranda azaltılması amacıyla pek çok alanda çalışmalar sürüyor...
Dünyanın en gelişmiş binalarının beyinleri var, yani enerji minimizasyonu, sakinlerinin konforu ve şebeke istikrarı gibi birbiriyle rekabet halindeki unsurları dengeleyen ve uzlaştıran bir tür merkezi sinir sistemleri olarak biliniyor. Arabanızı tren istasyonuna park edin, istediğiniz yere gitmek için trene binin ve sonra randevunuza veya iş yerinize tam zamanında yetişmek için otobüse atlayın veya bisiklet kiralayın. Teorik olarak arada sırada arabanız olmadığında bunu yapmanız çok kolay. Ancak çeşitli ulaşım araçlarıyla yapılan çok araçlı yolculuklar sıklıkla uygulamada bir takım ufak tefek pürüzler yüzünden başınızı ağrıtır. Örneğin bir yolculuk esnasında yolcular sıklıkla farklı uygulamalar kullanmak zorunda kalır ve her biri için önceden ayrı ayrı kayıt yaptırmaları gerekir. Sırf bu bile bir bisiklet kiralama gibi anlık karar vermenizi imkansız kılar. Bununla birlikte İsviçre’den bir örnek bize çok araçlı bir yolculuğun başarılı bir şekilde yapılmasının nasıl mümkün olduğunu gösteriyor. Örneğin Siemens’in desteğiyle, Sankt Gallen merkezli bir demiryolu şirketi olan Südostbahn (SOB) “abilio” adında yeni bir ulaşım platformu oluşturdu. Burada kullanılan bir akıllı telefon uygulamasının ayırt edici bir özelliğiyle kullanıcının profilinde kayıtlı bir güzergah seçildiğinde o aynı zamanda seyahat zincirinin bir parçası olarak kullanıcının arabasını da hesaba katıyor. Uygulama, kullanıcının park ücretini tren istasyonunda ödemesine bile olanak sağlıyor. Bu projenin ortakları ayrıca yeni bir bilet sistemini de devreye almaya çalışıyor: Önceden bilet satın almak yerine burada yerel toplu taşımacılık sistemiyle kat edilen mesafe kullanıcının akıllı telefonunun Bluetooth bağlantısıyla otomatik olarak hesaplanıyor ve ardından da faturalandırılıyor. Şurası bir gerçek ki çok araçlı seyahat farklı seviyelerdeki entegrasyon eksikliğinden dolayı her yerde pürüzsüz bir şekilde çalışmıyor. Siemens Ulaşım Yönetimi İnovatif Teknolojiler Başkanı Steven Ahlig, bu durumu şöyle açıklıyor: “Kural olarak çeşitli ulaşım operatörlerinin hizmetlerinin birbiriyle bağlantılı olması gerekiyor. Biz bu entegrasyon için gereken BT platformunu sunuyoruz.” İdeal olanı müşterinin bunların hiçbirinin farkına bile varmaması. Farkına varması gereken tek şeyin aktarmanın üstün kalitesi olması gerekir. Ahlig, “Çeşitli aktarma teknolojileri arasındaki kalite farklılıkları dikkate değer boyutta” diyor. En iyi güzergah planlama sistemlerinden birine örnek olarak geçtiğimiz yıllarda Siemens tarafından satın alınmış Almanya, Hannover merkezli bir yazılım tedarikçisi olan HaCon verilebilir. Üstelik Ahlig, “Kullanıcı dostu uygulamaların tasarımı söz konusu olduğunda burada büyük ölçüde uzmanlığımızdan faydalandık” diye ekliyor. Bu türden bir uzmanlığın insanları nasıl çok araçlı yolculuğa geçmeye motive edebileceği Fransa’dan bir örnekle gösteriliyor. Yeni bir aktarım sistemi ve ilgili kullanıcı arayüzlerini devreye aldıktan sonra önde gelen bir Fransız ulaşım operatörü birkaç safhalı yolculuklardan oluşan seyahatlerden elde ettiği gelirlerini yüzde 5 oranından fazla artırmayı başarabilmişti. Gelecekte Siemens’in yazılımları sayesinde dünyanın dört bir yanında her geçen gün daha fazla sayıda yere sorunsuz seyahatler yapılabilecek. Örneğin, çok yakında Dubai’de ve Münih havalimanlarında yeni ulaşım platformları hizmete girecek. Münih’teki platform, yolculuk stresini azaltan, işlevsel imkânlar sunuyor. Platform kapsamında kullanıcılara sunulan dijital asistan yolculara evlerinin kapısından havalimanının girişine kadar eşlik ediyor. Yolculuk planları son anda değişen yolcular da bu dijital asistan sayesinde strese girmeden yeni planlamalarını yapabiliyor. Dijital işe gidiş-geliş Bu tür uygulamaların ve dijital asistanların yaygınlaşmasıyla işe gidip gelenlerin toplam sayısında azalma yaşanacağı öngörülüyor. Geniş bantlı ağların zamanla yaygınlaşmasıyla bugün nadiren kullanılan “ev-ofis” kavramının, her geçen gün daha fazla sayıda çalışan tarafından benimseneceği şimdiden belli oluyor. Evofis sisteminin, işe gidiş ve geliş zamanını ortadan kaldırdığı için, çalışma verimini artıracağı hesaplanıyor; bunun yanı sıra özel hayata da daha fazla zaman kazandırılıyor. Örnek vermek gerekirse, günümüzde ortalama bir Amerikalı işine gitmek ve evine geri dönmek için günde 79 dakikasını harcıyor. Almanya’da ise bu rakam 60 dakika. Özellikle yoğun trafik sıkışıklığı çeken büyük şehirlerde daha verimli trafik yönetimi, verimliliğin artmasının bir diğer unsurudur. Bunun finansal geri dönüşü de hesaplanıyor; BITCOM sektör derneği iyileştirilmiş bir trafik akışıyla sadece Almanya’da yılda 4,4 milyar Euro tasarruf edilmesinin mümkün olduğunu ileri sürüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?