Wuhan’da sabah 08:00, tam işe
gitme vakti. Luoyu Karayolu ile
Zhongnan Karayolu kavşağında
her sabah olduğu gibi arabalar yüzlerce
metre uzunluğunda kuyruklar oluşturmuş
durumda. Bu kavşaktan sorumlu polis
memuru Hanzhong Zhang, elindeki
telsizle ileride bir sonraki kavşaktan
sorumlu meslektaşını arıyor. Kısa bir
tartışmadan sonra Zhang son çareye
başvuruyor. Bu, üzerinde kalın bir toz
tabakasının altında zorlukla Siemens
logosunun görülebildiği yol kenarında
bulunan gri renkli bir kutucuk. Zhang,
kutucuğun üzerindeki bir kapağı açıyor
ve birkaç düğmeye basıyor. Zhongnan
Karayolu’ndan çıkan arabaların önündeki
trafik ışıkları bir anda kırmızıya dönüyor.
Luoyu Karayolu’ndaki trafik sıkışıklığı bir
parça azalıyor. Ancak trafik halen hiçbir
şekilde sorunsuzca akmıyor. Yayaların
bu kavşakta kısmen de olsa karşıdan
karşıya geçme şansı yakaladıkları sabahın
09:00’una kadar da bu kaos bitmiyor.
Wuhan’da trafik, karabasan gibidir.
Üstelik 10 milyon nüfuslu bu şehirde
nüfus son yıllarda dramatik boyutlarda
artıyor. Bu şehrin ısrarlı istekleri
doğrultusunda Siemens 2007 yılında bu
şehirde Kentsel Trafik Kontrol Sistemi’ni
kurdu. Bu sistemin içinde şehrin önemli
trafik merkezlerinin yaklaşık üçte ikisini
kapsayan 400 tane kavşağa kurulu trafik
kontrol üniteleri vardı. Bu trafik kontrol
üniteleri, trafik ışıklarını otomatikman
kırmızı, yeşil veya sarıya döndürebiliyordu.
Şu anda ise bu otomatik sistemin işe
gidiş-geliş saatlerinde trafik akışını
yönetebilmekten uzak kaldığı ortaya
çıktı. Sonuçta bu sistemin mantığında
sürücülerin öngörülebilir bir şekilde
davranacakları varsayılıyordu. Oysa bu
bir hayaldi... Trafik sıkışıklığı arttıkça ve
sürücüler alışık oldukları sürelerden fazla
beklemeye başladıkça artık kırmızı ışıklar
bile onlar için bir engel teşkil etmiyordu.
Tereddüt halinde, en gözü kara sürücüler
kazançlı çıkıyordu. İşte bu noktada Bay
Zhang’ın müdahale etmesi gerekiyor. O,
kontrol ünitesi kutucuğundaki düğmelere
elle basarak trafiği yönetiyor.
Otoriteye karşı otomatik sistemler
Otomatik sistemler mi yoksa otorite mi?
Bu eskiden beri sorgulanan bir durumdur.
Eğer bir trafik polisi elle kumandaya
geçerse, o zaman trafiğin durumuyla ilgili
son derece değerli bilgiler kayboluyor.
İşte bu yüzden Bay Zhang sadece
kendi kavşağında neler olup bittiğini
görebiliyor. Bazı durumlarda endüksiyon
halkalarıyla ölçülebilen bağlantı yollarındaki trafiğin genel durumu
hakkında özet bir bilgi sahibi olamıyor.
Şimdi burada sorun her iki sistemin de
avantajlarından faydalanabilecek bir
çözüm yaratmakta yatıyor.
Çin’deki Siemens Kurumsal
Teknolojiler Teknik Müdürü Wei Qiu,
iki yıl önce bu meydan okumanın
icabına bakmaya karar verdi. Endüstriyel
tasarımcı düşünce yapısının prensipleri
çerçevesinde oluşturulan bir atölye
çalışmasında müşterilerin ihtiyaçlarını
bulup ortaya çıkarmak için şehir yönetimi
ve polis gücünün üyeleriyle birlikte çalıştı.
Bunların arasında şehrin polis gücünün,
trafik otoritesinin ve kentsel planlama
dairesinin ihtiyaçları vardı. Araştırma
faaliyetlerinin kapsamında Wuhan’daki
polis memurları ve taksi sürücüleriyle
yapılan anketler de bulunuyordu. Sonuçta
ortaya fevkalade basit ama bir o kadar
da devrimci bir kavram çıktı: Sorunlu
kavşaklarda çalışan trafik polislerini
akıllı bir cep telefonu uygulamasıyla
teçhizatlandırmak. Bu uygulama aslında
trafik kontrol sisteminden gelen veriler
bazında trafik yoğunluğunu hesaplayan
bir bilgi terminali görevi görüyordu.
Ayrıca trafiğin yoğun olduğu saatlerde bu
uygulama kullanıcıların trafik ışıklarına
uzaktan elle müdahale edebilmelerine de
olanak sağlıyordu. Sonuçta Bay Zhang’ın
trafiği doğrudan yönetmek için artık yol
kenarındaki kontrol ünitesinin başında
durmasına hiç gerek kalmamıştı. Onun
yerine bu kavşağın ortasındaki trafik
adacıklarının birinde durarak trafik
ihlallerine ceza kesebilirdi.
Taksileri sensöre çevirmek
Siemens, 2013 Mayıs’ında Wuhan’ın bir
banliyösünde bir inovasyon merkezi
kurdu. Siemens Kurumsal Teknolojiler’in
bir şubesi olan bu merkez, geleceğin
ulaşım yönetimiyle ilgili veri hizmetlerine
yönelik altyapıyı geliştirmek için yerel
otoritelerle birlikte çalışıyor. Bu merkezde
birkaç araştırmacı, bu uygulamanın
konseptiyle bağlantılı çeşitli uygulamalar
üzerinde çalışıyor. Bu araştırmacılardan
biri olan Yi Liu, bir tablet bilgisayar
üzerinde bu uygulamanın birebir nasıl
görüneceğini anlatıyor. Kavşağın bir
haritası üzerinde kırmızı ve yeşil oklarla
bütün sürücülerin kurallara uyması şartıyla
hangi arabaların geçiş hakkına sahip olduğu hangilerinin olmadığı gösteriliyor.
Burada ayrıca yeşil ışık için bekleyen
arabaların oluşturduğu kuyruğun
uzunluğu da belirtiliyor. Tüm bu bilgiler
asfalt altına gömülmüş endüksiyon
halkaları ile Siemens’in kontrol ünitesi
kutucuklarından geliyor. Ancak Siemens’e
ulaşan en değerli veriler, şehrin trafik
otoritesinden geliyor: Bu şehirdeki 20
bin taksinin neredeyse hepsinin hızıyla
ilgili bilgiler bunlar. Bu taksiler, kendi
GPS konum bilgilerini, şehrin trafik
otoritesince çalıştırılan bir platforma
mobil radyo dalgaları aracılığıyla
gönderiyor ve Siemens bu şekilde
taksilerin ortalama hızıyla ilgili bilgiler
almış oluyor. Bu sayede şehir genelindeki
trafik hakkında iyi bir özet bilgi ediniliyor. Bu uygulamanın 2015 yılı sonuna
kadar kullanıma hazır hale getirilmesi
planlanıyor. O aşamaya gelindiğinde bir
grup polis memuru akıllı telefonlar ve bu
uygulamayla teçhizatlandırılacak.
Engeller var
Bu kavramın önünde halen üstesinden
gelinmesi gereken engeller var. Öncelikle
bir endüksiyon halkası bile trafik
sıkışıklığının nerede sona erdiğini bilemez.
Bu durum, kısmen Çin’de sürücüler için
neredeyse ulusal bir spor dalı haline
gelmiş sürekli olarak şerit değiştirmekten
kaynaklanıyor. Eğer bu uygulama polis
memurlarına elle müdahale etmekte
karar vermek için gerçekten sağlam bir
zemin teşkil ederse, o zaman bu sisteme çok daha fazla veri girişi sağlanabilir.
Bu veriler, gelen arabalara bakacak
şekilde trafik lambalarının üstüne
monte edilmiş kameralardan veya hız
ölçen radarlardan ya da endüksiyon
halkalarından hem çok daha ucuz
ve güvenilir olan hem de sinyallerini
radyo dalgalarıyla kontrol ünitelerine
gönderebilen manyetik sensörlerden
gelebilir.
Motorunuzu çalıştırın!
Siemens’in bu konsepti “aşağıdan
yukarıya” felsefesine dayanıyor.
Yol kenarlarındaki kontrol
ünitelerinden gelen veriler, Siemens’in
algoritmalarıyla işleniyor ve ardından
bir akıllı veriler servis ağ geçidi
aracılığıyla polis memurları, trafik
otoriteleri ve kentsel planlama
dairesinin hizmetine sunuluyor. Bu
alıcılar sonra kendi hizmetleri için bu
verilerden faydalanıyor. Olası bir servis
de kırmızı ışıkta bekleyen sürücülerin
cep telefonlarına trafik ışığı yeşile
dönmeden hemen önce ağ geçidi
aracılığıyla motorlarını çalışır duruma
getirme mesajını göndermek olabilir.
İnovasyon merkezinden geri dönüş
yolunda teknik müdür Qiu, arabasını
rakip bir şirketin markasını taşıyan bir
trafik ışığı kontrol ünitesinin önünde
durduruyor. Bu kontrol üniteleri
Siemens’inkilerden çok daha ucuz.
Ancak onlar birbirlerine ağ ile bağlı
değil; sonuçta onların geleceğin
trafiğini yönetme kapasitesi yok. Qiu’ya
göre akıllı veriler servis ağ geçidi, işin
içine bir veri hizmetleri boyutu katarak
ve dolayısıyla Siemens’e büyük bir
avantaj sağlayarak rekabette çıtayı
yükseltiyor. Qiu, “Bizim sistemimiz
polis memurlarındaki bilgileri entegre
ederek trafikteki belirsizliklerle çok
daha esnek bir şekilde ilgilenebiliyor”
diyor. Kullanılmasının mantıklı olduğu
yerlerde faydalanılan otomatik
sistemler artı gerektiği yerlerde polis
memurlarının otoritesiyle Wuhan’daki
araç kullanıcılarını bekleyen kavşak
tıkanıklıkları tarihe karışacak gibi
görünüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?