Özaltın Holding ve Gloria Otelleri Yönetim Kurulu Üyesi Elif Özdemir, CEOLife’a tüm içtenliğiyle hayatını anlattı...
ELİF ÖZDEMİR, Özaltın Holding ve Gloria Otelleri Yönetim Kurulu Üyesi. Spor tutkunu olan Özdemir, tenis ve golf oynuyor. En büyük tutkusu ise yoga… Her yıl Nevada Çölü’nde düzenlenen Burning Man Festivali’ninse eksiksiz katılımcıları arasında yer alıyor. Yogaya da orada başladığını söyleyen Özdemir, dünyadaki bütün kültürleri seyahatle keşfetmeye adanmış bir gezgin ruhu taşıdığını belirtiyor ve “Yeni keşif yeri olarak hedefimde Amazonlar var” diye konuşuyor.
Elif Özdemir, Özaltın Holding ve Gloria Otelleri Yönetim Kurulu Üyesi. Grupta üçüncü kuşak olarak annesi Öznur Özaltın, dayıları ve kuzenleriyle birlikte çalışıyor. Aslında onu merhum Nuri Özaltın’la hayata geçirdikleri Gloria Sports Arena ile ilk defa tanımıştık. Şu an Avrupa’nın en büyük spor tesisi ve oteli olan Gloria Sports Arena, Özdemir’in dedesinden kendisine adeta manevi emaneti. Spor tutkunu olan Özdemir, her sabah spor yapıyor. Ayrıca tenis ve golf oynuyor. En büyük tutkusu ise yoga. Özdemir, her yıl Nevada Çölü’nde Ağustos sonunda düzenlenen Burning Man Festivali’ninse eksiksiz katılımcıları arasında yer alıyor. Zaten yogaya da orada başladığını söyleyen Özdemir, “Burası insanlara bir bebeğin dünyaya ilk geldiğinde duyduğu heyecanı yaşatıyor. İnsanlar festivale o kadar açık bir enerjiyle ve o kadar egosuz bir şekilde geliyor ki dünyadaki küçük şeylerden yeniden heyecan duymanızı sağlayan bir ortam” diyor. Özdemir, ayrıca dünyadaki bütün kültürleri seyahatle keşfetmeye adanmış bir gezgin ruhu taşıyor. “Benim ruhumu kültürünü keşfedebildiğim yerler dinlendiriyor. Peru, Panama ve Arjantin’i çok sevdim. Peru’da Maçu Piçu’ya gitmiştim şimdi hedefimde Amazonlar var. Eski yerleşim yerlerinin enerjisi beni çok etkiliyor. Maçu Piçu’ya çıkarken resmen hayatım gözlerimin önünden geçti, duygulandım ve ağlamaya başladım. Öyle kutsal farklı bir enerjisi olduğunu hissediyorsunuz. En çok sevdiğim yerler önce çöl sonra okyanus üçüncü de dağlar. Hepsinin çok farklı enerjisi var” diye anlatıyor. Özaltın Holding ve Gloria Otelleri Yönetim Kurulu Üyesi Elif Özdemir, CEOLife’a tüm içtenliğiyle hayatını anlattı:
Gloria Sports Arena’yı hayata geçiren ekibin başındasınız. Siz spor yapmayı seviyor musunuz?
Spor kesinlikle hayatımın parçası. Sadece bazen pazar günleri spor yapmıyorum. Her gün yoga ve fonksiyonel training yapıyorum. Ayrıca tenis oynuyorum. Golfe tekrar başladım. Üniversiteden önce ailenin tüm üçüncü jenerasyonu golf oynuyorduk. Üniversiteye gidince ara verdim. Geçen yıl en yakın arkadaşım Defne Kocabıyık ve babası Ahmet ağabeyler geldiğinde yeniden beraber başladık. O kadar keyifli ki… Hem en yakın arkadaşımla sohbet edebiliyorum hem spor yapıyoruz. Golfte ilk dersimi 10 yaşında almıştım. Çünkü her yaz golf tesisleri olan otelimize geliyorduk. Önümüzdeki yıl dedem Nuri Özaltın’ın anısına gerçekleştirdiğimiz Nuri Özaltın Golf Turnuvası’nda oynayabilirim diye ümit ediyorum. Golfte yoganın yararını çok görüyorum. Yoga esnekliği artırdığı için golfteki o pozisyonda başarılı oluyorum.
Kaç handikapla oynuyorsunuz?
Şu an öyle handikap söyleyecek seviyede değilim, 2 delikte oynadık ama başarılı oldum. Ahmet Kocabıyık ve Defne Kocabıyık’la oynadık. Tabii onlar da çok yeni başladı. Sonra ben de yeniden ders almaya başladım. Önce atışı geliştirmeye çalıştım. Sonra sahaya çıkmaya başladım.
Yogaya ne zaman başladınız?
Yogaya 3 yıl önce Burning Man Festivali’ne gittiğimde başladım. Burning Man Festivali’ne 3 yıl üst üste gittim çünkü bana gerçekten farklı bir vizyon kattı. Life style bir festival. Amerika Nevada’da bir çölde yapılıyor. Herkes en açık enerjisiyle geliyor. Markaların hiç olmadığı çok steril bir ortam. Bütün sanatçılar gelip en güzel enstelasyonlarını yapıyor. Orada Google’ın bir partneriyle tanışmıştım ve bana çok güzel bir şey söylemişti. “Burası insanlara bir bebeğin dünyaya ilk geldiğinde duyduğu heyecanı yaşatıyor” demişti. İnsanlar o ortama o kadar açık bir enerjiyle ve o kadar egosuz geliyorlar ki… Çok sanat dolu bir ortam. Dünyadaki küçük şeylerden yeniden heyecan duymanızı sağlayan bir festival. Orada yogaya başladım. Ağustosun son haftasıyla eylülün ilk haftası arasında her yıl gerçekleştiriliyor bu festival. Sonra İstanbul’da yoga derslerine devam ettim. Cihangir’de Mey Elbi’den dersler almaya başladım. Onunla devam ediyorum. Haftada her gün bir saat yoga yapıyorum.
Yoga hayatınıza ne katıyor?
Ben çok tezcanlı bir insanım. Yoga bana öncelikle sabrı öğretiyor. Bir gün kardeşimle sohbet ediyorduk bana, “Ailedeki fazla heyecanlı olan, istekli, iş bitirici olan insan sensin” demişti. Her ailede vardır ya böyle tipler. Yoga o anlamda yavaşlamama çok yardımcı oldu. Bir de insanın hayatında etkilerini gerçekten görebiliyorsunuz. Esneklik katıyor. Yürüyüşünüz, duruşunuz değişiyor. Öyle bir noktaya geliyorsunuz ki çok sabırlı oluyorsunuz.
Normalde bir gününüz nasıl geçiyor?
Her hafta uçağa biniyorum. Ayda bir Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi yönetim kurulu toplantılarımız oluyor. Burada Türkiye tarihinin en genç kadın yönetim kurulu üyesiyim. Uluslararası arenada sporda Türkiye’nin ismini duyurmaya çalışıyoruz. Sabah uyanınca bana enerji verdiği için spor yapıyorum. Akşam spor yapanları da hiç anlamıyorum. İnsana enerji veren bir şey nasıl akşam yapılabilir? Pazartesi günüme genelde toplantı koymamaya çalışıyorum. Gelen maillerle ilgileniyorum ya da sektörle ilgili, özellikle olimpiyatlarla ilgili gelişmeleri izliyorum. Şirketteki işlerimle ilgileniyorum. Salı günlerinden itibaren Ankara’ya ya da Antalya’ya geçiyorum. Ankara’ya da genellikle ayda bir gidip en azından şirkette neler oluyor diye CFO’muzla görüşüyorum. O da çok önemli tabii.
Arkadaşlarınızla nasıl zaman geçiriyorsunuz?
Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. İşlerimi hızlıca bitirmeye çalışıyorum ki arkadaşlarımla da vakit geçirebileyim diye düşünüyorum. Müziği çok seviyorum.
Müzikle ilginiz ne düzeyde?
Kuzenim İrem’le ortak hobimiz. Özellikle elektronik müziği çok seviyorum. Şimdi tekrar plak koleksiyonu yapıyoruz. Ben müzik aleti çalmıyorum ama çalan arkadaşlarımız var. İşten sonra en sevdiğim şey çalan bir arkadaşımızın evine gidip sohbet etmek, plakları dinlemek, arkadaşımızı dinlemek. Satranç oynamayı küçüklüğümden beri çok severim.
Yazları kite surf yapıyorsunuz değil mi?
Evet, son 2 yıldır Gökova ve Fas Dakhla’ya kite surf yapmaya gidiyorum. Çok keyif aldığım bir spor. Okyanusla çölün nadir olarak birleştiği ve en iyi öğrenilecek yer Dakhla. İnanılmaz geniş alanlarda öğrenebiliyorsunuz. Bunlara ancak zamanım yetiyor.
Seyahat ediyor musunuz?
Çok sık seyahat ediyorum. Enerji Standart takımı bizde kamp yapıyor. Onlara da çok katkı sağlıyorum, arada Lozan’a gidip geliyorum. En çok Burning Man Festivali’ne gitmeyi seviyorum. Her yıl gitmek istiyorum ama mesela 2018’de kaçırdım. İşler belli olmuyor. Orada da çölün ortasında 1 hafta telefon çekmiyor. New York’ta okuduğum için orayı ikinci evim gibi görüyorum. Vakit buldukça New York’a gitmeye çalışıyorum. Yakın zamanda Viva Mayr’a Avusturya’ya gittim.
Nasıl bir deneyimdi?
Viva Mayr’a annem ve kardeşimle gittim. Annem ikinci gün ayrılmak isteyince kardeşim de onunla döndü. Ama benim yalnız kalma korkum vardı. 10 gün boyunca orada kaldım. Kafa dinlemeye, yalnız kalmaya çok ihtiyacım vardı. Bana çok iyi geldi. 10 gün boyunca tatlı yemedim, kahve içmedim. En önemlisi de çiğnemeyi öğrendim. Günlük hayatımızda gerçekten ne kadar az çiğnediğimizi fark ettim. Telefonsuz ve sakin bir 10 gün geçirdim. Düşünmek için bol bol fırsatım oldu. Çalışma hayatında hızlıca yemek yiyip aradan çıkarma gibi bir huyumuz var ve bu o kadar yanlış ki. Akşam 4’ten sonra da kesinlikle çiğ hiçbir şey yememek gerektiğini öğrendim. Çiğ besinler daha zor sindirildiği için hem uyku kaliteni bozuyor hem sindirilemeyip uzun süre bağırsaklarda kalınca ileriki dönemlerde hastalıklara neden oluyormuş. Felsefeleri akşam 4’ten sonra çok yemek yeme ve bol bol çiğneme üzerine kurulu. Bol bol yürüyüş yapma fırsatı veriyorlar. Viva Mayr’ın genel müdürü Türk ve bu da çok gurur vericiydi. Gittiğimde Edip İlkbahar, İpek Ilıcak da oradaydı. Onlarla da orada tanıştım. Viva Mayr’da inanılmaz çok Türk var. İnsan dönünce de daha aydınlandığını hissediyor. Geldikten sonra orada öğrendiklerimi uygulamaya devam ettim. Hayatımda en çok dikkat ettiğim şeylerden biri geç yemek yememek. Golfe daha çok ağırlık vermek istiyorum. Dedemin turnuvasına hazırlanıyorum.
En önemli hedefleriniz, hayalleriniz neler?
Gloria Sports Arena’da 91 ülkeden bir sürü sporcu ağırlıyoruz. Avrupa’da bile böyle bir tesis yok. 2020 için olimpiyata gidecek sporcularımıza kapılarımızı ücretsiz açmak istiyorum. Bir de çocuklar için yılda 2 kere eğitim vermek istiyoruz. Uzun vadede akademiye dönüşmek istiyoruz. Hem spor eğitimlerini görsünler hem uygulamayı rahatça yapabilsinler istiyorum. Olimpiyat Komitesi’ndeyim uluslararası alanda bir yere gelmek istiyorum. Çalıştığım sektör inanılmaz hızlı gelişiyor. New York’a dönüp tekrar okuyabilirim. Burada ekibimi çok iyi kurdum. Hem networking hem uluslararası kariyer için yeniden eğitim almaya gidebilirim. Şimdi değil ama bu da bir hayalim.
“ÇÖL, OKYANUS VE DAĞ SEVİYORUM” PERU’DA 3 HAFTA Çok yakın arkadaşlarımdan biri Bulgar. Vakit buldukça onunla seyahat ediyoruz. Geçen yıl birlikte Peru’ya gittik. Önce Lima’da bir arkadaşımızın evinde 2 gün kaldık. Daha sonra Kuskow, Pisak, Maçu Piçu, her yeri gezdik. Toplam 3 hafta kaldık. 2 haftasında gezdik, 1 haftasında bir yoga merkezinde yoga yaptık. Orada iki feminist hocamız vardı, biri Perulu biri İsveçliydi. Onların yanında sabah akşam yoga yaptık. Bu yıl da aynı arkadaşlarla Hindistan’a gidebiliriz. RUHUMU DİNLENDİRİYOR Şehir gezmektense böyle yerleri görmekten hoşlanıyorum. Milano, Paris gibi yerleri de çok seviyorum ama benim ruhumu dinlendiren yerler kültür görebildiğim yerler. Peru, Panama, Arjantin gördüğüm yerler arasında çok sevdiğim yerler. Şimdi bir kez daha Yeni Zelanda’ya gitmeyi çok istiyorum. Doğayla daha iç içe yerleri seviyorum. Bir de Peru öyle bir yer ki Amazonları ayrı bir seyahatte görebilirsin Maçu Piçu’yu ayrı. Çünkü aynı dönemde ikisini de görmek için çok uzun bir seyahat programına ihtiyaç var. HEDEFİMDE AMAZONLAR VAR Şimdi hedefimde Amazonlar var. Hakikaten kabileleri görmek, ziyaret etmek istiyorum. O eski yerleşim yerlerinin enerjisi beni çok etkiliyor. Şu an anlatırken bile tüylerim diken diken oldu. Maçu Piçu’ya çıkarken resmen hayatım gözlerimin önünden geçti, duygulandım ve ağlamaya başladım. Öyle kutsal faklı bir enerjisi olduğunu hissediyorsunuz ki. En çok sevdiğim yerler önce çöl sonra okyanus üçüncü de dağlar. Hepsinin çok farklı enerjisi var. |
YOGADAN SONRA HAYATI DEĞİŞTİ İÇSELLEŞTİRİYOR Yogada her gün yeni bir şey öğreniyorum. Nesne ve hayvan duruşları, yin yoga artık hepsini yapabiliyorum. Hocayı izlediğiniz sürece pozisyonları yavaş yavaş en doğru şekilde yapmaya başlıyorsunuz. Yoga kişiyi daha da içselleştiriyor. ARTIK DAHA SABIRLIYIM Yoganın iş yaşamıma katkısı da önemli. Daha sabırlı olmayı öğretti. Yogaya başladıktan sonra ilk tepkilerimin çok doğru olmadığını öğrendim. Biraz daha düşünerek farklı bakış açıları kazanıyorum. KİMSENİN HAYATI MÜKEMMEL DEĞİL Kimsenin hayatı mükemmel değil. İnişler çıkışlar oluyor. Ki ben bir yengeç burcu olarak çok duygusalım. İnişlerin olduğu dönemlerimde iç huzurumu korumayı yoga sayesinde öğrendim. Bu arada yükselen burcum aslan. O da dengeyi sağlıyor. YENGEÇ-ASLAN DENGESİ Astrolojiyi de severim. Gal diye bir astrolog var. New York’ta yaşıyor ama ara sıra İstanbul’a geliyor. İnanılmaz hızlı konuşuyor. Falcı gibi değil de gezegenlerin yıldızların haritalarına göre yorum yapıyor. Örneğin şu dönemde iş hayatın şöyle yoğun olacak gibi detaylı yorumlar yapıyor. Tavsiyelerde bulunuyor. O bana “30 yaşından sonra insan daha çok yükselen burcunun özelliklerini taşır” demişti. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?