Mesai Karaköy yenilendi...
Şeyma Öncel Bayıksel
soncel@capital.com.tr
Karaköy müdavimleri Mesai Karaköy’ü iyi bilir. Karaköy’ün kalbinde, tarihi yarımada siluetinin manzarasının yer aldığı bu mekan, yenilenen yüzüyle yeniden hizmete açıldı. Yeni dekorasyonuyla sıcak ve sakin bir atmosfer sunduğunu söylemek mümkün. Bu sakin havada ise mekanda kullanılan minimal mobilyalar, fonksiyonel oturma grupları, ferah ve yumuşak renklerin hakimiyeti etkili. Tabii muhteşem Haliç manzarasını da eklemek gerek. En önemlisi son dönemlerde bu tür restoranlarda çok sıklıkla gördüğümüz masaların dip dibe olması durumunu burada yaşamıyorsunuz.
YENİ MEKAN HEYECANI
Mesai Karaköy’ün yatırımcıları ise Olden 1772 ile de tanıdığımız genç girişimciler Alper Karavar ve Gürol Yığar. Gürol Bey’le tanışma imkanı buldum. Gerçekten genç ve bu işe 24 saatini adayan bir isim. Tüm detayları yakından takip ettiği ve restoranlarında diğerlerine göre farklı hatta radikal sayılabilecek uygulamaları hayata geçirdiği için de yenilikçi adlandırılabilecek bir yapıya sahip. İki yatırımcı daha önce Eminönü’nün özel yapılarından 250 yıllık Muhsinzade Han’ı renove ederek Olden 1772 adıyla hayata geçirmişti. Gürol Bey’in yeni ajandasında ise İstanbul’un en eski hamamlarından Mimar Sinan’ın ilk hamamını Olden 1545 ismiyle hayata geçirmek var. Kasım ayında yani siz bu satırları okurken bu planı hayata geçireceklerini söyleyen Yığar, yeni yapıyla ilgili oldukça heyecanlı. Açılış için ise özel planları var. Davetlilerin Olden 1772’ye giden kitle arasından olacağını, bu mekana gitmeyenlerin Olden 1545’e rezervasyon yaptıramayacağını belirtiyor. İlginç ve bu tür mekanlara gitmeyi sevenler için kendini özel hissettirebilecek bir yaklaşım. Gen Group, 2023 yılının sonlarına doğru yine İstanbul’da, farklı konsepte üç restoran yatırımını daha hayata geçirmeye hazırlanıyor. Ortakların bu yatırımları ise hiçbir destek almadan, önceki sermayeleriyle hayata geçirmesi dikkat çekici. Önceki işlerinden oldukça kâr elde ettiklerini ve tüm kârı işlerine yeniden yatırdıklarını söylemek mümkün.
GELENEKSEL MODERN İÇ İÇE
Dönelim Mesai Karaköy’e… Mesai Karaköy’ün mutfağı şef Ali Karababa’ya emanet. Geleneksel tatları modern gastronomi örnekleriyle yeniden yorumlayan ve ortaya özel tatlar çıkaran Karababa, farklı sunum ve malzemelerle özgün mezeler sunuyor. Menü 14 dokunuş sonrası masaya geliyor. Menüde dikkat çeken lezzetleri şöyle sıralamak mümkün: Narenciye asidiyle pişirilmiş bonfile dilimleri ile Müdür; 4 farklı peynir, antep fıstığı, ceviz ve taze otlar ile hazırlanan Adalı; muhammara, nar ekşili sos ve çıtır baklava hamuru ile Mutabık; Avakado Kremalı Levrek Turşusu ve şefin özel tarifi ile hazırlanan Reçelli Çiğköfte bence mutlaka tadılması gereken mezeler arasında. Mekana hafta içi gittiğinizde çok daha sakin bir atmosfere sahip. Hafta sonu ise mekan, DJ eşliğinde belirli bir saatten sonra eğlenmek isteyenlerin de tercih ettiği bir hale dönüşüyor. Ancak hafta içi rahat ve sakin bir şekilde, güzel Haliç manzarasına karşı geleneksel ancak modern dokunuşlara sahip bir yemek için ideal.
GALLADA’YLA İPEK YOLU DENEYİMİ
Türkiye’de iki Michelin yıldızına sahip yegâne şef Fatih Tutak… Türkiye’nin açık ara en iyi şefi dense yanlış olmaz. Bu nedenle de aslında her birimiz için gurur kaynağı bir isim. Duyanlar vardır: Tutak, temmuz ayında The Peninsula Istanbul içinde yer alan Gallada ve Topside Bar’da gastronomi deneyimi sunmaya başladı, mekanın danışman şef direktörlüğünü yürütüyor. Gallada henüz çok yeni, ancak ağırladığı konuklarda oldukça iyi bir deneyim bırakmışa benziyor. Mekanın dünyanın en lüks otel zincirlerinden biri olan The Peninsula İstanbul içerisinde olması ise oldukça ilginç. Otel zincirinin böyle ortaklık alışkanlıkları pek yok. Söz konusu Tutak olunca böyle bir ortaklığa giriştikleri anlaşılıyor. Gallada, tarihi yolcu terminali binasının manzarasında güzel bir mekan, Boğaziçi’nin nefes kesen noktalarından birinde yer alıyor. Mekanın menüsü ise Türk ve Asya mutfağının harmonik bir şekilde birbirini tamamladığı bir yapıya sahip.
YAŞAM ALANI KURGUSU
Tutak, Gallada ve Topside Bar’ın bir yaşam alanı olarak kurgulandığını söylüyor. Burada yeme içme deneyiminden fazlasını sunduklarını belirtiyor ve ekliyor: “The Peninsula Istanbul’un Tarihi yarımadaya hakim manzarası, sunduğumuz, oluşturduğumuz atmosfer, müzik deneyimi, iletişim kurma şeklimizle misafirlerin her duyusuna hitap eden bir deneyim servis ediyor olmak en büyük motivasyonum diyebiliriz.” Tutak, mutfağı her şeyin temeli olarak nitelendiriyor ve Gallada ve Topside Bar deneyiminin tarihi İpek Yolu’na dayandığını söylüyor ve ekliyor: “Sadece yemeklerinde değil kokteyllerinde de göreceğiniz üzere her bardağın arkasında İpek Yolu’ndan farklı bir okazyonun hikayesi, baharatı, tadı var. İpek Yolu hikayesini misafirlere anlatabilmek, gözlerini kapadıklarında bu deneyimi yaşamalarını sağlamak her şeyin çıkış noktasıydı diyebiliriz.”
“HER TAT VAZGEÇİLMEZ”
Tutak için menüde yer alan her tat vazgeçilmez. “Sonuçta benim için vazgeçilmez olmayacak hiçbir tabağı menüye koymam. Bağ kurmaya gelince ise menüde anneme ithaf ettiğim bir tatlı var; Demir Tatlısı. Bu, çocukluğumun tatlısı oldu diyebilirim. Yeri çok özel” diye konuşuyor. Mekanın dekorasyonunu ise Mimar Zeynep Fadıllıoğlu ve ekibi gerçekleştirmiş. Tutak, nar ağaçlarıyla bezenmiş Gallada Teras’ın İstanbul siluetine uyumuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bu yeşil bahçede ben dahil kimse zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor diyebilirim. Mekan için seçilen her obje, tabak, sosluk, vazo ve bir sürü detay gerçek sanatçıların ellerinden çıkmış durumda. Her biri gerçek artizanlar ve mesleklerine tutku ile bağlı yaratıcı ruhlar, mutfakta yemeklerimi yaratırken ilham aldığım nev-i şahsına munhasır kişilere ait eserler.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?