“Eksiklerimi Usta Pilotlar Kapattı”

Sanat ve spor alanlarında erken yaşta erişilen başarıların arkasında mutlaka, tutku, azim, disiplin gibi değerlerin şekillendirdiği bir kariyer oluyor. Kenan Sofuoğlu da 22 yaşında dünya motosiklet...

1.05.2009 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Sanat ve spor alanlarında erken yaşta erişilen başarıların arkasında mutlaka, tutku, azim, disiplin gibi değerlerin şekillendirdiği bir kariyer oluyor. Kenan Sofuoğlu da 22 yaşında dünya motosiklet şampiyonu olan genç bir yetenek. 6 yılda çocukluk hayalini gerçekleştirerek sıfırdan zirveye çıktı. Bu yıl 2’nci kez dünya şampiyonluğunu hedefleyen Sofuoğlu’na göre her başarının ardında mutlaka bir acı ve büyük bir mücadele var. Kendi gibi yarış pilotu olan 2 ağabeyini kaybeden ve yarışmaktan vazgeçmeyen Sofuoğlu, “İnsan kazandığı zaman değil kaybettiği zaman daha çok şey öğreniyor” diyor ve ekliyor: “Kaybetmek bana sabretmeyi ve mücadeleyi öğretti.” Şampiyonların 6 yaşında başladığı bu spora 16’sında başlayan Sofuoğlu, eksiklerini ve aradaki 10 yıl farkı usta pilotların tecrübelerinden faydalanarak kapattığı söylüyor.

 

Kenan Sofuoğlu, Türkiye’nin ilk dünya motosiklet şampiyonu. 16 yaşında başladığı yarış kariyerinde 22’sinde zirveye çıktı. Hiç antrenörü olmadı. Sayısız maddi ve manevi zorlukla karşılaştı. 99 depreminde evi yerle bir oldu. 2 ağabeyini genç yaşta kaybetti. Yarışmak için para bulamadı. Ancak tüm bunlar onun çocukluk hayalini gerçekleştirmesini engelleyemedi ve Sofuoğlu, dünyaca ünlü pilotların arasından sıyrılıp 2 yıl önce 22 yaşında Dünya Supersport Motosiklet Şampiyonu oldu.

Geçen yıl ise aksilikler peş peşe geldi. Bu yıl 2’nci kez dünya şampiyonluğunu hedefleyen Sofuoğlu, “Kaybetmenin bana çok faydası oldu. En çok kazanırken değil kaybederken öğrendim” diyor.

“Maddi ve manevi birçok zorluk çektim. Pek çok kez her şeyi bırakıp gitmeyi istediğim çok oldu” diyen Sofuoğlu, her seferinde karşısına yeni kapılar açıldığını söylüyor.

Ona göre başarının 3 değişmez kuralı var. İlki yetenek. İkincisi çok büyük bir azimle çalışmak, üçüncüsü ise tecrübe. “Yeteneğim hep vardı. Çok büyük bir hırsla yarışlara hazırlanıyordum. Ancak 16 gibi çok geç bir yaşta yarışmaya başladığım için tecrübem yoktu” diyen Sofuoğlu, bunu da 5 yıl Almanya’da yaşayarak çözdüğünü söylüyor.

6 yılda dünya şampiyonluğu hedefine ulaşan Sofuoğlu, nasıl en iyilerin arasından sıyrılıp zirveye çıktığını ve yeni planlarını anlattı:

“Hayallerimin Peşinden Koştum”
“Babam motosiklete çok meraklıydı, tamirhanesi vardı. İki ağabeyim de ben küçükken motosiklet sporuyla ilgileniyordu. Bu yüzden ailem ben motosikletle ilgilenmeyeyim diye başta çok uğraştı. Ancak başarılı olamadı. Sonuçta Türkiye’de motosiklet yarışlarına başladım. İmkanlar iyi olmadığı için Almanya’ya gittim. Almanya’ya gitmeseydim kesinlikle dünya şampiyonu olamazdım. Bu konuda ailem çok destek oldu. O yaşta babam beni çok zor koşullar altında Almanya’ya gönderip zorlu şampiyonalara hazırladı. Bana inandı ve hiçbir zaman mücadeleden vazgeçmedi. Yaşadığım türlü zorluklara rağmen tek avantajım ailemin desteği ve yarıştığım takımlardaki yöneticilerimin bana inanması oldu. Türkiye’den Almanya’ya gittiğimde yarışacak takım, bulamadım. Bir Türk olarak kendimi uluslararası alanda kanıtlamakta hep zorluklar karşıma çıktı. Ancak ben bunların hepsini azimle çalışarak ve inanarak aşmayı başardım.

“Çok Zorluk Çektim”
hedYurtdışına gittiğimde ise Türk olduğum için sıkıntı çektim. Almanya’ya ilk gittiğimde önceleri ‘Bir Türk motosiklet kullanabilir mi? Türkiye’de şampiyona var mı? Motosiklet var mı?’diye soran insanlar vardı. Birkaç yıl içinde bu soruları sordukları insan şampiyon oldu. Gözlerine inanamadılar.

Hep vazgeçtiğim anda önüme yeni kapılar açıldı. Ne zaman ‘Bitti karanlıkta kaldım’ dediğimde hiç ummadığım yerlerden yeni imkanlar buldum.

Vazgeçmeme Nedenleri
Özellikle ilk Avrupa Şampiyonası’na çıktığımda yarışmam için 60 bin Euro bulmam gerekiyordu. Tam o günlerde Bahattin ağabeyim vefat etmişti. Devam etmemin imkanı yoktu. Çünkü vefat eden ağabeyim para kazanıp bana destek oluyordu. Almanya’dan bir telefon geldi. Beni arayan Yamaha’nın o zamanlardaki en büyük müdürüydü.

Bana dedi ki biz ‘Sana destek vereceğiz ve ileride seni dünyanın en büyük şampiyonlarından biri yapacağız’. O gün böyle bir telefon almasaydım yarışmaya devam etmezdim. 2006 yılında Yamaha Takımı, ekonomik problemlerden dolayı dünya kupasında yarışmaktan vazgeçti. Dünya Kupası’nda yarışmak için 1 milyon Euro yatırmam gerekiyordu.

İkinci Büyük Şansı
Hayatımı değiştiren 2’nci olay ise İsviçre’de yaşayan bir Türk iş adamının sayesinde Honda Takımı’na girmem oldu. Ancak burada başta çok sıkıntı yaşadım. Çok iyi bir takımdı. Kendimi kanıtlamak için üzerimde çok büyük baskı vardı. Binlerce seyircinin önünde yarışmanız gerekiyordu. Bundan dolayı strese girdim. Sürekli ‘Hazır olmayan pilotu aldınız’ gibi eleştiriler duyuyordum. Çok kötü sonuçlar almaya başladım. ‘Artık yeter, bitti’ dediğim anda takım menajeri Ronald Ten Kate beni çağırdı. Bana ‘Biz senin ne kadar yetenekli ve azimli olduğunu biliyoruz. Sen işlenmemiş bir maden gibisin. Biz seni işleyeceğiz. Vazgeçme. Sadece elinden geleni yap. Zamanla başarırsın’ dedi. O konuşmadan sonra 2006 yılında girdiğim ilk yarışta kürsüye çıktım.

Eksiklerimi Yaşlı Pilotlar Kapattı
Avrupa’daki yarışçılar 7-8 yaşında motosiklet yarışlarına başlıyor. Benim dezavantajım 16 yaşında yarışlara başlamam oldu. Yeteneğim vardı ancak tecrübem yoktu. Her şeyi kendim çalışarak öğrendim. Tecrübe eksiğimi de yaşlı pilotlardan öğrendiklerimle kapatmaya çalıştım. Onlardan nasıl çalışmam gerektiğini, motosikleti nasıl daha iyi kullanabileceğimi öğrendim. Bu şekilde daha iyi öğrenebiliyorsunuz. Bu benim çok gelişmemi sağladı.

Dünyadaki ünlü yarışçıları kendime hiç örnek almadım. Çünkü o insanlar benden çok daha kolay dünya şampiyonu oldu. Çok daha farklı imkanları vardı. Hep şunu derim “Acaba onların da benim gibi imkanları sınırlı olsaydı aynı başarıyı elde edebilirler miydi?” Dünyada şu anda belki benden daha iyi pilotlar vardır. Ancak ben bu noktaya sadece yetenekle gelmedim.

“Hayalim 2009’da da Şampiyonluk”
Sezonu dünya ikincisi olarak tamamladım. 2007 yılında da dünya şampiyonu oldum. Ancak geçen yıl çok kötü gitti. Başarısız oldum. Sinan Ağabeyim vefat etti. Sonuçta insan kazandığı zaman değil kaybettiği zaman öğreniyor. 2008’de sabretmeyi, mücadele etmeyi, kaybetmeyi öğrendim.

Kaybetmeyi öğrenmek çok zordur. Kazanmayı öğrenmek çok kolaydır. Bu yıl yeni bir dünya şampiyonası başladı. Şimdiye kadar 3 yarış yapıldı. Şu anda şampiyonada çok iyi bir konumdayım. Hayalim 2009’u tekrar dünya şampiyonu olarak tamamlayabilmek. Dönüp baktığımda dünya şampiyonu olduktan sonra 3 konunun çok önemli olduğunu gördüm. Bunlardan ilki gerçekten bir yetenek gerekiyor. İkincisi çok büyük bir azimle çalışmak. En son gereken de tecrübe. Bundan sonra başarı zaten kendiliğinden geliyor.”

“Gençleri Yetiştirmek İstiyorum”

Motosiklet Okulu
En çok takdir gördüğüm yönüm azimli oluşum ve iş disiplinim, sonrasında da yeteneğim. Yarışlarda herkesi şaşırtan, kimsenin tahmin edemediği hamlelerim oluyor. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Yaşım çok genç. 32 yaşıma kadar yarışmak istiyorum. En büyük hayallerimden biri de genç yetenekleri yetiştirebileceğim bir motosiklet okulu kurmak. Hobi olarak da sadece Türkiye’de otomobil yarışlarına katılabilirim.

Günde 15 km Koşuyorum
Motosiklet hem taktik hem de teknik açıdan zorluğunun yanı sıra, ciddi düzeyde bir fizik kondisyon gerektiriyor. Her gün 10-15 kilometre koşuyorum. Bazı günler bisikletle 180 kilometre gidiyorum. Adapazarı’nda yaşadığım için ormanda kros antrenmanı yapıyorum. Sonuçta yarışa fiziksel olarak çok iyi hazırlanıyorum.

Disiplin Şart
Ev ödevinizi iyi yaparsanız yarışa psikolojik olarak kendinizi daha iyi hazırlıyorsunuz. Eğer eksik çalışmışsanız yarışa aynı motivasyonla çıkamazsınız. Düzenli spor yaptığım için yarışlarda konsantrasyonum yüksek oluyor. Bunun dışında yaptığınız işten mutluluk duymanız gerekiyor. Benim hayattaki en büyük aşkım motosiklet.

“İlham Kaynağım Fatih Sultan Mehmet”

Lisede Hedefim Belliydi
Daha liseyi okuduğum yıllarda amacım motosiklet yarışlarında dünyada çok iyi bir konuma gelmekti. Bir gün meşhur olduğumda güzel bir imzam olsun diye okul defterlerimde hep imza antrenmanları yapardım. Okula dahi motorla giderdim. Herkesin lise çağındayken kendi yolunu kendi hayallerini çizmesi gerekiyor.

Kaskımdaki Resim
Fatih Sultan Mehmet’i kendime örnek alıyorum. Başarıları beni çok motive etti. Beni en çok etkileyen özelliği ise hiçbir zaman vazgeçmemesi ve çocukluğunda kafasına koyduğunu gerçekleştirmesi oldu. Uzun bir dönem yarış kaskımın içinde Fatih’in fotoğrafı vardı. Şimdi ise resmi Osmanlı arması olarak değiştirdim. Beni en çok etkileyen geçmişimiz. Geçmişine değer vermeyen kolay kolay başarıyı yakalayamaz.

Ayçe Tarcan Aksakal
aaksakal@capital.com.tr

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz