Lojistikle adı özdeşleşen bugün taşımacılıkta Türkiye’nin en büyük şirketleri arasına giren Reysaş Holding’in patronu Durmuş Döven de modaya uydu ve kısa bir süre önce bir karavan satın aldı.
Karavanda seyahat sevdası iş dünyasını da etkisi altına aldı. Kısa bir süre önce yaklaşık 4 milyon TL’lik bir karavan satın alan Reysaş’ın patronu Durmuş Döven, karavanıyla yeni rotalara açılmayı planlıyor. Altı kişilik Fransız Adria Sonic marka lüks karavanına kavuşan Döven, yeni seyahatler için heyecanlı. Otellerde kalmayı sevmediğini söyleyen Döven, karavanıyla ilk olarak Bodrum’a gittiğini, şimdiki rotasının ise Kapadokya olacağını söylüyor.
Sibel Atik
CEO Life Dergisi Güz sayısından
1 milyar TL ciroyu aşan Reysaş grubuna bağlı beş Hilton Oteli’nin işletmecisi olmasına rağmen karavanla tatili tercih eden Döven, Anadolu’da çizdiği rotalara karavanıyla gidecek. İlk karavan tatilini Bodrum’da yapan Döven’in yeni rotası ise annesinin memleketi Kapadokya olacak. Yaklaşık 4 milyon TL’ye aldığı lüks karavanında eşiyle tatiller yapmayı planlayan Durmuş Döven ile karavan yolculuğu ve tarihe olan merakını konuştuk…
* Karavanınızın özelliklerinden söz eder misiniz? Ne kadara satın aldınız?
Aldığım karavanın içi 8 metre ve çok konforlu. Fransız Adria Sonic marka karavanımızın mutfağı tam teşekküllü ve 6 kişi rahat bir şekilde kalabiliyor. Karavanın güvenli olması ve konforu benim için çok önemliydi. Güneş enerjili ve bataryalı. Arabayla çekmeli değil. Güneş enerjisi panelleriyle 6 kwa’lık enerji üretim kapasitesine sahip bu çok özellikli karavanı yaklaşık 4 milyon TL’ye aldım. 2024 yılı için sıraya girmiştim. Sıra boşalmış, ben de rica edip ve üstüne fark ödeyip teslim tarihini öne çektirdim. Mutfaktan fırına kadar bütün her şeye sahip. Banyosu ise muhteşem. Bisiklet bağlama yeri, su deposu var. Kendinizi evinizde gibi hissettirecek bir ortamı istediğiniz her noktaya taşımak büyük bir keyif. Gayet keyifli bir daire gibi.
* Otelleri olan bir iş insanı olarak karavan almaya nasıl karar verdiniz?
Tabii ben otellerde kalmayı sevmediğim için karavan almak istedim. Açıkçası otellerim var ama ben dışarıda kalma ve yeme konusunda biraz hassasım. Her otelde kalmam ve gittiğim her otele mutlaka bir çarşaf ve yastık kılıfı götürürüm. Mümkün olduğunca dışarıda yemek yemem mesela. Beni tanıyanlar bu huyumu iyi bilir.
* Karavanla hangi rotalarda olacaksınız?
Yeni aldığım için henüz iki kere Bodrum’a gittik. Eşimle birlikte akşam 10’da yola çıktık karavanla ve Bodrum’a sabah olmadan vardık. Hiç durmadan gittik, o kadar keyifliydi ki... Tabii karavanda sizi yabancı görüp sataşabilirler. Zengin diye hırsızlık yapayım deyip zarar verirler. Bu nedenle her yerde kalmam. Karavanın içine kurşun geçirmez levhalar koymayı planlıyordum. Fakat şu an yaptırmadım. Hayalim Avusturya ve Almanya’daki gibi güzel bulduğum bir manzarada durup orada keyif yapmak. İlk olarak ise hedefimde Anadolu’yu karavanla gezmek var. İç Anadolu’ya gitmeyi planlıyorum. Annem Kapadokya Nevşehirli. Ben de Bodrum’dan Denizli ve oradan da Kayseri’ye gideceğim. Orada hafta sonu tatili sonrası karavanı bırakıp uçakla döneceğim. Sonraki hafta ise yine uçakla gidip Kayseri’den Kültepe, Kapadokya ve Sultan Sazlığı’na gideceğim. Pilotum ve uçuyorum, tekne kullanıyorum. Uzaya giden ilk Türk’üm. Bunların yanına da artık karavanı da eklemiş oldum.
* Ne kadar süreyle tatille çıkarsınız? İşten çok uzak kalabiliyor musunuz?
Benim tatillerim kısa sürer normalde ve 5 günü aşmaz. Bodrum’daki evimize ise hafta sonları gidiyorum. Bundan sonra ise uçak ve karavanla seyahatlerimi yapacağım. Karavan ile belki tatillerim de uzayacaktır.
* Dışarıda yemek yemeyi sevmediğinizi söylediniz. Mutfakta becerikli misiniz?
Sözünü ettiğim gibi dışarıda yemek yemem ve otellerde kalmayı sevmem. Kendi otelimde bile kalmam. Baktığınızda çok yemek düşkünü bir insan değilim. Diyebilirim ki aç susuz geziyorum. İş yerinde bile iyi yemekler çıkmasına rağmen çıkan yemekten yılda birkaç kere anca yerim. Benim rutinimde sabah evde güzel bir kahvaltı yapmak var. Öğlenleri yemek yemem. Akşamları da mümkün olduğunca evde yemek isterim. Restoran hayatım yoktur. Hatta beni davet ederler, fakat ben konuşurum, onlar yerler. Yemeğini yediğim restoran sayısı çok sınırlıdır. Yemek yediğim yerler arasında Borsa, Büyük Kulüp, Vakko Vadi İstanbul, Lacivert gibi birkaç nokta var. Eşimin yaptığı yemekleri severim, ben de çok nadir mutfağa girerim.
* Yapmayı en sevdiğiniz yemek hangisidir?
Benim en sevdiğim yemek patlıcan, kuru fasulye gibi ev yemekleridir. Pratik yemekler yapmayı severim. Çok fazla mümkün olmasa da eve davet ettiğimiz eşe, dosta hamburger yaptığım olur. Çok fazla değil, yılda 5-6 kere anca yaparım. Ama çok sevilir yaptığım hamburgerler. Yaparken püf noktası eti bol olmasıdır. Kimyonsuz bir hamburger olmaz. Bir de içine rendelenmiş süt soğan ekleyeceksiniz. Karabiberi az olmalı, galeta ve biraz da salça lezzetli bir hamburger köftesi için gerekli malzemeler. Bir süre önce yemek yarışmasına katıldım, orada da bisküvi tatlısı yaptım ve tatlı kategorisinde birinci oldum.
* Karavan, mutfak, uçak merakınız ve pilotluk deneyiminizin yanı sıra bir de Reysaş olarak antik iki kente sponsor oldunuz. Tarihe meraklı mısınız?
Elbette, ben meraklı bir insanım. Bildiğiniz gibi 9 yıl önce uzaya da bu merak duygum beni taşıdı. Dünya tarihi ve geçmiş yaşamı da merak eder, ilgilenirim. Dolayısıyla bu alanda belgeselleri kaçırmam. Hep bu yönde bir şeyler yapmak istiyordum ve Aydın’da önemli iki projeye sponsor olduk. Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) ile Reysaş olarak Nazilli’deki ‘Sümer Basma Fabrikası İdare Binası Sinema Salonu ve Giriş Kapısı Restorasyon Protokolü’nü imzaladık. Bir de Aydın’da Yenipazar’daki Orthosia Antik Kent ve Nazilli’deki Mastaura Antik Kenti’ne arkeoljik yüzey çalışmalarına destek veriyoruz.
* Sümerbank Nazilli fabrikasında nasıl bir süreç işliyor?
Açıkçası çok ağır ilerliyor. Birçok kurumdan her konuda bir görüş geliyor ve süreci yavaşlatıyor. Nazilli Basma Fabrikası’nı 1937 yılında Atatürk açmış. Bu fabrikayı müze haline dönüştürmek için çok uğraşıyoruz. Mimarlar işe aldım ve 500 kadar tablo satın aldım. Yetmedi, heykeller satın aldım. Fakat sözünü ettiğim gibi süreç pek iyi gitmiyor. Kimse şu ana kadar korumamış. Ben üstlenince herkes harekete geçti. Atatürk’ün masası, projeleri duruyor. Bir odayı dolduracak projeler var. Bunları derleyip toparlarsak bile harika bir müze olacak. Fakat kurumların süreci yavaşlatması nedeniyle açıkçası müzenin açılışı konusunda bir öngörü yapamıyorum.
* Bu sponsorluklara holding bütçesinden yıllık ne kadar kaynak ayırıyorsunuz?
Tarihi noktalara sponsor olurken bir yıllık bütçeyle hareket etmiyoruz. Şu ana kadar desteğimizin 50 milyon TL’ye yaklaştığını söyleyebilirim.
* Richard Branson’da kısa bir süre önce çıktı. Fakat siz uzaya 2012 yılında çıktınız. Bu sizde nasıl bir etki yarattı? Bir daha çıkar mısınız?
Dediğim gibi ben meraklı bir insanım. Biz o zaman 9 kilogram ağırlığında elbiseler giydik. 2012’de Rusya’da askeri üsten, iki kişi gittik. Tek seferde çıktık. 17 dakikada yörüngeye girdik. Bu anlamda uzaya çıkan ilk Türküm. Rus kozmonot ile uzay maceramız yukarı çıkış ve inişimiz dahil edildiğinde 61 dakika sürdü. Açıkçası hayata bakış açımda bir değişiklik olmadı. Kurbanlık koyuna benzettim ben kendimi. Gitmeden önce aldığım eğitimlerde de birçok kez vazgeçmeyi düşündüm. Kolay değildi ve yüksek riskliydi. Rus ruletinde bile kurtulma şansınız 7 de bir iken burada gitmeniz değil, dönüşünüz mucize gibi… Tabii şaka bir yana, uzay insan bünyesine aykırı bir ortam. Arizona’da da dağa tırmandığımda çok zorlanmıştım ama risklere karşı birçok olasılık vardı. Burada öyle bir şey yok. Kızım ölürsen ne olacak dedi. Yapacak bir şey yok dedim ve vedalaştık. Korkunç bir hızla ilerliyorsunuz, yer çekimsiz ortamda olmak ise çok farklı bir histi. Uzayda hiç ses yok. Ben bu sessizliği çok enteresan buldum. Bir de uzayda renk yok. Zifiri karanlıktasınız. Atmosferde iklimleri yaşıyoruz, uzayda iklim ortamı da yok. Merakımı giderdim ve bir daha bunu yapmam. Ailemden de kimsenin yapmasını istemem. Ben şanslıydım ve döndüm.
“SADELEŞMEK GEREK”
Müze kurmak üzere epey sıkı çalıştıklarını söyleyen Durmuş Döven, iş hayatında birçok şeyi tek başına başardığını söylüyor. Şu an kayıtlı bin 300 tane tapusu olduğunu aktaran Döven, “Danışmanlarımızdan biri bana ‘Açıkçası sizden sonraya hem felaket hem de büyük bir servet bırakacaksınız. Siz şimdiden sadeleşme ve sakinleşmeye geçin’ tavsiyesinde bulundu. Oğlum Egemen ve kızıma daha konsolide bir iş ortamı bırakmak için sadeleşmeye gitmek gerektiğini düşünüyorum” diyor.
“FLARMONİ ORKESTRASI KURACAĞIZ”
“Hep hayalimde bir orkestra kurmak vardı. Bu yolda çalışmaya başladık. 2023’te gençlerden oluşan bir flarmoni orkestrası da kurmak istiyorum. Hoca bulmak üzere çalışıyorum, kızım bu konuda en büyük destekçim.”
“400 TABLOM VAR”
“Aydın’daki müze çalışmalarıyla birlikte tablo satın alma sürecini de hızlandırdım. Zaten aldığım birçok tablo vardı. Müze çalışmalarıyla toplamda 400’e yakın tabloya ulaşmış olduk. Fikret Otyam, Yalçın Gökçebağ gibi önemli isimlerin tabloları koleksiyonumuzda var.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?