“Mobil oyunlarda, Türk oyun sektörü dünya çapında kendini kanıtladı.”
Geçtiğimiz ay Amerikalı Zynga, Peak Games’i 1,8 milyar dolara satın aldı. Bu Türk start up ekosisteminde büyük heyecan yarattı. Aynı şirket, geçtiğimiz yıl Gram Games’i de 250 milyon dolara satın almıştı. Türkiye, özellikle mobil oyun dikeyinde başarılı start up’lar yaratıyor. Bu, global şirketlerin de dikkatinden kaçmıyor. Endeavor Türkiye Başkanı, Galata Business Angels Başkanı ve Mynet Başkanı Emre Kurttepeli, Türkiye’nin oyun sektöründe üs olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyor. Oyun girişimlerinin artacağını ve daha büyük başarılara imza atılacağına inanıyor.
“GLOBALLERİN DİKKATİ TÜRKİYE’YE ÇEVRİLDİ”
1-Peak Games, 1,8 milyar dolarlık yatırım aldı. Peak’in satışı ekosistem için ne anlama geliyor?
Son 3-4 yıldır Türkiye oyun sektörü çok hareketli. Peak Games’i satın alan Amerikalı Zynga oyun firması, 2017 yılında Peak Games'in bir grup oyununu 100 milyon dolara ve 2018 yılında Gram Games'in tamamını 250 milyon dolara satın aldı. 2019 yılında ise İzmir’de bulunan Masomo oyun firmasını, Çinli Miniclip 100 milyon dolara yakın bir değerle satın aldı. Bu oyun firmalarının ortak noktası, satışlarının ağırlığını yurt dışı pazarların oluşturması. Bu yönüyle özellikle mobil oyunlarda, Türk oyun sektörü dünya çapında kendini kanıtlamış bulunuyor. Bu da haliyle oyun sektöründeki global şirketlerin dikkatini Türkiye’ye çevirdi. Ben son yıllarda Türk oyun sektörünün önünün çok açık olduğuna inancımı sık sık dile getirdim. Nitekim hem Mynet çatısı altında hem şahsi yatırımlarımda son yıllarda oyuna çok ağırlık verdim.
2-Bunun nedeni neydi?
Bunun ilk sebebi, mobil oyunlarla sektör boyutunun son dönemde katlamalı büyümüş olması. 2020’de global oyun sektörü 165 milyar dolara ulaştı. Mobil oyunlar bunun yarısını oluşturuyor ve 2,4 milyar kişi tarafından oynanıyor. İkinci önemli sebep, mobil oyunlarla oyun üretim sürecinin kısalmış olması ve haliyle ön yatırımın azalması. Bu da sermayenin kısıtlı olduğu Türkiye’ye tam uyuyor. Üçüncü olarak, Türkiye’nin genç nüfusu ve haliyle bu kitlenin oyunlara yakın olması. Bunun da büyük bir kalifiye insan kaynağı yaratması. Bu nedenlerden Türkiye’nin oyun üssü olma ihtimali çok yüksek ve gelecek yıllarda oyun girişimlerinin artmasına neden olacak ve bu alanda daha da büyük başarılara imza atılmasını sağlayacak.
3-İkinci yarıda start up’ları nasıl bir tablo bekliyor?
Korona salgını start up’lar açısından çok zorlu bir dönem oldu. Bunun en büyük nedeni, bu dönemde finansal fonlamanın çok azalması. Bu durumun yıl sonuna kadar böyle devam edeceğini tahmin ediyorum. Ama sonraki yıl ayakta kalmayı başaran girişimler, daha da kuvvetli hale gelecek. Bu yaşananlar ileriki dönemde şirket birleşmelerini veya konsolidasyonu hızlandıracak.
4-Bu yılın kazanan dikeyleri hangileri olacak?
Kurumların uzaktan çalışma ve dijitalleşmesini sağlayan her türlü ürün ve servis (Zoom gibi), online eğitim, tele tıp, dijital eğlence (Netflix, oyun) ve e-ticaret bu son dönemden kazançlı çıkanlar oldu.
5-Peak’i dışarıda bırakırsak ilk yarı sermaye akışında ikinci yarı için nasıl işaretler veriyor?
Korona ile ilk yarı sermaye akışı durma noktasına geldi ve ben bunun ikinci yarıda da devam edip 2021 yılında yavaş yavaş normalleşmeye başlayacağına inanıyorum. İçinde bulunduğumuz dönemi daha az zararla atlatmak için girişimlere devlet desteğinin bir an önce artması şart. Diğer ülkeler de bu yönde önlem almaya başladı.
6-Nakit ve maliyet yönetiminin öne çıktığı şu dönemde yatırımcıların önceliklerinde nasıl değişimler oldu?
Bu dönemde yatırımcılar, ellerindeki finansal fonları yeni girişimler yerine kendi portföylerindeki zora girmiş şirketlere kaydırmaya başladı. Bu normal bir refleks, fakat negatif etkisi yeni girişim fonlanmasının azalması oldu. Tüm dünyada da durum böyle ve ben bunun yıl sonuna kadar bu şekilde gideceğini tahmin ediyorum.
7-Şirketlerin de zorlandığı bir dönemdeyiz. Kurum içi girişimciliğin bu süreçten nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz?
Kurum içi girişimcilik karmaşık bir konu, dünyada da formülasyonu oturmuş değil. Kurumlar vizyon olarak gelecekte var olabilmek için kurum içi girişimciliği itmeleri gerektiğini biliyor, ama yıllardır aynı şekilde süreçleri yöneten kurumun içine dinamikleri apayrı çalışan girişimciliği enjekte edebilmek ve daha da önemlisi bu yapıdaki insan kaynağını mutlu şekilde aynı çatı altında barındırabilmek hiç de kolay bir iş değil. Bu nedenlerden desteklerin yavaşlayacağını zannetmemekle beraber kurum içi girişimciliği düzgün oturtabilen kurum sayısının çoğunluk değil, kısıtlı bir azınlık olacağına inanıyorum.
8-İkinci fonlar toplanıyor. Bunlar arzu edilen ivmeyi yaratabilecek mi? Bu konuda tahminleriniz neler?
Türkiye girişimcilik ekosisteminde erken aşama fonlamada (melek yatırımcılıkta) büyük problem görmüyorum. Daha büyük sıkıntı sonraki aşamalarda yaşanıyor; 1 milyon dolar ve üzeri yatırımlarda büyük boşluk var. Bu uzun süredir devam ediyor. Bu aşamanın iyi çalışmaması girişimlerin belli boyuta gelmesini engelliyor ve yavaşlatıyor. Eğer bu çözülebilirse kat ve kat daha fazla girişimin milyar dolar ve üstü değerlere ulaşabileceğine inanıyorum.
9-Korona salgını Türk tüketicisini hızla dijitalleştirdi. Bu hızlı dijitalleşmenin ekosistemde karşılığı ne olur? Yeni bir fırsat penceresi yaratır mı?
Korona’nın en büyük çıktısı dijitalleşme sürecini hızlandırması olacak. Her sektör 5-10 yıla yaydığı dijitalleşme sürecini hızlandırıyor olacak. Bu; her sektörü kapsayacak, medikal, finans, eğitime kadar her sektör bu değişimin parçası olacak. Uzaktan çalışma gündemde kalmaya devam edecek. Bu gözle bakılırsa bu dijitalleşmeye hizmet eden her firma için büyük bir fırsat var. Halihazırda bu alanda olanaklar bir adım önde olacak ama bu vizyonu destekleyen birçok yeni girişimin başlayıp çok hızlı büyüyeceğini tahmin ediyorum.
10-Orta ve uzun vadede Türk start up ekosisteminin geleceğini ve potansiyelini nasıl görüyorsunuz?
Girişimcilik çok büyük bir yelpaze, Türkiye’nin girişimciliğin her alanında başarılı olabileceğine inanmıyorum. Bu yüzden orta ve uzun vadede stratejik düşünülüp kilit alanların belirlenmesi lazım. Türkiye içinde e-ticaret gibi lokal ve operasyon yükü ağır işlerde büyük boyutta girişimler çıktı (Yemeksepeti, Trendyol, Hepsiburada gibi). Başka ülkelerde de durum aynı. Ama global pazarlar dediğinizde belli alanları seçmek çok önemli. Şahsen oyun, fintek ve SaaS (kurumsal dijital hizmetler) konusunda Türk girişimlerin global başarı sağlayabileceğini düşünüyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?