SAĞLIK
SİPARİŞ ÜZERİNE DEĞİŞTİRİLMİŞ GEN
GEN DEĞİŞTİRME TEKNOLOJİSİ İngilizce kısaltmasıyla CRISPR diye anılan gen değiştirme teknolojisi hem ucuz hem de kanser gibi ciddi hastalıkları tedavi etme potansiyeli olan bir teknoloji ancak çoğu küçük araştırma merkezi kendi içinde gen değiştirebilecek kapasiteye sahip değil. Yeni bir start-up olan Synthego bu merkezlere önceden değiştirilmiş genleri sağlayarak araştırmacıların sadece tedavi geliştirmeye odaklanmasını sağlıyor.
İSTENMEYENİ KESEBİLİYOR Bir çeşit moleküler makas olarak işlev gören CRISPR gendeki istenmeyen bölümleri kesme imkanı sağlıyor. Böylece CRISPR sadece kanseri değil çeşitli genetik bozuklukları veya sıtma gibi bulaşıcı hastalıkları tedavi etme fırsatı sunuyor. Eski SpaceX mühendisleri tarafından kurulmuş olan Synthego, araştırmacılara web sitesi üzerinden değiştirilmiş gen sipariş etme imkanı vererek bu teknolojinin daha da yaygınlaşmasını sağlıyor.
NASIL ÇALIŞIYOR? Synthego kurucusu ve CEO’su Paul Dabrowski verdikleri hizmeti şöyle özetliyor: “Artık CRISPR teknolojisini öğrenmenize gerek yok. Web sitemizden bir tuşa basıyorsunuz ve araştırmanız için ihtiyaç duyduğunuz değiştirilmiş gen kapınıza geliyor. Amacımız araştırmacıların CRISPR’e kafa yormak yerine üzerinde çalıştıkları araştırmaya ve sonuçlarına odaklanmalarını sağlamak.”
ÖZEL ARAŞTIRMA SETLERİ Synthego gen değiştirmeyi kendisi yapmak isteyen araştırmacılara da bu işi kolaylaştıran setler sağlıyor. Araştırmacı değiştirmek istediği geni seçtikten sonra Synthego’nun sunduğu yazılımı ve donanımı kullanarak süreci tamamlıyor. Şirket hayvan ya da bitki genleri değil sadece insan genleri kullanarak çeşitli hastalıklar için tedaviler geliştiren araştırmacılara yardımcı oluyor. Dabrowski, Synthego’nun sağladığı teknoloji sayesinde artık sadece çok kapsamlı araştırma merkezlerinin değil işgücü ve finansmanın kısıtlı olduğu küçük laboratuvarların da tedavi geliştirme üzerine çalışabileceğini anlatıyor.
EĞİTİM
ROBOTTAN PROGRAMLAMA DERSİ
EN İYİ AVRUPALI START-UP Polonyalı start up Photon Entertainment, çocuklara bilgisayar programlamayı öğreten aynı adlı robotuyla Avrupa’nın en iyi start up’ı seçildi. “Central and Eastern Europe by the European Business Angels Network” (EBAN) tarafından geçtiğimiz ay ödüle layık görülen “sezgisel oyuncak” Photon, Bialystok Üniversitesi’nden 4 öğrenci ve 1 öğretim görevlisi tarafından geliştirildi.
5-12 yaş arası çocuklara mantıksal düşünce yöntemiyle kodlama öğretmeyi hedefleyen Photon, görmesini, duymasını ve dokunmasını sağlayan sensörlerle donatılmış. Photon böylece aydınlığı, karanlığı ayırabiliyor ve mesafe algısı geliştiriyor.
ÇOCUK – ROBOT ETKİLEŞİMİ Bir uygulama yardımıyla adım adım programcılık öğrenen çocuklar öğrendiklerini Photon’a öğreterek robotun kapasitesini adım adım geliştirebiliyor. Robotun asıl başarısı da bu “birlikte öğrenme” sisteminden geliyor. Şirket kurucularından Marcin Joka, “Robotu kutusundan çıkardığınız anda aslında hiçbir yeteneğe sahip değil. Çocuklar aplikasyon ve sensörlerin de yardımıyla ona sıfırdan nasıl hareket edeceğini ve çevreyle nasıl etkileşime geçeceğini öğretiyor. Böylelikle çocuklar en verimli öğrenme yöntemi olan deneyimleme yoluyla programlamanın ilk adımlarını öğreniyor” diye konuşuyor.
5 BİN ROBOT ÖĞRETMEN İŞBAŞINDA Polonya’da fiyatı 213 dolar olan Photon, 2017 Kasım’ında Apple mağazalarında satılmaya başlandı ve şimdiden 5 bin adet satıldı. Joka planlarını şöyle özetliyor: “Hedefimiz satışları 10 kat artırmak. Ürünümüze çeşitli yeni özellikler ve aksesuarlar eklemek istiyoruz. Önce İskandinav, Fransız ve Alman piyasalarına sonra da Doğu Avrupa, Amerika, Arap ülkeleri ve Afrika’ya yayılmayı hedefliyoruz. 2020 yılında 30 ülkede olmayı umuyoruz ”.
İŞ DÜNYASI
TEKNOLOJİDE 3 YATIRIM ÖNCELİĞİ
İngiltere merkezli Experian danışmanlık şirketinin son araştırmasına göre 5 şirketten 4’ü büyüme ve inovasyon için gelişmiş analitik teknolojilere yatırım yapmayı seçiyor. Araştırmaya göre şirketlerin 3 ana yatırım önceliği var.
1- Data ve Analitik: 10 şirketten 4’ü karar alırken hala içgüdülere ve öznel görüşlere dayandığını belirtiyor. Şirketlerin sadece üçte birinden azı ellerindeki veriden analitik araçlar kullanarak bilgi üretebildiğini söylüyor. Şirketlerin yüzde 71’i bu eksiklikle analitik teknolojileri bir öncelik haline getirerek, yüzde 78’i de analitik teknolojiler için bütçelerini artırarak başa çıkmaya çalışıyor.
2- Müşteri Bilgisi ve Tecrübesi: Birçok şirket müşterilerini birbirinden ayırmakta zorlanıyor ve ihtiyaçlara, isteklere aldırmaksızın hepsine aynı müşteri deneyimini sunuyor. Şirketlerin yüzde 77’si daha iyi müşteri bilgisini stratejik bir öncelik olarak görse de sadece yüzde 23’ünün pazarlaması kişiselleştirilmiş durumda. Şirketlerin yüzde 65’i müşterilerini daha iyi tanımalarının gerektiğinin farkında ancak sadece yüzde 19’u müşterilerine sundukları tecrübeyi en iyi hale getirmek için gereken veriyi işleyebildiğini söylüyor.
3- Sahtekarlık ve Risk Yönetimi: Veri hırsızlığı yoluyla dolandırıcılık büyümek isteyen şirketlerin ve bu şirketlerin verdiği servisleri kullanmak isteyen dürüst müşterilerin önünde duran büyük bir engel. Şirketlerin yarıdan fazlası (yüzde 57) sahtekârlığı başarılı olmalarının önündeki en büyük engel olarak belirlerken yüzde 39’u da bu gibi sanal tehditler yüzünden harcamalarının arttığını söylüyor. Şirketlerin yüzde 71’i kuşkuyu önceliklendiren güvenlik sistemlerini kullandığı için gereğinden daha fazla sayıda siparişi engelliyor. Bu problemi aşmak için yüzde 75’i müşteri tecrübesine etkisi az olan güvenlik sistemleri kullanmak istiyor.
İSTİHDAM
YAPAY ZEKA TEHDİT DEĞİL, KOLAYLAŞTIRICI
Yapay zeka çalışmalarıyla yakın zamanda bazı mesleklerin tarihe karışacağı ve işleri robotların yapacağı iddiası son dönemin gözde konularından. MIT Sloan İşletme Fakültesi Profesörü ve MIT Dijital Ekonomi İnisiyatifi Direktörü Erik Brynjolfsson’un son araştırması ise bunu söylemek için çok erken olduğunu gösteriyor.
Brynjolfsson’un yaptığı araştırmaya göre yapay zeka ve makineler ileride beklenenin aksine bazı meslekleri tamamen ortadan kaldırmayacak ancak o meslekler kapsamında yapılan işlerin bazı bölümleri tamamen otomatik hale gelecek.
Erik Brynjolfsson, yapay zekanın gelecekteki etkisi üzerine bugün yapılmakta olan tahminlerin teknolojinin gelişimi hakkında gerçekçi olmayan fazla iyimser varsayımlara dayandığını ve yapay zeka teknolojilerinin kullanılabilmesi için hala çok zaman gerektiğini düşünüyor. Şu anda kullanılan yapay zeka teknolojileri resim ve konuşma tanıma, sanal çeviri ve tahmin analizi gibi spesifik alanlarda etkin. Brynjolfsson ABD çalışma istatistiklerini kullanarak 900 meslekte yapay zekanın ne gibi bir etkisi olabileceğini incelemiş, tezini de buna dayandırıyor. Örneğin Brynjolfsson, çoğu kişi tarafından yakında tamamen otomatik hale geleceği düşünülen radyologluk mesleğinin bile yapay zeka tarafından ikame edilemeyecek bazı alt görevler içerdiğini düşünüyor. Buna göre radyologluk bünyesinde 26 ayrı iş barındırıyor. Bunlar arasında tıbbi görüntülerin analiz edilmesine ilişkin işler yapay zeka tarafından başarılabilirken, kişiler arası yeteneğe bağlı işler ikame edilemiyor. Mesela görüntü analizine bağlı olarak hastaya sağlık bakımına ilişkin bilgi vermek robotların tam yapamadığı işlerden. Ya da otel resepsiyonları derin öğrenmeyle çoğunlukla yapay zeka tarafından ikame edilebilirken, derin öğrenmeye çok da açık olmayan masaj terapistliği robotların tehdidinden uzak gözüküyor. Brynjolfsson araştırmasını “Hemen her meslekte yapay zekanın etkileyeceği veya etkilemeyeceği işler var. Bununla beraber bazı meslekler otomatik hale gelmeye daha yatkınken bazıları ise değil” şeklinde özetliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?