“Ucuz Ve Fazladan Yüksek Fiyata Geçiyoruz”

Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ihracattaki performanstan memnun olduğunu söylüyor ve bunun aşırı değerli YTL’ye rağmen sağlandığına dikkat çekiyor. “OECD ülkeleri a...

1.10.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ihracattaki performanstan memnun olduğunu söylüyor ve bunun aşırı değerli YTL’ye rağmen sağlandığına dikkat çekiyor. “OECD ülkeleri arasında ihracat artışı açısından 2001-2005 yılları arasında, birinci sıradayız. Güney Kore bizden sonra geliyor” diyor. İhracat politikasının gelecekteki seyrini ise şöyle özetliyor: “AB ve komşu ülkelere ihracat artışı, kaliteli ürünlere yönelme, ucuz fiyat-fazla miktar ekseninden yüksek fiyat-yüksek kalite eksenine doğru bir geçişimiz var. Trend kesinlikle böyle gidecek.”

Kürşad Tüzmen, ihracatçıların dikkatle izlediği isimler listesinde yıllardır ilk sıradadır. Müsteşar olduğu dönemden bu yana hem onların sıkıntılarını en yüksek sesle dile getiren, hem de bugünkü görevi itibariyle dış ticaret politikasında çok önemli ağırlığa sahip bir kişidir.
Merkez Bankası’nı eleştirmek pahasına, değerli YTL’yi eleştirir ve her platformda, hükümetin ihracata dayalı büyüme modeli uygulaması gereğinin, kendi üslubunca altını çizer. Bugün gelinen noktada, Tüzmen, zamanın kendisini haklı çıkardığını, bundan herkesin çıkarması gereken dersler olduğunu söylüyor. Bütün olumsuz koşullara rağmen, ihracat performansını çok başarılı bulan Tüzmen, tespitini OECD ülkeleriyle yaptığı karşılaştırmaya dayandırıyor.

Capital’e özel röportaj veren Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ihracat performansını değerlendirdi. Hükümet olarak ihracatı geliştirmek için atacakları adımları, gündemdeki projeleri anlattı:

İhracatta Hedefi Artırdık
Son yıllarda ihracatta gösterdiğimiz başarının boyutunu ortaya koymak için, diğer ülkelerle kıyaslanma yapmak lazım. İhracat, son 3 yıldır TL’deki değerlenmeye rağmen, 2003’ten bu yana ciddi bir artış gösteriyor. Sırasıyla, yüzde 30, 33 ve 16’ya yakın artışlarla buralara geldik. Şu anda da yüzde 14’lük bir artış var. Bu kolay değildi.

Bizim için performans uluslararası tabloların ne söylediğidir. Uluslararası karşılaştırmalara göre, OECD ülkeleri arasında ihracat artışı açısından 2001-2005 yılları arasında birinci sıradayız. Güney Kore bizden sonra geliyor. Burada belirleyici olan, tamamıyla Türkiye’deki sanayi kesiminin ve KOBİ’lerin ihracata yönlenmesi.

Bu yılın ilk 6 ayında ihracat yüzde 11,5 oranında artarak 39,5 milyar dolara ulaştı. İhracatın öncü verileri niteliğindeki İhracatçı Birlikleri kayıtlarına göre, Temmuz ayı sonu itibariyle ihracatımız yüzde 14,2 oranında artış kaydederek, 46,8 milyar dolar oldu. Son 12 aylık ihracat ise 79,3 milyar dolar oldu.

Bu gelişmeler ışığında, ekonomik programda da yer alan ve 2006 yılı ihracat tahminimiz olan 79 milyar doları rakamını revize ederek, 82-84 milyar dolara çıkardık. Orta vadeli programda da yer alan 2007 hedefini ise 93,1 milyar dolar olarak belirledik.

Başarı Nasıl Sağlandı?
Bizim 2000’de koyduğumuz “Komşu Ülkeler” stratejisinin üstüne, 2003’teki “Afrika Ülkeleri stratejisi” ve 2005’te başladığımız “Asya Ülkeleri Stratejisi”nin çok önemli katkıları olduğunu görüyoruz. Burada esas belirleyici strateji oldu. Biz, bu strateji çerçevesinde ihracatı geliştirmeye gayret ettik. İçeride ihracatçı firmalara ve KOBİ’lere verdiğimiz ağırlık, Eximbank ve İhracatı Geliştirme Merkezi’mizin, Dış Ticaret Müsteşarlığı ile birlikte her ili ihracatçı il konumuna getirme çalışması, ana dinamikleri oluşturdu.

Bir de şuna dikkat etmek gerekiyor; Senelerdir bu işleri yaptığımızdan sektörü ve sektördeki tüm insanları da çok iyi tanıyoruz. Onlar da elinden gelen gayreti göstermişlerdir. Bize inandılar. Dolayısıyla, Türkiye’yi sürdürülebilir ihracat artışı gösteren bir yapıya kavuşturduk.
Bence, son 3 yılın esas başarısı, aşırı değerli TL’ye rağmen gösterdiği performanstır.

Dalgalanmalar, dış ticareti çok ciddi şekilde etkiliyor. Özellikle ithalatı çok artırıp, ihracatı azaltıyor. Genel yapı olarak bu şekilde bir dinamik gördük ve kümeleşme çalışmalarımızla, marka, modaya yönelik çalışmalarımızla, tekstil ve konfeksiyonda yeni atılımlar yaparak, iyi bir noktaya geldik.

Ürün Bileşimi Farklılaşıyor
İhracatımızın sektörel dağılımda son 20 yılda büyük bir değişim göze çarpıyor. İhracatta ilk hamlelerin yapıldığı 80’li yıllarda ağırlıklı sektörler, işlenmiş tarım ürünleri ve gıdaydı. Sanayi ürünleri daha az, tarım ürünleri daha fazlaydı. Bugün ihracatın yüzde 82-85’i sanayi ürünlerinden oluşuyor.

İhracatta sanayi ürünlerinin payı, 2004’te yüzde 84’tü, 2005’te yüzde 82’ye düştü. Bu yılın ilk 6 ayı içinde yüzde 86’ya yükseldi. Bu, sanayi ürünlerinin ağırlığının ortalama yüzde 82-85 aralığında değiştiğini gösteriyor. 2000’de yaklaşık olarak 23 milyar dolar seviyesinde olan sanayi ürünleri, sonraki 2 yılda sırasıyla yüzde 13 ve 18 oranında artarak 30,3 milyar dolara ulaştı. 2003 ve 2004’te ise toplam ihracatımızda yaşanan yüksek oranlı artışlara paralel olarak sanayi ürünleri ihracatımız sırasıyla, yüzde 30 ve 35 oranında artarak, güçlü bir performans sergiledi. Şu anda yüksek teknolojili ürün ihracatı, ihracatımızın yüzde 11’ini oluşturuyor. Bunu kesinlikle artırmalıyız.

Öne Çıkacak Sektörler
Müsteşarlık yaptığım dönemde, ihracatımızın üçte biri, tekstil ve konfeksiyon ürünlerinden oluşuyordu. Bu ürünlerin payı şimdi dörtte birine gerilemiş durumda. Arkadan otomotiv ve elektronik, hızlı bir şekilde geliyor. Yine demir-çelik sektörünün de önemli bir ağırlığı var. Makine imalatı da çok önemli bir sektör haline geldi.

Diğer taraftan, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri sektörü son dönemde oldukça başarılı bir performans gösterdi. Geçen yıl 9,3 milyar dolar değerinde proje üstlenmiş olan bu sektör, 2006 yılında 12 milyar dolara ulaşacak gibi görünüyor.

Yeni dönemde TÜBİTAK’la birlikte Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vereceğiz. İhracatta bazı sektörler, örneğin ofis makineleri sektöründe olağanüstü bir gelişme dikkati çekiyor. Burada, Ar-Ge’nin çok önemli payı oldu. Teknik tekstil, Turquality ile moda marka çalışmaları, otomotivde Ar-Ge’ye verdiğimiz destek önemli. Elektrik-elektronik sektörünü de eklemek lazım. Bunlar önümüzdeki yıllarda ihracata ağırlığını koyacak sektörlerdir.

Bir diğer sektör de, toprak ürünleri… Bu sektör de olağanüstü başarılar elde ediyor. Bir kuyumculuk sektörümüz var ki, ABD’ye satışlarda ikinci sırada yer alıyor. Bunu daha fazla artırmak istiyoruz. Maden ve işlenmiş mermer ihracatını artırmak yönünde çok önemli çalışmalarımız var.

Öncelikli Pazarlar Değişecek mi?
Son 20 yılda Türkiye’nin ihracat pazarları çok değişti. İhracat hamlelerinin yapıldığı ilk yıllarda, örneğin 1984’te, ihracatımızın yarısını İran ve Irak’la yapılan ihracat oluşturuyor idi. Şimdi ihracatımızın yüzde 50’sinden fazlasını AB’ye yapıyoruz.
Ancak, 1990’lardan sonra kaybettiğimiz komşu ve çevre ülkeler pazarını, oluşturduğumuz stratejiyle tekrar yakalamaya çalıştık. Komşu ve çevre ülkelerin, toplam ihracatta yüzde 3 olan ağırlığını yüzde 32’lere çıkarmayı başardık.

AB’de daralma sürecine rağmen, AB ve komşu ülkelere ihracat artışı, kaliteli ürünlere yönelme, ucuz fiyat-fazla miktar ekseninden, yüksek fiyat-yüksek kalite eksenine doğru bir geçişimiz var. Trend kesinlikle böyle gidecek.

Komşu ve çevre ülkeler, KOBİ’lerimiz için çok önemli olduğundan, buralara ağırlık veriyoruz. Ama tabii ki, AB ve diğer ülkelerle olan ilişkilerimizi de çok hızlı bir şekilde sürdürürüz. Afrika, Asya stratejisi ve bu yıl ortaya koyduğumuz; önümüzdeki günlerde yapacağımız ziyaretlerle pekişecek

ABD stratejimiz var. Artık ülkelere eyaletler bazında gidiyoruz. Bir ülke ve bir başkent olarak değil, eyaletleri de kapsayacak bir strateji hayata geçiriyoruz.

ABD Stratejisi’nde Ne Var?
Eylül başındaki ABD ziyaretimizin ana nedeni, “ABD Stratejisi”nden kaynaklanıyor. ABD’yi 6 eyalete ayırdık. Teksas, Florida, Chicago, Illinois, New York ve California eyaletlerinde ağırlıklı olarak çalışacağız. Bu bölgeler, ABD’nin yaklaşık ithalatının yüzde 60’ını yapıyor. Türkiye ile olan ihracatın da yüzde 50’sini gerçekleştiriyor. Çalışmada, belli sektörler ve belli bölgelere ağırlık vereceğiz. Sektör olarak, tekstil ve konfeksiyon tamam; oraya, mücevher, toprak ürünleri ve seramik, banyo malzemeleri ve otomotiv yedek parçası kalemleriyle gidiyoruz. Bu ürünlerin esas satışını yönlendireceğiz.

Biz bu stratejiyi 2005’te açıkladık ve ilk ziyaretleri başlattık. ABD’nin Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’nin (GTS) süresi bu yıl sonunda doluyor. Biz, bu program çerçevesinde ABD’ye yaklaşık 1 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz ve yüzde 5 oranında gümrük vergisi ödemeden, ABD pazarına giriyoruz. İhracatçılarımızın söz konusu gelişmeden zarar görmemesi ve Türkiye’nin programdan yararlanmaya devam edebilmesi için, yoğun temaslarımız sürüyor.

Ortadoğu’ya İhracatın Yarını
Bölgeye ihracatımız son 3 yılda genel ihracat artışımızın da üzerinde artarak oldukça başarılı oldu. Geçen yıl Ortadoğu’ya gerçekleştirdiğimiz ihracat yüzde 28 artışla 9,4 milyar dolara, genel ihracattan aldığı pay ise yüzde 12,7’ye çıktı.

Bölgedeki siyasi istikrarsızlıklar, Lübnan ile İsrail arasında çıkan savaş nedeniyle son dönemde daha fazla artarak, bölgenin ticaretini olumsuz etkiledi. Savaş hem ticaret fazlası verdiğimiz hem de yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde ülkemiz için önemli ülkelerden Lübnan’ı derinden yaraladı. Diğer yandan, İsrail’in ablukası nedeniyle, bölgeye kara ve deniz yoluyla ihracat yapma imkanları olumsuz etkilendi.

Haziranda bu ülkeye ihracat 22,5 milyon dolarken, temmuzda 7,5 milyon dolara geriledi. İsrail’e ihracatta da düşüş oldu. Lübnan’ın yeniden yapılandırılması faaliyetleri çerçevesinde işadamlarımızın gerekli bağlantıları kurabilmeleri için temaslarımız sürüyor.

Gündemdeki Projeler Hangileri?

“Turqualıty” Çok Önemli İhracatımızın sektörel gelişimine yönelik olarak Stratejik Plan şemsiyesi altında birçok proje ve faaliyet yürütülüyor. Bunlardan bazılarından bahsetmek gerekirse; Turquality tüm sektörler için çok önemli. Fiyat rekabetinden uzaklaşarak moda ve marka yaratılması, tasarımcılığın ön plana çıkarılmasına yönelik AB mali fonları kaynaklı ve 10 milyon Euro tutarındaki Moda ve Tekstil İş Kümesi Projemiz var.

Üniversite-Sanayi İşbirliği İhtiyaç duyulan Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirmek üzere üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirecek, geliştirilecek projeler yoluyla sektöre teknolojik yenilikler konusunda destek sağlayacak, üniversitelerin ilgili bölümleri ile işbirliği temin edecek, ABD’deki Ulusal Tekstil Merkezi’ne benzer bir yapılanma oluşturulması için de çalışıyoruz.

Sektör Envanteri Çalışması Ayrıca, makine ve aksamları sektörünün ihracatının geliştirilmesi için başlattığımız, sektör envanteri çalışmamızı geçenlerde tamamladık. Bir de, organik ürünler ve çalışma ve tanıtım grubu kuracağız.

İhracatı Teşvik İçin Yeni Düzenlemeler

Çeşitli Destekler Gündemde Başta KOBİ’lerimiz olmak üzere firmalarımızın üretim altyapısı ve ürün kalitelerinin geliştirilerek uluslararası pazarlarda rekabet güçlerinin artırılmasını hedefliyoruz. Bu amaçla Ar-Ge, eğitim, istihdam ve çevre maliyetleri desteği programları, bu firmalarımızın ihracata yönlendirilebilmesi ve uluslararası pazarlarda tanınmalarının sağlanabilmesi amacıyla pazar araştırması, yurtdışı fuar, yurtdışı ofis-mağaza ve moda-marka (Turquality) destekleri uyguluyoruz. Bütün bu programları değişen koşul ve taleplere göre yeniliyoruz.

Kaliteye Dönük Adımlar Öte yandan, bu yıl çevre maliyetleri tebliğinde yaptığımız değişiklikle, KOBİ’ler dışında imalat sanayinde faaliyet gösteren firmalar ile yazılım sektöründeki şirketlerin kalite güvence sistemi ve çevre yönetim sistemi belgeleri ile CE işaretinin alınmasına yönelik harcamalarını da destek kapsamına aldık. Bir de, Pazar Araştırması Desteği Tebliği’ni günümüz koşullarına uygun olarak yeniden düzenleyeceğiz. Burada Ar-Ge ve eğitim desteklerini revize edeceğiz.

 “Kur 1,5 Ytl’nin Üzerinde Olmalı”

Kurumların Uyumu Şart Seçim beyannamemizde belirttiğimiz, daha sonra hükümet programında yazdığımız gibi “ihracata dayalı kalkınma modelini” benimsemiş bir hükümetiz. Bu modeli benimsediğimizde, bütün kurum ve kuruluşlar bunun gereğini yapmak zorunda. Bir kuruluş sadece benim işim şu, deyip kendisini soyutlayamaz. O zaman toplam bir başarı elde edemeyiz. Nasıl bir toplam kalite varsa, toplam başarı da var. Toplam başarıyı, bütün kurumların aynı noktada odaklanması yaratır.

Karşılama Oranı Yükselecek Biz, 2003 yılında birçok şey söyledik. Aradan geçen zaman zarfında, haklı çıkmamız, bizi sevindirmedi. Biz, gerçekleri söyledik. İhracatın ithalatı karşılama oranı önemlidir ve bunun artırılması gerektiğini söyledik. Geçen yıl yüzde 62’ye kadar düştük. Bu yıl, yüzde 68’e çıkacağız. Ama, bu kur sayesinde oluyor. Kurlar, ihracatı ve ithalatı direkt etkiliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede de, etki çok daha fazla oluyor çünkü ihraç ettiğimiz ürünlerin arasında ithal girdisi fazla olan ürünler de var.

İstihdam Açısından da Önemli Bu açıdan, ithalat çok önemli ama aramalı üreticiliğinde, özellikle küçük-orta boy işletmeler, dünya çapında firmalar haline geldiler. Biz, aşırı değerli TL yüzünden kendi aramalımızı kullanmak yerine, dışarıdan aramalı ithal ettik. Bu da istihdamı olumsuz etkiledi. Sonuçta, Türkiye’nin en önemli sorunu işsizlik. Bunun azaltılması için yapılması gereken, ihracata dönük sektörleri, aramalı üreticilerini ayağa kaldırmak. Bunun da yolu, doğru bir kurdan geçiyor.

İhracatçı Biraz Rahatladı Kur çok aşırı değerli olmamalı, normal değerinde seyretmeli. O zaman işler daha kolay hale geliyor ve ihracat da artıyor. Bu söylediklerimizin testi de, dövizin dalgalanması sırasında yapıldı. İhracat eksi değerlerde seyrederken, dövizdeki hareketlenme, biraz olsun ihracatçıyı rahatlatarak doping etkisi yaptı. Bunları çok iyi analiz etmek gerekir.

Kur Çok Hızlı Artmamalı Cari açığın sorun olmaktan çıkarılması için, ihracatın artırılmasından başka çıkış yok. Türkiye’nin çıkış formülü, kurtuluş ya da çözüm formülü tek; ihracat. Bunu yaptığınızda hem istihdamı artırırsınız, hem yüksek teknolojili ürün ihracatınız artar. Hem de GSMH içerisinde aldığınız payı, çok daha iyi noktaya taşırsınız. Kurun, 1,5’in üzerinde olması gerekir. Kur, 1,5’in altında olduğu sürece, sıkıntı çıkar. Ama böyle, çok hızlı da artmamalı.

Aslı Işık
aisik@doganburda.com

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz