Esnek Olma Zamanı

Tüketiciler sürekli değişiyor, istekleri çeşitleniyor. Bu isteklere hızlı cevap veremeyen şirketler rekabette geri kalıyor. Talepteki esneklik üretim süreçlerine de yansıyor. Farklı çeşitlerde hızl...

1.03.2004 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Tüketiciler sürekli değişiyor, istekleri çeşitleniyor. Bu isteklere hızlı cevap veremeyen şirketler rekabette geri kalıyor. Talepteki esneklik üretim süreçlerine de yansıyor. Farklı çeşitlerde hızlı üretim yapma trendi öne çıkıyor. Bu trende Türk sanayii hızla uyum sağladı. Hatta ihracatta en önemli avantajlarından biri oldu. Elektronik, otomotiv, ilaç gibi birçok alanda şirketlerimiz bu yetenekleriyle Avrupalı rakiplerini geride bıraktı.  
 
Dünyanın en tanınmış bilişim şirketlerinden biri olan Dell Computer’i, bugün geldiği noktaya esnek üretimdeki başarısı taşıdı. Dell, esnek üretim konusunda en gelişmiş şirketlerden biri olarak kabul ediliyor. Şirket sıfır stokla çalışıyor. Tüketiciden direkt sipariş alıyor ve bir hafta içinde ürünü teslim ediyor. Stoksuz, aracısız ve toptancısız çalıştığı için, maliyetlerini önemli oranda düşürüyor ve rakiplerine fark atıyor.  
 
Türkiye’de ise esnek üretimde Osmanbey ve Laleli piyasalarını örnek olarak gösterenler var. Bu pazarın çalışma sistemini Dell’in kullandığı yöntem ile karşılaştırmak doğru olmayabilir. Ancak, bazı benzerlikleri de yok değil. Örneğin, bavul ticareti nedeniyle Türkiye’nin ihracatında önemli yeri olan bu iki piyasa, tıpkı Dell gibi teslimatlarını 1-2 hafta içinde gerçekleştirebiliyor. Üreticiler stok kumaşlar bulunduruyor. Hazırlanan koleksiyondan müşteri istediği ürünü seçiyor. İki hafta içinde de teslimat yapılıyor. Bu sürecin kalite anlamında kusurları bulunuyor. Ancak, hızda müthiş bir performans yakalanmış durumda. Zaten, konfeksiyon sanayini de sistemin hızı etkiliyor. Onlar da Laleli esnafı gibi hızlı çalışmanın yollarını arıyor.  
 
Örneklerden de görüleceği gibi Henry Ford’un temellerini attığı “Mass Production” (tek tip, çok miktarda üretim) artık yerini “Mass Customization” (çok tip, az miktarda üretim) felsefesine bırakıyor. İmalat sektörü bu gerçeğin farkına vardı. Elektronik, otomotiv, tekstil, konfeksiyon gibi birçok sektörde Türk şirketleri, esneklikte yabancı rakiplerinin de önüne geçmiş durumda.  
 
Esnek üretimin anlamı  
 
Teknolojideki hızlı değişim, üretim yöntem ve sistemlerini etkiliyor. Yeni teknolojiler ve sistemler, üretim süreçlerini baştan aşağı değiştiriyor. Esnek üretim kavramı da bu noktada karşımıza çıkıyor. Bu üretim genel anlamıyla değişen tüketici taleplerine en hızlı şekilde karşılık vermeyi sağlayan, teknoloji ağırlıklı sistemlerle yapılan yeni bir tarz.    
 
Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Gülay Coşkun Kasap, dünyada pazarın yapısını, çeşitlerini ve üretilen ürünlerin niteliklerini, tüketicilerin belirlediğine dikkat çekiyor. Tüketiciler sürekli olarak yeni ve değişik mamuller talep ediyor. Bu durum talepte esneklik ve dalgalanma yaratırken üretimde de hızı ön plana çıkartıyor. Şirketler, pazardaki bu değişime uyum sağlayabilmek amacıyla esnek üretim sistemlerini kullanmaya başlıyor. Gülay Kasap, “Bu sistemler yoğun otomasyon ve teknoloji ağırlıklı üretimin yapıldığı, faktörlerin hızla üretime yönlendirildiği ve zamanında tüketicilere ulaşılabildiği yeni bir yapı. Burada amaç değişikliklere hızla cevap verebilmektir” diyor.  
 
Şirketler neden tercih ediyor?  
 
Bu üretim tarzı, değişimlere hızla yanıt vermeyi sağlıyor. Gülay Kasap’a göre, üretimin tamamlanma süresini kısaltması, sistemin en önemli avantajını oluşturuyor. Proses içi stoklarda azalma, stok ve işçilik maliyetlerinde düşüş, sistemin yararlarından birkaçı. Ayrıca, tezgah ayar sürelerinde kısalma sağlayan sistem, benzer parçalar için ortak kullanım sağlıyor. Bu da takım ve aparat maliyetlerini aşağı çekiyor. Yer ihtiyacından tasarruf ediliyor. Akıcı üretim nedeniyle malzeme taşıma sorunu da minimuma indiriliyor.  
 
Esnek üretim kalitede iyileşmeyi sağlarken, iş tatmininde ve güvenliğinde artışı da beraberinde getiriyor. Yüksek makine kullanımı, programlamada esneklik, ürün değişikliği ve tasarımın kolaylıkla yapılabilmesi, işletmede denetim etkinliğinin artması, verimlilik, kârlılık sistemin sağladığı yararlardan bazılarını oluşturuyor. Bu sistemler süreçleri hızlandırdığı için şirketlerin rekabette öne çıkmasını sağlıyor. Özellikle dış pazarlarda avantaj yaratıyor. Dış taleplere hızla yanıt verildiği için, uluslararası rakiplerle de başarıyla rekabet edilebiliyor.  
 
Dezavantajlarına dikkat  
 
Esnek üretim sistemleri bilgisayar destekli tasarım, imalat ve diğer bilgisayar destekli sistemler ile entegre olarak çalışıyor. Bu nedenle kurulacak sistemin maliyetinin yüksek olması belki de en büyük handikabı oluşturuyor. Sisteme uyum sağlayacak yazılım geliştirme güçlüğü, sistemde çalışacak nitelikli personel bulma zorluğu ile de şirketler mücadele etmek zorunda. Teknolojinin hızlı gelişmesi bu sistemlerde sık sık revizyona gidilmesi ihtiyacı doğuruyor. Bu da maliyetleri etkiliyor. Gülay Kasap, bu sistemlerde sıfır stokla çalışıldığına dikkat çekiyor. Ona göre, bu nedenle ekonomik göstergelerdeki dalgalanmalar işletmeyi olumsuz etkileyebilir. Şirketlerin buna da dikkat etmesi gerekiyor.  
 
Esnek üretim sistemleri sermaye ve teknolojik donanım sağlayabilme üstünlüğü üzerine kurulu. Dolayısıyla, büyük işletmeler tarafından tercih ediliyor. Küçük ve orta işletmeler sermaye nedeniyle bu sistemlere geçişte zorlanıyor. Bu işletmeler zaman içersinde rekabet güçlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.  
 
Termin süreleri kısalacak  
 
Konfeksiyonda esneklik hızlı sevkıyat ve ayrı modelden az adette üretim yapmak olarak tanımlanıyor. Üretim planları 8-12 haftalık süreçler için yapılıyor. Dokumada bu süre 6-8, örmede ise 4-6 hafta. Teslimat hızında Türkiye önemli rakiplerden Çin’den daha iyi durumda.  
Üreticiler yeni çalışma yöntemleriyle bu süreleri aşağı çekmeye çalışıyor. “Hücre sistemi” de bu modellerden en yenisi. Dokumada 50, örmede 30 kişilik bantlarla çalışılıyor. Hücre sistemi bu grupları 10-12 kişiye indirmek üzerine kurulu. Bu küçük gruplara az adette farklı modeller ürettirilebiliyor. Bu sisteme geçildiğinde daha esnek bir yapıya ulaşılacak.  
 
Konfeksiyonda ağırlıklı olarak kullanılan fason üretim şirketlere esnek davranma şansı veriyor. TGSD Başkanı Umut Oran da fasonda seçeneklerin sınırsız olduğuna dikkat çekiyor. Oran, “Fasonda esnek üretim daha kolay. Hangi atölyeyi boş bulursanız modeli oraya yaptırabiliyorsunuz. Ancak, kendi fabrikanızda bunu yapamıyorsunuz. Plan program yapmanız gerekiyor. Fason üretim sayesinde her türlü talebe cevap verilebilir” diyor.  
 
Konfeksiyondan baskı var  
 
İplik sektöründe ürün tipleri genelde standart. Aynı ürünü pek çok müşteri kullanabiliyor. Bu nedenle pek çok noktada müşteriye özel ürün bulunmuyor. Ancak, rekabet konfeksiyonda termin yönünde baskı oluşturunca, bu durum tedarik zincirindeki diğer halkalara da yansıyor. Bu nedenle tekstil konfeksiyondaki baskıdan etkileniyor. İplik kategorisi için esnek üretim yeni bir kavram.  
 
Cafer Sadık Abalıoğlu Holding CEO’su Faruk Güler, üretim planlarını aylık olarak yaptıklarını söylüyor. Siparişlere göre bu plan haftalık veya günlük olarak revize ediliyor. Avrupa’da üretim genel olarak 1 yıl için planlanıyor. Bunu da şirketler hızlı bir şekilde değiştiremiyor. Faruk Güler, “Bunun sebebi özellikle iplik sektöründe esnek üretim makinelerinin olmaması, tip değiştirme, süreç değiştirme işlemlerinde işçilerden yararlanılmasıdır. Avrupa’da işçilik maliyetleri yüksek. Dolayısıyla esneklik işçilik maliyetinin düşük olduğu ülkelere göre daha az” diye değerlendiriyor. Rakip ülkelerden Uzakdoğu’da ise Türkiye’ye benzer sürelerde planlamalar yapılıyor.  
 
Otomotivciler çok esnek  
 
Otomotiv endüstrisinde esneklik orta vadeli planlarla sağlanıyor. Hyundai Assan Genel Müdürü Kurthan Tarakçıoğlu, kapasitenin verimli kullanımı sayesinde orta vadeli planlamanın esnekliğe imkan tanıyabileceğini söylüyor. Zaten hacimde bu planlar etkili oluyor. Bunun dışında gözden geçirmeler ve güncellemeler her ay yapılıyor. 2-3 aylık sürelerle yapılan kısa vadeli planlamalar bu gözden geçirmelerle şekilleniyor.  
 
Kurthan Tarakçıoğlu, “Üretimde esneme, minimum 2-3 ay içerisinde sağlanabiliyor. Bu esneme oranı da belli limitlerle sınırlı. Bu süreçler Avrupalı üreticilerde 2-3 katı fazla zamana yayılıyor. Üstelik esneyebilme limitleri de daha sınırlı” diye konuşuyor.  
 
Yerli üreticiler, özellikle orta ve kısa vadeli planlarda göreceli olarak Avrupalı rakiplerine göre daha esnek üretim gerçekleştiriyor. Türk üreticiler hacim olarak doygun olmayan, eğilimleri önceden çok da rahat kestirilemeyen bir pazarda rekabet ediyor. Bu durum sektöre esnek hareket edebilme kabiliyeti sağladı. Dış pazarlarda bu önemli bir avantaj yaratıyor. Ancak, maliyet baskısının altını çizmek gerekiyor.  
 
Arçelik’in üretim stratejisi  
 
Arçelik, iç piyasada olduğu kadar dış piyasalardaki performansıyla da göz dolduruyor. Bu başarının ardında şirketin gelen taleplere hızla yanıt vermesi etkili oluyor. Arçelik üretim planlarındaki değişimleri aylık düzende gerçekleştiriyor. Her ayın 25’inde bir sonraki ayın üretimleri belirleniyor. Ayrıca, her hafta talep kaymalarına göre aylık üretimler tekrar gözden geçiriliyor. İhtiyaç duyulduğunda bu planlar değiştiriliyor. Avrupa’da esneklik Türk üreticilere göre daha az.  
 
Arçelik Üretim ve Teknoloji Grup Direktörü Turgut Soysal, “ Avrupa da esnekliğin bizden düşük olduğu genel olarak doğrudur. Orada da hızlı çalışan firmalar vardır. Ancak, 6 ay veya 1 yıl gibi sürelerle çalışanlar istisnai kötü örneklerdir” diye anlatıyor.  
 
Beyaz eşyada özellikle ihracatta esnek üretim çok önemli.  Turgut Soysal, “Ülkelerin voltaj ve diğer standartları farklıdır. Müşteri markası ile üretim yapılabilmektedir. Bu nedenlerle stoka üretim yapmak pek mümkün değildir. Alınmış gerçek siparişe kısa zamanda cevap vermek başarıda önemli etkendir” diye görüşlerini aktarıyor.      
 
Vestel, Avrupa’yı da solladı  
 
Vestel üretim planlarını haftalık yapıyor. Vestel Elektronik Genel Müdürü Sertaç Beller, “Müşteri son anda siparişini iptal edebiliyor ya da mevcut  siparişinin başka bir siparişe dönmesini talep edebiliyor. Müşterilerimiz pazardaki taleplerin netleşmesini görüp son anda sipariş geçme eğiliminde” diye konuşuyor.  
 
Vestel, siparişlerin yüzde 40-50’sini aynı ay içersinde alıyor ve üretiyor. Hatta ayın ortasında dahi siparişler gelebiliyor. Şirketin sipariş karşılama süresi bazı müşteri ve ürünlerde 72 saate kadar düşebiliyor. Bu süre siparişin alınmasından sevk edilmesine kadar olan süreci kapsıyor. Siparişlere bu denli hızlı yanıt vermesi, bütün süreçlerde esnek üretimin uygulamasıyla mümkün oluyor.  
 
Avrupa’nın en tanınmış firmalarından malzeme aldıklarını söyleyen Sertaç Beller, önemli miktarlardaki talep artışlarına en iyi olanların dahi 1.5-2 aydan önce tatmin edici seviyede karşılık veremediklerine dikkat çekiyor. Avrupalı firmalar 3 haftalık planlarını sabitliyorlar. İçine girilen ayda ise o aya dönük sipariş kabul ettirmek hemen hemen mümkün değil.    
 
İlaçta stok süresi 2.5 ay  
 
İlaç üreticileri üretim planlarını “frozen period” (dondurulmuş üretim süresi) uygulamaları ile yapıyor. Bunda da aktif madde tedarik süresi belirleyici oluyor. Genelde üretim planları 1-3 ay arasında değişiyor. Novartis Farmasötik Operasyonlar Direktörü Attila Erdem, “Üretim proseslerinde aktif madde stok yönetimleri ile talebe karşı esneklik yaratılıyor. İlaç üretiminde frozen period uygulaması yapılmayarak müşteri talepleri zamanında karşılanıyor” diye anlatıyor.  
 
Novartis de bu stratejiyi uyguluyor. Avrupa’da ilaç üretiminde genelde “frozen period” uygulaması kullanılıyor. Dolayısıyla esneklik daha az. Avrupa ilaç sektörünün toplam stok seviyesi ise 9 ay civarında. Novartis Türkiye’de bu süre 2-2.5 ay olarak değişiyor. Atilla Erdem, “Avrupa’da çalışma saatleri, sendikal ve yasal zorluklar, işgücü maliyetleri, tedarik sürelerindeki sorunlar gibi esnekliği kısıtlayan birçok neden var” diye anlatıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki üreticiler Avrupalı rakiplerinden daha şanslı durumdalar. Ancak, Türkiye’deki üreticiler girdiler açısından dışa bağımlı durumda. Dolayısıyla uluslararası ilaç sanayii  
Türkiye’deki şirketleri de direkt etkiliyor.  
 
“DEĞİŞİKLİK 1 GÜNDE YAPILIYOR  
 
Mustafa Girgin/Yurtbay Seramik Genel Müdürü  
 
HEDEF DÜNYA 3’ÜNCÜLÜĞÜ  
 
Seramik, ihracatta öne çıkan alanlardan biri. Türk seramikçiler İtalya ve İspanya’nın ardından dünya 3’üncülüğüne oynuyor. Bu hedefe ulaşmalarında esnek üretim belirleyici olacak. Sektör, günün beklentilerine ve modasına uygun ürünleri 2-3 ay içinde geliştiriyor. Yurtbay Seramik Genel Müdürü Mustafa Girgin’in verdiği bilgiye göre, sektörde üretim planları 1-3 aylık dönemler halinde yapılıyor. Türkiye’deki tesisler genelde cins bazında ayrı ayrı üretim yapacak şekilde kurulmuş durumda.  
 
YENİ TESİSLER DAHA ESNEK  
 
Ancak, son yıllarda talepteki değişimden dolayı tesisler iki cinsi ürünü de yapabilecek şekilde planlanmaya başlandı. Ayrıca, yeni kurulan tesisler 3 cins seramiği yapacak şekilde oluşturuluyor. Sistemler de buna göre oluşturulmaya başlandı. Bu değişime talepteki esneklik neden oldu.  
 
Mustafa Girgin, “Seramik müşteri taleplerine odaklı olarak esnek üretim potansiyeline sahip. Her türlü üretimi aynı hatta yapabilen tesisler öne çıkıyor. Cins değişiklikleri planlamalara bağlı olarak 1 günde yapılabiliyor. Ancak, bu değişikliklerin fazla olması üretim kayıplarına neden oluyor” diye anlatıyor.  
 
“BÜYÜK ŞİRKETLER KULLANIYOR”  
 
YARD. DOÇ.DR. Gülay Coşkun Kasap/Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü  
 
HANGİ SEKTÖRLERDE YAYGIN?  
 
Esnek üretim imalatta yaygın olarak kullanılıyor. Özellikle otomotiv ve elektronik sanayiinde bu sisteme geçilmiş durumda. Hizmet sektöründe de esneklik ön plana çıkmaya başladı. Hizmet işletmelerinde müşteri isteklerine cevap verebilmek için çeşitlilik artırmalı. Tam bir otomasyon ile taleplerde meydana gelen değişikliklere hızla cevap verebilmelidir. Bunun en önemli örneği bankalardır.  
 
MALİYETLİ BİR İŞ  
 
Ülkemizde esnek üretim sistemi daha çok otomotiv ve elektronik sanayiinde uygulanıyor. Doğal olarak büyük ölçekli şirketlerde yaygın. Yabancı ya da yabancı ortaklı işletmeler bu sistemi uygulayabiliyor. Çünkü, bu iş büyük sermaye gereksinimi, teknolojik donanım üstünlüğü, nitelikli eleman bulabilme ya da yetiştirebilme gücü istiyor. Ancak, yoğun otomasyon gerektiren sistemlerin işgücü ihtiyacını azaltması ve nitelikli işgücüne ihtiyaç doğurması da sosyal bir sorun yaratabilir.  
 
“ARZA ELASTİKİYET KAZANDIRMALIYIZ”  
 
Oğuz Satıcı / TİM Başkanı  
 
STOKÇULUK ANLAYIŞI BİTTİ  
 
Türkiye emek yoğun sektörlere dayalı bir büyüme trendinde gelişmeye çalışıyor. Enflasyon oranının yüksek seyrettiği zamanlarda birçok sektörde stokçuluk anlayışı içinde olan sanayimiz, özellikle ihracata ayrı, iç piyasaya ayrı iki tarzda bir davranış sergiledi. Stoklama tarzını bir kenara bırakan üreticimiz, 1990’ların ikinci yarısından sonra talep geldikçe üretim mantığına kavuşmaya başladı. Bu gelişme, 2001 krizinin sayesinde önemli bir ivmeye kavuştu. Çünkü, şirketler sadece mal anlamında değil nakit anlamında da kuvvetli olmaları gerektiğini geç de olsa anladılar.  
 
ARZ ESNEK OLMALI  
 
Arz cephesine yüksek elastikiyet kazandırmamız gerektiği ortaya çıktı. Elastikiyetten anladığımız fiyat ve miktar değişmelerine karşı ihracata dayalı üretimin, çabucak cevap verebilmesidir. Daralan dış talep karşısında üreticinin hızlı karar alıp alamayacağı da esnek üretimin ilgi alanına girer. Sadece genişleme üzerine kurulmuş bir üretim planı her zaman aksayacaktır.  
 
GİRDİ MALİYETLERİ ENGEL  
 
Üretim faktörlerinde esneklik ve mobilizasyon gerekli. Emek, sermaye ve diğer girdilerin temininde girişimciye farklı seçenekler sunabilen bir piyasaya ihtiyaç var. Devletin oyuncu rolünden hakem rolüne indirgendiği bir ortamda esnek piyasalardan bahsetmek mümkün olabilir. Girdiler üzerinde yük yaratan ve maliyet yükselten devletin doymak bilmez iştahı maalesef üreticinin ve ihracatçının çok önemli olan üretim faktörlerinde elastikiyeti yok ediyor.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz