Pazar Payının Yerini “Fırsat Payı” mı Alıyor?

Peter Drucker, Gary Hamel, Jack Trout ve diğerleri… Bu önemli yönetim ve pazarlama gurularının her biri pazar payına odaklanma devrinin son bulduğu görüşünde. Artık fırsat payının şirketlerin günde...

1.05.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Peter Drucker, Gary Hamel, Jack Trout ve diğerleri… Bu önemli yönetim ve pazarlama gurularının her biri pazar payına odaklanma devrinin son bulduğu görüşünde. Artık fırsat payının şirketlerin gündeminde yer alması gerektiğini düşünüyorlar. Onlara göre GE, Sears, IBM gibi dünya devleri fırsatlara odaklanmadığı için zor günler geçiriyor. Fırsat payını değerlendiren Schwab, e-bay, Nike gibi şirketler ise her alanda kazanmaya devam ediyor. Türkiye’de ise son 10 yıllık piyasa değerleri incelendiğinde Arçelik, Enka, Hürriyet, Fortis gibi şirketler, pazardaki fırsatları iyi koklayan örnekler olarak dikkat çekiyor.

hedYönetim kuralları her geçen gün değişiyor. Eskiden pazar payına odaklanarak büyüme ön plandaydı. Hatta çift haneli büyüme gerçekleştirmenin anahtar kuralının bu olduğu düşünülürdü. Oysa şimdi tek başına pazar payı bir anlam ifade etmiyor. Yönetim guruları da aynı görüşte. İşletme, yönetim alanında yazdığı pek çok kitapla tanınan Gary Hamel, sadece pazar payına odaklanmanın sektördeki fırsatları kaçırmak anlamına geldiğini söylüyor. Ona göre, şirketlerin pazardaki fırsatları iyi koklayarak fırsat payına odaklanması daha anlamlı. Ünlü yönetim gurusu Peter Drucker ise yöneticilerin sorunlardan çok fırsat payına odaklanması gerektiğini düşünüyor. Ona göre sadece pazar payına odaklanarak bunu gerçekleştirmek mümkün değil. Pazar payını artırmak için şirketlerin sürekli iç ve dış problemlerle uğraşmaları gerekli. Oysa fırsatları değerlendirmek şirket için daha eğlenceli bir uğraş olabilir.

Ünlü pazarlama gurusu Jack Trout ise, başarının doğru insanlarla çalışmak, doğru davranmak, doğru araçları kullanmak ya da doğru organizasyonu oluşturmakla ilgili olmadığını söylüyor. “Bütün bunlar işi büyütmeye yardımcı olur, ama zirveye çıkarmaz” diyen Trout’a göre başarı, doğru stratejiyle fırsatları iyi değerlendirmekten geçiyor.

Genel olarak fırsat payı, şirketlerin piyasadaki boş alanları görerek bu alanlara yaptığı yatırıma göre değişim gösteriyor. Somut olarak hesaplanması ise oldukça basit. Hamel, şirketlerin son 10 yıldaki piyasa değeri değişimlerinin incelenmesinin yeterli olduğunu söylüyor. Bu alanda şirketin gösterdiği performans, sektör ortalamasının üstündeyse bu, hedşirketlerin fırsat payını iyi değerlendirdiği anlamına geliyor.

Capital, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek bu alanda ön plana çıkan şirketleri araştırdı. Çıkan sonuçlar hiç de sürpriz değil. Son dönemde adını marka değeri, büyüme ve kârlılıkla sıklıkla duyduğumuz şirketler, sektörlerinde ortalamanın üzerinde piyasa değerleriyle fırsat payı tablosunda da üst sıralarda yer alıyor.

Dünya markaları yaratma stratejisi
Yıllardır tüketici ihtiyaçlarını titizlikle izleyen ve müşteri memnuniyetini ön planda tutan Arçelik, son 10 yılda yüzde 306 piyasa değeri değişimi göstererek, sektör ortalamasının üstünde kalmayı başarmış bir örnek. Arçelik, bunu yurtiçinde yaptığı aktivitelerin dışında, yurtdışındaki başarılı çalışmalarına da borçlu. Markalı ürün satışının şirket verimliliği ve kârlılığı üzerindeki etkisine inanan Arçelik’in son dönemdeki en önemli stratejisi, uluslararası pazarlarda markalı satışlarını artırmak. Arçelik, yurtdışı piyasalardaki fırsatları iyi değerlendirerek, farklı markalarla bu pazarlarda faaliyetlerini yürütüyor. Bu başarılı faaliyetlerinin bir sonucu olarak da, 2005 yurtdışı satışlarının yaklaşık yüzde 80’ini markalı satışlarından gerçekleştirmeyi başardı.

Dünya genelinde 75 milyon adet ürünü bulunan Arçelik’in bugün yurtiçi ve yurtdışında Arçelik, Beko, Blomberg, Elektra Bregenz, Arctic, Leisure, Flavel, Altus ve Arstil ile, toplam marka sayısı 9'a ulaşmış durumda. Dünyada 100’den fazla ülkeye ürün ve hizmet sunan şirket, yurtiçinde ve yurtdışında toplam 11 bin çalışanı, 8 ayrı üretim tesisi ve yurtdışında faaliyet gösteren 12 şirketi ile 2005 yılı sonunda 3,1 milyar Euro ciroya ulaşmayı da başardı.

Anadolu’da şubeleşen ilk kuruluş
Leasing sektöründeki oyuncuların piyasa değerindeki son 10 yıllık değişime bakıldığında Finans Leasing’in açık ara önde olduğu görülüyor. Sektör ortalama yüzde 442 büyüme gösterirken, yüzde 1779 büyüme kaydeden şirket, teknolojiye ve bilgiye yaptığı yatırımla rakiplerinden sıyrılıyor. Finans Leasing Genel Müdürü Murat Alacakaptan, kuruldukları günden itibaren sektörün gelişmesine öncülük eden kuruluşlardan biri olmayı hedeflediklerini söylüyor. Bu bağlamda, Anadolu’da şubeleşmeyi gerçekleştiren ilk firma olduklarını belirtiyor. Bölge temsilcilikleri aracılığıyla hem leasing’in hem de şirketlerinin bu bölgelerde tanınmasını sağladıklarını vurguluyor.

Finans Leasing’in müşteri profilini değiştirmek adına 2001 yılında yaptığı hamle de şirketin fırsat payının artmasında etken. Sektörde ilk defa alt limit uygulamasını kaldıran şirket, bu hamlesiyle rakiplerinden önce KOBİ’lere ulaşmayı başardı. Alacakaptan, “Bu sayede biz KOBİ’leri daha yakından tanıdık ve onlara özel çözümleri daha önce üretebildik” diyor. 2003 yılında kanun değişikliği ile sektörün müşteri profilinin değişiminden önce bunu gerçekleştirmelerinin, pazardaki önemli bir fırsatı değerlendirmelerinin göstergesi olduğunu belirtiyor.

Satın alma fırsatların önünü açtı
Sakız, çikolata ve kakaolu ürünlerin üretimini yapan Kent Gıda ise özellikle şekerleme ürünlerinde pazarda söz sahibi. Bu ürün grubunda yüzde 62 pazar payına sahip. Yine de şirketin farklılığı sadece pazar payındaki başarısından kaynaklanmıyor. Son 10 yılda sektördeki şirketlerin piyasa değeri ortalaması yüzde 323 değişim gösterirken, Kent Gıda’nın piyasa değerinin yüzde 747 artması da bunun bir göstergesi.

Kent Gıda Genel Müdür Yardımcısı Ömer Taşçı, şirketin çoğunluk hisselerinin Cadbury Schweppes tarafından 2002 yılında satın alınmasının, bu performansı göstermelerinde etkili olduğunu söylüyor. Ortaklık yapısındaki bu değişiklikten sonra mali yapının iyileştiğini belirten Taşçı, Cadbury’nin bilgi ve birikiminin şirket içinde sinerji yarattığını belirtiyor. Bunun da iş hacminde yüzde 60 büyüme getirdiğine dikkat çekerek, sağlanan verimlilik artışının da şirketin mali sonuçlarında pozitif değişikliklere neden olduğunu sözlerine ekliyor. Ardından, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Şu anda şirketimizin yüzde 0,64’lük sermayesi halka açık. Oran küçük olmasına rağmen, şirketimizin başarılı çalışmalarının istikrarlı şekilde sürdürülmesi, doğal olarak fırsat payına da olumlu etki yapıyor. Bu konudaki stratejimiz, mevcut yurtiçi ve yurtdışı pazarlarımızda da büyümemizi sürdürecek çalışmalar yapmak.”

Rekabet avantajı en önemli strateji
Son 10 yılda medya sektöründeki oyuncuların piyasa değeri ortalama yüzde 592 artış gösterdi. Piyasa değeri yüzde 1394 büyüyen Hürriyet Gazetecilik, sektör ortalamasının üstünde performans göstererek rakiplerinden sıyrıldı. Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, sektörde rekabetin oldukça yoğun olduğunu söylüyor. Rekabetin bu kadar çetin olduğu bir pazarda tutarlılığın başarıyı getiren anahtar nokta olduğunu belirtiyor. “Biz sürekli tutarlılığa yatırım yaptık” diyen Sabancı, Hürriyet’in farklılaşmaya da önem verdiğini sözlerine ekliyor.

Büyük bir markanın farklılaşmasının zorluğuna da değinen Sabancı, “Nasıl bir insan herkes olamazsa, bir marka da her şey olmamalıdır. Sektördeki tecrübem bana şunu gösteriyor ki, bir marka her zaman güçlü taraflarına yatırım yapmalıdır. İşte bu noktada farklılaşmak daha da kolaylaşır. Biz Hürriyet’te bunu başardık” diye konuşuyor.

Rekabetin önemine değinen Sabancı, rakiplere karşı kazanılan pazar payının da önemini vurguluyor. Ona göre yeni projelere yatırım yapmak başarıyı etkiliyor. Şirket bünyesinde yeni projeleri desteklediklerini ve cesaretlendirdiklerini belirten Sabancı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz şirketimiz içinde gelen her yeni öneriye büyük önem veriyoruz. Yenilik, tablo dışına çıkarak düşünebilmenize neden oluyor. Ayrıca gerçek fırsatları da görmemizi sağlıyor.”

İki bankanın başarısına dikkat
Avrupa’nın en büyük 20 finans grubundan biri olan Fortis, Türkiye pazarına girmeye karar verdiğinde, 1 milyar Euro’yu aşan bir fiyatla Dışbank’ı satın aldı. Bu satın alma sektörde önemli bir hareketin başlamasına neden oldu. Dışbank, bu gelişmeden önce de sektör içinde gösterdiği performansla rakiplerinden sıyrılmayı başarmıştı. Şu anda ise Fortis adı altında borsada işlem gören şirketin piyasa değeri son 10 yılda yüzde 2481 büyüme gösterdi.

Fortis Genel Müdürü Faik Açıkalın, bu başarıda bankanın 1999 yılında aldığı stratejik kararın etkili olduğunu söylüyor. Fortis’in bu dönemde ihtisas bankacılığından, perakende bankacılık hizmetlerine yöneldiğini belirtiyor. Bu hamleyle bankanın yeniden yapılandırıldığını söyleyen Açıkalın, uygulanan yeni pazarlama stratejilerinin de bu başarıdaki rolüne dikkat çekiyor. Bunun en iyi örneklerinden birinin İdeal Kart’ın pazarlanması olduğunu belirterek, “Bu amaçla uyguladığımız stratejiler sonucunda İdeal Kart sahiplerinin sayısı bir milyonu geçti” diye konuşuyor.

Son 10 yılda piyasa değerini yüzde 1295 artıran Abank ise sektörde fırsat payına odaklanarak bu başarıyı yakalayan bir başka örnek. Abank Genel Müdürü Murat Arığ, Türk bankacılık sektöründeki gelişmeleri ve trendleri doğru analiz etmelerinin başarılarında etkili olduğunu söylüyor. Arığ, gelişmiş ülkelerde niş pazarlarda uzmanlaşmış bankaların, büyük bankaların yanında faaliyetlerini başarıyla sürdürdüklerini tespit ettiklerini belirtiyor. “Türkiye’nin de, benzer bir yapılanmaya doğru gideceğini öngörerek, Abank’ı kurumsal-ticari bankacılık alanında bir ihtisas bankası haline getirdik” diyen Arığ, bu sayede pazarda önemli bir fırsatı değerlendirdiklerini söylüyor.

Kârlılık pazar payından önemli
15 yıl önce neredeyse hiçbir yabancı yatırımcı Rusya’ya yatırım yapmazken, Enka Rusya pazarına girerek önemli bir riski göğüslemişti. Bu pazardaki fırsatları iyi kokladığı için şu anda Rusya’da önemli başarılara imza atıyor. Enka, son 10 yılda piyasa değerini yüzde 3105 artırarak bu hamlesinin doğruluğunu da kanıtlamış durumda.

Enka Yönetim Kurulu Üyesi Fikret Güler, Rusya pazarında çeşitli yatırımlara başlamalarının şirket için önemli bir fırsat yarattığını söylüyor. Bu yatırımları gerçekleştirmeden önce bu pazarda inşaat faaliyetlerinde bulunmuş olmalarının avantaj yarattığını belirtiyor. Şirket olarak işkollarındaki kârlılık hedefine odaklandıklarına dikkat çeken Güler, “Herhangi bir yatırıma karar verirken sırf pazar payındaki liderliğimizi devam ettirmek için kârlılıktan ödün verecek bir yatırımı gerçekleştirmiyoruz. Enka için alınacak her iş veya yapılacak her yatırım diğer faktörlerden bağımsız olarak önemli ölçüde kâr marjı hedeflerine göre belirlenir” diyor.
Yatırım yapılan yeni alanın daima inşaat sektörüyle bağlantılı olduğunu belirterek, Moskova’daki gayrimenkul yatırımlarının inşaatlarının yine Enka tarafından yapılmasını buna örnek gösteriyor.

Lokasyon avantajı fırsat sağlıyor
Türkiye’de şehirleşme oranı hala oldukça düşük. Bu durum da inşaat sektörünün alt dallarından biri olan çimento sektörü için büyük fırsatlar sunuyor. Önümüzdeki dönem için hızlanan altyapı projeleri bu sektördeki fırsatları artırıyor.

Çimento sektöründe, bulunduğu lokasyon sayesinde büyük avantaj sağlayan Mardin Çimento’nun genel müdürü Kemal Doğansel de sektörün önünün açık olduğu görüşünde. Mardin Çimento son 10 yılda piyasa değerini yüzde 1545 artırmasıyla dikkat çekiyor. Sektördeki oyuncuların ortalama piyasa değeri yüzde 420 değişirken, Mardin Çimento’nun böyle bir başarıya imza atmasının altında, şirketin Suriye ve Irak pazarına yaptığı ihracat ve yatırımın payı büyük. Doğansel, bulundukları bölgede genellikle devlete ait ya da güvenilirliğini yitirmiş şirketlerin faaliyet göstermesinin de kendileri için önemli bir fırsat yarattığını söylüyor. Son 10 yılda teknolojiye yaptıkları yatırımın kendilerini rakiplerden farklılaştırdığını belirtiyor. Bu yatırımların çimento sektöründeki en büyük kalem olan enerji maliyetini de minimize etmelerine neden olduğunu vurgulayan Doğansel, “Bununla birlikte ürünlerin çeşit sayısını ve kapasitemizi artırmamız da başarımızda etkili oldu” diyor.

Yarattıkları farklılıkla, faaliyette oldukları her piyasada ürünlerini daha yüksek fiyattan satabildiklerine dikkat çeken Doğansel, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Şu anda ürünlerimizi Irak pazarında 4-5 dolar daha pahalıya satılabiliyoruz. Ürünümüz özellikli olmamasına rağmen biz yaptığımız yatırımla bir fark yarattık. Bunun yanında, Irak ve Suriye gibi milyon tonlar seviyesinde çimento açığı olan bölgelere, lokasyonumuz gereği çok kolay ulaşabiliyoruz. Bu lokasyon avantajı kârlılığımızı da artırıyor. Bu pazarlarda daha da etkin olmak adına 2007 yılında kapasitemizi 1 milyon 700 bin tona çıkarmayı hedefliyoruz. Bunu da yeni fabrikamızın tamamlanmasıyla başaracağımızı düşünüyoruz.”

Marka imajı fark yaratıyor
Sigorta sektöründe marka ve kurum imajının önemi büyüktür. Son 10 yılda piyasa değerini yüzde 952 artırmayı başaran Ak Sigorta da bu alana yatırım yaparak sektöründe fark yaratmayı başarmış bir örnek.

Ak Sigorta Genel Müdürü Ragıp Yergin, sigortacılık sektöründe güven kavramının önemine
değiniyor. Ak Sigorta’nın kurulduğu günden itibaren sektörde marka ve imajıyla fark yarattığını belirtiyor. Bu farkın Ak Sigorta’nın şeffaflığından ve etik değerlere verdiği önemden kaynaklandığını vurgulayan Yergin, “Aynı zamanda hizmetlerimizdeki öncü ve yenilikçi yapımız, sürekli geliştirdiğimiz kalite anlayışımız, acente ve müşteri memnuniyeti odaklılığımız da bu farkı yaratmamızda etken. Ak Sigorta markası tüketici gözünde, 7 gün 24 saat kesintisiz yaygın hizmet anlayışını, hızlı ve kolay erişilebilirliği, sigorta sektörünün en büyük sermayeli şirketini ve Sabancı Topluluğu’ndan aldığı güç ve desteği ifade ediyor” diyor.

Turizm sektöründe ise Marmaris Martı Otelleri son 10 yılda piyasa değerinde yüzde 644 büyüme göstererek rakiplerinin arasından sıyrılmayı başarıyor. Martı Oteller Grubu Genel Koordinatörü Levent Ersalman, grup olarak son 10 yıldaki başarılarının tesislerinde “her şey dahil” sistemine geçmeleriyle başladığını söylüyor. Bunun yanında marina yatırımı yapmış olmalarının da farklı bir alana girmelerine olanak sağladığını belirtiyor. “Son 10 yılda kapasitemizi artırmamız da fırsat payımızı yükseltmemizde etkili oldu” diyen Ersalman, Rus pazarına bütün rakiplerden önce girmelerinin de başarılarını perçinlediğinin altını çiziyor.

Şerif Kaynar / K Partners Yönetici Ortağı
“Kremayı Yatırımı İlk Yapan Yiyor”

İlk Olmak Avantaj Sağlıyor Gelişmekte olan ekonomilerde fırsat payı daha ön planda. Türkiye’de bunun bilincinde olan şirketler var. Zaten yarattıkları farkla bunu gözler önüne de seriyorlar. Fırsat payını yüksek tutmak için fırsatı ilk görenler arasında yer almak önemli. Sonuçta geriden gelenlerin aynı başarıyı yakalayamadıklarını görüyoruz. Fırsatın kremasını yatırımı ilk yapanlar yiyor.

Dikey Entegrasyon Başarıyı Getiriyor Şirketlerin fırsat paylarını artırmaları için kendi bilgi ve birikimlerini kullanabilecekleri alanlara girmeleri gerekiyor. Kendi iş modellerine benzer bir alanda başarıyı yakalamaları daha kolay olur. Boston Consulting’in bu konuda yaptığı araştırma da bunu destekliyor. Araştırmadan çıkan sonuca göre dikey entegrasyon yapan şirketler daha başarılı.

Yaratıcılık Fırsatları Getiriyor Hangi sektörde olursanız olun işin içine yaratıcılığı soktuğunuz anda farklılık yaratmanız mümkün. Zaten yaratıcılığın olduğu yerde fırsatlar da daha kolay bulunur. Mesela Türkiye tekstilde şu anda zor durumda. Burada örneğin Rıfat Özbek’e dizayn tekstil yapıp Avrupa’ya satarsanız o zaman başarılı olursunuz. Yani bakıldığında Türkiye’de değerlendirilebilecek pek çok fırsat var. Burada önemli olan nokta sektör bağımsız bu fırsatları görebilmek.

Hangi Sektörde Ne Tür Fırsatlar Var?
Leasıng: Önümüzdeki dönemde leasing’in özel sektör yatırımlarından aldığı payın yüzde 10’lardan 15’lere çıkması bekleniyor. Özel sektör yatırımları arttıkça piyasadaki oyuncuların payının yükseleceği söyleniyor. Türkiye’de operasyonel leasing ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması da sektörün büyümesinde etkili olacak.

Çimento: Çimento sektörü ülke ekonomisiyle paralellik gösteriyor. Türkiye’de şehirleşme oranının hala çok düşük olması, bu sektördeki potansiyeli artırıyor. Şehirleşmeyle birlikte konut, yol gibi ihtiyaçların artacak olması ise bu alandaki oyunculara büyük fırsatlar sunuyor.

Bankacılık: Önümüzdeki dönemde büyük bankaların organik ve satın alma yoluyla büyümesi bekleniyor. Uzmanlara göre, orta ölçekli bankalar ise müşterilerine verdikleri farklı hizmet ile ayakta kalabilecek. Müşterilerinin ihtiyaçlarına hızlı ve esnek cevap veren bankalar ise rekabet avantajı sağlayacak.

Gıda: Şekerleme, çikolata ve kakaolu ürünlerin AB ülkelerinde kişi başına tüketim miktarı 10-15 kg arasında değişiyor. Türkiye’de ise bu rakam, akide şekeri gibi geleneksel ürünler dahil, kişi başına 4 kg civarında. Bu nedenle önümüzdeki dönemde fark yaratan şirketlerin talebi artırması bekleniyor. Türkiye’nin AB adaylığı ise ihracat pazarlarındaki büyüme potansiyeline işaret ediyor.

Turizm: Türkiye’ye yılda 16 milyon turist geliyor. Bu turistler şirketlere yaklaşık 20 milyar dolarlık gelir bırakıyorlar. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte bu rakamın 50 milyon turiste çıkması bekleniyor. Bu önemli potansiyeli ise konsept otelcilikte ilerleyen ve müşterilerine hizmette fark yaratan şirketlerin karşılaması bekleniyor.
İnşaat: İnşaat sektöründe arazi geliştirme işinin önümüzdeki dönemde yıldızının parlaması bekleniyor. İyi planlamanın inşaat sektörünü sürükleyeceği söyleniyor. Mortgage sisteminin oluşmasıyla da çok önemli bir potansiyel oluşacak.

Peter Drucker / Yönetim Uzmanı
Fırsatları Yakalamanın 8 Etkili Yolu

İyi yöneticiler sorunlardan çok, fırsatlara odaklanır. Kuşkusuz, problemler dikkate alınmalıdır, halının altına süpürülüp orada saklanmamalıdır. Ancak, sorun çözmek sonuç üretmez. Hasarı engeller. Fırsatlardan faydalanmak sonuç üretir. Bütün bunların ötesinde, etkili yönetici, değişimi bir tehdit olarak görmek yerine fırsat olarak değerlendirir. Şirket içinde ve dışındaki değişimi sistematik olarak izler, sorar ve “Bunu nasıl fırsata dönüştürebiliriz” sorusuna yanıt arar. Yöneticiler, fırsatları yakalamak için şu 8 duruma dikkat ederler:

* Şirket içinde, rakip bir firmada ya da sektörün genelinde beklenmedik bir başarı ve başarısızlığın gerçekleşmesi,

* Pazardaki bir süreç, ürün ya da hizmet hakkındaki açıklık,

* Şirket içinde, dışında ya da sektörün kendisindeki bir yenilik,

* Endüstri veya pazar yapısındaki değişiklikler,

* Düşünceler bütünü, değerler ve genel durumla ilgili değişimler,

* Demografi,

* Yeni bir bilgi ya da yeni bir teknoloji…

Gary Hamel / Yönetim Gurusu
Fırsat Payı Nasıl Hesaplanır?

Liderliklerini Sürdüremiyorlar 1980’li yıllarda pazar lideri olarak gördüğümüz pek çok dev şirketin, artık pazar liderliklerini sürdüremediklerini görüyoruz. IBM, GE, TWA, Citigroup, Sears, Xerox bu şirketlerden sadece birkaçı. Bu şirketlerin yaptığı en büyük hata ise sadece pazar payına odaklanarak uzun yıllar aynı başarılarını sürdürebileceklerini düşünmüş olmaları. Oysa pazar payını artırırken, çevrelerindeki fırsatları da iyi koklamaları gerekiyor.

Pazar Payına Saplanmayın ABD’de finansal hizmetler sektöründe hizmet veren Schwab böyle bir örnek mesela. Şirketin son 10 yıldaki piyasa değerine baktığınızda en hızlı büyüyen şirket olduğu görülüyor. Bunun yanında Nike, e-bay gibi halen yaptığı işte yaratıcılığı ön planda tutarak fırsatları yakalayan örnekler de var. Bana göre şirketler pazar payına saplanmış durumda. Bunun yerine fırsat payına odaklanmaları gerektiğini düşünüyorum. Örneğin, Güneydoğu Asya ülkeleri hızla gelişirken pazar payı kavramına çok fazla odaklandılar. Bu yüzden pek çok yeni fırsatı önceden göremediler.

Piyasa Değerine Göre Sıralama Şirketlerin fırsat payını ölçmeleri de aslında oldukça basit bir süreç. Bir şirketin piyasa değerinin 10 yılda ne kadar arttığına bakması yeterli. Eğer şirket, sektör ortalamasının üstünde bir performans sergiliyorsa, o zaman fırsatları iyi değerlendirdiği sonucuna varabiliriz. Her şeyi önceden tam anlamıyla tahmin etmek mümkün değil tabii, ama bir sorun varsa anlaşılabilir. Örneğin IBM gibi son 10 yılda yarattığınız değerde bir azalma görüyorsanız, o zaman yeni fırsatlar araştırmanız gerektiğini anlamalısınız.

Şeyma Öncel Bayıksel
soncel@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz