Enerji bizim pilot işimiz

Uygar Yörük'le enerji sektörüne yönelik projelerini ve 2012'de enerji şirketlerine yönelik uygulayacakları çözümleri konuştuk

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Enerji bizim pilot işimiz
Türkiye'de enerji piyasasında 90'lı yılların başından beri oldukça aktif bir konumda olan Deloitte, elektrik sektöründeki önemli çalışmalarıyla yatırımcılara destek veriyor. 2008'den itibaren özel sektörün piyasadaki yatırımlarında çok ciddi hızlanma olduğunu söyleyen Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Endüstrisi ve Danışmanlık Ortağı Uygar Yörük, bu açıdan 2008'le beraber daha çok özel sektöre hizmet vermeye başladıklarını belirtiyor. Yörük, yatırım yapmak isteyen yatırımcılara ve sektörü iyi bilmeyenlere sektör analizleri ve strateji çalışmaları yaptıklarını dile getiriyor. Ayrıca stratejiden başlayıp operasyonlara ve bunların hayata geçirilmesine kadarki süreçlerde de yatırımcıların yanında yer aldıklarını belirtiyor. Uygar Yörük'le Yörük, Deloitte olarak enerji sektörüne yönelik projelerini ve 2012'de enerji şirketlerine yönelik uygulayacakları çözümleri konuştuk:

Deloitte için enerjinin önemi nedir?
- Bizim yapımızın içinde vergi, denetim, danışmanlık ve kurumsal risk hizmetleri gibi birimler bulunuyor. Bu
birimlerin dışında da sektörel yapılandırmamız var. Bu alanda enerjiyi pilot olarak gördük hep. En başından beri liberalleşme sürecindeki oyun kuruculardan biri olduğumuz için stratejimiz hep sektörde ilkleri yapmak ve yatırımcılara kapı açmak oldu. Deloitte'un uluslararası alanda da enerji sektöründe ne kadar aktif olduğu herkesin malumu. Bugün Türkiye'deki enerji projelerinde de Deloitte'un uluslararası arenadaki birikimlerinden sonuna kadar yararlanıyoruz.

Deloitte Türkiye olarak Türkiye'de neler yaptığınızdan biraz bahseder misiniz?
- 2011 bizim için çok önemliydi. Uzun zamandır yürütmekte olduğumuz TEİAŞ'taki dengeleme uzlaştırma sistemi projesi ile dengeleme uzlaştırma yönetmeliğinin yazılmasında TEİAŞ'a destek verdik. Tek aşamalı bir yönetmelik olan bu projede, daha sonrasında Türkiye'nin koşullarına aşamalı geçişin daha uygun olduğuna karar verildi ve uzun soluklu bir hedef konuldu. Bu hedefin en son noktası da 1 Aralık 2011'de açtığımız gün öncesi piyasasının açılması oldu. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarından (YEK) elektrik üreten tesislerin farklı kaynaklara göre farklı fiyatlarla elektrik sattığı bir mekanizma tasarlandı. Bu mekanizma 1 Aralık 2011'de yürürlüğe kondu ki Deloitte olarak burada desteğimiz vardı. Değinmemiz gereken bir diğer nokta, UCT bağlantısı ile birlikte aylık ihalelerle Avrupa'dan elektrik getirip Avrupa'ya elektrik satmamız... Bu süreçte de önemli desteklerimiz oldu. Bu bağlantı, Avrupa elektrik piyasasına entegrasyonumuz anlamında uzun zamandır hedeflediğimiz bir noktaydı.~

2011'de Türkiye enerji piyasası neler yaşadı?
- 2011 yılında elektrik fiyatları açısından oynak bir yıl oldu. Havaların 2 yıl üst üste çok yağışlı geçmesi durumu mevcuttu bilindiği üzere. Yılın başında fiyatlar düşük seyrederken, ağustos sonrası fiyatlar yükselmeye başladı ve kasım ayında da bu yükseliş tavan yaptı. Bu sefer agresif fiyat indirimiyle portföylerini serbest tüketici anlamında büyütmüş olan toptan satış şirketleri sıkıntıya girmiş oldu. Kısa vadede alınmış kararlarsa sadece günü kurtarmaya yetti. Fakat uzun dönemde çok da fazla işe yaramadığı görüldü. Bu bağlamda ise risk yönetiminin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Türkiye'de artık bu tarz sistemlerin yeniden düşünülmesi gerektiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla özellikle Türkiye piyasasında fiyatların hep düşecek ya da hep yükselecek olması beklentisi yanlış. Bu fiyatlar her an için oynaklık gösterir. Dolayısıyla tamamen açık pozisyonda hareket etmek çok riskli. Bu yüzden yumurtaların hepsini hiçbir zaman tek sepete koymamalıyız.

2012 için Deloitte olarak hangi projeleri belirlediniz?
- Türkiye elektrik piyasasındaki yapının daha da olgunlaşmasıyla birlikte şirketlerin yapılanma projelerinde onlara destek olacağız. Müşteri alanında EPDK'nın servis tüketici limitini ciddi bir şekilde indirdiği biliniyor. 2012 yılında da bu limit daha da düşürülecek. Dolayısıyla elektrik satan şirketler arasındaki rekabet de çok önemli ölçüde artacak. Elektrik dağıtım sektöründe 130'un üzerinde şirket var. Burada da rekabet stratejileri, müşteri segmentasyonu, ürün yönetimi ve ürün oluşturulması gibi disiplinlerde bizim hazırlıklarımız mevcut. Dolayısıyla sektörde bu kadar şirket varken 2012'de konsolidasyonlar, yeniden yapılanmalar ve birleşmeler olacaktır. 2012'de biz, kendimizi bunlara hazırlıyoruz diyebiliriz.

Türkiye için nasıl bir enerji potansiyelinden bahsedebilirsiniz?

- Türkiye olarak maalesef tespit edilmiş büyük doğal kaynaklarımız yok. Yenilenebilir doğal kaynaklarda ise özellikle rüzgârda önemli bir potansiyele sahibiz. Bunun dışında hidro kaynaklarda da potansiyelimiz için ortalama durumdayız diyebiliriz. Fakat doğalgaz ve petrol kaynakları açısından dışa bağımlı olduğumuz bir diğer gerçek. Ama bahsettiğimiz gibi Türkiye'nin buradaki önemi, transit olması ve ticarette bir "hub" görevi görmesi... Coğrafi konumumuzun önemini bir kere daha vurgulamak gerek. Gürcistan'ın hidro kaynağı olduğu biliniyor ve orada bir yapılanma söz konusu. Bir yandan Avrupa ve Kafkasya'daki potansiyel ile iran'daki kaynakların varlığı, Türkiye'nin önemini bir kat daha artırıyor.

Bu sektörünün Türkiye'deki gelişimi nasıl?
- Türkiye'de temel kaynaklara sahip olmamanın verdiği bir handikap var. Ama onun dışında transit olabilme özelliğimizi kullanmaya çalışıyoruz. Doğal kaynakların odaklandığı Arap Yarımadası, Kafkaslar gibi bölgeler ile Avrupa gibi büyük tüketim odağının tam ortasında bulunuyoruz. Biz ülke olarak, AB'ye uyum ve elektrik anlamında iyi bir yol kat ettiğimizi düşünüyoruz. Fakat gaz segmentinde denklem oldukça hassas bir noktada. Şu anda da tam anlamıyla önümüzü göremiyoruz. Kısacası gazda, şu an için her şeyin rengi gri...~

Sektörün gelişmesini engelleyen nedenler nelerdir sizce?

- Elektrikte birtakım adımları atmak için gecikmeler yaşadığımız bilinen bir gerçek. Aslında bu biraz da normaldi. Ama gaz tarafında bu gecikmeler, haddinden fazla oldu. Burada da en büyük sorun BOTAŞ'ın hem ticaretin içinde dominant oyuncu olarak yer alması, hem de üretimi yönetiyor olmasıydı. Bizce BOTAŞ'ın bir an önce ayrışması ve liberalleşmesi gerekiyor. Gazdaki liberalleşmeyi sağlamazsak elektrik sektörü de tam sağlıklı bir şekilde hareket edemeyecek. Cari açık zaten öteden beri en büyük sorunumuz. Hammaddeye sahip olamayıp dışa bağımlı olmamız, işleri daha da zorlaştıran diğer neden.

"TALEP ARTIŞINDA YAVAŞLAMA OLABİLİR"
Makro ekonomik beklentilerle paralel olarak talep artışında bir yumuşama beklenebilir. Biz, kriz çıkışlarında çok agresif düzeltmeler yapıyoruz. 2011 yıl sonunda elektrik tüketiminde yüzde 8,4'lük bir artış söz konusu. Bu, oldukça ciddi bir rakam. Fakat şu an krizden çıktık, şimdi bir duraklama dönemi de yaşayabiliriz. Krizden çıkışın o dik ivmesinin gevşemesinin de etkisiyle, elektrik tüketimin yavaşlayacağı bir gerçek. 2012'de illa ki bir büyüme bekliyoruz, fakat bu büyüme, 2011 yılındaki kadar agresif olmayacaktır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz