Çerez Liderinin Büyüme Keyfi

Çok kimse hesaplamamıştır. Ama Türkiye çerez pazarı 1.6 milyar dolar, “tuzlu çerez” kategorisi ise 230 milyon dolar büyüklüğünde. Yüzde 40’lar düzeyinde büyüyen bu pazarın keyfini çıkaranların başı...

1.04.2005 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

hedÇok kimse hesaplamamıştır. Ama Türkiye çerez pazarı 1.6 milyar dolar, “tuzlu çerez” kategorisi ise 230 milyon dolar büyüklüğünde. Yüzde 40’lar düzeyinde büyüyen bu pazarın keyfini çıkaranların başında ise Frito Lay geliyor. Şirketin yeni genel müdürü Fahhan Özçelik, “Özellikle tuzlu çerezde Türkiye’nin alacağı yol var. Makro çerezde ise durum fena değil” diyor. Bu nedenle önümüzdeki 3 yıl içinde yüzde 100 büyüme planlıyor. Böylece 400 milyon dolarlık bir ciroyu yakalamayı amaçlıyor.

Frito Lay, ABD’de biri mısır diğeri ise patates cipsi alanında üretim yapan iki girişimcinin 1961 yılında güçlerini birleştirmesiyle doğmuş bir şirket. Cips deyip geçmeyin… Şu anda dünyadaki yıllık satışları 14 milyar doların üzerinde. Yılda 2,5 milyon ton çerez üreten bu şirket, tam 120 ülkede faaliyet gösteriyor.

Türkiye’de ise mısır ve patates cipslerini kapsayan “tuzlu çerez pazarı” geçen yılı 230 milyon dolar ciroyla kapattı. Pazardaki oyuncular arasında özellikle pazarlama aktivitelerinde kıyasıya rekabet yaşandı. Çok hareketli olan tuzlu çerez pazarında yüzde 77’lik pazar payıyla lider konuma oturan Frito Lay öne çıktı. Şirket, 2005 yılında da bu başarılarına yeni genel müdür Fahhan Özçelik önderliğinde devam etmeyi planlıyor.

200 milyon dolarlık dev organizasyonun başına geçen Özçelik, Frito Lay’in satış departmanından yetişmiş bir yönetici. Özçelik’in önümüzdeki döneme ilişkin en büyük hedefi ise pazarı geliştirmek. “Türkiye kişi başına tuzlu çerez tüketiminde yıllık 560 gramla diğer ülkelere göre oldukça geride” diyen Özçelik, pazarın gelişiminin Frito Lay gibi şirketlerin elinde olduğunu düşünüyor. Frito Lay’in 2005 yılında yüzde 18 büyüyeceğini belirten Özçelik, “Önümüzdeki 3 yıl içinde ise ciromuzu ikiye katlayıp 400 milyon dolara ulaşmayı hedefliyoruz” diyor.

Fahhan Özçelik’le tuzlu çerez pazarını, Frito Lay’in önümüzdeki dönem planlarını ve pazarın yapısını konuştuk.

Frito Lay genel müdürü olmadan önce Kodak ve Black&Decker gibi farklı sektörlerdeki şirketlerde faaliyette bulundunuz? Bu sektöre nasıl geçtiniz?

Ben iş hayatına İran’da bir inşaat şirketinde başladım. O zaman İran’da çok iyi para kazanma imkanı vardı. Amacım, burada para biriktirmekti. Sonra Türkiye’ye dönüp, gönlümde yatan aslan olan turizm sektöründe girişimde bulunmayı planlıyordum. Fakat, Türkiye’ye geri döndükten sonra işlerin dışardan görüldüğü kadar kolay olmadığını anladım. Ortağımla birlikte bakanlıktan kredi almak istedik. Bu krediyle bir bar ve daha sonra da pansiyon açmayı planlıyorduk. Kredi alma aşamasına gelene kadar bile bir çok zorlukla karşılaştık. Bu şekilde geçen 3 yılın sonunda İran’da yaptığım birikimleri harcamış oldum.

Bu nedenle profesyonel hayata geri  dönmek istedim. Mesleğim endüstri mühendisliği olmasına rağmen, dört duvar arasında çalışmak bana göre değildi. Ben de satış ve pazarlama alanında bir şeyler yapmak istedim. O dönemde Kodak, Türkiye’ye yeni girmişti. Buraya başvurdum. Frito Lay’in Ümran Beba‘dan önceki genel müdürü Jim Zaza da Kodak’taydı. Hatta iş görüşmesini kendisiyle yaptık.

Daha sonra Jim Zaza Kodak’tan ayrıldı ve Black&Decker’a geçti. Aradan 3 yıl geçtikten sonra Zaza, Black&Decker’a geçmem için teklifte bulundu. Burada da 7 yıl çalıştım. Ben burada işe başladıktan 2 ay sonra Zaza, PepsiCo bünyesine geçti. Ben de Black&Decker Türkiye’nin genel müdürüydüm. Daha sonra burada bir anlaşmazlık yaşadım. Yine Zaza bana PepsiCo bünyesinde çalışmayı teklif etti.

Ev gereçleri sektöründen sonra tuzlu çerez kategorisine nasıl adapte oldunuz? Bu teklifi kabul ederken aklınızda soru işaretleri var mıydı?

Aslında bu biraz zorlu bir süreçti. O zamana kadar hayatım endüstriyel ürünlerle geçti. Tuzlu çerez kategorisinde kime ne anlatacağımı, nasıl satacağımı tam olarak bilmiyordum. Hızlı tüketim ürünlerinde çok yeniydim.

Jim Zaza, beni İzmit Suadiye’deki fabrikaya götürdü. Açıkçası orada gördüklerimden çok etkilendim. Şu anda da zaten Suadiye’deki fabrika, Avrupa’daki sayılı merkezler arasında yer alıyor. O zaman fabrika bana bir takım yeniliklerin uygulandığı bir deney alanı gibi geldi. Bu nedenle, 1999 yılında Frito Lay’de iş geliştirme direktörü olarak işe başladım. Daha sonra satış direktörü olarak Frito Lay bünyesinde çalışmaya devam ettim.

Açıkçası ilk aşamalarda zorlandım. O dönemde Jim’e, “Bütün satış müdürleri işi benden daha iyi biliyor. Aramızda bir kabullenme sorunu var. Eğer bir ekipsek ben bu işi mutfağından öğrenmeliyim” dedim. Bu nedenle 3 haftalığına Meksika’ya gittim.

Meksika’daki Frito Lay, şu anda 1,4 milyar dolarlık bir operasyon. O zamanda Sabritas markasıyla oldukça ileri bir pazardı. Burada işi mutfağında öğrenip geri döndüm. Meksika’daki sistemleri burada da uygulamaya başladık. Daha sonra Ortadoğu’da bazı dengeler değişti. Jim Zaza’nın görev alanı içinde Türkiye ve İsrail vardı. Daha sonra Frito Lay Mısır ve Suudi Arabistan’daki pazar lideri olan şirketi satın aldı. Bu bölgeler de Zaza’ya bağlandı. Ben de krizden sonra yurt dışında çalışmak istedim.

Suudi Arabistan Frito Lay’in genel müdürü oldum. Burada zararda olan organizasyonu kâra geçirdik. Daha sonra da Türkiye fırsatı çıktı önüme. Türkiye benim için kariyer açısından önemli bir adım açıkçası. Suudi Arabistan’la da kıyaslandığında şu anda 2 katı daha büyük bir operasyona gelmiş durumdayım.

Tuzlu çerez kategorisi hakkında detaylı bilgi pek yok. Türkiye’deki pazarın büyüklüğü ve yapısıyla ilgili bilgi verir misiniz?

“Tuzlu çerez” kategorisi dediğimde, ben patates ve mısır ciplerini kastediyorum. Türkiye’de cirosu 230 milyon dolar büyüklüğünde olan tuzlu çerez işinde şu anda yüzde 77’lik pazar payıyla lider konumdayız. Hacim olarak bakarsak da 2004 yılında 30 bin tonluk satış gerçekleştirdik. Pazar büyüklüğü ise 39 bin ton civarında seyretti. Biz bu kategoride 2004 yılını yüzde 34 büyümeyle kapattık. Bir önceki yıl ise yüzde 47 büyüme performansı göstermiştik.

Bizim faaliyet alanımızı incelerken sadece tuzlu çerez kategorisine bakmamak gerekiyor. Biz aslında makro çerez pazarının içinde faaliyet gösteriyoruz. “Makro çerez” pazarı dediğimizde işin içine bisküvi, kraker, çikolata ve kuruyemiş giriyor. 2004 yılı içinde makro çerezin büyüme performansı ise yüzde 40’lar seviyesindeydi. Biz makro çerez pazarı içinde 3’üncü sırada yer alıyoruz. Başta Ülker, ikinci sırada Eti daha sonra da biz varız. Bu alandaki pazar payımız ise yüzde 13. Pazarın toplam büyüklüğü ise 1 milyar 640 milyon dolar civarında seyrediyor.

Türkiye’de kişi başına “tuzlu çerez” tüketimi ne kadar? Bunu dünya ülkeleriyle kıyasladığınızda nasıl bir sonuç çıkıyor?

Türkiye’de kişi başına tuzlu çerez tüketimi 2001 yılında 340 gramdı. 2004 yıl sonunda bu 560 grama çıktı. Yani aşağı yukarı ikiye katladığını söyleyebiliriz. Yine de dünya ortalamasının oldukça altındayız.

Türkiye pazarından geride olan Suudi Arabistan’da bile kişi başına tüketim 1,1 kilo. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar gibi gelişmiş körfez ülkelerinde ise 2-2,5 kilolara kadar çıkıyor. Biraz daha az gelişmiş Ürdün, Lübnan gibi yerlere bakınca da 1,5-2 kilo arasında kişi başına tüketim olduğu dikkat çekiyor. İngiltere’de 4, Amerika’da ise 6 kiloluk tüketim söz konusu. Bu açıdan bakıldığında tuzlu çerez pazarında Türkiye’nin gelişmediği görülüyor.

Makro çerez pazarında da durum aynı mı?

Makro çerez pazarının durumu biraz daha farklı. Türkiye pazarı tüketim açısından gelişmiş bir pazar. Örneğin, kuruyemişte kişi başı tüketimde Yunanistan’dan sonra ikinci sırada yer alıyoruz. Yani potansiyel olarak makro çerez kategorisinde iyi durumdayız. Ama alışkanlıklar açısından bakıldığında bizim sattığımız tür çerez ürünleri henüz makro pazarın içinde gelişme aşamasında. Açıkçası bu anlamda gelişimi gerçekleştirmek de bizim gibi şirketlere düşüyor.

Geliştirmek adına şirketinizin yaptığı çalışmalar var mı peki?

Belirli tüketim gruplarını geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Tuzlu çerez kategorisinde en büyük tüketimi 8-14 yaş arasındaki çocuklar gerçekleştirir. Türkiye’de bu gruptaki tüketim gelişmekte olan ülkelerdekinden daha iyi durumda. Genç kitlede ise Türkiye gelişmekte olan ülkelerin çok gerisinde. Bu nedenle, genç gruba yönelik çalışmalar yapmak gerekiyor. Biz de bunu yapıyoruz. Bir de tüketicilerin genellikle cipsleri sabah ya da öğle saatlerinde tükettiği görülüyor. Akşam insanlar televizyon karşısında oturup bu tür çerezleri yemeyi tercih etmeyebiliyor. Bu alışkanlığı geliştirmeye yönelik de çalışmalar yapıyoruz. Her markamızda ayrı tüketici grubuna yönelik farklı çalışmalar yürüterek pazarı geliştirmeye çalışıyoruz.

Pazarda 4 markayla yer alıyorsunuz. Bu markaların pazar içindeki konumu nedir? 

Evet, sizinde söylediğiniz gibi “Doritos”, “Lays”, “Ruffles” ve “Cheetos” olmak üzere 4 markamız var. Pazar 2001 yılından sonra büyüdü. Biz de operasyonumuzu o yıldan bugüne ikiye katladık. Bu paralelde markalarımız da büyüdü. Aslında, markaların her birine kendi kategorisinde bakmak gerekiyor.

Biz üç kategoride markaları ele alıyoruz. Patates cipsleri, tortillo cipsler ve mısır irmiğinden yapılan ürünler. Ruffles ve Lays patates cipsinde yüzde 32’şer pazar payına sahip. Tortillo cips kategorisinde Doritos grubuna bakarsak da yüzde 80’lik bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Cheetos, daha çok çocuklara hitap eden bir ürün.

Bu markada da son 4 yılda önemli gelişmeler oldu. 4 yıl önce pazar payı yüzde 20 olan Cheetos, bu gelişmeler sayesinde pazar payını yüzde 50’ler seviyesine çıkardı.

Son dönemde özellikle Doritos A la Turca ile bir pazarlama atağı yaptınız. Doritos A la Turca’nın pazarlama ve yaratım sürecinden bahseder misiniz?

Doritos A la Turca, Frito Lay Türkiye için oldukça büyük bir başarı. Tam anlamıyla Türkiye’ye ve Türk damak zevkine yönelik bir ürün çıkarmak hedefiyle yola çıkılarak üretilmiş bir ürün. Bu nedenle, Doritos A la Turca’da belirli bir tüketici grubu hedeflenmedi. Hedefimiz tüm Türkiye’ydi. Ben 48 yaşındayım. Bu ürünü ilk denediğim zaman küçükken kahvaltı için simit, karper peynir ve çay aldığımız günler aklıma geldi. Bu nedenle de başarılı bir ürün olduğunu düşünüyorum.

Frito Lay,  şu anda A la Turca’yı Meksika da uygulamayı düşünüyor. A la Turca teknoloji olarak da ilk kez Türkiye’de uygulandı. Cipslerin içine konmuş olan susam, kırmızı biber, domates gibi gıda ürünleri farklı teknolojilerin kullanımını gerektirdi. Bu nedenle Ar-Ge çalışmalarıyla da A la Turca farklı bir proje olarak ilgi çekti.

Frito Lay bir dönem de lokal markalarıyla gündemdeydi. Şu anda bu markalara ağırlık verilmiyor sanırım.

Geçmiş yıllarda Panço ve Çıtırcık gibi markaları kullandık. Şu anda bu markaları stratejimiz gereği çok yaygın olarak kullanmıyoruz.

Frito Lay’in 2004 yılı cirosu neydi? 2005 yılı için hedefleriniz neler?

2004 yılını 200 milyon dolarlık bir ciroyla  kapattık. Bu yıl ise hedefimiz yüzde 18 büyüme. Bunun dışında uzun dönem için de plan yapıyoruz. Önümüzdeki 3 yıl içinde 200 milyon doları ikiye katlamayı, yani 400 milyon dolara ulaşmayı hedefliyoruz.

Pazarda “ben de varım” (me-too) stratejisiyle piyasaya sunulan ürünlerin çoğalması dikkat çekiyor. Bu konuda geçmişte rakiplerinizle yaşadığınız sıkıntılar da oldu. Bu tür ürünlere karşı şu anda aldığınız önlemler var mı?

Bizim hedefimiz, diğer rakiplere bakmadan en kaliteliyi sunabilmek. Bunun için de Frito Lay dünyasında oturmuş standartları izlemek zorundayız. Biz patatesin geliştirilmesinden, tarladan toplanması aşamasına kadar bu standartları koruyoruz. Üretimden sonra bile patatesleri belli standartlara göre ayıklıyoruz. Bu kalite anlayışı sadece ürünle bitmiyor. Kullandığınız ambalaj malzemesi de son derece önemli. İlk günkü tazelik bizim sektörümüzde hayati önem taşır. Bu konuda tarladaki üreticilerle ve paket üreticileriyle ayrı ayrı çalışıyoruz. Amerika’da çıkan yeni teknolojileri buraya getiriyoruz. Tazeliği daha iyi koruyan paket sistemleri oluşturuyoruz. Bunları yaparken pazar lideri olduğumuzun da bilincindeyiz. Sonuçta, biliyoruz ki belli bir düzeyde bunları yaptığımız için rakiplerimizin aynı standardı tutturması zor. Bir ürünü almaya veya almamaya karar verecek olan kişi tüketici. Bana göre tüketiciler kalite farkına bakıp tercihini ona göre yapıyor.

Önümüzdeki dönemde pazar içinde yeni kategoriler oluşabilir mi?

Yeni kategoriler oluşacağını düşünmüyorum. Yeni ürünler çıkacak diyebiliriz. Biz de önümüzdeki dönemde tuzlu çerez kategorisinde yeni ürünler çıkaracağız. A la Turca misyonunu daha da genişleterek yeni platformlara taşıyacağız.

Yine PepsiCo dünyasında ilk defa Türkiye’de üretilecek bir ürün üstünde çalışmalar devam ediyor. 2005’in ikinci yarısında bu konuda çalışmalarımızı duyuracağız. Bu proje Türkiye’de başlayacak ve İngiltere de bizi takip edecek.

Önümüzdeki dönemde daha fazla Türkiye’ye özgü ürünlerle devam edeceğiz. Bunlar da zaten pazarı geliştirici ürünler olacak. Pazardaki belirli boşlukları doldurmak için çalışacağız. Bunun yanında yeni ürünümüz Doritos Cep ile de farklı bir çalışma içine girdik. Şekil olarak kullanımı artırmak için normal Doritos ambalajı küçültüldü. Bu sayede gençler ceplerinde kolaylıkla bu ürünü taşıyabilecekler. Bu projede Mavi Jeans ile birlikte çalışıyoruz. Lansmanı yapmaya başladığımız zaman, ürünler bakkallarda kottan yapılmış cep görünümünde askılarda teşhir edilecek.

PAZARA YENİ GİRİŞLER BEKLİYORUZ

Pazarın geneline bakıldığında çok az oyuncu olduğu görülüyor Önümüzdeki dönemde pazara yabancı giriş bekliyor musunuz?

ULUSLARARASI ŞİRKET GİRİŞİ OLUMLU Pazarda şu anda Frito Lay olarak biz varız. Rakibimiz olan Kar Grubu’nu 2 yıl önce Kraft satın aldı. Pazarda uluslararası şirketlerin çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz. Ben Türkiye pazarına ne kadar uluslararası şirket girerse o kadar iyi olacağını düşünüyorum.

LOKAL GİRİŞLER OLACAK Pazara önümüzdeki dönemde yeni girişler olacağını biliyoruz. Yalnız bu girişler yabancı sermaye olmayacak. Yerel şirketler girecek. Hatta bir şirketin Haziran ayında faaliyetini duyuracağını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde uluslararası şirketlerin bu tür lokal firmaları satın alıp almayacağını da hep birlikte göreceğiz.

NİŞ ALAN BULMALILAR Aslında pazarın yapısı belli. Şu anda başka bir oyuncu gelirse ne kadar pay alabilir tartışılır açıkçısı. Yine de farklı alanlara odaklanan şirketler başarılı olabilir belki. Örneğin, Bursa’da faaliyet gösteren Gesa diğer perakendecilere ürün üretiyor. Farklı bir alanda büyüyor. Bana göre yeni giren oyuncular da böyle niş bir alan bulursa ilerleme şansları olabilir.

OYUNCU SAYISI AZALDI Aslında eskiden bu kategoride çok fazla oyuncu vardı. Fakat zaman içinde merdiven altı diye tabir ettiğimiz üreticiler yavaş yavaş piyasa dışına çıktı. Şu anda üretici konumunda biz, Kraft ve Gesa var. Bir de az önce söylediğim gibi, haziran ayında yeni bir üretici daha bekliyoruz.

MARKALARIN HEDEF KİTLESİ

Markalarınızla hangi tüketici grupların hedefliyorsunuz?

RUFFLES’IN ODAĞI GENÇLER Ruffles ile zayıf olduğumuz genç grubuna yöneliyoruz. Bu markayla en fazla spor aktivitelerine odaklanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de futbolun konuşulduğu ve bulunduğu her ortamda yer almayı planlıyoruz. Türkiye’de şu anda en fazla seyirci toplayan spor dalı futbol. Bu nedenle bu alanla ilgileniyoruz.

DORİTOS YAŞAMIN İÇİNDE Doritos’u da müzikle bağdaştırıp yine gençlere yönelik bir marka olarak konumluyoruz. Şu anda Doritos’un bir parti ekibi var. Örneğin üniversite partilerine bu ekibimiz gidiyor ve Doritos’un tanıtımını yapıyor. Bu aktivitelerle amacımız sadece örnekleme yapmak değil. Aynı zamanda yaşamın içine girerek ilerlemeye çalışıyoruz. Doritos aslında ürün yapısı gereği tüm Türkiye’yi hedefliyor diyebiliriz.

LAYS AİLE BİREYLERİNE YÖNELİYOR Lays’in misyonu bütün aile bireylerini içine almak. Bu ürünü tazelik ve doğallık imajıyla birlikte ailenin içinde tüketilen bir ürün haline getirmeye çalışıyoruz. Burada yapmak istediğimiz tazeliğin altını çizmek. Bu nedenle, Lays’in doğal patatesten yapıldığını tüketiciye göstermek istedik. Bu nedenle patates tarlasında çalışan “Ayşe Teyze”yi pazarlamada kullandık.

CHEETOS ASLINDA ÇOCUK ÜRÜNÜ Cheetos’ta da çocukları hedefliyoruz. Çocuklar sürekli değişiklik ve farklılık isterler. Biz de Cheetos’la bunu yapmaya çalışıyoruz. Tat, şekil ya da ürünün kendisinde sürekli yenilik arayışındayız. Sponsorluk gibi farklı pazarlama aktiviteleriyle çocuklara ulaşmaya çalışıyoruz.

KÂRI YATIRIMA DÖNÜŞTÜREREK BÜYÜYORUZ

Önümüzdeki 3 yıl içinde şu anki cironuzu ikiye katlamayı hedefliyorsunuz. Nasıl bir büyüme strateji izleyerek bunu başaracaksınız?

Biz 2001 yılından bu yana ciromuzu ikiye katladık. Bu nedenle önümüzdeki 3 yıl içinde bu performansı tekrarlamak istiyoruz. 2005 sonu büyüme hedefimiz ise yüzde 18. Yine de bu hedefin çok daha üstüne çıkacağımızı düşünüyoruz. Bizim büyüme stratejimiz, global stratejiyle aynı. Sonuçta, Frito Lay’in PepsiCo’ya kârlılık anlamında katkısı çok büyük. Grubun genel stratejisi de bu kârlılıktan oluşan parayı yatırıma dönüştürmek. Bu sayede kartopu, çığa dönüşüyor.

Bir de “beyaz nokta” diye adlandırılan potansiyeli yüksek pazarlarda da yaygınlaşmak global büyüme stratejimiz olarak özetlenebilir. 2004 yılında global büyüme hedefi yüzde 10’du. Bu büyüme hedefini de fazlasıyla gerçekleştirdik.

Önümüzdeki döneme baktığımızda ise Frito Lay Türkiye’nin önünde ilginç bir tablo var. Sonuçta global olarak bakıldığında İngiltere belirli bir duraklama geçiriyor. Latin Amerika, Sabritas markasının getirdiği başarıyla zaten belirli bir yerde. Orta Doğu - Afrika grubunda yer alan ülkeler de henüz bu kategoride çok gelişmiş değil. Sonuçta, bu gurubun içinde biz, Mısır, Suudi Arabistan ve Güney Afrika var. Türkiye, bütün bu bölgeler içinde tuzlu çerez kategorisinde lider. Bu anlamda Latin Amerika’nın Sabritas’ıyız diyebiliriz. Örnek bir pazar olduğumuz için de, grup içinde bulunan diğer bölgelere insan kaynağı, bilgi ve deneyim açısından destek vermek zorunda kalıyoruz ve kalacağız.

SATIŞ NOKTALARINDAKİ DAĞILIMI YÜZDE 80’E ÇIKARACAĞIZ

Frito Lay, önümüzdeki dönemde satış noktalarında konumunu güçlendirmeyi planlıyor mu?

2004 yılında Frito Lay’in toplam satış noktası 163 bindi. Bu bize Türkiye içinde yüzde 75 dağılım sağlıyor. Bizim hedefimiz bu yıl sonunda bu dağılımı yüzde 80’e çıkarmak. Satış noktalarındaki konumumuz açısından bu yıl bazı yenilikler yapmayı planlıyoruz. Ticari ekipmanların kalitesini ve çeşitliliğini artıracağız. Bir de bu anlamda belirli standartlar oturtacağız. Bu standartlar içinde kullanacağımız malzemelerin görünümü daha güzel olacak.

Tüketiciye bütün ürün çeşitlerini rahat sunabileceğimiz ekipmanlar kullanacağız.

Modern kanallar kısmında ise, Türkiye’de diğer bütün tüketim malları arasında modern kanallarda en fazla noktada teşhir edilen bizim ürünlerimiz. Ortalama market başına 4,7 noktada teşhir ediliyoruz. Bu rakam bugün Pepsi Cola, Coca Cola, Ülker ve Kraft’ın üzerinde. Bu nedenle, biz artık nokta bazında artışa gerek olmadığını düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde kategorimizi geliştirmek için çalışacağız. Bu hedefe ulaşmak için perakendecilerle birlikte ortak çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Bu anlamda görüşmelerimiz de devam ediyor.

SPOT

Türkiye’de pazarın yeni fotoğrafı

230 milyon dolar

Türkiye’de tuzlu çerez pazarının büyüklüğü 230 milyon dolar. Makro çerez pazarının toplam büyüklüğü ise 1 milyar 640 milyon dolar civarında

SPOT

2005 BÜYÜME HEDEFİ

“Frito Lay, bu yıl yüzde 18 büyüme hedefliyor. Ben bu hedefi geçeceğimizi düşünüyorum.”

FRITO LAY’İN 3 YILLIK PLANI

“2004’te ciromuz 200 milyon dolar olarak gerçekleşti. Biz 3 yıl içinde bu ciroyu 2’ye katlamayı hedefliyoruz.”

Fahhan Özçelik, “Her markamızda ayrı tüketici grubuna yönelik farklı çalışmalar yürüterek pazarı geliştirmeye çalışıyoruz” diyor.

Şeyma Öncel
soncel@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz