Aziz Bulgu, Migros’un yeni genel müdürü… İlk söyleşisini Capital ile yaptı, çok önemli açıklamalarda bulundu. Organize perakende pazarındaki son tablo, acımasız fiyat rekabetinin yönü, Wal Mart ile...
Aziz Bulgu, Migros’un yeni genel müdürü… İlk söyleşisini Capital ile yaptı, çok önemli açıklamalarda bulundu. Organize perakende pazarındaki son tablo, acımasız fiyat rekabetinin yönü, Wal Mart ile görüşmeler, yeni tüketici trendleri ve büyüme stratejileri… En çok da şirketin yeni döneme ilişkin büyüme stratejilerinin üzerinde durdu, dış pazarlara ağırlık vereceklerine dikkat çekti. “Türkiye’nin büyüme potansiyeli yüksek ve biz de perakendede bunu değerlendireceğiz. En az yüzde 10 reel büyüme hedefimiz var” diye konuştu. Son mesajını ise “Yurtdışında büyüme hedefimiz daha yüksek” sözleriyle verdi.
Gerek dünyada gerekse Türkiye’de perakende sektörü büyük bir hızla gelişiyor. Pazarda sürekli bir hareketlilik göze çarpıyor. Giren ve çıkan oyuncular, satınalmalar, birleşmeler sıklıkla gözleniyor.
Aziz Bulgu, Türkiye’nin en büyük perakende zincirlerinden olan Migros’un yeni genel müdürü. Aralık ayında göreve geldi. Türk perakende sektörünü değerlendirirken organize olan ve olmayan perakendeciler ayrımını yapıyor. Organize perakendecilerin pazarın üçte birine, diğerlerinin ise üçte ikisine sahip olduğunu belirtiyor. “Dünyada organize perakendecilerin payı Orta Avrupa’ya yaklaştıkça yüzde 90-95 seviyelerine geliyor” diyor. Bulgu ayrıca Türkiye’de organize perakende sektöründe de çok sayıda oyuncu olduğunu söylüyor. “Bunun doğal sonucu da konsolidasyon olacaktır. Örneğin 20 yıl önce Fransa’da 100 oyuncu varsa bugün bu sayının yarısının altına inilmiştir. Yakın geçmişte K-Mart Sears’ı aldı. İngiltere’de Morrison, Safeway ile birleşti. Carrefour Continent’i aldı. Dünya verimliliğe doğru gidiyor. Dolayısıyla aynı trendin Türkiye’de de izleneceğini düşünüyorum” yorumunu yapıyor. Gelecekte sektörde organize perakendecilerin payının büyüyeceğinin altını çiziyor. Migros’un büyüme hedefinin Türkiye’de yüzde 10, Rusya’da yüzde 30 olduğunu, Ukrayna ve Suriye pazarlarını yakından izlediklerini de belirtiyor.
Aziz Bulgu değişen tüketici eğilimlerine de değiniyor. Tüketicide krizlerle gelen fiyat hassasiyetinin son dönemde azaldığını, stok alımlarının neredeyse sona erdiğini, yakın zamanlarda birincil markalara hafif bir kayış olduğunu ve tüketicilerin daha fazla çeşit talep ettiğini vurguluyor.
Migros Genel Müdürü Aziz Bulgu ilk söyleşisini Capital ile gerçekleştirdi. Bulgu Capital’e perakende sektörünü, Migros’un sektördeki konumunu, sektördeki rekabeti, YTL’ye geçişi, son günlerde sıkça konuşulan Wal-Mart ortaklığını ve yurtiçi ve yurtdışı yatırım planlarını değerlendirdi.
Perakende sektörünün bugününü değerlendirebilir misiniz? Dünyayla karşılaştırdığımızda Türk perakende sektörü nasıl bir görünüme sahip?
Türkiye’deki perakende sektöründe organize olan ve olmayan perakendeciler ayrımı var. Organize olan tarafa baktığımızda, üçte birlik bir pay görüyoruz. Geri kalan üçte iki de organize olmayan perakendecilerden oluşuyor.
Dünyada ise organize perakendecilerin payı çok daha yüksek. İlk üç, dört sıradaki perakendecilerin payları ciddi anlamda yükseliyor. İskandinav ülkelerinde yüzde 90-95’lere, Orta Avrupa’da geldikçe yüzde 60’lara ulaşıyor.
Türkiye’de organize perakende sektörünün de çok parçalı olduğunu görüyoruz. Çok sayıda küçük oyuncular var. Bölgesel ve ulusal zincirler, hipermarketler, münferit mağazalar bulunuyor. Başka ülkelerde böyle bir görüntü yok. Üçte birlik payda sıkışmış çok sayıda oyuncu olduğunu söyleyebilirim.
Sektörde bugün nasıl bir rekabet var? Büyük bir değişiklik gözleniyor mu? Rekabet ne yöne kayıyor?
Organize perakendeciler arasında oldukça yoğun bir rekabet yaşanıyor. Tabii bir süre krizler vardı ve bu da tüketicinin fiyat hassasiyetini çok arttırdı. Böyle olunca da, müşteri beklentisi ve oyuncu sayısının çokluğu nedeniyle rekabet yoğunlaştı.
Yapılan daha çok fiyat rekabeti. Ama fiyat rekabeti sonuçta hem ekonomiye hem de şirketlere zarar veriyor.
Migros’un en yakın rakipleri kimler? Rakiplerinizi hangi alanlarda izleyerek stratejinizi belirliyorsunuz?
Aslında yaptığımız işe bakarsak, aynı işi yapan herkes bizim rakibimiz. Muz satan kişiden sokakta kurulan pazara kadar herkes rakip. Ama büyük rakiplerimiz Türkiye çapında hizmet veren zincirler. Bu önemli bir rekabet alanı bizim için.
Öte yandan indirim mağazacılığı dediğimiz discount marketlerde de artma eğilimi var. Biz orada da güçlü bir oyuncuyuz. O kanal da büyüyor. Ulusal zincirler ve indirim mağazacılığını önemli rekabet alanları olarak belirtebilirim.
Rekabet stratejinizi belirlerken göz önüne aldığınız temel unsurlar neler?
Yapılan rekabet, daha önce de belirttiğim gibi, fiyat odaklı bir rekabet. Ama burada da Migros daha farklı bir konumda. Biz çok öncelerden beri güvenilir,çağdaş, kaliteli ve ekonomik olarak kendimizi tanımladık. Dürüst satıcı kimliğimizle bunları gerçekleştirdik. Şu anda onları daha bütünleyici bir şekilde söylemeye çalışıyor ve “keyifli alışveriş” diyoruz. Sloganların da kısa olması gerekiyor biliyorsunuz. Güvenilir, çağdaş, kaliteli ve ekonomik olmak geri planda hala savunduğumuz değerler ama keyifli alışveriş diyerek rekabette çok ciddi farkl��laştığımızı düşünüyoruz.
Elbette fiyat rekabetinde de varız ama müşteri beklentisi sadece bu değil. Müşteri iyi bir ortam, kalite ve zengin çeşit de bekliyor ve biz de tüm bunları onlara sunmaya çalışıyoruz.
Türkiye’deki çok sayıda küçük ve orta ölçekli perakendeci olduğundan bahsettik. Bunlar rekabeti nasıl etkiliyor?
Küçük ve orta ölçekli perakendeciler rekabeti elbette etkiliyor. Küçük bile olsa bir pazar payı sahibi oldukları için, doğal olarak bizim için olumsuz etkileri var.
Bu perakendecilerden size kendilerini satın almanız yönünde bir talep geliyor mu?
Bu farklı bir konu. Bizim Migros ve Koç Grubu olarak yüksek büyüme hedeflerimiz var. Büyümemize daha çok organik büyüme şeklinde, yani yeni mağazalar açarak devam etmek istiyoruz. Ancak, zaman içinde fırsatlar çıkabiliyor. Geçmişte Beğendik’in bazı mağazalarını devralmıştık. Yakın bir zamanda Oypa’nın mağazalarını devraldık. Bu kadar parçalı bir sektörde böyle olanaklar çıkabilir. Dolayısıyla, biz de değerlendiririz. Ama şu anda çok somut bir şey yok.
Sektörde konsolidasyon beklentileri ya da olasılıkları var mı? Bu anlamda sektörün yapısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Konuşulan satın alma ya da birleşmeler var mı?
Konuştuğumuz alana baktığımızda, dar bir bölgede çok oyuncu var ve bunun doğal sonucu da konsolidasyon olacaktır. Bir de sektör elbette gelişiyor. Örneğin, 20 yıl önce Fransa’da 100 oyuncu varsa, bugün bu sayının yarısının altına inilmiştir.
Yakın geçmişte K-Mart Sears’ı aldı. İngiltere’de Morrison Safeway ile birleşti. Carrefour, Continent’i aldı. Dünya verimliliğe doğru gidiyor. Gerek perakendede gerekse diğer sektörlerde daha verimli olmak için birleşmelere gidiliyor. Dolayısıyla aynı trendin Türkiye’de de izleneceğini düşünüyorum.
Konuşulan çok somut şeyler yok bu konuda. Çünkü, sektör çok konuşmaya müsait ama somut bir gelişme yok.
Bugün tüketicilerde öne çıkan trendler hangileri? Tüketicilerde zaman içinde neler değişiyor?
Tüketicide krizlerin getirdiği bir fiyat hassasiyeti vardı. Enflasyonun çok yüksek olduğu dönemlerde, ürünlerin fiyatı artabilir diye düşünerek fazla alım, stok alımı yapılıyordu. Ama son dönemde baktığımızda bu durumun hemen hemen sona erdiğini görüyoruz. Bence en önemli değişiklik bu. Çünkü,tüketici artık ürünlerin fiyatının artmayacağını, hatta düşeceğini biliyor.
Bir de çok yakın zamanlarda birincil markalara hafif bir kayışın olduğunu gözlemliyorum. Bu da ekonominin iyiye gittiğine işaret aslında. Ama henüz bu trend çok hafif. Ancak buradan da tüketicinin biraz da olsa rahatladığını anlayabiliyoruz.
Ayrıca çeşit arayışı azalmıştı ama şimdi tüketiciler daha fazla çeşit talep ediyorlar.
Gelecekte tüketici trendlerinde, tüketim alışkanlıklarında nasıl gelişmeler yaşanmasını bekliyorsunuz?
Gelecekte tüketim mutlaka artacak. Sepetler daha fazla dolacak. Geçtiğimiz hafta Londra’daydım ve perakende mağazalarına gittim. Orta halli bir ailenin sepeti bile ağzına kadar doluydu. Bunları görünce özeniyorum açıkçası. Umuyorum bu yöne doğru ilerleyeceğiz.
Migros olarak bir gurme kampanyası başlattık. İnsanlar artık biraz daha rahat harcama yapabiliyor ve bahsettiğim gibi daha fazla çeşit talep ediyor. Daha iyi bir ortamda alışveriş yapma beklentileri var. Gelecekte bu anlamda daha fazla ilerlemeler göreceğiz diye düşünüyorum.
Gördüğüm kadarıyla Migros rekabette fiyat faktörünü çok fazla öne çıkarmıyor ya da dile getirmiyor. Bu özel bir strateji mi?
Kaliteliyim diyorsanız onun da bir değeri var. Kalite bizim için vazgeçilmez. Ama olabildiğince de ucuz olmaya çalışıyoruz. Yaptığımız kampanyalara bakarsak aslında en ucuz perakendeci Migros’tur. Örneğin, şimdi sabah 9, öğlen 12 arası yapılan alışverişlerde yüzde 10 indirim yapıyoruz. Yüzde 10 indirim hiçbir yerde yok. Eylül’de de toplam yüzde 12 indirim olan bir kampanya yapmıştık. Bu şeklide bakıldığında gerçekten en ucuz olarak görülüyoruz.
Son dönemde gündemin en önemli konusu YTL’ye geçişti. YTL’nin perakende sektörüne etkisi ve yansımaları nasıl oldu? Bugüne kadar olan dönemi değerlendirebilir misiniz?
YTL operasyonu bence Türkiye’nin bir başarı hikayesidir ve ülkenin modern dünyanın bir üyesi olduğunun çok somut bir kanıtıdır. Hükümet, Merkez Bankası, bankalar, satıcılar, vatandaşlar hep birlikte çok büyük bir operasyonu çok başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Bunu mutlaka belirtmek gerekiyor.
Bu operasyon için bizim hazırlıklarımız da çok önceden başlamıştı. Fiyatlar aşağı doğru yuvarlandı ve bu enflasyona da büyük bir katkı sağladı. Fiyatların yukarı yuvarlanacağı ve enflasyonun artacağı endişesi vardı. Migros’un ardından tüm perakendeciler arasında fiyatları aşağı yuvarlama konusunda bir konsensus oluştu ve bu da çok olumluydu.
Migros olarak 1 Ocak’ta öğlen mağazalarımızı açtık ve hiçbir sorun yaşamadık. İlk YTL’yi müşterilerimiz Migros’ta gördü ve bizden aldı. Genel olarak baktığımızda Türk Lirası değer kazandı. İnsanlar yeni paraya çok meraklı. Mağazalarımıza hep yeni paraları veriyoruz. Bu anlamda da büyük bir müşteri memnuniyeti oluştu. Şu anda yeni paranın dolaşım oranı yüzde 25 civarında.
YTL’ye geçişe çok iyi hazırlandık, tüm kasiyerlerimiz eğitimden geçti. Kasalarda en küçük bir sorun yaşanmadı.
YTL ile birlikte fiyat belirlemede zorluk çekildi mi? Migros yeni fiyat yönetimini nasıl yapıyor?
Hayır hiçbir zorluk yaşanmadı. Sadece yarım kuruş yani 5 bin liralar kullanılmayacağı için Maliye Bakanlığı yukarı doğru yuvarlayın dedi. Ama biz onları da aşağı yuvarladık. Etiketleri çok önceden YTL-TL şeklinde değiştirdik.
Migros fiyatta farklılığı mal alımında mı yaratıyor? Tedarikçilerle nasıl bir ilişkiniz var?
Evet bu farklılık mal alımında yaratılıyor. Migros’un alım gücü çok daha fazla. Tedarkçilerle ilişkimiz hep karşılıklı kazanç ilkesine dayanıyor. Migros 50’nci yılını kutladı ve 50 yıl önceki tedarikçilerimizle çalışmaya hala devam ediyoruz. En önemli nokta hem onların hem de bizim kazanmamız.
Migros’ta bulunmak tedarikçilerimiz için hayati bir konudur. Bizden gelen geri bildirimlere, müşterilerimizin düşüncelerine çok önem verirler. Migros’un yaygınlığını düşündüğümüzde raflarında yer almamak tedarikçilerimiz için olmazsa olmaz bir şey.
Migros kaç şirketten mal alıyor? Size yılda kaç şirket mal satmaya çalışıyor? Nasıl bir sirkülasyon var?
Yaklaşık 2 bin tedarikçimiz var. Elbette yeni ürünler oluyor, yeni firmalar kuruluyor ve onlar da bize mal satmaya çalışıyorlar. Migros bu konuda son derece açıktır. Bize hemen ulaşırlar. Mallarını alır gelirler, pazarlama departmanıyla hemen görüşülür. Karar verme sürecimiz de çok hızlıdır.
Zaten biz de piyasadaki gelişmeleri çok iyi takip etmek zorundayız. Yenilikleri, yeni ürünleri yakından izliyoruz. Kapımız herkese açık.
Migros gerçekten de büyük bir şirket. Büyük şirketi büyütmek zor diye bilinir. Migros bu zorluğu nasıl aşacak?
Biz büyük bir şirketiz ama büyüme olanaklarımız da çok aynı zamanda. Tabii yeni kurulan bir şirket bir mağaza açar ve yüzde 100 büyümüş olur. Türkiye’nin büyüme potansiyeli yüksek ve biz de perakendede bunu değerlendireceğiz. En az yüzde 10 reel büyüme hedefimiz var.
Migros’un yurtdışında da ciddi operasyonları var. Yurtdışında büyüme hedefimiz daha yüksek. Burada da en büyük büyüme Rusya’dan geliyor. Yüzde 30’luk bir büyüme öngörüyoruz. Yurtdışında ve yurtiçinde 200 milyon dolarlık bir yatırım planımız var. Önümüzdeki 3 yıl içinde her yıl bu kadarlık yatırım yapmayı hedefliyoruz.
Yurtdışında yurtiçine göre daha mı kârlı çalışılıyor?
Rusya henüz çok az doymuş bir pazar. Organize perakendeciliğin payı Türkiye’de yüzde 30’ken orada yüzde 7’lerde bu oran. Dolayısıyla, büyüme potansiyeli yüksek olan ve çok büyük bir ülke. Bu nedenle oradaki büyümemiz daha hızlı olacak.
Bugün en büyük gelir getiren, Migros’un en güçlü olduğu yerler nereleri?
Ege ve Akdeniz bölgelerinde özellikle yaz aylarında operasyonumuz çok kuvvetli. Buralarda mağaza sayımız da fazla. Daha da arttırmayı düşünüyoruz. Buralarda haziranın yarısından itibaren ekim ayına kadar büyük bir yoğunluk yaşanıyor.
Koç Grubu’nun diğer şirketleri arasında yurtdışında şirket alımı yapanlar var. Migros da benzer bir strateji izleyebilir mi? Büyüme stratejiniz içinde bu yer alabilir mi?
Şu anda Rusya örneğinden yola çıkarsak Ramenka’nın şirket satın alma anlamında değil ama ciddi bir yatırım planı var. Organik büyüme anlamında ilerleyeceğiz.
Yeni dönemde sizin için verimliliğin ölçüsü nedir?
Tabii pek çok farklı ölçü var. Satışlar, müşteri sayısı, sepet büyüklüğü, metrekare başına satış, müşteri memnuniyeti gibi değişik ölçüler bulunuyor. Bizim için verimliliğin en önemli ölçütü satışlarla birlikte kâr. Bir faaliyette mutlaka kâr da yaratmak zorundasınız. Migros halka açık bir şirket. Diğer halka açık şirketlere de bakıldığında kimin kârlı kimin kârsız olduğunu görüyorsunuz.
Müşterilerinizi takip ediyor musunuz? Fark yaratmak için ne gibi fırsatlar sunuyorsunuz?
Bizim CRM departmanımızın elinde 4 milyon kartlı müşterinin verileri var. Örneğin, geçtiğimiz yıl kampanyalarımızla müşterilerimize 47 trilyonluk indirim yapmışız. CRM sayesinde müşterimizi tanıyor, alışveriş alışkanlıklarını tespit ediyoruz.
Bunlardan yola çıkarak da o müşterinin sevdiği ürünlerle ilgili bazı kampanyalar hazırlıyoruz. O ürünleri satın aldığında ekstra indirim de kazanmış oluyor. Böylece müşteri sadakatini de arttırıyoruz.
Örneğin, sıklıkla gelen bir müşterimiz bir dönem gelmediyse neden gelmediğine bakıyoruz. Müşterimizin yazın bir tatil yöresine gittiğini biliyoruz ve oraya gittiğinde kendisine yönelik bir kampanya düzenliyoruz.
Teknolojik anlamda ne gibi yenilikler gündeme gelecek?
RFID (Radio Frequency ID-Telsiz Frekanslı Kimlik Etiketi) sistemini Türkiye’de yaygınlaştırmak için Migros öncü uygulamasına başladı. Gebze depomuzda tedarikçiler için bir test merkezi açtı. Aynı barkod uygulamasında olduğu gibi, Migros bu konuda da perakende sektörüne teknolojik taban olacak uygulamayı hayata geçirmek için ilk adımı attı. Bu etiketler pahalı olduğu için ürünlerin üzerinden ziyade kolilerin üzerinde uygulama yapılıyor. Malın girişi, çıkışı, stoğu kolaylıkla ve efektif olarak izlenebiliyor.
Yakında müşterilerimize keyifli alışverişin bir başka parçası olarak yeni bir sistemin pilot uygulamasını sunabileceğiz. Burada müşterilerimiz alışveriş sepetleri üzerinde bulunan bir barkod okuyucu sayesinde raftan ürünleri aldıkları anda sepete koyarken okutarak hiç beklemeden kasada ödeme yapabilecekler. Bir anlamda raftan torbaya alışveriş yapacaklar.
WAL-MART GELSE DE DURUM DEĞİŞMEZ
Wal-Mart ile bir ortaklık düşünülebilir mi? Gerçekleştiğini varsayarsak bu ortaklık Migros’a ve perakende sektörüne ne kazandırır?
Bu konuda bildiğiniz gibi 2 kez açıklama yapıldı. Biz spekülasyonu sevmeyiz ve arzu da etmeyiz.
Migros’a başkaları da geliyor, görüş alışverişi yapılıyor. Bunlar iş görüşmeleri. Başka yerlere biz de gider, bakar, gezeriz. Burada bir hassasiyet olduğu için son yapılan açıklama dışına çıkmamak gerekir.
Türk perakende sektörüne baktığınızda zaten dünyadaki büyük oyuncular, Tesco, Carrefour, Metro Group burada. Eksik olan da fazla isim yok. Bu nedenle böyle bir ortaklık gerçekleşirse ya da Wal-Mart başka bir şekilde pazara girerse de şu anki durumdan çok farklı bir şey olacağını sanmıyorum.
Ortaklık şeklinde olmasa bile Wal-Mart gibi başka oyuncuların Türkiye’ye gelme ihtimali var mı?
Sanmıyorum. Dediğim gibi üç büyük zaten burada mevcut. Bir pazara girerken bu oyuncular zaten varsa, sonradan gelecek olan için de bir caydırıcılık unsuru oluyor aslında. Türkiye daha o kadar büyük bir pazar değil ve bu nedenle de başka oyuncuların buradaki büyüklere bakarak biz de girelim diyeceğini düşünmüyorum.
Ama elbette belli de olmaz. Bu dinamik bir durum. Sadece perakendecilik alanında değil başka pek çok sektörde Türkiye dikkat çekmeye, öne çıkmaya başladı. İnsanlar Türkiye’ye bakmaya başladılar.
ORGANİZE PERAKENDECİLERİN PAYI BÜYÜYECEK
Sektörün gelecekte nasıl bir potansiyele sahip olmasını, nasıl şekillenmesini bekliyorsunuz?
Organize ve organize olmayan perakendeci ayrımından yola çıkarsak organize perakendecilerin payının mutlaka büyüyeceğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye çok dinamik, büyüyen bir ülke. Modernleşme süreci giderek artıyor. Batı ülkelerine daha çok yaklaşıyor. Nüfus artıyor, kadınlar iş hayatına daha fazla giriyor. İnsanlar alışverişe kaliteli zaman harcamak, bir kere gidip her şeyini almak ve aynı zamanda da neşeli bir ortamda olmak istiyor. Bu şekilde baktığımızda organize ticaretin payının büyüyeceğini kesinlikle belirtebilirim.
Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde kayıt dışının azaltılması hükümetin hedeflerinden biri. Bu konuda da küçük ama önemli adımlar atılıyor. Örneğin bazı ürünlerin KDV oranlarında indirim yapıldı. Bunlar da yine organize ticarete doğru bir kayış olmasında etkili olacak.
Ayrıca Türkiye’de ciddi bir işsizlik oranı var. İlk bakışta organize olmayan perakendeciler bu işsizliği absorbe ediyor gibi görünüyor. Ama baktığınızda olması gereken organize ticaretin büyümesi, işsizliğin azalması ve bu tarafta çalışan insanların daha iyi şartlarda çalışmaları. Yaklaşık 130 bin bakkal var ve çalışma şartları çok zor. İstihdamın artması ile bu sayılar da azalacağı için organize ticaret daha sağlıklı büyüyecektir.
OLMADIĞIMIZ BÖLGELERE AĞIRLIK VERECEĞİZ
Yeni dönemde hangi bölgelerde büyümeyi hedefliyorsunuz? Yurtdışında Ramstore ile nasıl bir büyüme stratejisi izleyeceksiniz?
Türkiye’de her tarafta yer bakıyoruz. Mevcut olduğumuz şehirlerde ya da hiç olmadığımız şehirlerde yer arıyoruz. Kısa zaman önce Niğde ve Trabzon’da iki mağaza açtık. İşimizi yapacak uygun bir mekan ve potansiyel olduğu sürece her yeri değerlendiriyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde daha da güçlenebiliriz. Bazı şehirlerde yokuz. Örneğin Urfa ve Mardin üzerinde düşünmekte olduğumuz iller. Bundan sonra yer almadığımız şehirlere ve bölgelere ağırlık vermeyi düşünüyoruz.
Yurtdışında çalışmakta olduğumuz ülkeler dışında Ukrayna ve Suriye’yi yakından izliyoruz. Buralar da potansiyeli olan pazarlar. Beşinci ülke olan Makedonya’da da şu anda bir alışveriş merkezi inşa halinde. Mayıs sonunda bitecek ve yaz aylarında da açılacak. Ramstore’ların sayısını arttıracağız.
OPERASYONEL ANLAMDA HAREKETE GEÇİLMELİ
Bir dönem perakendede satış kârlılığı değil finansal kârlılık öne çıkmıştı. Bugün durum nasıl? Sektörde operasyonel kârlılık ne düzeyde?
Paradan para kazanma dönemi Türkiye’yi çok ciddi krizlere ve gerilemelere götürmüştü. Yüzde 30-40 reel faizin konuşulduğu bir dönemde ticaretle uğraşan bizlerin ötesinde sanayiciler bile sanayiciliklerini unutmuş, paradan para kazanmaya çalışıyordu. Bunun acıları çekildi. Bu dönemde para operasyondan değil peşin satıştan gelen parayı vadede değerlendirerek kazanılıyordu.
Artık enflasyonun tek haneli rakamlara gerilemesi, faizlerin düşmesi ile finansal getiriler elbette çok azaldı. Büyümek, kalkınmak ve verimli çalışmak istiyorsak operasyonel anlamda harekete geçmek şart. Migros’da da operasyon kazancına yönelik ciddi gelişmeler gözleniyor. 3 yıl önce 0.5 puan olan operasyon kazancı 2003’te 1.3, 2004’te ise 2.8 seviyelerine yükseldi. Bunlar dünya rakamlarına yaklaşan rakamlar.
Aziz Bulgu’ya göre Migros’un tedarikçi sayısı. Bulgu, “Yeni tedarikçilere açığız, bize ulaşabilirler” diyor.
Migros’un 3 yıllık planı
200 milyon dolar
Yurtiçi ve yurt dışında yapılacak yeni yatırım tutarı…
Operasyon karlılığı artıyor
% 2.8
Migros’un 2001 yılında yüzde 0.5 olan operasyonel karlığının 2004 sonu itibariyle ulaştığı düzey…
N. ASLI TEKİNAY
atekinay@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?