1 Dakikalık Kesintiye 6 Milyon Dolarlık Bedel

Koray Çandır / SBS Türkiye Planlama ve Pazarlama Müdürü Aslında önemi önceden de biliniyordu. Fakat sonuçları ardarda gelen beklenmedik olaylarla daha da iyi anlaşıldı. Deprem, yangın, virüs ya d...

1.02.2003 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Koray Çandır / SBS Türkiye Planlama ve Pazarlama Müdürü

Aslında önemi önceden de biliniyordu. Fakat sonuçları ardarda gelen beklenmedik olaylarla daha da iyi anlaşıldı. Deprem, yangın, virüs ya da diğer etkenler… Şirketler, artık ellerindeki bilginin değerini daha iyi biliyor, onların başına gelebilecek tehlikelere karşı önlemler alıyor. “İş sürekliliği” konsepti bu nedenle hızla önem kazanıyor. Böylece, olası tehlikelerde milyonlarca dolara varabilecek kayıplar da önceden engelleniyor. SBS Türkiye Planlama ve Pazarlama Müdürü Koray Çandır, “Bu kayıp örneğin aracı kurumlar sektöründe 1 dakikada 6 milyon dolara kadar çıkabilir” diyerek konunun önemine dikkat çekiyor.

Bilgisayar sistemleri ve iletişimdeki ciddi aksamalar şirketlerdeki işleyişi önemli ölçüde etkiliyor. Fibre Channel Endüstri Birliği’nin yaptığı bir araştırmaya göre, felaket durumunda bir şirketin bir saatte uğrayacağı kayıp kargo şirketinde 28 bin dolar iken, menkul değerler şirketinde 6 milyon doları bulabiliyor.

Sektörel olarak büyük farklar içerse de şirketin işinin sekteye uğraması büyük zararlara neden oluyor. Amerikan şirketlerinin yüzde 43’ü bir felaket sonrasında yeniden iş yapamaz hale geliyor. “İyi de işin sürmesini engelleyecek kesintiler kaç kere başımıza gelebelir ki?” demeyin. Uzmanlar, 500 data merkezinden 1’nin her yıl bir kez yıkıcı felakete  uğrayacağını tahmin ediyor. Ciddi miktarda veri kaybına uğrayan şirketlerin ise yüzde 93’ünün 5 yıl içinde işlerini kaybedeceği söyleniyor.

Burada şirketlerin imdadına “iş sürekliliği” hizmetleri yetişiyor. Bir organizasyonun kritik iş süreçlerinin en uygun maliyetle, en uzun süre iş görür halde tutulması anlamına gelen iş sürekliliği planları, istatistiklere göre kayıpları yüzde 90 oranında azaltıyor. Burada amaç, olası bir kesintinin sonucunda yaşanacak olumsuzlukları kabul edilebilir seviyeye indirebilmek.

Veriler, bilgisayarların işlev dışı kalmasının Amerikan şirketlerine yıllık 4 milyar dolara malolduğunu gösteriyor. Rekabetin yoğun yaşandığı iş dünyasında bu rakamlar önemli. Sistem ve verilerin yeniden kurulmasının maliyeti şirketler için oldukça yüksek. Direkt olarak mali yönden tanımlanamayan maliyetler de büyük hasarlara yol açıyor. Bunun sonucunda şirket; hoşnutsuz müşteriler, hissedarların güven duygusunda ve imajda kayıp, rekabet edebilmenin sınırlanması gibi süreçleri yaşamak zorunda kalıyor.

SBS Stratejik Planlama ve Pazarlama Müdürü Koray Çandır, çalışanlar üstünde de iş sürekliliğinin etkisi olduğunu söylüyor. Çandır, “Müşteri ve tedarikçilerin iş süreçlerinde kesinti olması da sorunlara neden olabiliyor. Kesintileri telafi etmek amacıyla yasal yollara başvurulabiliyor” diyor.

Çandır, iş sürekliliği hizmetlerini sigortaya benzetiyor. SBS gibi çözüm sunan şirketleri de bu işin experi olarak nitelendiriyor. Koray Çandır’ın iş sürekliliği hizmetleri ve bu hizmetlerin şirketler açısından önemi konusunda Digital’e verdiği yanıtlar şöyle;

Bilginin iş süreçlerindeki somut etkisini ölçebilmek mümkün mü?

Bu çok önemli bir konu. Kişinin sahip olduğu varlıkların bilincinde olması gerekiyor. Çoğunlukla insanlar bir şeyleri kaybettikten sonra onun değerinin farkına varır. Bunu şirketlerle de ilişkilendirmek mümkün. Firmalar bilançolarında birçok varlık kalemini fiziki olarak gösterebiliyor.
Şirket için bu varlıkların mali değeri var. Bunun yanında şirketlerin bir de entelektüel sermayeye sahiptirler. Bu şirketlerin genellikle BT ortamında saklanan verileri, bilgisi hatta daha önemlisi bilgi birikimi var. Bunlar, artık şirketlerin değerlerinin büyük bir kısmını oluşturuyor.

Varlıklar arasında yer alan bilgi birikimi şirketleri nasıl etkiliyor?

Şirketlerin bilançolarında yer alan varlıklarıyla, entelektüel sermayelerini karşılaştırdığımızda bilançonun yüzde 20, entelektüel sermayenin ise yüzde 80 oranında şirket değerini belirlediğini görüyoruz. Entelektüel sermayeden kastımız da; şirketin sahip olduğu kaynaklar, o kaynakların sahip olduğu bilgi birikimi, iş süreçleri, metodolojiler, müşteri ilişkileri, müşteri bilgisi ve verisi.

Bilginin evrimleşme sürecinden söz edebilir miyiz?

Şirket açısından bilginin önemi çok eskilere dayanıyor. Bunun için sahip olunan alt yapının gelişmesiyle bilginin de evrimleşmeye başladığını söyleyebiliriz. Artık bilginin kullanımı daha etkin sağlanıyor. Bu nedenle şirketler bu bilgilerin geri dönüşünü değerlendirir hale geldiler. Şirketler bilgiyi değerlendirmek için hangi uygulamaya yatırım yapması gerektiğini düşünüyor.

Bu yatırımın geri dönüşü de ölçülebiliyor. Geçmişte bu duruma pek fazla rastlanmıyordu.

Günümüzde daha fazla sorgulanmaya başlandı. Bir de tabi 2000’li yıllarda internet üzerindeki uygulamaların artması şirketlerin bilgilerini çoğaltmak için yaptığı çalışmaları da etkiledi.

İş sürekliliği nedir? Şirketler için ne anlama geliyor?

İş sürekliliği şirketlerin bir felaket anında sahip oldukları kritik iş fonksiyonlarının kesintisiz devam etmesini sağlıyor. Dünyada özellikle 11 Eylül olayından sonra daha da önemi kavranmış bir durum. Türkiye’de ise 17 Ağustos depremi şirketleri bu yönde düşünmeye itti.

Burada önemli olan, şirketin elindeki uygulamanın önemini anlaması. Bu konuda hizmet sunan SBS gibi şirketlerin bilinirlik yaratma yönünde bir faydası olabilir. Baktığımız bazı şirketler için müşteri bilgisi önemli iken, başka şirketler için arada gerçekleşen işlem daha önemli olabiliyor.

Örneğin, bir menkul değerler şirketi açısından müşterilerin gerçekleştirmiş olduğu finansal işlemler çok kritik öneme sahiptir. Bunların bir saatlik kaybı belki milyonlarca dolarlık zarara götürebilir şirketleri. Bu açıdan şirketlerin yürüyen süreçleri kaybolduğunda bunların hangilerinde geriye dönüşün kritik olduğunu anlamaları çok önemli.

Biz konuya bu açıdan yaklaşıp şirketleri bilinçlendirmek için hizmet veriyoruz. Aslında işlem; danışmanlıkla başlayan, o gerekli yapının planı, tasarımı ve kurulumu ile devam eden bir süreç içeriyor. En son da buradaki bilgilerin tamamının ayakta tutulmasını sağlayan bir çözüm sunuyoruz.

Şirket için verilerin kaybedilmesinin tek nedeni felaketler midir?

Doğal afetler, donanımsal kesintiler, şirketin sahip olduğu kaynakların belli bir nedenle sisteme zarar vermesi ve virüsler de bu etkiyi yaratabilir.

Şirketlere bu felaketlerin somut zararları ölçülebiliyor mu?

Şirket açısından bir felaket durumunda sahip olduğu süreçleri kaybetmenin bir maliyeti var. Hisse senedi piyasasında yapılan işlemlerin bir saatlik bir kayıpla karşı karşıya kaldığını düşünün. Bu şirket için tam bir felaket olur. Dolayısıyla, bu durumun kurumun yaptığı işe ve sektöre göre değişiklik gösterdiğini söyleyebiliriz. Burada önemli olan kaybın maliyetini çok iyi tespit edip, o maliyetle müşteriyi yüzleştirmek.

Bunun bir optimum noktası var mı?

Hepsinin bir optimum noktası var. Siz 150 bin dolar kaybedeceksiniz diye 1 milyon dolarlık bir yatırım yapmaya razı olmazsınız. Diğer yandan 40 bin dolarlık bir yatırımla da 6.5 milyon dolarlık bir süreci riske atmak istemezsiniz. İki tarafı da var bu işin.

Bu yüzden biz şirketle birlikte yaptığımız çalışma sonucunda bunun optimum noktasını bulup ona göre hizmet sunuyoruz.

Peki maliyeti yaratan faktörler neler?

Sunucunun üzerinde çalışan uygulamanın aynısının öbür tarafta olması, sunucunun üzerinde çalışan tüm verilerin gerçek zamanda diğer tarafta kullanılabilmesi yüksek maliyet yaratıyor. Bu verinin ne kadar kritik olduğuna göre müşterinin karar verebileceği bir konu. Sunucunun üzerinde çalışan veriler haftada bir, günlük, saatlik ya da anlık olarak yedeklenebilir. Bu seçim de tabi ki IT maliyetini artırıyor. Ne kadar gerçek zamanlı işlem yedeklenirse maliyet o kadar artar.

Yedekleme dışında iş süreklliği için başka bir yöntem var mı?

Yedekleme burada örnek aslında. Yedekleme genel olarak iş sürecinin yedeklenmesi demek. Burada mutlaka bir veri yedeklemesi olması gerekmiyor. Firmalar çeşitli departmanlara ayrılırlar. Departmanların kullandığı telefon altyapısı bile bu iş süreçlerini destekleyen teknolojik bir süreçtir. Telefon sisteminin gitmesi satış yapan insanlar için bir felaket anlamına gelebilir.

Burada şirketlerin ne kadar zamanda, ne kadar kayıpla karşı karşıya kaldığını bilmesi gerekiyor.

Sizin çözüm sunduğunuz müşterilerinizle yaşadığınız süreç nasıl işliyor?

Bizim sistemimizde şirketin ana süreçleri, müşteriyle birlikte bloklar halinde ortaya çıkarılıyor. Daha sonra bu sistemin hangi uygulama programlarıyla çalıştığı ve bu programların hangi donanımsal süreçlerin üstünde bulunduğu araştırılıyor.

Ön planda çalışan mutlaka bir makine ya da network olmayabilir. Ağ omurgası ile çalışan bir süreç de olabilir. Bir şirketin ana ve uçlardaki sistemleri çalışıp ağ omurgası işlemiyorsa bu firma için büyük sorun yaratır. Bu nedenle bu firmaya ağ omurgasını yedeklemeye yönelik çözümlerle gitmek gerekir. 

Biz müşteriyle, hatta onun çeşitli departmanlarıyla oturup birlikte karar veriyoruz. İş sürekliliğinin sadece bilgi işlem merkezi kurtarılması olarak algılanması oldukça yanlış. Müşteri hangi iş süreçleriyle çalışıyorsa, o iş süreçlerinin kurtarılmasına yönelik bir çalışma yapılması gerekir. Departmanların hangi işlerle çalıştığı incelenir. O işlerin başına gelebilecek zararları ölçebilen metodolojiler vardır. Bu metodolojilerle hangi sürecin durması halinde ne kadar zarar görebileceği tespit edilir.

Sonra o sürecin hangi donanım veya BT bileşenlerle desteklendiğinin ve bu bileşenlerin ne kadar risk altında olduğunun bir analizi yapılır. Risk analizine göre de riskli olan sistemler felaketin olmasını beklemeye de gerek kalmadan koruma altına alınır.

İŞ SÜREKLİLİĞİ KONSEPTİ CEBIT 2003’E DAMGASINI VURACAK

İş sürekliliği kavramının yeni yeni konuşulmaya başlandığını görüyoruz. Bu konuda eskiden de bir bilinç yok muydu?

Şirketler mutlaka kendilerini garantide hissedecekleri çalışmalar yapıyorlardı. Bizim çözüm sunduğumuz müşteriler de kendi iş süreçleri için önceden bazı hizmetler almış oluyorlar zaten. Bu hizmetlerin bazısı gereğinden fazla, bazısı da yetersiz oluyor. Biz burada denge kuruyoruz. Müşteriye en iyi çözümle gidiyoruz.

Felaket kurtarması ise bunun sadece bir parçası. Sonuçta bir elektrik kesintisi de işi aksatır ama bir felaket değildir. Bir UPS koyarsanız, önlem almış olursunuz. Elektrik kesintisine karşı sisteminizin bir saat kadar çalışmasını sağlarsınız. Jeneratör ise ilave bir önlemdir. Bu gerekli midir noktasının analiz edilmesi gerekir.

Bu konuda bilincin geliştiği söylüyorsunuz. Dünyada bu sistemi uygulayan şirket örnekleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cebit 2003’te incelenecek konulardan bir tanesi de İş Sürekliliği kavramı. Bu durum gün geçtikçe bu konuya olan ilginin arttığının bir kanıtı. Dolayısıyla, bu bilincin son yıllarda daha da arttığını söyleyebiliriz. SBS;  Belçika, Almanya, Avusturya’da çeşitli müşterilere bu konuda hizmet veriyor. Türkiye’de ise BP gaz müşterilerimiz arasında yer alıyor. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz