Bilişimde yabancı sermaye uzun zamandır var. HP’den IBM’e, Microsoft’tan Cisco’ya pek çokları yıllardır Türkiye’deler. Ancak hala gelmeyenler de var. Türkiye’nin son yıllarda olumlu sinyaller veren...
Bilişimde yabancı sermaye uzun zamandır var. HP’den IBM’e, Microsoft’tan Cisco’ya pek çokları yıllardır Türkiye’deler. Ancak hala gelmeyenler de var. Türkiye’nin son yıllarda olumlu sinyaller veren ekonomik ortamı ve AB süreci onların da iştahını kabartıyor. Daha önce distribütörler aracılığıyla ürün ve hizmet sunan bazı firmalar, Türkiye’de şirket kurmak istiyor. Bazıları mevcut operasyonları için yeni yatırım planları yapıyor. Gözler ise öncelikle temsilcilik düzeyinde Türkiye’de bulunan Apple ile dünya devi EDS’nin üzerinde…
Bir bilişim şirketinin genel müdürü, “Dünyanın önde gelen şirketlerinden bazıları hala Türkiye’ye yatırımcı olarak gelmedi. Düşünün, Apple bile Türkiye’de distribütör olarak temsil ediliyor” sözleriyle önemli bir saptama yapıyordu. Ona göre, Türkiye’ye yatırım yapması gereken çok sayıda bilişim şirketi vardı. Bunlardan bazıları da Apple gibi temsilcilik düzeyinde faaliyet gösteriyordu ve hızlı bu konumlarını değiştirmeleri gerekiyordu.
İşin doğrusu dünyanın en büyük bilişim şirketleri sıralaması incelendiğinde, bu saptamanın doğru olduğu ortaya çıkıyor; “Türkiye’ye gelmeyen daha çok yabancı bilişim devi var”… Oysa, Türkiye’de bilişim sektörünün öncülüğünü yapanlar arasında başı hep yabancılar çekti. Zaten uzun süre de sektörde yabancıların hakimiyeti yaşandı, yerliler oyuna sonradan katıldı. HP’den IBM’e, Microsoft’tan Cisco’ya kadar pek çok dev teknoloji şirketi bundan 15-20 yıl öncesinde Türkiye pazarının potansiyelini gördüler ve yatırım yaptılar.
Zaman içerisinde onları yerliler izledi. Yabancıların açtığı yolda, şimdi artık yerlilerin yurtdışına açılmaları gündemde. Türkiye’nin bilişim ihracatı tartışılıyor. Durum böyleyken, dünyanın ilk 100 bilişim şirketi sıralamalarına baktığımızda, hala Türkiye’de olmayan firmalar görüyoruz. Global pazarın dev şirketlerinden pek çoğu hala Türkiye’de yoklar. Bazıları sadece distribütörler aracılığıyla varlığını sürdürüyor. Bazıları gelip gitmişler…
Şüphesiz bu durumda Türkiye’nin bugüne kadar süregelen istikrarsız ve riskli ortamı var. Ancak, şimdi işler biraz daha farklı. Türkiye’nin ekonomik konjonktürü giderek düzeliyor. Avrupa Birliği’ne uyum da bu süreci destekliyor. Bu da yabancıların gözlerini tekrar Türkiye’ye çevirmelerine bir neden olarak görülüyor. Bir çoğu da zaten böyle yapıyor. Türkiye’de bugüne kadar sadece küçük bir temsilcilikle var olan şirketler, kendi şirketlerini kurmanın yollarını arıyorlar. Örneğin, dünya donanım devi Acer, bir dönem şirket kurup sonra gittiği Türkiye’ye yeniden dönmek istiyor. Dell, dünyada başarılı olmuş direk satış modelini Türkiye’ye getirerek, gelecek planları yapıyor. Yükselen telekom sektörü, dünya telekom devlerini çekiyor. Türk Telekom’un talipleri arasında global pazarın dev oyuncuları da var.
Dünyada en çok okunan iş ve ekonomi dergisi BusinessWeek’in Info Tech 100 (En büyük 100 bilişim firması) sıralamasından yararlanarak bir çalışma hazırladık. Cirolarına göre ilk 50 firmanın Türkiye operasyonlarını inceledik. Önümüzdeki döneme yönelik planlarını araştırdık. İşte dünyanın en büyük 50 bilişim şirketinin Türkiye planları…
Uzun yıllardır buradalar
Türkiye’nin potansiyelini çok önceden görüp uzun yıllardır Türkiye pazarında faaliyet gösteren şirketler var. IBM, HP, Intel, Microsoft gibi dünya devi şirketler uzun yıllardır, üstelik bizzat kendi sermayeleriyle Türkiye’de bulunuyorlar. Bunların içerisinde bazılarının Türkiye’deki operasyonlarını bölge merkezi olarak da konumladıkları görülüyor. Örneğin Intel’in Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Türkiye’ye bağlı olarak çalışıyor.
Bu şirketlerin çoğu Türkiye’de uluslararası operasyon içerisinde örnek gösterilen başarılara da imza atıyorlar. Örneğin, HP Türkiye, bağlı bulunduğu bölge içerisinde şirketin en başarılı pazarlarından biri konumunda. Oracle, 1989 yılından bu yana Türkiye'de. Ankara ve İstanbul ofislerinde 140'ın üzerinde çalışanı olan Oracle Türkiye'nin, ülke genelinde 175 iş ortağı bulunuyor. Şirketin, kamudan finansa pek çok sektörde 2 bin 500'ü aşkın müşterisi var.
Dünyanın bir numaralı yönetim ve teknoloji danışmanlığı şirketi Accenture da, Türkiye pazarının potansiyelini önceden görenlerden... Accenture dünyanın 48 ülkesinde 110'dan fazla ofisle faaliyet gösteriyor. Danışmanlık, teknoloji ve dış kaynak kullanımı alanlarında global pazarın en güçlü oyuncularından biri olan şirket, 1996 yılından bu yana da Türkiye pazarında.
Distribütörleri tercih ediyorlar
Türkiye’deki yabancı sermayeli bilişim firmalarının bir kısmı da distribütörler aracılığıyla pazarda varlık göstermeyi tercih ediyorlar. Bunların içerisinde uzun yıllardır Türkiye pazarında olan ama kendi şirketini kurmak yerine, distribütörlük şeklinde yoluna devam Apple gibi firmalar da var. Apple Türkiye’de uzun yılardır Bilkom ortaklığı ile ürün ve hizmet sunuyor. Ancak, son dönemde şirketin global pazarda iPod ile yakaladığı başarı ve bununla gelen yeni vizyonu, Türkiye’deki faaliyetlerine de yansımış durumda. Apple’ın önümüzdeki döneme yönelik pazar beklentileri oldukça yüksek. Pazarlama faaliyetlerini ve dağıtım ağını geliştiren firma, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de farklı bir yön çiziyor.
Dünyanın en büyük bilgisayar üreticisi Dell Computer de Türkiye pazarında uzun yıllardır distribütörleri aracılığıyla satış yapıyor. Türkiye'ye ilk kez 1997'de Sentim ile distribütörlük anlaşması imzalayarak gelen şirket, 2003 yılında temsilci ofisini kurdu. Bugün Koçsistem, Meteksan Sistem ve Datacore şirketleri, Dell’in ana distribütörleri olarak faaliyet gösteriyorlar. Son olarak Boğaziçi Yazılım’la bir işbirliği gerçekleştiren Dell, dünyada başarıyla uyguladığı direk satış modelini de Türkiye’ye getirdi. Ama hala şirket olarak sadece küçük bir temsilcilikle yetiniyor.
Yeniden gelmeyi planlayan var
Acer, Türkiye pazarını ilk keşfedenlerden biri. Şirketin Türkiye macerası 80'li yılarda başladı. Çeşitli distribütörle çalıştıktan sonra 1994 yılında bir iletişim ofis açtılar. Ardından yerel bir ortak seçip, yüzde 50-50 ortaklık kurarak Türkiye’de şirket kurdular. İhlas/Acer adı altında kurulan bu şirketin faaliyetleri 2001 yılına kadar devam etti. Sonra şirket bir isim değişikliğine gitti ve Infronic adını aldı.
Kısa süre önce bu şirketin hisselerini Meteksan Sistem satın aldı. Infronic, şu anda Acer ile birlikte başka markaların da dağıtıcılığını yapıyor. Acer’ın ise Infronic’ten başka 2 ayrı distribütörü daha var. Bu yıllar içerisinde şirketin vizyonu da önemli ölçüde değişti. Artık Amerikan tarzı bir yaklaşımla yönetilmeye başlayan şirket, Avrupa pazarında da çıkış yakaladı. Şirketin yeni vizyonu doğrultusunda Türkiye pazarında yeniden kendi şirketini kurması bekleniyor. Şirketin halen bir temsilci atama çalışmaları sürüyor.
Global oyuncular dünya pazarlarına yatırım yaparken genellikle önce bir temsilci atıyorlar. Sonra da bir adresleri olsun diye küçük bir ofis açıyorlar. Birkaç yıl pazarı inceledikten sonra gerçek yatırım kararını alıyorlar. Türkiye’ye bu şekilde yaklaşan çok sayıda firma var. Kriz dönemlerinde gelip gidenler oldu. Bunlar içerisinden de bazılarının son dönemde Türkiye pazarını yeniden inceledikleri biliniyor.
Yeni entegratörler gelecek
Önümüzdeki dönem yeni yabancı sermayeli şirketleri Türkiye pazarında görmeye devam edeceğiz. Özellikle sistem entegrasyonu ve outsourcing hizmetlerinde faaliyet gösteren pek çok yabancının, Türkiye pazarını yakından izlediği biliniyor. Fortune 500 sıralamasında 87. sırada olan ve tüm dünyada toplam 117 bin çalışanı bulunan EDS beklenen oyunculardan sadece biri.
Diğer yandan Carrefour gibi uluslararası dev perakende zincirlerinin Türkiye’deki başarısını yakından izleyen diğer global perakendecilerin de Türkiye pazarına yatırım hazırlığında olduğu biliniyor. IKEA kısa süre önce geldi. Tesco Kipa’yı satın aldı. Wal-Mart’ın girişimleri artık herkesçe biliniyor. Bilişim sektörü, Türkiye’ye yatırım yapan ya da yapacak olan yeni perakendecilerden sonra, onların bilişim tedarikçilerinin de Türkiye pazarına girmesini bekliyor. Bu önümüzdeki dönem Türkiye’de pek çok yeni perakende teknoloji markasını görebileceğiz anlamına geliyor.
Telekomcular gelmek istiyor
Son yıllarda tüm dünyada telekomünikasyon sektörü büyük bir atak içerisinde. Özellikle mobil iletişim tarafında pek çok yerel operatör dev büyüklükteki şirketlere dönüşmüş durumda. En iyi 100 bilgi teknolojileri şirketi sıralamasında da, telekom operatörlerinin sayıca fazla olması dikkat çekiyor. Bunlar içerisinde Turkcell de var. Türkiye’nin lider mobil operatörü Turkcell, gelirlerine göre InfoTech 100 sıralamasında 72. sırada yer alıyor.
Listedeki tanıdık bir diğer isim de Turkcell’in ortağı TeliaSonera. Son olarak Türkiye pazarındaki varlığını güçlendirmek üzere Turkcell’deki hisselerini artırmayı planladığını açıklayan İskandinav telekom devi, bugün Baltık bölgesinin en büyük telekom operatörü konumunda.
Türkiye pazarını yakından izleyen başka oyuncular da var. Örneğin İspanyol telekom devi Telefonica, bugün Türk Telekom’un taliplerinden biri. Son dönemde internet ve genişbant hizmetleriyle öne çıkan operatörün bir de cep telefonu şirketi var. Telefonica Moviles adlı bu şirket de dünyanın ilk 50 büyük BT şirketinden biri arasında yer alıyor. Telefonica’nın Türk Telekom girişimi olumlu sonuçlanırsa Telefonica Moviles’in de Türkiye pazarına yönelik plan yapabileceği düşünülüyor.
Mobil operatörler ise, hali hazırda çok fazla oyuncuyu kaldırmayacak olan Türkiye pazarıyla ilgilenmiyorlar.
TÜRKİYE’DE ÜRETİM UZAK BİR HAYAL
2 TEMEL STRATEJİ VAR Dünyada uluslararası şirketlerin stratejisi ikiye ayrılıyor. Bir kısım gelişmiş ülkeleri, bir kısım da Güney Amerika, Rusya, Asya Pasifik ve Afrika gibi gelişmekte olan coğrafyaları hedefliyor. Eğer şirketin kuruluşunda, misyonunda gelişmiş ülkelere göre hedefler varsa, şirket üretimden satış ve desteğe kadar gelişmiş ülkelerde konumlanıyor. Ta ki, oradaki pazar paylarında doygunluk yaşayana kadar. Firmanın hedefinde yaygınlaşma varsa, değişik coğrafyalara yayılmak şeklinde gelişim gösteriyor. Bunu daha çok tüketiciye yönelik ürün sunan şirketlerde görüyoruz. Örneğin fotoğraf makinesi ya da cep telefonu üreten şirketler nüfusun çok olduğu yerlere yayılabiliyorlar.
ÜRETİCİLER GELMİYOR Üretim ağırlıklı firmalar Türkiye’ye maalesef gelmiyor. Burada kaçırdığımız tren, bugün Polonya, Çek Cumhuriyeti, hatta son yıllarda da Slovakya’ya uzanmış durumda. Üretim yapan şirketler yatırım için teşvik istiyorlar. Sadece “biz size gümrüksüz açalım bu alanı” demek yeterli olmuyor. Bunun üzerine ilave olarak, hükümetlerden katkı almak istiyorlar. Şu andaki mevzuatlar zarar vermeyecek düzeyde ama fayda getirmiyor. Bu nedenle örneğin Türkiye’de PC üretilmiyor. Firmaların üretimlerinin Türkiye’ye gelmesi şimdilik uzak bir hayal. Diğer yandan ileri teknoloji firmalarının İsrail’e kaydığını görüyoruz. Ar-ge yatırımları burada yoğunlaşıyor. Türkiye’de bu tür bir gelişmeyi otomotivde gördük.
HALA FIRSAT VAR HP ve benzeri firmalar Türkiye pazarına 15-16 sene önce geldiler. Bu şirketlerde üretilmiş ürünlerin yaygın kitlelere satış hedefi var. Satış öncesi ve satış destek konusunda hükümetimiz de bugün iyi davranıyor. Belirli yaptırımlar var. Diğer yandan bu firmalar lokal yöneticilerin de desteğini alarak dünyadaki stratejilerini Türkiye’ye uyarlıyorlar. Hatta lokal ürünler geliştiriyorlar. Türkiye pazarı için hala fırsat var. Özellikle üreticiler tarafında, ürünlerin yaşam döngüleri yurtdışında son evrelere geldiği için şirketler gelişen ülkelere yönleniyorlar. Pozitif ortam devam ederse kaliteli iş gücümüzün de kanıtlanmasıyla birlikte Türkiye’ye de yönlendirmeler olabilir.
OLUMLU TABLO YENİ YATIRIMCILARI ÇEKEBİLİR
İŞ DÜNYASI KABUK YENİLİYOR Dünya çapındaki büyük firmaların Türkiye’de faaliyet göstermeleri öncelikle kendi şirket politikalarının doğrultusunda alacakları bir karar. Ancak önemli bir nokta da ekonomik istikrarın sürdürülebilir özelliğe sahip olması. Türkiye’de, belirli aralıklarla yaşanan ekonomik krizler, istikrarlı bir yapı arayan büyük şirketleri ülkemizden uzaklaştırıyordu. Tüm sektörler için geçerli olan bu durum, Türkiye’nin gösterdiği ekonomik performansla değişmeye başladı. Özellikle KOBİ’lerin bilişim alanında yaptığı yatırımlar ve kamu sektöründe e-dönüşümle yaşanan büyük değişim iş süreçlerini verimli kılması açısından kayda değer gelişmeler. Kabuğunu yenileyen iş dünyası , büyük şirketlerin Türkiye’de yer almaları için de uygun bir ortam sunacak.
İSTİKRARLI BÜYÜME İstikrarlı bir büyüme trendine giren ekonomi, Avrupa Birliği yolunda atılan adımlar ve bu çabalarla koşut olarak gelişen bilişim sektörü verileri Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen şirketler için olumlu izlenimler sunuyor. Dünyanın en büyük 100 şirketinin Türkiye’ye bakışını da bu açıdan değerlendirebiliriz. Olumlu tablo yeni yatırımcıları çekebilir. Microsoft Türkiye’de on yıldan fazla süredir faaliyetlerini sürdürüyor ve Türkiye ekonomisinin büyük bir potansiyel barındırdığına inanıyor. Türkiye’nin bilişimle kalkınması vizyonuna sahip bir şirketiz. Bu nedenle Microsoft Türkiye ve ekosisteminde yer alan iş ortakları olarak, 1993 yılından bu yana kişilerin ve kurumların gerçek potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için çözümler sunuyoruz.
HANDE D. SÜZER
hdemirel@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?