Bilişim Sektörü 2000’i Yakalayacak

Mustafa Çağan / SBS Türkiye Genel Müdürü    Mustafa Çağan, SBS Türkiye’nin genel müdürü… Bilişim sektöründe büyüme döneminin başladığını söylüyor. Şirket olarak servis ihracatı, e-öğrenme...

1.07.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mustafa Çağan / SBS Türkiye Genel Müdürü  
 
Mustafa Çağan, SBS Türkiye’nin genel müdürü… Bilişim sektöründe büyüme döneminin başladığını söylüyor. Şirket olarak servis ihracatı, e-öğrenme ve kamuda ciddi projeler yaptıklarını söylüyor. Bu nedenle 2004 yılı için yüzde 80 büyüme hedeflediklerine dikkat çekiyor. Sektör geneli için de çok umutlu konuşuyor. 2000 yılını yakalayacaklarını belirtiyor ve hemen ardından da ekliyor: “Fakat bu kez 2000’deki gibi bir savurganlık söz konusu değil. Aksine 2004 ciddi yatırımların yılı oluyor.”  
 
Siemens Business Services Türkiye (SBS), ilk olarak sistem entegrasyonu alanında gerçekleştirdiği projelerle dikkat çekti. Ardından e-learning (e-öğrenme), offshoring(uzaktan hizmetler) gibi yeni kavramları Türkiye’nin gündemine yerleştirdi. 2004 yılı için yüzde 75 -80 oranında büyüme hedefleyen şirket, bu yıl pek çok yeni projeye de imza atacak. Son olarak 118 çağrı merkezi hizmetlerini devralmak üzere bir anlaşma imzalayan şirket, sadece bu projeyle yüzde 20’lik bir istihdam artışı da hedefliyor. SBS Türkiye Genel Müdürü Mustafa Çağan ise “Geçtiğimiz yıl yaşanan durağanlık sektörü çok ağır yaraladı. Bu yıl aynı zamanda yaralarımızı sarıyoruz” diye konuşuyor. Diğer yandan, 2004 yılında 2000 yılının rakamlarının yakalanabileceğine dikkat çeken Çağan, bu yıl hem kamuda hem özel sektörde çok sayıda katma değerli proje göreceğimizi söylüyor. Çağan şöyle konuşuyor:  
 
“2003 yılı, 2001’de yaşanan krizin en ağır halkasıydı. Pek çok şirket gibi SBS de çok düşük bir iş hacmi yarattı. Ancak 2004 yılına gelindiğinde çok farklı bir tablo görüyoruz. Hep 2004 daha iyi olacak dedik ve olumlu düşüncemizle aslında sektörü yönlendirmeye çalıştık. Gerçekten de bu yıl beklediğimiz şekilde gelişiyor. 2000 yılını yakalan bir yıl olma ihtimali yüksek.  Fakat bu kez 2000’deki gibi bir savurganlık söz konusu değil. Aksine 2004 ciddi yatırımların yılı oluyor. Hükümet stratejilerini belirledikten sonra, hızlı bir şekilde adım atmaya başladı. Bunun olumlu etkileri sürecek”.  
 
SBS Türkiye Genel Müdürü Mustafa Çağan ile IT sektöründe son tabloyu, öne çıkan alanları, beklenen projeleri ve SBS’in hedeflerini konuştuk. Çağan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:  
 
IT sektörü için 2003 yılı nasıl geçti?  
 
2003 yılı için önce Türkiye’den söz etmek gerekiyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de hükümetin stratejileri yeni beliyorlar olmasından dolayı genel olarak ekonomide yatırımlar açısından bir bekleme dönemi yaşandı. Bu özellikle de bilişim (IT) sektörü açısından bu şekilde gerçekleşti. Hükümet stratejilerini belirledikten sonra uygulamaların 2004’te hayata geçeceğini öngördük. Öyle de oldu. 2003’te IT’de PC satışlarında ilerlemeler oldu. Ancak, hizmetler tarafında özellikle kamu tarafında girişimde bulunulmadı. Özel sektör de, yeni hükümetin ne şekilde gideceğini bilmediği için temkinli davrandı. Dolayısıyla, 2003, 2001 kriziyle başlayan durgunluk döneminin en ağır halkasıydı. SBS de geçen yıl böyle bir pazarda düşük bir iş hacmi gösterdi.  
 
Durgunluk dönemi pek çok şirket için zorlu geçti. Siz bu dönemde neler yaptınız?  
 
Biz SBS olarak ihracat ayağını 2000 yılından beri hazırlıyorduk. Bu nedenle geçen yılı da ihracat tarafında gerçekleştirdiğimiz projelerle diğer şirketlere göre daha hafif atlattık. Bugün “Service Factory” adını verdiğimiz bir projemiz var. Bir çağrı merkezi projesi olan bu proje ile SBS’in dünyadaki tüm müşterilerinin tüm problemleri Türkiye’den giderilecek.  
Almanya ile çalışmalarımız başladı. İngiltere başlamak üzere. Hollanda, Belçika ve İsviçre arkasından geliyor. Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerine Türkiye’den destek veriyor olmak müthiş bir şey. Bu proje önümüzdeki yıllarda çok daha büyüyecek. Başka firmalar ve ülkeler de katılacak.  
 
2004 yılına gelindiğinde durum nasıl?  
 
2004 yılına gelindiğinde çok farklı bir tablo görüyoruz. Hep 2004 daha iyi olacak dedik ve olumlu düşüncemizle aslında bir anlamda sektörü yönlendirmeye çalıştık. Gerçekten de bu yıl beklediğimiz şekilde gelişiyor. 2000 yılını yakalan bir yıl olma ihtimali görüyoruz.  Fakat bu kez 2000’deki gibi bir savurganlık söz konusu değil. Aksine 2004 ciddi yatırımların yılı oluyor. Hükümet stratejilerini belirledikten sonra, hızlı bir şekilde adım atmaya başladı. Bunun olumlu etkileri sürecek.  
 
Kamu tarafındaki durgunluk tamamen sona erdi mi?  
 
E–devlet tarafında Avrupa Birliği’ne entegre olacak ülkelerin IT konusunda gelişmesini öngören Europa Plus’ın baskısı ve de hükümetin stratejileri doğrultusunda e-devlet entegrasyonu tarafında ciddi bir çalışma var. Bu alanda daha önceki hükümetler döneminde de çeşitli çalışmalar yapılmıştı. Ancak, bu kez bu çalışmalar e-dönüşüm kurulu tarafından, özel sektör de işin içine katılarak yapılıyor. Bu nedenle geçmiş dönemlere göre bu dönem çalışmalar daha başarılı sonuçlar verecek diye düşünüyoruz.  
 
Sadece bu yıl değil, önümüzdeki dönem de e-devlet entegrasyonu konusunda iyi adımlar atılacak. Türkiye, Avrupa ülkelerine göre IT sektörü tarafında oldukça geri durumda. Bu nedenle söz konusu çalışmaların yapılması artık bir zorunluluk diyebiliriz. Ancak, burada mutlaka koordinasyonlu hareket etmek gerekiyor.  
 
Kamu tarafında önemli bir ilerleme de e-imza konusunda yaşanıyor. Dijital imza Türkiye’de verimsizliği bertaraf edecek bir konu. Bunu da doğru ayağa kaldırmak gerekli. Burada bu işi yapabilecek şirketlerin, doğru bir mevzuatla çalışmasını sağlamak lazım. Bu konuda da telekomünikasyon grubu çok ciddi çalışmalar içinde.  
 
Özel sektörde neler oluyor?  
 
Özel sektör tarafında da çok ciddi gelişmeler var. Örneğin, son dönemde gaz dağıtım sektöründe yeni bir şekillenme yaşanıyor. Gaz dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesiyle, bir çok yeni şirket oluştu. Bu şirketler, devlete karşı taahhütlerini yerine getirebilmek için operasyonlarını çok verimli yapmak zorundalar. Bu sektör IT için çok ciddi potansiyel taşıyor.  
 
Finans sektöründe de önemli gelişmeler yaşanıyor. Bankalar 2001’deki krizi atlattı diyebiliriz. Şu anda artık yaralarını sarıp, verimliliği artıcı projelere girmeye başladılar. Outsourcing projeleri, bankalar arası ortak girişimler memnuniyetle izlediğimiz gelişmeler arasında.  
Aynı gelişmeler endüstri tarafında da yaşanıyor. Endüstri şirketleri de 2001’in yaralarını sarıp, verimliliği artırıcı projelere girdiler. Diğer yandan telekom, hareketliliğin yaşandığı bir diğer sektör. Telekom, liberalleşme ve yeni lisanslarla çok yeni bir sektör haline geliyor. Bir tarafta Türk Telekom kendini ciddi bir şekilde yeniliyor. Diğer tarafta lisans alan şirketler kendilerini konumlamak için IT konusunda ciddi yatırımlar yapıyorlar.  
 
2004 yılı SBS için nasıl geçiyor?  
 
2004 yılında yüzde 75 -80 gibi bir oranda büyümeyi hedefliyoruz. İstihdamımız artıyor. SBS’in yarattığı istihdamda 2004’te geçen yıla oranla yüzde 20’lik bir büyüme söz konusu. Bu yıl kamuda gerçekleştireceğimiz bir projeyle bu oran daha da katlanacak. Sonuçta 2004, SBS Türkiye için de çok iyi bir yıl olacak.  
 
SBS bu yıl en büyük satışını ve cirosunu gerçekleştirecek diyebilirim. Geçtiğimiz yıl yaşanan durağanlık sektörü çok yaralandı. Dolayısıyla rekabet de çok kırıcı oldu. Bu nedenle biz bu yıl bir yandan ciromuzu artırırken bir yandan da yaralarımızı sarıyoruz. Bu yıl ki büyümemizi karlı bir büyümü haline getirmek için çalışıyoruz.  
 
Yeni projeleriniz, hedefleriniz neler?  
 
SBS bu yıl da üç alanda çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Bu alanları ihracat, kamu ve özel sektör olarak sıralayabiliriz. İhracat tarafından yaklaşık 15 milyon dolarlık bir hacim bekliyoruz. Bunu katlayarak büyütmek için girişimlerimiz var.  Dünya pazarının trilyonlarca dolar olduğunu düşünürsek, Türkiye için sonsuz bir imkan var. Çağrı merkezi, server ve network management alanlarında servis ihracatımızı artırıyoruz.  
 
Bunların dışında e-öğrenme projelerinde de başarılı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Son olarak Malezya’daki okulların e-learning projesini aldık. Malezya hükümeti eğitim alanına 5 milyar dolar ayırmış durumda. Tüm okullarda e-öğrenmeyi yaygınlaştırmak için çalışıyor. Geçtiğimiz yıl bu proje için dünyanın her yerinden  60 firma arasından bizi seçtiler. Söz konusu proje 8. sınıfların matematik  ve fizik derslerinin IT ortamında interaktif bir şekilde öğrencilere verilmesini kapsıyor. Eğitimin içeriğini Türkiye’de Ankara Teknokent’teki  ekibimizle geliştirdik. Mayıs ayı içerisinde de teslimatını yaptık. Şu anda ekibimiz Malezya’da bir sonraki sınıfın ihalesi için görüşüyorlar. Burada öğrendiğimiz “know-how”ı, başka ülkelerde de uygulamayı planlıyoruz.  
 
Gündeminizde başka hangi projeler var?  
 
Vergi daireleri otomasyonun ikinci fazını yapmaya başladık. Bu, Türkiye’de vergi kaçağının önemli boyutta olduğu, vergi artırımı çalışmalarının ön planda olduğu bir dönemde, en önemli projelerinden bir tanesi.  Şu anda 360 tane farklı nokta sisteme entegre edilecek. Bu sayede de vergi kaçakları daha iyi kontrol edilebilecek. Sayın Unakıtan’ın bu konuda dirayetli girişimleri de bu projeyle desteklenmiş olacak. Bu projenin e-beyanname gibi kullanıcı tarafında, vergi dairesine gidip gelmeyi önleyici, verimliliği artıcı bir parçası da var. Türkiye için böyle bir projeyi yapmaktan gerçekten çok mutluyuz.  
 
Özel sektör için neler yapıyorsunuz?  
 
Çözüm tarafında SİNTUR gibi çok değerli bir şirket ile çalışıyoruz. SİNTUR’un Azerbaycan, Moldovya, Gürcistan ve Kazakistan’da kurduğu şirketler için tedarik zinciri yönetimi projeleri gerçekleştiriyoruz. Türk şirketlerinin uluslararası başarıları artıkça, Türkiye’den bu tip hizmetlerin geliştirilmesi çok daha önem kazanacak.  
 
Bankacılık tarafında dış kaynak kullanımı (outsourcing) nihayet gündeme geldi. Artık bankalar da kendi  ana işleri olmayan konuları outsource etmeye başladılar. Burada da başta ATM olmak üzere çeşitli projeler gerçekleştiriyoruz. Endüstri tarafında ERP’de son yıllarda çok büyük bir artış yok çünkü büyük firmaların hepsi bu sistemi kurdular. ERP’nin yerine artık daha katma değerli sistemlerde yükseliş var. Büyük şirketler artık tedarik zinciri yönetimi ile ERP’nin bir üst bacağı olan ve geleceğe yönelik karar almayı sağlayan “stratejik kurumsal yönetim” projelerine ağırlık vermeye başladılar. Özellikle büyük ve uluslararası şirketlerde bu iki alan yaygınlaşıyor. CRM de elbette çok ön planda olan alanlardan biri. Bunlar son dönemde öne çıkan ve SBS olarak bizim de sıkça proje geliştirdiğimiz konular arasında yer alıyor. Bu alanlarda önümüzdeki dönem de çok ciddi gelişmeler olacak.  
 
Sistem entegrasyonu pazarında ne gibi gelişmeler yaşanıyor; Pazar ne kadarlık büyüklüğe ulaştı?  
 
Sistem entegrasyonu bizim 8-9 senedir yaptığımız bir konu. Bu alanda daha önce İş Bulma Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Milli Emlak için yaptığımız projeler var. Türkiye için geçmişi olan bir konu. Sistemler karmaşıklaştıkça daha çok sayıda şirket, bu işi bilen firmalardan tek tek sistemlerini birleştirmeleri ve çalışır, kullanılır hale getirmeleri için anahtar teslim projeler istiyor. Türkiye’de ya da dünyada sistem entegrasyonu pazarı diye bir pazardan söz etmek çok mümkün değil. Çünkü, neredeyse tüm IT pazarını kapsayan bir konu. Bir başka kesit gibi görmek gerekiyor. Türkiye pazarında bizimle birlikte Meteksan ve Koçsistem en büyük oyuncular. Bunların dışında son dönemde yeni giren bazı oyuncular da var. Pazardaki hareketlilik devam ediyor.  
 
“118 ÇAĞRILARINI SBS YANITLAYACAK”  
 
Kamu tarafında son dönemde büyük projeleriniz var mı?
 
 
Kamuda gündemimizde olan çok önemli bir proje var. Çok yeni imzaladığımız bu projeyle, Telekom’un 118 hizmetlerini devir alıyoruz. Burada çok iyi seviyede bir hizmet vermek istiyoruz. SBS’in uzun yıllardır geliştirdiği çağrı merkezi deneyimlerini Türkiye’de telekomun hizmetine sunacağız. Bu proje sanıyorum Türkiye’de tek parça olarak bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük çağrı merkezi projesi. 118, günde 500 binin üzerinde çağrının geldiği bir merkez. Topladığımız zaman yılda 200 milyon çağrı söz konusu. Bu proje Türkiye’de yeni istihdam yaratılması açısından da önemli. 1000 kişilik bir istihdam söz konusu olacak. Bu insanları eğiterek, taahhüt ettiğimiz hizmeti veriyor olacağız.  
 
“TÜRKİYE, SBS’İN OFFSHORING MERKEZİ”  
 
SBS Türkiye, SBS’in global zinciri içerisinde nasıl konumlanıyor?
 
 
SBS aslında 9 senelik bir şirket. Bu kadar genç bir şirket olmasına rağmen dünyada ilk 10’da, Avrupa’da ilk 5’te anılıyor. Siemens’in de tecrübesiyle çok başarılı oldu. SBS’in bugün hedef aldığı iki pazar var. Kuzey Amerika ve Avrupa’da büyümeyi hedefliyor ve offshoring ile büyümeyi hedefliyor. Offshoring dediğimizde üç tane merkezden söz ediliyor. Bu merkezlerden biri Rusya, biri Hindistan ve diğeri de Türkiye. Şu anda Türkiye için çağrı merkezi, network yönetimi gibi uzaktan yapılabilen IT hizmetleri gibi belirli konular var. Dünyada bu konularda herhangi bir proje geliştirilirken hemen Türkiye işin içine alınıyor. Türkiye daha uygun fiyatlı ve çok kaliteli bir merkez olarak görülüyor. Türkiye’nin SBS’in geleceğine çok büyük katkısı var. SBS de Türkiye’ye daha çok yatırım yapacak.  
 
AVRUPA E-ÖĞRENME KONUSUNDA DEV ADIMLAR ATIYOR  
 
SBS’DEN DEV PROJE Son dönemde, içlerinde IT sektörlerinden önemli firmaların ve üniversitelerin de yer aldığı 14 ülkeden 22 partnerle birlikte gerçekleştirdiğimiz bir proje daha söz konusu. “I Plus” adı verilen bu proje, 5 yıl sonrasında Avrupa’da eğitimin daha global aynı zamanda daha kişiselleştirilmiş olarak geliştirilmesini planlıyor. Avrupa’da eğitim kalitesinin ve sisteminin çok kötü olduğu düşünülerek, Avrupa Birliği de bu projeyi fonlayarak destekledi.  
 
KİŞİYE ÖZEL ÖĞRENME Burada amaç herkesin kişisel ilgi alanlarına göre, kişisel becerilerine göre bir eğitim sistemi geliştirmek. Örneğin konsantrasyon süresi, görsel ve işitsel algılama derecesi gibi farklılıkları göz önüne alınarak kişiye özgü eğitim verebilmek amaçlanıyor. Bugün bir sınıfta 45 dakika konsantre olabilen çocuk da var 5 dakika sonra konsantrasyonu bozulabilen çocuk da var. Hepsini aynı yöntemlerle eğitmeye çalışıyoruz. Bu sistem sayesinde her çocuğa kendi algılaması yönünde eğitim verilebilecek.  
 
GLOBAL SİSTEM Diğer yandan bu eğitim sistemi global olacak. Örneğin bir baba Almanya’dan Yunanistan’a tayin olduğunda çocuğu Yunanistan’da eksiklerini takip etme şansı bulacak. Bugün dünyada bir ülkeden başka bir ülkeye geçtiğiniz zaman o ülkede hangi sistem uygulanıyorsa, o eğitimi görüyorsunuz. Bu sınırlama ortadan kalkacak.  
Diğer yandan bugün sadece okuldan değil televizyon, müzeler, oyun parkı, internet gibi bir çok yerden bilgi öğretiyorsunuz. Tüm bunları entegre eden bir eğitim sistemi yaratılacak.  
 
TÜRKİYE DE PROJE KAPSAMINDA Avrupa Birliğinde 5 yıl sonra bu projenin çıktılarıyla eğitim verilecek. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nı da bu projenin kuruluna davet ettik. Hali hazırda Türkiye’den ODTÜ ve RTV şirketleri de bu projede bizimle birlikte hareket ediyor. Önümüzdeki dönem Türkiye’de projeyle ilgili çalışmaların kapsamı artacak diye düşünüyorum.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz