Faruk Eczacıbaşı / Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı, Türkiye Bilişim Vakfı’nın başkanı... Yıllarını bilişim alanına adadı, çok sayıda projeye öncülük etti. Şimdi e-devlet ve bilişim...
Faruk Eczacıbaşı / Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı
Faruk Eczacıbaşı, Türkiye Bilişim Vakfı’nın başkanı... Yıllarını bilişim alanına adadı, çok sayıda projeye öncülük etti. Şimdi e-devlet ve bilişim sektörünün uluslararası işbirliğine açılması konularına ağırlık veriyor. “Türkiye de e-devlet’i hedef almalı” diyor. Ardından da işbirlikleri konusuna dikkat çekiyor: “Doğru noktalarda işbirliği sağladığımızda ekonomik olarak önemli avantajlar elde edilecek. “
İletişimin öneminin her geçen gün daha bir önemle vurgulandığı, globalleşme yolunda dev adımların atıldığı günümüzde, yalnız ayakta kalamayacaklarını anlayan ülkeler birlikte hareket edebilmek adına çalışmalar yapmaya başladılar. Evlere kadar girip, kişisel bazda bile yaşamları etkileyen yeni teknolojilerin, uluslararası ilişkilere ne yönde yansıyacağı çok da şekillenmiş değil. Özellikle Amerika ve Avrupa gibi iki devin kutuplaşmasına yönelik atılan adımlar, işbirliklerinin ve ilişkilerin önemini artırıyor.
Geçtiğimiz aylarda İsveç ile ortak düzenlenen IT Days, (IT Günleri) bu tür ortak çalışmaların hem hükümetleri, hem de yatırımcıları ilgilendirdiğini, karşılıklı yatırımlarla bilgi çağının en iyi şekilde kullanıldığı bir dünyanın arzu edildiği görüldü. 5 Eylül 2001 tarihinde ise Almanya ile yapılacak benzer bir toplantı gerçekleşecek.
23-24 Mart 2000’de Lizbon’da toplanan Avrupa Konseyi’nin, ABD ile aradaki farkı kapatmak ve Avrupa içindeki bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldırmak için benimsediği eEurope, bu tür uluslararası işbirliklerinin en kapsamlısı. AB üyelerinden başka adayların da içinde bulunduğu bu girişime çağrılan Türkiye de, tam bir uyum sağlamak alabilmek adına eTürkiye girişimini başlattı.
Capital, Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ile uluslararası işbirliklerini ve bu oluşumlarda Türkiye’nin yerini konuştu:
Bilişim teknolojisi, ulusları birlikte çalışmaya iten bir güç oldu. Biraz bundan bahseder misiniz?
Bu tür çalışmaların en kapsamlısı eAvrupa dediğimiz oluşum. 10 sene içinde Avrupa’nın yeni bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak öncelikle Amerika ile rekabet edecek hale gelmesini amaçlayan bir girişim planı zinciri diyebiliriz. Mart 2000’de Lizbon’da yapılan Avrupa Konseyi toplantısında, 15 AB ülkesinin hükümet ve devlet başkanları, Avrupa’nın gelecek on yılda “dünyadaki en rekabetçi ve dinamik bilgi tabanlı ekonomisi” haline gelmesi hedefini koydular. Haziran 2000’de ise Feira’da eAvrupa+ Eylem Planı kabul edildi.
Daha sonra, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, stratejik hedefleri benimsedi. Bu girişimin bir parçası olma konusunda uzlaştılar. Avrupa Komisyonu, Şubat 2001’de de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta ve Türkiye’yi, eAvrupa+ ortak eylem planının oluşturulmasında diğer aday ülkelere katılmaları için davet etti. Biz de Türkiye olarak, eTürkiye’yi hedef almalı düşüncesiyle girişimlere başladık.Yalnız aday ülkeler için eklenmiş, telekomların özelleştirilmesi ve deregülasyonu ile ilgili sıfırıncı madde dediğimiz bir madde var.
Şu ana kadar ne gibi gelişmeler oldu?
Başbakanımız Haziran’da, Göteborg’da eAvrupa+’ın uygulanacağına dair bir anlaşma yaptı. 2003 yılına kadar bir takım önlemlerin alınacağı belirlendi. Ama sanırım, biz o zamana kadara ancak telekom ile ilgili çalışmaları tamamlarız.
1999’daki ekonomik yapıyla, Nasdaq krizinden sonraki ekonomik yapı arasında önemli farklılıklar var. Yeni-eski ekonomi gibi radikal iddiaları bir kenara bırakıp, uzun dönemli baktığımızda, gerek internet, gerek yeni teknolojilerin, ekonomiye ya da işletmelere değer getiren, çıtalarını yükselten gereçler olarak gireceğini görürüz. Katkı uzun dönemde olacak. Ancak, Türkiye’nin ne yazık ki uzun vadeli bir gündemi yok.
Ne yapılmalı diye düşünüyorsunuz?
Bir takım projelerin ortaya çıkarılması gerekiyor. Devlet bu işe biraz daha kafa koymalı, çünkü her zaman en büyük alıcı devlettir. Türkiye’de belli bir endüstrinin yapılanmasına fırsat verilecek olursa, hem yan hem ana sanayiinin, yerli ve yabancı yatırımların süratle yol alacağını düşünüyorum.
Hakikaten yapmamız gerekenlerin epeyce gerisindeyiz. Yapılacak bir çok proje var. Projelerin gerçekleşmesi ve uluslararası işbirliklerinde yerimizi alabilmemiz için, ilk olarak finansmana ihtiyacımız var.
Bu çalışmalar için kaynağı nasıl sağlayacaksınız?
eAvrupa+ çerçevesindeki çalışmaların kaynakları, ağırlıklı olarak bütçelerden, özel sektör yatırımlarından, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Yapılanma ve Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarından gelecek katkılardan sağlanacak.
Türkiye’de ise inandırıcılığı artırdıktan sonra kaynak bulmak çok kolay. Bankalardan, kullanıcılardan ön finansman sağlanabilir. SSK’nın kart projesi gibi... Krizden çıkış bu gibi projelerden geçecek. Madem Türkiye eski hamam eski tas olmayacak diyoruz, hareket etmeliyiz. Her şeyin bizim kendi yönlendirme ve denetim mekanizmalarımıza çeki düzen vermekten geçtiğine inanıyorum.
Uluslararası ilişkilerin işbirliği içindeki ülkelere ne gibi faydaları var?
Bu kavram karmaşası içinde yöntem ve metot aramakla vakit kaybetmemize gerek olmadığını düşünüyorum, zaten keşfedilmiş tekerlekler var. Adapte etmeniz, ona göre kendinizi ayarlamanız lazım. Ülkelerin şartları bir çok konuda başka yapılara göre farklıdır ama adapte edersiniz, yeniden yaratmanıza gerek yok. Metodolojiler, standartlar belli, bunları yakaladığınızda zaten üç adım ilerde başlamış olursunuz. En büyük yararı açıkçası bu. Ucundan yakalayıp götürürseniz, sorumlular belirlense, yavaş yavaş bu projeleri oturtmaya başlarsak, onun arkasından yeni projelerin devreye girmesiyle, yeni ihale kanunu da çıkacak Anladığım kadarıyla, biz altı ay, en kötü bir buçuk sene sonra, çok önemli projelerin yürürlüğe girdiğini ve ülke ekonomisine katkıda bulunduğunu göreceğiz.
Bu projeler sadece Türkiye’yi ilgilendiren projeler mi? Yabancı yatırımları çekme amacı güdüyor mu?
Tabii o da olabilir ama bunlar zaten ihtiyacımız olan şeyler. Ne istiyoruz? Verimliliği mi artırmak istiyoruz, yoksa daha ilk aşamada bir takım şeyler yaratmak mı istiyoruz, bence biz verimliliğimizi artıralım, uygulamaları devreye sokalım. Eğitimden, uygulamalara kadar giden bir çok proje var ve eAvrupa+’daki bir çok madde de bu konuya değiniyor. Metodu alır uygularsınız, gerekirse parça parça alıp, Türkiye’de eksikleri tamamlarsınız, bunlar çok çabuk olacak şeyler.
İkili işbirliklerimiz ne düzeyde? Almanya ile düzenlenecek toplantıdan neler bekliyorsunuz?
Türkiye Bilişim Vakfı, Yunanistan ve İsveç ile birlikte yürüttüğü ikili bilgi toplumu işbirliklerine Almanya ile devam edecek. Türk-Alman İşbirliği Toplantısı'na 16 Alman firması katılacak. Bu tür çalışmalara Yunanistan ile başladık. Türk-Yunan IT formu düzenledik. O zamandan beri bu formun en az altı şirketin kurulmasına neden olduğunu biliyorum. Amaç, bu konuda ticaretin gelişmesi.
Her işbirliğinin bir de kendine özgü konumu var. Almanya’da üçüncü kuşak gençlerimizin üretkenliğini ve bu konuda adam akılı iddialı olduklarını görüyoruz. Fakat Türkiye’yi tanımıyorlar, doğru noktalarda işbirliği sağladığımızda ekonomik olarak önemli avantajlar elde edilecek.
Ben Türkiye’de şu anda var olan nitelikli işgücünün cazip olacağı düşüncesindeyim. Nitekim görüyoruz, hepsi yurt dışına çıkmaya çalışıyor. Ama dünyadaki krizden sonra dışarıda da işgücü açığı ortaya çıktı. Krizin bir takım dengeleri yerine oturtacağına da inanıyorum, daha sağlıklı işbirliklerini göreceğiz. Türkiye bütün dünya kuruluşları için cazip bir pazar niteliğinde. Bizden yararlanabilecek ve bizim yararlanabileceğimiz çok önemli projeler, ortak iş olanakları ortaya çıkacak.
Krizin bu güne kadar gelen aşamasındaki kısır döngüyü kırıp, biraz yukarıya doğru yöneldiğimizi gördüğümüz dakikada kafa bulanıklığından da kurtulmuş olacağız. Şu anda kendi gerçeklerimizi değerlendirmekte de güçlük çekiyoruz.
Bu tür ilişkilerin e-ticarete nasıl katkısı olur?
B2B çok rahat ve hızla gelişecektir. B2C’nin gelişmesi biraz daha zaman alır. Türkiye’de internet kullanıcısının belli bir doygunluğa erdiğini, yeni teknolojinin bunu artıracağını düşünüyorum. Şu anki kullanıcılarımızın çoğu pasif aslında. Gerçek internet kullanıcısı bir buçuk milyonu ancak buluyordur. Yeni ekonomi eğrisi yerine oturmak üzere... Müthiş başlangıç, ardından düşüş, şimdi ise sağlıklı ve yavaş yükseliş.
Türkiye olarak geride olmamızın avantajlı olduğunu söyleyebilir miyiz? Görerek ilerleme açısından...
Doğru, haklısınız. Kısa dönemli gündemler, enflasyon kronikleştikçe ağırlığını koydu. Bütün bir sistem kısa dönemli gündemin yürütülmesi üzerine dönüyor Türkiye’de, öbür tarafı unutamayız, yeni teknoloji uzun vadeli geleceğimizi belirliyor. Stratejik çalışmalar ve üzerine eğilecek konuları unutmamalıyız. Bunun için herkese iş düşüyor. Uğraşan çok fazla da kurum yok. Strateji geliştirme merkezi yok mesela. TÜSİAD ile çalışıyoruz, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuyoruz.
eAVRUPA+’IN ANA MADDELERİ
0- Bilgi toplumunun temel yapı taşlarını oluşturma çalışmalarının hızlandırılması
a) Herkes için uygun fiyatlı iletişim hizmetlerinin sağlanması
b) Bilgi toplumu ile ilgili müktesebata uyum ve uygulama
1- Daha ucuz, daha hızlı, daha güvenli internet
a) Daha ucuz ve daha hızlı internet erişimi
b) Araştırmacılar ve öğrenciler için daha hızlı internet
c) Güvenli ağlar ve akıllı kartlar
2- İnsan kaynağına yatırım
a) Avrupa gençliğinin sayısal çağa hazırlanması
b) Bilgi tabanlı ekonomide iş gücü
c) Bilgi tabanlı ekonomiye herkesin katılımı
3- Internet kullanımının canlandırılması
a) e-ticaretin hızlandırılması
b) Elektronik devlet: Kamu hizmetlerine elektronik erişim
c) Çevrimiçi sağlık
d) Küresel ağlar için Avrupa sayısal içeriği
e) Akıllı ulaşım sistemleri
f) Çevrimiçi çevre
AVRUPA İŞBİRLİĞİNİN ADAY ÜLKELERE KAZANDIRDIKLARI
eAvrupa+’a katılan aday ülkeler, planın hayata geçirilmesi sırasında özel sektör, uluslararası ekonomik kuruluşlar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve sosyal taraflara yardım çağrısı yapacaklar. Planın aday ülkelerde önemli miktarlarda özel sektör yatırımını harekete geçirmesi bekleniyor.
eAvrupa+ Girişimi, AB’ye üyelik görüşmelerinden bağımsız. Yine de, telekomünikasyon, elektronik ticaret, mali hizmetler ve ulaşım hizmetleri ile ilgili alanlar ve ekonomik faaliyetin diğer pek çok alanında “topluluk müktesebatının” uyarlanması ve etkin bir şekilde uygulanmasında olumlu bir etki yaratması bekleniyor.
EAvrupa+ çerçevesinde seçilip onaylanmış göstergelerin aynılarının temel alındığı girişimin önemli bir yanı da, aday ülkelerde kaydedilen gelişmenin ölçülmesi, 15 AB ülkesi ile verilerin karşılaştırılması ve deneyim alışverişine yönelik anlaşma sağlanması.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?