Hakkı Sevand / TEPUM Teknoloji Genel Müdürü Hakkı Sevand, Tepum Teknoloji’nin kurucularından. Şu anda şirketin genel müdürlüğünü yapıyor. 20 yıl önce yola çıktıklarında Türkiye’de bilişim sektörü...
Hakkı Sevand / TEPUM Teknoloji Genel Müdürü
Hakkı Sevand, Tepum Teknoloji’nin kurucularından. Şu anda şirketin genel müdürlüğünü yapıyor. 20 yıl önce yola çıktıklarında Türkiye’de bilişim sektörü yoktu, bilgisayar sahipleri ise sınırlı idi. Ancak, o ve arkadaşları karalı bir şekilde yollarına devam ettiler, şimdi 20 milyon dolar ciroya yaklaşan bir grup kurdular. Hedefleri ise büyümeye devam etmek...
Türkiye’de bilişim sektöründe çok sayıda irili ufaklı örnek girişimci var. Bunlardan bazıları, Türkiye’de sektörün gelişimine öncülük ettiler, henüz bilgisayarın tanınmadığı dönemde programcılık yaptılar. Şirketlerini kurduklarında, onlara şüpheyle bakanlar bile vardı. Ancak, onlar yılmadılar, girişimcilik ruhlarını koruyarak bugünlere kadar geldiler.
Yaklaşık 30 yıl önce iş hayatına “ekonometri” uzmanı olarak başlayan, ardından da bankacılık yapan Hakkı Sevand’ın serüveni de böyle başladı. 10 yıllık çalışma hayatından sonra Tepum’un kurucuları arasına katılan Hakkı Sevand, 1982 yılından bu yana sürekli yükselen bir grafik çiziyor. Sektöründeki örnek “girişimcilerden” biri olan TEPUM Teknoloji Genel Müdürü Hakkı Sevand, DIGITAL’in sorularını yanıtladı:
İş hayatına ne zaman başladınız?
İş hayatına 1972 yılında, Ankara’da, Milli Prodiktivite Merkezi’nde ekonometri uzmanı olarak başladım. Çeşitli sektörlerde verimlilik ölçümleri, “verimliliğin artırılması için neler yapılabilir” gibi projelerde çalıştım. Daha sonra 1975 yılında Sınai Kalkınma Bankası’nda görev aldım.
O dönemde Türkiye yine döviz dar boğazı içindeydi. Dünya Bankası kredileri önem taşıyordu. Türkiye’de çeşitli yatırım alanlarının genişletilmesi için fizibilite ön çalışmaları yapıp, yatırımların hayata geçirilmesi için çalışıyorduk. 1982 yılında Tepum’un kuruluşuyla, Tepum’a geçtim. Ben de Tepum’un kurucuları arasındayım.
Girişimcilik fikri nasıl doğdu?
Bilgisayarlara olan ilgim üniversiteden itibaren devam ediyordu. Çalıştığım yerlerde de bilgisayar kullanımı vardı. O dönemde programlar şimdiki kadar zengin değildi. Bu nedenle de genellikle yapılacak konuda programın yazılımında ilgili uzmanlar ya da meraklıları yetiştirildi. Daha sonra Sınai Kalkınma’da da benzer çalışmalar devam etti.
Sözünü ettiğim yıllar PC’nin doğuş dönemi idi. Dolayısıyla çok ilgimizi çeken bir konuydu. Biz de o dönem Tepum’a, PC’nin öncüsü olan Apple’ı alarak başladık. İlk programlarımızı Apple’da geliştirdik.
1982 yılında Tepum Bilgisayar Destekli Eğitim Merkezi olarak kuruldu. Öğrencilere ve okullara yönelik eğitim programları hazırlayarak başladık. Bilgisayar destekli eğitim, Hollanda’da bir seminere katılmıştım. Orada aynı zamanda bilgisayar destekli eğitim çalışma grupları vardı. Benim çok ilgimi çekti. Fırsat buldukça çalışma gruplarına katıldım, çalışmalarını izledim. Beni korkunç heyecanlandırdı.
O zamanlar bilgisayar destekli eğitimdi. Şimdi web destekli eğitim halini aldı. Biz de bir anlamda o dönemde başlamış olduğumuz çalışmaları, şimdi yenileyerek web üzerinde devam ettirme projelerimiz var.
Tepum’u ilk kurduğunuzda IT sektörü nasıldı?
Tabii bugünkünden çok farklıydı. Biz özellikle kişisel bilgisayar alanında bir çok ilki gerçekleştirmek durumunda kaldık. O dönemde daha büyük sistemlerle ilgili kuruluşlar vardı. Bilgisayar eğitimi de yeni başlamış bir konuydu. Ankara’da bir kuruluş vardı. Bizde bilgisayar eğitimi vermeye başlayan ikinci kuruluş olduk. Yine o dönemde şimdi bilişim fuarı adını almış olan fuar yeni başlıyordu.
O dönemde bilişime yatırım yapmak cazip miydi?
Olayı yatırımcı açısından değerlendirdiğimizi söyleyemeyeceğim. Daha çok konunun ilginçliği, geleceğine olan inanç sürükledi. Belki çok fazla fizibilite çalışmaları yapılacak ortam da yoktu. Çünkü, olay yeni başlamıştı. Daha çok geleceğine inanmak, olayı benimsemek ile başladı.
Büyüme ne zaman başladı?
Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de PC’deki gelişimle birlikte hızlanma oldu. Bizde de aynı benzer gelişme çizgisi görmek mümkün. İlk iki yılımız daha çok okullarda bilgisayar laboratuarı kurma, bilgisayar destekli eğitim programları hazırlamakla geçti. Daha sonra PC’ler yaygınlaşmaya başlayınca, biz de ona yöneldik ve kişisel amaçlı ilk bilgisayarlardan “Sincler”’le yolumuza devam ettik.
Daha sonra bu bilgisayarları ithal edip, bu bilgisayarlar üzerinde program geliştirmeye başladık. Çok hızlı bir büyüme temposu içine girdik. Aaynı zamanda Anadolu’yu kapsayan satış ve destek örgütünün kurulmasına yöneldik. Yine bu dönemde bilgisayar eğitimleri faaliyetleri de başladı.
Daha sonra olaylar çok hızlı birbirini takip etti. Sonra network dönemi geldi. Önce daha yerel ağlar, daha sonra geniş alan ağları devreye girdi. Bu arada çeşitli işletim sistemleri değişti. Ofis programları zenginleşti.
Bütün bu dönem boyunca, iki noktada faaliyet gösterdik; Yazılım geliştirme ve sistem entegratörlüğü... Şimdi interneti de buna dahil edersek genel iletişim teknolojileri içinde yer alan sistem entegrasyonu alanında faaliyet gösterdik. Bilişim sektöründeki büyümeyle doğru orantılı olarak Tepum’da da hem sistem entegrasyonu hem de yazılım alanında büyüme söz konusu.
Yazılım, ilk başlarda daha çok şirketlere yönelik özel yazılımlardı. Daha sonra bunlar sektörel yazılımlar halini almaya başladı. Dolayısıyla bizim sektörel bazda yazılımlarımız söz konusu. Bir de yeni başlayan e-iş perspektifi içinde “ Müşteri ilişkileri yönetimi”, “Hizmet yönetimi”, “Elektronik iş akışı���, “Doküman yönetimi” konularında çözüm yelpazemiz oluştu.
Tepum şirketinin cirosu nedir? Kaç şirket var?
Tepum, Tepum Teknoloji ve Tepum Yazılım’dan oluşuyor. Burada sistem entegratörü olarak Tepum Teknoloji başı çekiyor. Geçen yıl ki ciromuz 16 milyon dolar.
Tepum olarak gelecekte nerede olmayı düşünüyorsunuz?
Bizim şöyle bir avantajımız var. Hem sistem entegrasyonunda, hem de yazılım üretmede tecrübesi olan bir şirketiz. Dolayısıyla, komple proje üretip, onun sorumluluğunu alabilecek bir yapıdayız. Bu da Türkiye’de çok ihtiyaç duyulan güven unsurunu sağlayan bir özellik. Sonuçta parça parça çözümler riski arttırıcı çözümler olarak görülebiliyor. Oysa biz doğrudan doğruya sonuca ulaşmada gereken tüm çalışmaları organize edebilecek bir yapıdayız.
İkinci avantajımız, çözüm yelpazemizin çok genişlemiş olması. Bu tabii yolun başlangıcı. Bunların sektörel çözümler haline dönüşmesi konusunda daha yapılacak çok şey var. Ama yeni teknolojilerle yazılım üretmeye başlamak bu yola çıkışın ilk koşuluydu. Bundan sonrası bizim gayretlerimize kalıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?