BT Sektörünün Commodore Kuşağı

Şimdi bilenlerin sayısı çok az. Ancak, bir dönem Commodore bilgisayar sahibi olmak çok önemliydi. Tüm dünyada sadece 22 milyon adet satılan, 1980’lerde rüzgar gibi esen bu bilgisayar, aynı zamanda ...

1.09.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Şimdi bilenlerin sayısı çok az. Ancak, bir dönem Commodore bilgisayar sahibi olmak çok önemliydi. Tüm dünyada sadece 22 milyon adet satılan, 1980’lerde rüzgar gibi esen bu bilgisayar, aynı zamanda bir kuşağı da yarattı. Bilgisayarla ilk defa Commodore ile tanışan, oyun oynayıp program yazan o dönemin çocukları, şimdi bilişim sektöründe yönetici ya da patron konumundalar. Kendilerini, “Tutkuyu işe dönüştürdük” diye tanımlayan bu kuşağın temsilcilerinden bir bölümü, o günleri ve kendi kariyerlerine etkilerini DIGITAL’e anlattılar…

BT SEKTÖRÜNÜN COMMODORE KUŞAĞI

Herman Hollerith, 1886 yılında Tabulating Machine Company’i kurdu. Delikli kartlarla hesap yapabilen ilk mekanik aygıtlar Hollerith ve ekibi tarafından üretildi. Hollerith’in şirketi1917 yılında bugün alışık olduğumuz ismi, İnternational Business Machines (IBM)’i aldı. IBM dünyada ilk PC’yi üreten şirketti. Bugün notebook yada dizüstü olarak adlandırılan taşınabilir bilgisayarların ilki ise 1981 yılında Adam Osborne tarafından geliştirildi. Osborne-1 adı verilen ve bir dikiş makinesi büyüklüğünde olan bu ilk taşınabilir bilgisayar, ayda 10 binden fazla satış yapmayı başardı. Tarih 1947’yi gösterdiğinde dünya, “teknoloji mucizesi” olarak adlandırılan ve ilk elektronik bilgisayar olarak bilinen ENİAC (Electronic Numerical İntegrator And Computer) ile tanıştı.

Dünya basını, Amerikan bilim adamları John Mauchly ve Presper Eckert tarafından geliştirilen ve dijital mantıkta çalışan ilk  bilgisayar olan ENIAC’ı karşılarında gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler. Dile kolay karşılarında gördükleri cihaz tam 30 ton ağırlığındaydı ve 140 metrekare yer kaplıyordu. Ancak, bilgisayar tarihinde hiçbir bilgisayar Commodore kadar popüler olmadı.

Commodore bilgisayarların ilk versiyonu VIC-20 idi. Commodore 64 ise bu makinenin bir üst versiyonuydu. C64 zaman içerisinde en çok kullanılan kişisel bilgisayar oldu. 10 yıldan fazla bir süre üretilen bilgisayar, bu süre içerisinde 22 milyondan fazla sattı. Bu bilgisayarlar pek çok kimsenin ilk bilgisayarı oldu. Binlerce insan bilgisayar ile ilk kez Commodore 64 sayesinde tanıştı. “Commodore kuşağı” denilebilecek bir nesil yetişti.
Commodore fırtınası Türkiye’de de aynı hızla hissedildi. Bugün IT (bilgi teknolojileri) endüstrisinde çalışan patron, profesyonel pek çok kimse bu kuşağının çocukları… Toshiba Türkiye Genel Müdürü Aytaç Biter, Intel Türkiye İş Geliştirme Müdürü Ergin Kılınç, Software AG Türkiye Genel Müdürü Yüce Erim, SKY Bilişim Genel Müdürü Yardımcısı Mansur Karakoç Commodore kuşağının temsilcilerinden sadece bazıları. Digital, Türkiye’de Commodore ile yetişen, bu tutkuyu işe dönüştüren profesyonelleri derledi. Commodore kuşağının çocukları Commodore ile nasıl tanıştırdıklarını, bu tutkuyu nasıl işe dönüştürdüklerini, unutamadıkları anılarını anlattılar…

“Commodore VIC20 hayatımı değiştirdi”
SKY Bilişim Genel Müdür Yardımcısı Mansur Karakoş, “Bilgisayar ile ilk tanışmam üniversitenin ilk yıllarına rastlar” diye anlatmaya başlıyor ve şöyle devam ediyor: “ODTÜ Matematik Bölümü’ne başladığımda, o dönemde abilerimizin elinde karton kutulara dizili açık sarı renkli, delikli kartlar ile karşılaşmış ve bunların sayısal kod içerdiğini öğrenince çok şaşırmıştım. Yanılmıyorsam, o dönemde en gelişmiş sistemlerden biri ODTU’deydi ve az sayıdaki terminallerin başına oturabilmek için günler öncesinden randevu defterine adınızı yazdırmanız gerekirdi”. 
Mansur Karakoç, hayatını değiştiren Commodore dönemini ise şu sözlerle anlatıyor:

“1980’li yıllarda ideoloji ve kimlik arayışının, yoğun siyasi kavgaların arasında belki de hayatımın geri kalan kısmını en çok etkileyen olaylardan biri ilk kişisel bilgisayar ile tanışmak olmuştur. Bu bir Commodore VIC-20  idi. Sadece 5 kilo byte belleğe sahip bu ilk bilgisayar ile neler yapılabildiğini görünce,  iş ciddi bir kişisel hobi haline dönüştü. Commodore 64 ün çıkışı ile onun ağabeyi sayılabilecek ilk VIC 20’nin ömrü kısa sürdü.

O yılların Ankara’sında diğer Commodore tutkunları ile tanıştıkça, bu hobinin kolayca bir ticarete dönüşebileceğini gördüm. Yakın bir arkadaşım ile işletmeye başladığımız ve bu konuda Ankara’da hizmet veren az sayıdaki bilgisayar dükkanlarından biri ile bilgisayar tutkusu bir işe dönüşmüş oldu”.

Hakan Koçer’in bütün kararlarını değiştirdi
 “1982 yılında ailemle Almanya'ya gitmiştik. Oradan alıp getirdiğim Commodere VIC 20 ilk bilgisayarım oldu” diye sözlerine başlıyor INKO İletişim Genel Müdürü Hakan Koçer ve devam ediyor: “Yazdığım ve çalışan ilk program, oynadığım ilk oyun, hatta ticaretle ilgili ilk deneyimlerim VIC 20 ile olmuştu. Bir kaç ay kullandıktan sonra onu satıp, fark ödeyip Commodore 64 almıştım”.

Bilgisayarı müthiş bir tutku olarak değerlendiren Hakan Koçer, Commodore dönemini şu sözlerle aktarıyor:
“VIC 20 ile tanıştıktan sonra hayatımla ilgili tüm kararlarda önemli bir faktör oldu. Önceleri ufak tefek programlar, oyun mübadelesi ve hatta ufak çaplı ticareti şeklinde başlayan çalışmalar bir süre sonra üniversitede okuyacağım bölümü, fakültede alacağım seçmeli dersleri belirler hale geldi. Okulu bitirdiğim andan itibaren de hep bilgisayarlarla ilgili işler yaptım.

Lisede okurken babamın gözetme ve ekspertiz hizmetleri veren şirketinde de çalışırdım. Babamın ortağı o yıllarda onlara zorla bir IBM PC XT vermiş ve kullanmalarını istemiş. Babamlar ise o dönemde maalesef bilgisayarı çok yoğun bir şekilde kullanamıyordu. İşte o dönemde yeni bir proje aldılar. Proje, binlerce doğal gaz borusunun ölçülerinin istatistikleri ve hesaplanmasıyla ilgiliydi. Ofise gittiğimde tüm personeli harıl harıl çalışırken gördüm. Ellerinde hesap makinesi hesap yapıyorlardı. Fakat o hızda çalışmaya devam etmeleri durumunda, projeyi vaktinde teslim etmeleri çok zordu.

İşe hemen el koydum ve bilgisayarda yarım saat içinde bir program yazdım, 3-4 saatte dataları girdik, programın çalışıp raporları üretmesi bir kaç dakika sürdü. O olaydan sonra hem o bilgisayarı hem de yeni aldıkları bilgisayarları çok daha verimli kullanmaya başladılar. Ben de nasıl daha çok bilgisayar satılır konusunda önemli bir tecrübe kazandım.

“Sektöre Commodore ile adım attım”
Koç Bryce Marketing&Distance Learning Grup Müdürü Volkan Öztürk, bilgisayarla, 1986 yılında, bir Commodore alarak tanışmış. “Daha henüz kişisel bilgisayar kullanımının pek de yaygın olmadığı bir dönemde, teyp kasetlerine kaydedilen veriler, kafa ayarları, yazılmaya çalışılan küçük küçük programlarla ilk adımları attım” diye o dönemi anlatıyor. Volkan Öztürk, Commodore’lu anılarına şöyle devam ediyor:

“İlkokula başladığım günden beri bilgisayar dünyasının içinde yer almak istiyordum. Commodore kullanarak bu sektöre ilk adımımı atmış oldum. O zamanlar basit programlar küçük döngüler derken sonraları epey bir program yazma ve bir yandan da oyunlarla eğlenmek tutku haline dönüştü.

Bu tutkumu körükleyen benim için çok önemli bir anım da var. Her yıl Kavala’nın düzenlediği Commodore fuarı yapılırdı. Biz C64 okuyucuları da büyük hevesle bu fuarı beklerdik. İlk yılıydı sanıyorum, bir de çekiliş vardı. O çekilişte Commodore’un programlama ve eğitim kitapları bana çıkmıştı. Mutluluğumu anlatamam. O zamanlar C64 kullanan arkadaşlarımın büyük bir kısmı yazılım, donanım, sistem yönetimi gibi daha teknik alanlara yönelirken, Amiga’ya geçen ya da amiga kullanan arkadaşlarımın neredeyse tamamı grafik, güzel sanatlar ya da bilgisayar ile ilgili ama teknik olmayan işlerde çalışıyorlar”.
“Oyunla başladık, işimiz haline geldi”

Eurosoft Genel Müdürü Fatih Karcı, hayatındaki ilk bilgisayarı 1984 yılında, bir mağazanın vitrininde görmüş. Gördüğü bilgisayar ise bir Commodor 64 imiş. Daha sonraları bu mağazayı defalarca ziyaret etmiş. Fatih Karcı, “Sonraki yıllarda eve yakın olan ve Commodore, Amiga ve Spectrum gibi ürünlerin, aksesuar ve disketlerinin satıldığı bir dükkana takılmaya başladım” diye anlatıyor ve şöyle devam ediyor:

“O günler teknik altyapı daha önemliydi. Adaptörü, TV bağlantı kabloları, işletim sistemi, komut dizinleri, disket yüklemeleri gibi daha fazla bilgiyi öğrenmemiz gerekiyordu. Daha sonra sadece oyundan sıkılmaya ve daha neler yapabilirim diye sormaya başladım. Artık üniversite yıllarım da başlamıştı ve zaman benim için problem yaratıyordu. Commodere64’de küçük programlar yapmaya başladım. Endüstri Mühendisliği  2. sınıftayken, kardeşim Emin ile babamızı ikna ettik ve eve İntel 8088 işlemcili çift disket sürücülü bir bilgisayar aldırdık. Babam çok zorlanmıştı.

Üniversite bitmeden çalışma hayatına atıldık. Hem okuyor hem de bilgisayar operatörü olarak geceleri NASAŞ’ta çalışıyordum. Devamında 10 yıl bilgi işlemci olarak çalıştım. Ayrılıp kendi işimi 1994 yılında kurmaya karar verdim. Önce SoHo Market Bilgisayar’ı, ardından bir yazılım firması olan EuroSoft’u kurdum. Hiç unutmam, bir arkadaşımın evine siyah ekran bir TV’de commodore oynamaya gitmiştik eve çok geç kalmıştım.
Ama bu sevda hiç bitmedi, şu anda da çocuklarımla oyun oynamayı çok seviyorum. Hatta evliliğim ilk yılında borç içerisinde iken dahi gidip Amiga 600HD aldım. Şimdiki çocuklar çok şanslı. Bizim yaşadığımız teknik sorunları yaşamıyorlar. Fakat yazılım bilincinden uzaklar, çünkü her şey hazır. İnternet gibi bir alternatifleri var. Bizim kuşak için, yani Commodore kuşağı için durum böyle olmadı. Hep bir adım önde idik. Yaratıcı bilincimiz gelişti. Oyunla başladık iş edindik”.

“Kartlarla başladım, Commodore ile öğrendim”
Infoma Group Genel Müdürü Mustafa Ceran, “Ben aslında Commodore kuşağının değil, daha öncesinin ‘delikli kartlar’ ile başlayan bilgi işlem döneminin bir uygulayıcısı ve tanığıyım” diye konuşuyor. Ceran’ın bilgisayarla tanışıklığı ise 1976 yılında gerçekleşmiş. Ceran, o dönemi ve sonrasını şu sözlerle anlatıyor:

“Yıldız Üniversite'de bilgisayar ile kara tahtada yazılan 0 ve 1'le başlayan tanışıklığımız, o dönemlerde inşaa edilen ve bugüne göre çok küçük kapasiteli belleği 1-2 TIR ile taşınan ve kendisi 2 katlı bir binaya sığdırılabilen bilgisayarlar yeni bir çağın ilk adımlarıydı. Bunlar zamanla yerlerini delikli kartlara, ekransız terminallere, 8,16 ve 32 KB'lık disketlere (disket sürücüleri yaklaşık bir mikrodalga fırın ve disketleri ise bir plak büyüklüğündeydi), Z80 işlemcilere bıraktılar.

Derken buzdolabı büyüklüğündeki bant okuyuculara takılı manyetik bantlar dönemini bugünkü ses kartlarına kayıt yapabilen Commodore'ler takip etti. Commodore'un o günkü arkadaşları ALTOS, BBC gibi diğer makinelerdi. Amerikalı bir yazarın ifade ettiği gibi bilgisayar teknolojisindeki gelişim hızı uçaklarda yaşanmış olsaydı 6-7 saatlik Boston-San Francisco uçuş süresi 6-7 dakikaya inmiş olacaktı. Hızını kesmeden devam eden bu sektörde herkese iyi uçuşlar diliyorum”.
“Commodore dersleri vererek iş hayatına girdim”
 
“Bilgisayarla ilk 1977'de üniversitede tanıştım. Bu bilgisayar, Digital PDP 11/45 modeli Ünix tabanlı bir sistemdi” diye anlatıyor Turgut Kulaç. Biltur Mobile&Robotics Genel Müdürü olan Turgut Kulaç, eğitiminin bilgisayar üzerine olduğunu ve programlama dersleri verdiğini söylüyor. Kulaç’ın o döneme ait anımsadıkları şöyle:

“O dönemde, ekonomik yönden en kolay edinilebilir bilgisayarlar Commodore ve Atari idi. İş hayatına da bu dersleri vererek ilk adımı atmış oldum.1983 yılında İzmir Fuarı’nda Atari marka bir bilgisayarı metalik boyalı kübik bir platform üzerinde teşhir ediyorduk.
Bir ziyaretçi oldukça duyulur bir tonda bunun yeni tip bir otomatik çamaşır makinesi olduğunu eşi ve arkadaşlarına anlatıyordu. Nazikçe bunun bir bilgisayar olduğunu anlatmaya çalıştık ama kendisi bunun aynısını Libya’da gördüğünde ısrarlıydı ve bizde çok üstelemedik.
Bilgisayar endüstrisi beklenenden çok öte bir gelişim gösterdi bu zaman diliminde. Tabi bunda en büyük pay İletişim ve internetin. İletişim sayesinde bilgisayarlar ticari kullanımın ötesine geçerek hepimizin günlük hayatına girebildi ve mobilize olmamızı sağladı. Ancak artık teknoloji insanları eskisi kadar heyecanlandırmıyor. Çok da haksız sayılmazlar.

“BT yöneticileri, Commodore ile yetişti”
Intel Türkiye İş Geliştirme Müdürü Ergin Kılınç, “Bilgisayarla ilk 1985 yılında, Ortaokul ikinci sınıfta babamın aldığı Commodore sayesinde tanıştım” diyor. Lise yıllarında ise işi biraz büyütmüş ve Commodore ile programlamaya merak sarmış. Kılınç, o dönemi şu sözlerle anlatıyor:
 “Bilgisayarın geleceğin teknolojisi olduğunu düşünüyordum ve 1990 yılında üniversite giriş sınavında ilk tercihimi Bogazici Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği olarak yazdım. Burayı kazanınca da artık bu mesleğin içine iyice girmiş oldum.

Arkadaşlarla, yeni oyunları yükleyebilmek için devamlı kafa ayarını tutturmaya çalışırdık. Bunun için oldukça da uğraşırdık. Gece gündüz aralıksız oynadığımız oyunlardan harap ve bitap düşerdik. Bugünkü bilgisayarcıların çoğunun Commodore sayesinde yetiştiğini düşünüyorum”.

AYTAÇ BİTER /TOSHIBA TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

“COMMODORE İŞ DEĞİL, BÜYÜK BİR EĞLENCEYDİ”
ASKERİ LİSE’DE BAŞLADIM Bilgisayarla 1980’de Kuleli Askeri Lisesi’nde tanıştım. Satranç oyununa büyük bir merakım vardı ve okul şampiyonu olmuştum. Bilgisayara olan ilgim, okuldaki Commodore bilgisayarla satranç oynanabildiğini öğrendiğim an başladı. Okula 4 adet Commodore VIC 20 ve bir adet Commodore 64 alınmıştı. Okul yıllığında benim için satrançta okulun bilgisayarını bile yendiğim yazılmıştı. Çünkü, o zaman Commodore 64 çok üstün bir bilgisayar olarak kabul ediliyordu.

COMMODORE BAYİ OLDUM İ.T.Ü İnşaat Mühendisliği’ni kazandım ve sivil hayata geçtim. 1983 senesiydi ve ilk iş kendime bir Commodore 64 aldım. 1984 sonunda bir gün gazetede Teleteknik firmasının Commodore distribütörü olduğu ve bayilikler vereceğini duyuran ilanını gördüm. Kendi Commodore’uma yeterince yazılım ve destek bulamadığımdan bu ilan beni çok memnun etti ve ziyaret ettim. Benim sorularıma cevap vermekte güçlük çeken satış temsilcileri, bana en iyi cevap verebilecek kişi olarak o zaman Teleteknik Genel Müdürü olan Yusuf Biton ile tanıştırdılar. Sohbet arasında bana Commodore bayisi olmayı önerdi. Fazla düşünmeden kabul ettim.

TEK KİŞİLİK İLK ŞİRKETİM O tarihte ismi Aytaç Mutfak Eşyaları olan babamın toptan mutfak eşyaları mağazasında bir masada Aytaç Bilgisayar kurulmuş oldu. Hem üniversite hem bilgisayar işini bir arada götürdüm. Üstelik bir kişilik şirket olmasına rağmen, kısa zamanda ayda 40-50 bilgisayar satmaya başladım. Teslimat, kuruluş, eğitim hatta teyp kafa ayarı gibi basit teknik servis hizmetleri de veriyordum.
Bununla da yetinmedim. Commodore’da o zaman programlama eksikliği vardı. Ben de müşterilere çek ve senet takibi programları yazmaya başladım. Ancak, 20 bin kalem mal stoğu olan bir kırtasiye ithalatçısının işinde Commodore’un 170 kilobyte’lık 5.25 ilave disket sürücüsünün bile yetmeyeceğini fark ettiğimde, yine de Commodore’un aslında çok gelişmiş bir ev bilgisayarı olduğunu ama sınırlarını bilmek gerektiğini anladım.

DONANIMLAR BİLE YAPTIM Sadece oyunlar bile Commodore’u yeterince ayrıcalıklı yapıyordu. Ben de kendi çapımda reset switch, ledli kafa ayar göstergesi gibi donanımlar üretip satmış ve oldukça iyi kazanç elde etmiştim. Bir baskılı devre ve üzerine takılıp lehimlenen reset switch’in montajını evde babamın yardımı ile yapıp annem ve kızkardeşimin yardımı ile kullanım kılavuzu basar ve kutulardık. Bir günde 600 adet yaptığımızı hatırlıyorum. Dünyanın en zevkli işi olan Commodore işi,  IBM PC ve compatible dünyasına girince yavaş yavaş bitti. Commodore işini hiçbir zaman bir meslek gibi göremedim, her zaman heyecan ve yeniliklerle dolu büyük bir eğlenceydi. Bu eğlence ben üniversiteyi bitirince yerini ticari kaygılara, kurumsallaşmaya bıraktı.

“KARİYERİMDE GÜZEL BİR BAŞLANGIÇ SAĞLADI”

YÜCE ERİM /SOFTWARE AG TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

İLK TANIŞMA 1980’LERDE Bilgisayar ile ilk tanışmam, 80’li yılların başında, ODTÜ Makine Mühendisliği’nde okurken oldu. O yıllarda, bilgisayarı sadece Fortran öğrendiğimiz CS200 kodlu dersimiz için kullanıyorduk. Commodore 64 ile ise ilk kez 1984 yılında Ankara’da bir teknoloji fuarında,Teleteknik firmasının standında karşılaştım. Bizlere yapılan tanıtım, hayallerimizin oldukça üstündeydi. Televizyona bağlı bir klavye, ve kayıt cihazı olarak kullanılan bir entegre kaset çalar her şeyi inanılmaz kolaylaştırabilirdi. Tam 135 bin TL denkleştirerek o gün ilk bilgisayarıma kavuştum.

MÜTHİŞ BİR ÜRÜNDÜ En kısa yoldan Basic öğrenerek artık her işimi Commodore’um ile yapabilir hale geldim. Bütün projelerimi ve işlerimi artık onunla yapabiliyordum. Askerlikten sonra, 1987 yılında bilgisayar satış ve pazarlaması konusunda kariyer için NCR da çalışmaya başladım. Commodore 64’üm beni özgürleştirdiği ölçüde sınırlandırdığı da oluyordu. Henüz kişisel bilgisayarlar hem çok pahalı ve hem de arayüzler açısından çok zayıftı. DOS işletim sisteminin çıkmasına bile epey bir süre vardı.

ÇOK MESAFE ALDIK Commodore’un sağladığı bilgisayar ortamının en zayıf halkası, veri kayıtları için kullanmak zorunda olduğumuz bir kaset çalar idi ve bu kaset çalar sürekli olarak problem yaratırdı. Kayıt yaptığınızı zannettiğiniz program ve verilerin kaybolması, tekrar geri getirilememesi, kasetin kopması gibi aksilikler hayatımızın bir parçası haline gelmişti. 2 gece uyumadan yazmış olduğum uzunca bir programı kaydettiğim kasetten bir daha geri getiremediğim günü hiçbir zaman unutmam.

Ülkemizde ne yazık ki, hala bilgisayar ve internet kullanımı gelişmiş ülkelere kıyasla çok çok gerilerde. Ama 20 yıl içerisinde Commodore 64 ten geldiğimiz bugüne baktığımda bile ne kadar çok yol kat ettiğimiz belli. Kariyerimde güzel bir başlangıca imkan sağladığı için Commodore 64’e şükranlarımı sunuyorum.

HANDE D. SÜZER
hdemirel@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz