Bt’nin İhracat Hedefi 2010’da 1 Milyar Dolar

Meteksan Bilişim Grubu’nun yönetim kurulu başkanı Alper Köstem, Türkiye’nin bilişim yarışında, AB’nin çok gerisinde olduğunu söylüyor. Kişi başına BT harcaması AB’de 160 euro, Türkiye’de ise 7-8 eu...

1.02.2005 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

hedMeteksan Bilişim Grubu’nun yönetim kurulu başkanı Alper Köstem, Türkiye’nin bilişim yarışında, AB’nin çok gerisinde olduğunu söylüyor. Kişi başına BT harcaması AB’de 160 euro, Türkiye’de ise 7-8 euro düzeyinde. Ona göre, burada özel sektörün yanı sıra, iş devlete düşüyor. Hükümetler öncülük etmeli, özellikle kamudaki projeleri hızla hayata geçirmeli. “Türk BT sektörü olarak 2010 yılında 1 milyar dolar ihracat yapacak bir hedef koymamız gerekiyor” diye konuşuyor. Ardından da bu hedef için kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasının önemine dikkat çekiyor.

“Avrupa Birliği ülkelerinin kişi başına yıllık BT harcaması 160 euro, Türkiye’nin ise 7-8 euro düzeyinde. Bu da demektir ki, Türkiye henüz bilişim sektöründe yolun başında.”

Bu saptamayı, Meteksan Bilişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Alper Köstem yapıyor. Kamunun bilişim sektörünün gelişmesi için çok önemli bir itici güç olduğunu söyleyen Köstem’e göre, e-devlet projeleri tarafında da bugüne kadar yapılan yatırımlar çok yetersiz. “Türkiye yılda yaklaşık 200-250 milyon euro civarında kamu bilişimine yatırım yapıyor” diyen Köstem, Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında aradaki farkın 30-40 kata ulaştığına dikkat çekiyor.

Meteksan Bilişim Grubu bünyesinde, Türkiye’nin en büyük yerel bilişim şirketi ve sistem entegratörü Meteksan Sistem başta olmak üzere, BT sektörünün farklı alanlarında faaliyet gösteren 9 ayrı şirket bulunuyor.

Meteksan Bilişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Alper Köstem ile Meteksan’ın gelecek planlarını, Türkiye’de bilişim sektörünün geldiği noktayı, önümüzdeki döneme yönelik beklentileri konuştuk. Meteksan’ın sektöre yatırım yapmaya devam edeceğini söyleyen Köstem, Türkiye’de bilgi teknolojileri sektörünün önünün açık olduğuna dikkat çekiyor.

“Türk BT sektörü olarak 2010 yılında 1 milyar dolar ihracat yapacak bir hedef koymamız gerekiyor” diyen Köstem’e göre bu hedefe ulaşmak için sektör, sivil toplum kuruluşları ve devletin girişimleri olması gerekiyor:

Sistem entegrasyon pazarı Türkiye’de nasıl gelişti? Pazar bugün nasıl bir büyüklüğe ulaştı?

Aslında sistem entegrasyonu pazarı Türkiye’de çok eski bir kavram değil. Uygulamalar ağırlıklı olarak 1998 yılında başladı. Eskiden BT firmalarının neredeyse tamamı, donanım firmalarının temsilciliğini yapıyor, satış sonrası hizmetlerini veriyorlardı. Bir anlamda kendi kaderlerini donanım firmalarının kaderine bağlıyorlardı. Donanım pazarındaki gelişmelerden de doğrudan etkileniyorlardı.

Meteksan Sistem ve Koçsistem gibi firmalar bu yapıdan ilk çıkanlar oldular. Biz Meteksan olarak 1996 yılından bu yana firma bağımsız olarak çalışıyoruz. Donanım firmalarının satışlarını yaparken, yazılım firmalarına da aynı mesafede olmaya çalıştık. Bu anlamda sistem entegrasyonunu çok daha önceden başlattık diyebiliriz.

Sektörel yapılanmamızda da, özellikle sağlık, eğitim, savunma ve kamu sektörlerinde sistem entegrasyonu açısından ciddi bir noktaya geldik. 1998’den itibaren Koçsistem ve diğer firmalar da bizim peşimizden gelmeye başladılar. Daha sonra kamuda tek bir kontratla alım, yani anahtar teslim dediğimiz projeler başladı. Donanım, yazlım, network, kablolama, hatta danışmanlık hizmetleri ihtiyacını tek bir firmadan almak istediler. Bu bileşenleri entegre etmek ayrı bir know-how gerektirince, sistem entegrasyonu da bilişim firmaları açısından çok ciddi bir “challange” olarak ortaya çıktı.

Peki entegrasyon pazarına her giren firma başarılı oldu mu?

Sadece donanım satan firmalar, buradaki katma değeri ve know how’ı fark edip kendi kimliklerini değiştirmeye, kendilerini sistem entegratörü olarak konumlamaya başladılar. Ancak, tabii hepsi başarılı olamadı. Sonuçta donanım satan şirketlerin kendilerini sistem entegratörü olarak göstermeleri çok komik. Bu bir show business değil, gerçek anlamda böyle bir know how’a sahip olmanız gerekiyor. Alanında uzman insan kaynağına, yazılımcılara, network uzmanlarına ihtiyaç var. Üstelik bunların bir tanesini değil, “n” tanesini istihdam etmek gerekiyor.

Bu, şu anda Türkiye’de Meteksan, Koçsistem ve Siemens gibi büyük firmaların yanı sıra, son dönemde aramıza katılan Sentim’de var. Bir kontratın tutar olarak büyüklüğü de önemli. Sistem entegrasyonu aynı zamanda bir finansal güç gerektiriyor. Know how’ınız, yeterli insan kaynağınız olsa da büyük bir projeden bahsettiğinizde, bunu finansal olarak destekleyecek gücünüz yoksa, o projeyi alamazsınız.

Pazarda son trendler neler, öne çıkan yaklaşımlar var mı?

Artık müşterinin ihtiyacını sizin yönlendirmeniz gerekiyor. Vizyonunu birlikte çizmeniz ve sonra da ona en uygun çözümü sunmanız gerekiyor. Bu anlamda “inhouse”, yani sektörel çözümler ön plana çıkıyor. Müşterinin ihtiyacını tanımladıktan sonra, kendi imkanlarımız ya da iş ortaklarımızla birlikte ona o çözümü sunabilmemiz önemli.

Meteksan olarak bu anlamda öncü olduğumuzu söyleyebilirim.Tepe Teknoloji ile beraber sağlık sektörüne yönelik çözümlerde Türkiye’de pazar lideriyiz. Hatta bölgesel anlamda da lideriz. Yazılımlarımızı bugün Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine de satıyoruz.

Meteksan’ın geçen seneki cirosu 213 milyon dolar. Bu cironun yarısından fazlası servis ve yazılımdan geliyor. Şu anda Türkiye’de bu çapta bir firma yok. Bölgesel anlamda da büyüme planlarımız var. Romanya’da çok büyük bir projeyi imzalamak üzereyiz. Moskovo’da bir işbirliğimiz, Hollanda’da ve Amsterdam’da yeni sözleşmeler var.

Şu anda sistem entegrasyon için Türkiye’de pazar potansiyeli hala yüksek. Henüz büyük e-devlet projeleri hayata geçirilmedi. 

Dünyada bazı donanım şirketleri de entegrasyon pazarına yöneldiler. Bu diğer oyuncuların pazarını bir miktar daralttı. Türkiye’de de benzer bir durum var. Bundan sonra ne olacak?

Türkiye’de entegrasyon pazarında ağırlıklı olarak kamu öne çıkıyor. mevcut. HP ve IBM gibi yabancı firmaların da Türkiye’de kamu projelerinde yer alması çok zor. Kamu projeleri çok ciddi riskler taşıyor. Teslim süresi ve işin yapılamaması gibi cezalar var. Bunlar çok da ağır. Biz bile buları çok zor karşılayabiliyoruz.

Entegrasyonun gerektiği müşteri memnuniyeti, proje yönetim know-how’ı ve yerel kültür açısından uluslararası firmaların bu işi yapması çok zor. Onlar kamuya kendi sözleşmelerini imzalatmaya çalışıyorlar. Oysa kamunun kurallarına uymak gerekiyor. Kamuya tabisiniz, güçlü olan devlet. Devletin ihale kuralları, şartları ve sözleşmesi var. Bunlara uymak gerekiyor. Dolayısıyla, yabancıların e-devlet projelerinde ana firma olmaları çok zor.

Ancak, SBS gibi, yabancı sermaye olmasına rağmen yerelleşmiş, ayrıca entegratör olmak üzere kurulmuş firmalar bunu yapabilirler. SBS bugün yerel firmalarım aldığı riskleri alması gerektiğinin farkında ve ona göre yapılanıyor. Yine de çoğu yerde bizimle rekabet edemiyor.

Meteksan kamu sektöründe güçlü bir firma. Bu neden kaynaklanıyor?

Biz bugün sadece sektörde yerel sermayeli en büyük bilişim sektörü değiliz. Aynı zamanda Ankara’nın da en büyük şirketiyiz. Capital ilk 500’e baktığınız zaman Meteksan, Ankara’nın en büyük ikinci firması. Burada merkeze yakın olmamızın çok önemli bir rolü var. Satış gücümüzün çoğu Ankara’da. Bugün 850 kişilik ekibimizin 400’ü Ankara’da bulunuyor. Tam 30 yıldır Ankara’dayız.

Ayrıca, bir üniversite şirketiyiz. Bilişime en fazla yatırım yapmış firmayız. Bugüne kadar yaptığımız yatırım 30-40 milyon doları geçti. Bu kadar büyük yatırım yapıp devletin göbeğinde olunca kamu bilişim pazarının yüzde 60-70’i Meteksan’ı elinde. Bu da çok doğal bir sonuç.

Krizden sonra kamu yatırımları durma noktasına geldi. Siz nasıl etkilendiniz?

Aslında bu sektörün nasıl büyüyeceğinin formülleri belli. Meteksan’ın 1992’den gelen bir büyüme trendi var. 1992 yılında Meteksan Sistem’in cirosu 2 milyon dolardı,  2003’e gelindiğinde 100 milyon dolara ulaştı. Yani 12 senede 100 kat gibi çok ciddi bir büyüme var. Sektörün ve ekonominin çok üzerinde bir büyüme. 

Kriz yıllarına rağmen büyümenin devam etmesinde, planlı yaklaşımın rolü büyük. Kamu gibi çok istikrarsız bir yerde planlı olmak, çok ince düşünmek gerekiyor. Öncelikle kamuyu iyi tanımalısınız. Kamuda hangi şartlarda kimler sürekli alım yapıyor, stratejik sektörler hangileridir diye bakmak gerekiyor. Örneğin, kamuda bugün eğitim, sağlık alanlarında yatırımlar fazla. Bir de sürekli fonu olan Maliye Bankalığı gibi alanlar var. Yaptığı iş çok öncelikli olan, kamunun vazgeçilmez bir işini yapan alanlarda yatırımlar yüksek. Örneğin Mernis böyle bir proje.

AB ÜLKELERİ İLE ARAYI KAPATMAMIZ GEREKİYOR

YOLUN BAŞINDAYIZ E-dönüşüm’de henüz yolun çok başındayız. Aslında, bugüne kadar çok şey yapıldı gibi görünse de, rakamlara bakılınca durumumuz çok acıklı. Türkiye yılda yaklaşık 200-250 milyon euro civarında kamu bilişimine (government IT) yatırım yapıyor. 70 milyon nüfustan bahsedersek bu kişi başına 3 euro anlamına gelir. Oysa, Avrupa Birliği ülkelerinden bu rakam 100 Euro’ya ulaşıyor. Arada dağlar var. Diyelim bizim gelirimiz 3 bin euro, onların 20 bin euro. Aradaki fark 7 kat olsun ama öyle değil, 30-40 kata ulaşıyor. Satın alma paritesine göre durumumuzun daha iyi olması lazım. Nedeni de arayı kapatmamız gerekiyor. Oysa ara açılmaya devam ediyor.

2010 HEDEFİ Bugün en önemli aktivitemiz Bilişim Zirvesi. Fuarın bence sektöre hiçbir katkısı yok. Sadece bir gösteri. Tamamen ithalata dayalı. Oysa bugün Türkiye’de bilişim sektörü yazılım ve hizmet ihracatı yapabilecek bir sektör.

2010 yılında 1 milyar dolar ihracat yapacak bir hedef koymamız gerekiyor. Bu hedefe varmak için de sektör, sivil toplum kuruluşları ve devletin girişimleri olmalı. Bugün Başbakan Kahire’deki TAV’ın işini Hüsnü Mübarek ile konuşuyorsa, bizim Romanya’daki yazılım projemizi de konuşması lazım. Sektör olarak da birbirimize çelme takmak, show business yapmak yerine bir araya gelip bu hedefe odaklanmamız lazım. Üretmek gerekiyor, üretmeden bir şey olmuyor.

TÜRKİYE BİLİŞİM PAZARI NASIL GELİŞECEK?

MOBİL UYGULAMA Mobil uygulamalar önemli. Ancak, Türkiye’de çok hızlı gelişim sergileyemiyor. Özellikle oyunlar-eğlence tarafında bir hareketlilik var. Turkcell başta olmak üzere mobil operatörlerin gelirleri daha çok bu tarafta artıyor. Pazar şu anda üreticileri tatmin edecek durumda değil. Ama zaman içerisinde çok hızlı ilerleyeceğini söyleyebilirim.

OUTSOURCING ÖNEMLİ Bunun haricinde outsourcing çok hızlı büyüyen bir pazar. Giderek de bu büyüme hızı artacak. Nasıl bir bilişim firması olarak biz yemek, güvenlik gibi işleri outsource edip sadece ana işimiz olan bilişime yöneliyorsak, diğer firmaların, örneğin bir bankanın da bankacılık alanına odaklanıp BT işini outsource etmesi gerekiyor.

KONSOLOLİDASYONLAR ARTACAK Sektörde konsolidasyonlar önümüzdeki döneme damgasını vuracak. Bu hem pazarın büyümesine hem de sektörün sorunlarını aşmasına katkı sağlayacak. Sektörde bugüne kadar firmalar yeterince yatırım yapmadılar. Kolay yaşadılar, krizden sonra da geç kalındı.

HALKA AÇILMALAR GELECEK İkincisi sermaye piyasasını etkin kullanan bir sektör değiliz. Halka açık firma sayısı çok az. Büyük yazılım, hizmet işleri yapan firma sayısı çok az. Avrupa Birliği’ne giriş süreciyle birlikte şirketler daha çok projeler alacaklar. Şirket büyüklükleri artacak. Dünyada bunun örnekleri var. Örneğin, Intracom, 50-100 milyon dolarlık bir firmayken AB’ye girme sürecinde 1,5 milyar Euro’luk cirolara ulaştı. Önümüzdeki dönem bu bağlamda, sektörün anlamlı temsilcilerinin sayısı artacak.

SAĞLIĞA YATIRIM ARTACAK Bugün sağlık alanında münferit projelerden başka toplamda yapılmış hiçbir şey yok. Türkiye’de 1000’den fazla hastane var. Bunların çoğu Sağlık Başkanlığı’na bağlı hastaneler. Buralarda çok az hastane otomasyonu, çok sınırlı sağlık bilgi sistemleri uygulamaları var. Önümüzdeki dönem sağlık sektöründe otomasyon projeleri artacak. Bu otomasyon projeleri çok ciddi tasarruf sağlayacak. Sosyal güvenlik açığının kapanmasına destek olacak.

KAMUDA NELER OLACAK Diğer yandan artık tamamen kurumların ana işlerine yönelik verimliliği artıracak projeler ön plana çıkacak. Kurumların yaptıkları işe katma değer sağlayan, sonuçları görülebilen yazılım projeleri artacak. Danışmanlık, entegrasyon, satış sonrası hizmet alanlarında büyüme olacak. Donanım yine büyük olacak ama belirleyici olmayacak. Bilişim firmaları da uzmanlaşacak. Bundan sonra artık finansı bilmeyen BT şirketi finans projeleri satamayacak. Sağlık bilmeyen sağlık projesi satamayacak.

MERNİS’İN TAMAMLANMASI İÇİN 3 PROJEYE DAHA İHTİYAÇ VAR

Mernis’de son durum nedir?

1998’e kadar Mernis’te hemen hemen hiçbir şey yapılamadı. Dünya Bankası bu tarihte bir kredi çıkardı. Bu kredi ile birlikte bir ihaleye çıkarıldı ve Meteksan olarak biz bu işe girdik. İşin yaygınlaştırma ihalesini alarak 1999’dan bu yana network, donanım, yazılım dahil tüm projelerini gerçekleştirerek bir noktaya geldik.

2003 yılının ocak ayında açılışını yaptık. Bu açılış artık online nüfusumuzu sayabiliriz anlamına geliyordu. Yani bugün Hakkari’de bir vatandaşımız çocuğunun nüfus kaydını bir günde yapıp, nüfus cüzdanını ve TC kimlik numarasını aynı gün içinde alıyor. O anda Türkiye’nin nüfusu merkezde 1 artıyor. Bugün herhangi bir nüfus müdürlüğünde sıranız geldiği anda en fazla 30 saniye içerisinde işleminizi yaptırabiliyorsunuz. Banka şubeleri gibi numara alarak sıraya giriyorsunuz zaten. Sonuçta Mernis 2 yıldan beri online.

Peki tam anlamıyla ne zaman bitirilecek bu proje?

Mernis’in bitmesi için 3 projeye ihtiyaç var. Bunlardan bir tanesi, kimlik paylaşım sistemi. Mernis tek başına bir anlam ifade etmiyor. Çok çeşitli projelerle online veri alışveriş yapması lazım. Kimlik paylaşım sistemi dediğimiz bu projenin kısa süre önce sunumu kamuya yapıldı.

Cebimizdeki nüfus cüzdanı değişmeden önce iki tane daha proje kaldı. Bunlardan biri, felaket yedeğinin yapılması. Projelendirilmiş durumda, parası hazır. Bir de şu andaki yazılımımızı web tabanlı hale getireceğiz. Bu 3 proje de tamamlandıktan sonra Mernis’in son safhası 2005 yılının sonlarına doğru cebimizdeki nüfus cüzdanlarının değişmesi olacak.

Bunun tamamen bir smart card olması düşünülüyor. İçinde fotoğrafımız, parmak izimiz, imzamız ve çeşitli nüfus bilgilerimiz olacak. Ayrıca, bir yap işlet devret projesi şeklinde gerçekleştirilmesi bekleniyor. Çünkü, sonuç itibariyle bu nüfus cüzdanları satılacak. Asgari 6-7 yıllık bir proje olması lazım. Sonuçta proje büyüklüğü de 200-250 milyon dolar arasında değişir diye tahmin ediyoruz. 

HANDE D. SÜZER
Hdemirel@capital.com.tr

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz