E-Ligi”nde Son Durum

E-learning (e-öğrenim), son dönemin yükselen değerlerinden. Özellikle gelişmiş ülkeler bu alanda ciddi yol almış durumdalar. The Economist Intelligence Unit’in araştırması da bunu açıkça ortaya koy...

1.04.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
E-learning (e-öğrenim), son dönemin yükselen değerlerinden. Özellikle gelişmiş ülkeler bu alanda ciddi yol almış durumdalar. The Economist Intelligence Unit’in araştırması da bunu açıkça ortaya koyuyor. “E-learning Ligi” olarak nitelendirilebilecek araştırmanın zirvesinde İsveç, Kanada ve ABD yer alıyor. Türkiye ise 50’inci sıradaki yeriyle henüz yolun başında olduğu mesajını veriyor.  
 
Bugün internet üzerinden eğitim (e-learning) daha fazla konuşulur hale geldi. Gelişen internet teknolojileri sayesinde insanlar daha önce düşünmedikleri konularda online eğitim alabiliyorlar. Online eğitim yaşam boyu öğrenmeyi ve kişisel kariyer gelişimini destekliyor. E-learning çalışanlara, ev kadınlarına, öğrencilere ya da toplumun diğer kesimlerine büyük bir öğrenme esnekliği getiriyor.  
 
E-learning’in şirketlere olan yararı ise zaten şimdiden görülüyor. Eğitim programlarının kalitesini arttırırken aynı zamanda daha ucuza mâl ediyor ve günümüz mobil işgücüne daha uygun hale getiriyor. Dünyanın önde gelen araştırma şirketlerinden IDC’nin verilerine göre, 2002 yılında 6,6 milyar dolar büyüklükte olan kurumsal e-learning pazarı 2006’da yaklaşık 23.7 milyar dolara ulaşacak. E-learning’i ateşleyen başka etkenler de var. Daha fazla ülke entelektüel sermayenin hammadde olarak kabul edildiği bilgi ekonomisine dönüştükçe, beceri eksikliklerinin ekonomik sorunlara yol açacağı görülüyor.  
 
E-learning’in eş zamanlı chat teknolojisi, internet tabanlı telefon sistemi ve online toplantı yazılımları e-learning için sınırsız olanak sağlıyor. Her yaştan, coğrafyadan, kültürden insanlar, internet sayesinde daha önce olanaklı olmayan bir şekilde, bir araya gelebiliyorlar.  
 
The Economist Intelligence Unit ve IBM Corporation’ın gerçekleştirdiği “E-Learning’e Hazırlık” araştırmasında 60 ülke ele alınıyor. Araştırmada ülkeler e-learning’e hazır olma derecelerine göre sıralanıyor. Bu sıralamada ise 4 kriter öne çıkıyor: “Bağlantı, kapasite, içerik ve kültür”. Bağlantı kalitesi ya da internete erişebilirlik e-learning’e hazırlık anlamında önem taşısa da tek başına bir şey ifade etmiyor. Dünyada en iyi erişime sahip ülkelerin başında gelen Singapur ve Güney Kore e-learning’e hazırlık sıralamasında ilk sıralarda yer almıyor. Güçlü bir eğitim sistemi ve online içeriğin zenginliği de diğer etkenler olarak öne çıkıyor.  
 
İnternete erişebilirlik  
 
E-learning’de başarılı olan ülkeler aynı zamanda doğru altyapıya da sahipler. Bağlantı, cep telefonu kullanımı ve PC penetrasyonu alanlarında da lider konumdalar. Kırsal bölgeleri ve refah seviyesi düşük insanları da kapsayacak şekilde, toplumun büyük kesimi internet erişimine sahip. Evlerde, ofislerde, hükümetin büyük-küçük her biriminde, okulların ve kütüphanelerin de dahil olduğu kamusal alanlarda internet kullanılıyor. İnternet bağlantısı olmadan online eğitim de olamıyor. Dolayısıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki hükümetlerin altyapı yatırımlarını iyileştirmeye devam etmeleri gerekiyor.  
 
İnternet kullanım kapasitesi  
 
Erişim, çok önemli bir etken. Ancak, e-learning’i destekleyecek ek faktörler de gerekiyor. Bu faktörler arasında güçlü bir eğitim sistemi, mesleki eğitim, yaşam boyu öğrenme için destek ve okur-yazarlık oranının yüksek olması gerekiyor.  
 
İnterneti en yüksek kapasitede kullanan, bu sayılan alanlarda başarılı olan ülkeler İsveç, ABD ve Kanada. Onları Güney Kore, Avustralya ve Singapur izliyor. Gelişmekte olan ülkelerin de aralarında bulunduğu pek çok ülke eğitime değer veriyor. Ancak, orta öğretimde ve üniversite eğitiminde olan heves işyerine ya da yaşamın tümüne taşınmıyor. E-learning’in yaygın bir başarıya ulaşması için öğrenme hevesinin gelenekselleşmesi gerekiyor.  
 
Türkiye ise sıralama çok aşağılarda yerde bulunuyor. Bütün kriterlere göre gerçekleştirilen değerlendirmede 50’inci sırada yer alan Türkiye, bu performansıyla, “sınıfta kalmış” gibi görünüyor.  
 
Online içeriğin önemi  
 
Online içerik de e-learning’in temel taşlarından biri. İnsanların kütüphane materyallerine, gazetelere, kurumsal bilgilere, hükümetin veritabanlarına erişebiliyor olmaları ve bu içeriğin de kendi dillerinde olması çok önemli.  
 
Online ve e-learning içeriğinde başı Kuzey Amerika çekiyor. Onu Kuzey Avrupa izliyor. İngilizcenin yaygın olarak konuşulduğu ülkeler daha avantajlı durumda. Çünkü internetteki içeriğin büyük bir bölümü İngilizce. Ancak Güney Kore’nin de aralarında bulunduğu diğer ülkeler şirketlerin eğitim materyallerini internete taşımalarıyla birlikte hızla gelişiyor. Hükümetler de sansürü en alt düzeyde tutarak, okulları ve kütüphaneleri online içerik yaratmaya teşvik ederek bu gelişime destek verebilirler.  
 
Kültürün büyük etkisi  
 
Erişim, kapasite ve içerik ile e-learning olanaklı hale gelebilir. Ancak inançlar, davranış biçimleri ve yerleşmiş gelenekler gibi bileşenlerin gerekliliği de yadsınamaz. Öğretmenliğe değer veren, geleneksel olmayan sertifika programlarının kabul gördüğü, ulusal kurumların e-learning’i desteklediği ve yaygınlaştırmaya çalıştığı, toplumun büyük kesiminin eğitime önem verdiği ve yaratıcı fikirlerin genel kabul gördüğü ülkelerde e-learning’in gelecek vaad ettiğine kesin gözle bakılabilir.  
 
E-learning’in kültür ayağında Batı Avrupa önde. Hükümetler de bu konuda büyük destek sağlıyor. Diğer ülkelerin hükümetlerinin de e-learning’i kamu kurumlarına sokma konusunda plan ve politikalar geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca özel girişimlerin e-learning endüstrisine girebilmesi için gerekli düzenlemelerin de yapılması şart.  
 
E-learning bir ihtiyaç  
 
Teknoloji eğitimciler için çok yararlı bir araç olabilir ancak asla onların yerini alamaz. Uzmanlar e-learning ile yüz yüze eğitimin sentezlenmesinin daha yararlı olacağını söylüyor. Örneğin Singapur’daki üniversitelerde öğrenciler kampüste derslere girebiliyorlar ancak aynı zamanda ders notlarına ya da okuma ödevlerine online erişebiliyorlar. Öğrencilerin eğitmenle ve birbirleriyle iletişim halinde olmaları ve topluluk psikolojisini hissetmeleri gerekiyor.  
Her ne kadar uluslararası iş dünyasının dili İngilizce olsa da dünyada en sık konuşulan tek dil İngilizce değil. E-learning’in başarısı için kültürlere uyumlu eğitim yöntemlerinin yanında yerel dillerde materyalin bulunması da kritik önem taşıyor.  
 
Dünyada e-learning ihtiyacı duymayan hiçbir yer yok. İşletmeler e-learning’i daha çok eğitim maliyetlerini düşürmek, dünyanın dört bir yanındaki ofisleriyle tutarlılık içinde olmak ve çalışanlarını yeni uygulamalar ve piyasa kuralları konularında sürekli güncellemek amacıyla tercih ediyor.  
 
"TÜRKİYE DÜNYAYLA REKABET EDEBİLİR"  
 
Ahmet Eti / SBS E-Learning Direktörü
 
 
EĞİTİM SİSTEMİ SORUNLU Türkiye’nin e-learning’e hazırlık sıralamasında alt sıralarda yer almasının en büyük nedeni eğitim sistemimiz. Eğitim sistemi ezbere dayalı olduğu için insanlar bilgiye kendileri ihtiyaç duymuyor. Bu nedenle de e-learning de olsa insanların bir şeyler öğrenme konusunda motivasyonları yok.  
 
ERİŞİM DÜŞÜK Türkiye’de internet erişim oranı çok düşük. Son yıllarda hareketlenmeye başladı. Türk Telekom’un her eve internet götürme çalışmaları var. Bunun yanında kültürümüzde genel olarak bilgi saklama, paylaşmama eğilimi var.  
 
İÇERİK ÜRETİLMİYOR İçerik tarafına bakarsak bugün dünyada çok önemli olan teknik kitapların hala Türkçe’ye çevrilmediğini görürüz. Türkiye’de çeviri sorunu var. Ayrıca Türkiye’de sıfırdan içerik üretimi de başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.  
 
MALİYETLER UYGUN E-learning’de değişik fonksiyonlarda çok büyük ekipler kurmanız gerekiyor. Örneğin üç boyutlu animatör, yazılımcı, grafiker tasarımcı, programcı kullanıyorsunuz. Teknik olarak baktığımızda tek tek bu insanların hiçbirinin ABD’dekilerden eksik bir yanları yok. Türkiye’de bu işleri yapanların maliyetleri yurtdışındakilerin neredeyse üçte birine denk geliyor.  
 
FİYAT AVANTAJI VAR Bu nedenle yurtdışında 100 bin dolara mâl olan bir program bizde 20-30 bin dolara gerçekleştiriliyor. Fiyattan dolayı Türkiye’nin ciddi bir avantajı var. Bu insanları organize ederek belirli bir çatı altında toplayıp hedefe yönlendirdiğiniz anda bu kez dünyayla rekabet edebilecek ürünler üretebiliyorsunuz.  
 
DÜNYAYA ÜRÜN SATILABİLİR Türkiye’nin sıralamada yükselmesi için eğitim sisteminin değişmesi, erişimin geliştirilmesi, kültürün değişmesi gerekiyor. Türkiye e-learning’de, içerde tüketemiyor olsa da, dünyaya ürün satar hale gelebilir. İçerik üretiminde sıralamada ciddi olarak yukarı çıkabilir. Kaliteli içerik olmadığı takdirde hiçbir e-learning projesi başarılı olamaz.  
 
"E-LEARNING'IN OLMAZSA OLMAZLARI"  
 
BÜYÜK DÜŞÜNÜN E-learning konusunda atılacak küçük adımların çok işe yarayacağı söylenemez. Hedefleri incelemek ve onlara nasıl ulaşılacağının haritasını çıkarmak önemlidir. Pedagoji, kültür, teknoloji ve dil kavramlarına bütünsel bir yaklaşım ve anlayış gerekiyor. Bütünsel yaklaşım, e-learning programlarının kurumsal hedeflere bağlanması olabilir. Örneğin Güney Amerika’daki Petroleos de Venezuela şirketinin eğitim maliyetlerini kısması gerekti ve bu hedefi göz önünde bulundurarak e-learning’e geçti. Devlete ait olan bu şirket geleneksel sınıf eğitimi maliyetlerini yüzde 70 azalttı ve bu yatırımın geri dönüşünün üç yıl içinde gerçekleşmesini bekliyor.  
 
ALTYAPI GEREKLİ Elektroniğin e’si olmadan e-learning de olmaz. Uyumlu bilgisayarlar, akıllı yazılım, yüksek hızlı internet bağlantısı ve daha da fazlası e-learning’i desteklemek için gereklidir.Neyse ki yeni teknolojiler kestirme yollar sağlayabiliyor. Örneğin geleneksel telekomünikasyon altyapısında sıkıntısı olan ülkeler şu anda kablosuz internet bağlantısını kullanarak insanları online yapıyorlar. Her geçen gün en kırsal alanların bile dünyanın eğitim enstitülerine erişebilmeleri için broadband, kablosuz teknoloji ve uydu gibi yeni çözümler kullanılır hale geliyor.  
 
TEKNOLOJİ BENİMSENMELİ Eğitmenin öğrencileriyle yakınlık kurduğu ve onları kişiliğiyle etkilediği geleneksel derslikler kutsal alanlar olarak algılanırdı. Ancak teknoloji yeni yaklaşımlar getirdi. Internet öğrencilerin sadece profesörlere soru yöneltmelerini sağlamıyor. Daha da önemlisi birbirleriyle işbirliği içine girmelerini sağlıyor. Şirketlerin, hükümetlerin ve okulların teknolojiyi, eğitimi de kapsayacak şekilde kullanmaları gerekiyor. Teknoloji sadece bilgiyi getirmekle kalmamalı, aynı zamanda benimsenmeli.  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz