Kablosuz İşletmeler Daha Verimli Olacak

Levent Şensezgin / Sybase Türkiye Genel Müdürü    Sybase, dünyanın önde gelen yazılım şirketlerinden. 1 milyar doların üzerinde cirosu var. Ağırlıklı olarak finans ve telekom sektörüne h...

1.05.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Levent Şensezgin / Sybase Türkiye Genel Müdürü  
 
Sybase, dünyanın önde gelen yazılım şirketlerinden. 1 milyar doların üzerinde cirosu var. Ağırlıklı olarak finans ve telekom sektörüne hizmet veriyor. Son dönemde ise mobil uygulamaları konusundaki ürünleriyle öne çıkıyor. Şirketin Türkiye genel müdürü Levent Şensezgin, mobil yazılım ürünlerinin ve uygulamaların büyük canlılık kazanacağını söylüyor. Ona göre bu iş dünyasında yeni bir dönemi de başlatacak. Şensezgin, “Yeni dönemde kablosuz işletmeler ön plana çıkacak. Mobil teknolojilerle yapabileceklerimiz ise hayal gücümüzle sınırlı olacak” diyor.  
 
Sybase Türkiye Genel Müdürü Levent Şensezgin, mobil çözümleriyle ilgili ilk sunumu yaptıklarında Türkiye’de henüz GPRS’in olmadığına dikkat çekiyor. “Oysa bugün  
çok büyük projeler üzerinde çalışıyoruz” diyen Şensezgin, dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de mobil teknolojilerin kullanımının hızla arttığına dikkat çekiyor.  
 
Gerçekten de bugün artık cep telefonlarımızı sadece birer iletişim aracı olarak kullanmanın çok ötesine geçmiş durumdayız. WAP ile başlayan yeni dönem, iş yapma biçimlerini etkileyen yeni yaklaşımları da gündeme getirdi. Bugün artık pek çok şirket satış organizasyonunu mobil uygulamalarla inşa ediyor. İnternet bankacılığından sonra mobil bankacılık hızla gelişiyor. Belki de gelecek seçimlerde oylarımızı cep telefonlarımız aracılığıyla veriyor olacağız...  
 
Dünyada cep telefonu abonesi sayısının 1 milyara ulaştığını söyleyen Levent Şensezgin, “Bu kadar büyük bir kitleye online erişebilen başka bir medya yok. Dolayısıyla, yeni uygulamalarda hayal gücünüzle sınırlısınız” diye konuşuyor.  
 
Cep telefonları başta olmak üzere mobil cihazlarla önümüzdeki dönem pek çok yeni uygulamayı gerçekleştirebileceğimizi söyleyen Şensezgin, kurumsal taraftaki gelişmelerin de çok ciddi bir noktaya ulaştığına dikkat çekiyor. Yeni dönemin trendinin kablosuz işletmeler olduğunu söyleyen Şensezgin, “Bu işletmeler ERP sistemlerini mobil cihazlarla senkronize edebiliyor. Çalışanlarına e-maillerini ofise gelmeden yolda okuyup klasifiye etme imkanı veriyor. Bu sayede çok ciddi verim artışı, zaman ve maliyet tasarrufu sağlanıyor” diye konuşuyor.  
 
Türkiye’de 1992 yılından bu yana mobil çözümler sunan Sybase’in Türkiye Genel Müdürü Levent Şensezgin ile mobil teknolojilerdeki son gelişmeleri, mevcut uygulamaları ve “kablosuz işletme” trendini konuştuk:  
 
Sybase bir yazılım şirketi. Temel faaliyet alanlarından, yazılım pazarında nasıl  konumlandığından kısaca bahseder misiniz?  
 
Sybase, yazılım endüstrisinde 20. yılını kutluyor. Dünyadaki ilk 10 bağımsız yazılım şirketinden biri. En önemli özelliği açık sistemleri destekliyor olması.  
Temel olarak 4 ana dalda faaliyet gösteriyor. Bunlardan bir tanesi mobil veri işlemi. Bu konuda yaklaşık 4 yıl önce içindeki bir birimi şirkete dönüştürdü. Şu anda “iAnywhere technologies” adı altında bağımsız olarak faaliyet gösteriyor. 2002’de dünya mobil bilgi işlem piyasasından yüzde 73’lük bir pay adı. Mobil konusundaki ürünleri tüm bilgi işlem platformlarında çalışıyor.  
 
Sybase’in doğuşuna sebep olan fikir, dünya finans piyasalarının ihtiyacı olan bir takım özel yazılımları karşılamaktı. Sybase, Wall Street’te böyle bir ihtiyaçtan doğdu. Dolayısıyla finans sektöründe de yüzde 68 civarında bir pazar payına sahip. Bu alandaki faaliyetlerini de yine bir şirket altında toplamış durumda. Bu şirket de finans ve sermaye piyasaları için “real time” denilen uygulamalarda kullanılan ürünler sunuyor.  
 
Bu iki şirketi ayrı tuttuktan sonra Sybase de kendi içinde veri tabanı, uygulama geliştirme araçları ve “middle ware” dediğimiz ara katman yazılımları geliştiriyor.  
 
Sybase ürünleri Türkiye’de 1992 yılından bu yana pazara sunuluyor. Ancak, Türkiye Ofisiniz 1999 yılında faaliyete geçti? Sybase Türkiye’de nasıl bir potansiyel gördü de bir ofis açmaya karar verdi?  
 
Potansiyelden ziyade Türkiye ofisi biraz gereksinimden doğdu diyebilirim. O zamanlar Sybase ürünlerinin distribütörü olan firma 1998 yılında krize yakalandı ve faaliyetlerini durdurdu.  
 
Sybase’in özellikle finans sektöründe kritik öneme sahip, sahipsiz kalamayacak müşterileri vardı. Müşterilerin güvenliğini sağlamak için çok acele böyle bir karar alındı. Tüm kontratlar otomatik olarak yeni şirkete alındı.  
 
Elbette Türkiye’de bir potansiyel de görüldü. Sybase Türkiye ofisini kurduktan sonra sektördeki zikzaklardan etkilendi ama hep büyüdü. Ortalamada iki katından fazla büyüme sağladı diyebilirim.  
 
Peki bundan sonra Türkiye için hedefleriniz neler? Hangi alanlarda pazardan ne kadar pay almayı hedefliyorsunuz?  
 
Sybase’in dünyada 1 milyar dolarlık cirosu var. Çeşitli ürünlerle büyük bir şirket. Türkiye’deki konumu ve müşteri portföyü de dünyaya paralel olarak gelişiyor. Türkiye’de de ağırlıklı olarak finans sektörüne hizmet veriyoruz. Kullanıcılarımızın yüzde 80’i buradan geliyor. Geriye kalan yüzde 20’i de telekom ve diğer sektörlerden geliyor.  
 
Bu arada finans ağırlıklı çalışıyoruz derken, bunun içerisine kamuyu da aldığımı belirtmem gerekiyor. Şu anda Maliye Bakanlığı, Mali Suçlar Araştırma kurumu, SPK ve Takas gibi kuruluşlarla çalışıyoruz. Örneğin, Maliye Bakanlığı Gelirler Müdürlüğü ile gerçekleştirdiğimiz Vergi Otomasyon Projesi, dünyanın sayılı büyük projelerinden bir tanesi. Bu proje 2002 yılında Türkiye’de “E-devlet Ödülü”nü aldı. VEDOP adı altında geçen ilk proje kapsamında vergi gelirlerinin yüzde 80’inin toplandığı 155 tane vergi dairesinde yaklaşık 9 bin kullanıcı yer aldı. Vergi tahsilatında çok ciddi optimizasyon ve artış sağlayan bu proje, 2003 yılında bir de uluslararası ödüle layık görüldü.  
 
VEDOP’un şu anda ikinci bazına devam ediyoruz. Telekomda da son iki yılda neredeyse tüm GSM operatörlerine çözüm sunduk. Türk Telekom ile de bir proje gerçekleştirdik.  
 
Önümüzdeki dönem için yeni müşteri hedefleriniz var mı?  
 
Özelleştirmeden sonra telekom sektöründen daha fazla müşteriye çözüm sağlayacağımızı düşünüyorum. Bugün bir iş ortağımızla birlikte geliştirdiğimiz ve “Yasal takip sistemi” adını verdiğimiz çözümümüz neredeyse yok satıyor. Bu ürün finans sektöründe tahsil edilemeyen kurumsal ve bireysel kredi borçları ile telekomdaki sorunlu faturaları izliyor. Bu konuda son 3 yılda 7 tane çok büyük proje yaptık.  
 
Bu çözümün önümüzdeki dönem daha da çok talep almasını bekliyoruz. Hem AB’den hem de ABD’deki finans çevrelerinden de bu konuda bir teşvik var. Alacaklarınızı resmi, hukuki yönden hızlı takip ettikçe varlık yönetimi yapmış, aktiflerinizi de iyi yönetmiş oluyorsunuz. Bu da finansal kuruluşların derecelendirmesinde büyük bir avantaj sağlıyor.    
 
Başka ne gibi çözümler sunuyorsunuz?  
 
Bir de “veri ambarı” konusunda bir çözümümüz var. Bu bir iş çözümü değil, teknolojik yaklaşım. Çok hızlı büyüyen dataların idare edilmesini ve bundan analitik sonuçlar çıkarılmasını sağlıyor.  
 
Bugün firmalar bilgi ve data birikimleri büyüdükçe eldeki kaynakları yetmiyor ve bunu donanım gücüyle halletmeye çalışıyorlar ama bir yerde tıkanıyorlar. Geçen yıl Yapı Kredi ile bir proje gerçekleştirdik. Artık büyütemeyecekleri hale gelen bir sistemi Sybase veri ambarı ürünleriyle neredeyse dörtte bir oranında daha küçük bir sistem ile çalıştırmaya başladılar. Buradan maliyet avantajının yanı sıra zamandan da büyük ölçüde tasarruf sağladılar.  
 
Yazılım pazarında yeni trendler neler? Ön plana çıkan uygulamalar hangileri?  
 
Türkiye’de IT için harcanan tüm harcamaların sadece yüzde 8’i yazılıma gidiyor. Dolayısıyla Türkiye’de yatırımların henüz başındayız. Dünyada durum farklı.  
 
ABD ve Avrupa’da yazılım yatırımları gün geçtikçe artıyor. Örneğin, kurumsal uygulama yazılımları pazarı gelişmeye devam ediyor. ERP, CRM ve SCM gibi alanlarda talep yoğun. Bunların dışında son dönemde mobil uygulamalar ön plana çıkıyor.  
 
Türkiye’de yeni yeni kullanılmaya başlayan teknolojiler, İskandinav ülkeleri başta olmak üzere Avrupa’da ve ABD’de çok ciddi biçimde kullanılıyor. Örneğin, ABD’de satış organizasyonlarının ağırlıkta olduğu ilaç şirketlerinde ve sigorta şirketlerinde mobil uygulamalar bir rekabet unsuru olarak öne çıkıyor. Mobil teknolojileri kullanan bir sigorta şirketi karşısından aynı ürün ve hizmeti sunan ancak mobilitesi olmayan bir diğer firma rekabet edemez hale gelmiş durumda.  
 
Mobil teknolojilerin gelişmesi ve uygulamaların yaygınlaşması son kullanıcılar tarafında ne gibi sonuçlar gösterecek?  
 
Örneğin, internet bankacılığının rahatlığının, mobil bankacılığa taşınması söz konusu olacak. Bugün internet üzerinden gerçekleştirebiliyor olduğumuz her işlemi mobil cihazlarımız yardımıyla mobil ortamda da yapabiliyor olacağız.  
 
Bunun getirdiği en büyük avantajlardan biri, mobil cihazın üzerindeki veri tabanı ile offline çalışabilecek olmak. Diyelim ki, bir bankanın internet şubesinin müşterisisiniz. Ve 1 yıl içerisinde 100 tane havale yaptınız, 20 kere fon aldınız, kredi kartı ödemelerinizi gerçekleştirdiniz. Geriye dönüp ben 1 yıl içerisinde ne yapmışım diye sorup, bununla ilgili bir hareket raporu görmek istediğinizde, mobil veritabanınız size bu raporu sağlıyor olacak. Finans kuruluşunun merkezinden bir şey istemiyor olacaksınız. Bu onlara da bir fayda sağlayacak.  
 
Son dönemde “kablosuz işletme” adı altında yeni bir trend gelişti. Bu trend hangi teknolojileri ön plana çıkarıyor?  
 
Bir önceki örnekte bahsettiğim gibi, elinde mobil cihazı olan kullanıcının, offline olarak yani kendi başına da bir şeyler yapabilmesine olanak sağlayan teknolojiler söz konusu. Yine aynı şekilde kullanıcının kurumsal firma ile bağlantısının GPRS, GSM ya da kablosuz ağlar üzerinden senkronize olarak gerçekleşmesine olanak sağlayan teknolojiler var. Kablosuz işletmelerde ayrıca güvenlikli e-mail ya da kurumsal yapıda kullanılan iş akışı düzenleme yazılımlarının mobil cihazlarla senkronizasyonu söz konusu.  
 
Diğer yandan kurum içinde süregelen ve bir anda değişemeyecek olan çekirdek bazı yazılımların da mobil sistemlerle haberleşmesini sağlayan ara katman yazılımları son dönemde ön plana çıkan teknolojiler arasında yer alıyor. Bunların içerisine kurumun ERP yazılımının mobil cihazlarla senkronize edilmesini ya da kurumun web sitesinin mobil cihazlarda görüntülenmesini, hatta buradan sipariş alınması gibi çift taraflı erişimleri sağlayan teknolojileri de katabilirsiniz.  
 
Peki mobil cihazlarla çalışmanın şirketlere katkısı ne oluyor?  
 
2003 yılı başında yapılan bir araştırmaya göre, mobil cihazlarla çalışanlarını şirkete entegre eden firmaların yönetim seviyesinde yüzde 10-11 arası bir zaman ve dolayısıyla bir maliyet tasarrufu sağladıkları söyleniyor. Bir çalışan şirkete gelip masasının başına oturup bilgisayarını açmadan da, daha işe gelmek üzere yoldayken e-maillerini açıp klasifiye edebiliyor. Ofise geldiğinde de daha çok verim isteyen sonuca dönük işler yapıyor. Araştırmalar, bunun ortalama bir finans çalışanına yüzde 10 civarında zaman tasarrufu sağladığını gösteriyor.  
 
Bir şirketin işlerini mobil ortama taşıyabilmesi için nasıl bir altyapıya ihtiyacı var; bu altyapı için ne kadar yatırım yapması gerekiyor?  
 
Aslında donanım konusunda hiçbir altyapıya ihtiyaçları yok. Türkiye’de mevcut GPRS kapsamı ve sürati pek çok uygulama için yeterli. Sadece kendi içindeki yazılım sistemlerini, uygulamalarını mobil ortamda da kullanılabilir hale getirmek için bir ara katman yatırımına ihtiyacı var ve gerçekten projeyi iyi tanımlamaya ihtiyacı var. Burada şirket ne beklediğini iyi belirlemeli.  
 
Biz Sybase olarak teknolojik anlamda tüm konularda yardımcı oluyoruz. Eğer uygulamayı kendileri geliştirmek istemiyorlarsa, biz Sybase olarak bunu yamıyoruz ama o konuda uzmanlaşmış iş ortaklarımızla beraber üstlenebiliyoruz.  
 
Mobil sistemler özellikle satış organizasyonları önem taşıyan işletmeler için ideal. Ve bu işletmelerde sahadaki elemanın merkezle bir şekilde konuşabilmesi gerekiyor. Bugüne kadar bunu diz üstü bilgisayarlarla yapıyorlardı. Biz bundan sonrası için onların yerine daha ufak mobil cihazlarla ve her zaman erişimi olan cihazlarla yapmasını öneriyoruz.  
 
Bugün nereden baksanız, bir dizüstü bilgisayarın fiyatı 1000-1500 dolar civarında. Oysa mobil cihazlar çok düşük fiyatlarla satışa sunuluyor. Diğer yandan idari olarak da maliyet avantajı söz konusu oluyor. Bugün bir dizüstü bilgisayarın senede iki kere bir uzman tarafından bakımı şart. Mobil cihazda böyle bir şey yok. Üzerinde hangi uygulama varsa onu çalıştırıyorsunuz. Bu cihazların kontrolü çok kolay.    
 
Önümüzdeki dönem başka ne gibi mobil uygulamalar söz konusu olacak?  
 
Mobil dediğimizde önce cep telefonu geliyor. Dünyada geçen hafta 1 milyarıncı cep telefonu abonesi de kayıt oldu. Bir milyar kişiye erişebilen herhalde başka bir medya yok. Bu rakamın 5 yıl sonra belki iki katına çıkması gerekiyor. Dolayısıyla bu kadar büyük bir çoğunluğa online erişim imkanınız olduğundan yeni uygulamalarda hayal gücünüzle sınırlısınız. Bu cihazlar bir çok kredi kartından daha güvenli olan bir sim karta sahipler. Cihazın kendi üzerinde ayrıca bir numarası var. Bu cihazlarla oy bile kullanmak mümkün olacak.  
 
Ödeme sistemlerinde çok rahatlıkla kullanılabilir. Bugün Türkiye’de regulasyonlar izin vermediği için sadece Coca Cola makinelerinden kullanabiliyoruz. Ama bu tarz kullanımlar artacak. CRM kampanyalarında müşterilere hatasız bir doğrulukla ulaşmak mümkün. Sonuçta insanlar ofislerinde daha az vakit harcamak istiyorlar, her yerde üretken olmak istiyorlar ve bağımsız olmak istiyorlar. Mobil teknolojiler de buna olanak sağlıyor.  
 
ÖRNEK UYGULAMALAR  
 
BRITANNIA AIRWAYS
 
 
Bir uçak kalkmadan önce yapılması gereken çok ciddi bir check list uygulaması var. 5 dakikalık bir uçuş için bile bu yapılmak zorunda. Bu işlem bugüne kadar tüm havayollarında kağıt üzerinde yapılıyordu. Bunun 2300 kullanıcı tarafından PDA’ler üzerinden gerçekleşmesini sağlayan bir proje gerçekleştirildi. Bu uygulama ile havayolu şirketi yılda 500 bin sterlin kazanç sağladı.  
 
HYUNDAI PERAKENDE MAĞAZALARI  
 
Hyundai’nin Uzak Doğu’da bir alışveriş merkezi var. Burada POS cihazları mobil olarak kurgulandı. Kasada beklemek yerine gezici tahsilat elemanlarının yanına gidip ödeme yapabiliyorsunuz. Hyundai bu sistem ile hem verimliliğini hem de müşteri memnuniyetini artırdı  
.  
HARVARD MEDICAL SCHOOL  
 
Harvard Medical School’da mobil teknolojileri öğrencilerin hayatını kolaylaştırmak için kullandı. Okulda tüm öğrencilerin, basılı kitaplar hariç, tuttukları tüm ders notları bir kablosuz ağ üzerinden birbirleriyle paylaşmaları sağlandı.  
 
GALENOS ECZA DEPOSU  
 
2002 yılında Sybase Türkiye ile gerçekleştirdiği proje ile sadece bir tuşla satışlarını artırdı. Yapılan çalışmaya muadili diye bir tuş eklediler. Bir müşteri gelip bir ilaç siparişi verdiğinde ve o ilaç stokta olmadığından muadili tuşuyla görüp, işe yeni başlayan bir personel bile olsa, muadilini önerdi. Sadece bu tuş sayesinde ecza deposu mobil teknolojilere yaptığı yatırımın yüzde 30’unu geri kazandı.  
 
BİM  
 
Türkiye’de BİM ile gerçekleştirilen proje kapsamında, yaklaşık 930 tane mağazanın merkezle senkronizasyonunu sağlandı. Her mağazada bir adet mobil cihazla stokların takip edilmesi, oradaki bilgisayara aktarılması ve bu bilgisayarın da merkezle konuşmasına yönelik bir uygulama gerçekleştirildi. Bugüne kadar BİM bütün mağazaları dial up sistemle merkeze bağlanıyordu, mobil uygulamada bu GPRS modemlere çevrildi. Bu sayede bir bayinin bağlantı maliyeti yaklaşık yüzde 40 oranında azaldı.  
 
GSM OPERATÖRLERİ DESTEKLİYOR  
 
Mobil teknolojilerin Türkiye’de kullanımını engelleyen unsurlar var mı?
 
 
Aslında yok. Burada olan tek kısıtlama, vizyon sorunu. Belki cihazlara daha çok fazla güven vermiyor, çok hızlı geliştiği için hep daha fazlası bekleniyor ama eğer bir kurumun vizyonu varsa maliyetler bile çok önemli değil. Diğer back office yatırımlarının aksine bunlar çok kısa zamanda kendilerini ödeyen yatırımlar.  
 
Son dönemde bir takım modeller de oluşmaya başladı. Türkiye’de özel telekom şirketleri, GSM operatörleri çok ciddi altyapı yatırımları yaptılar. Örneğin, çok ciddi bir bant yatırımı var ancak ses dışında çok fazla kullanılmıyor. Bunun kullandırılması için onlar da ellerini taşın altına sokuyorlar.  
 
Bugün Bir şirket 1500 kullanıcılı bir mobil network’te bir saha satış uygulaması yapmak istese ve X operatöre gidip beraber yapalım dese, mobil cihaz yatırımına kadar ortak olmaya hevesliler. Dünyada bu model çok ciddi çalışıyor.  
 
2005’TE MOBİL CİHAZ SATIŞLARI PATLAYACAK  
 
Mobil iş konusunda bugün gelinen nokta nedir?
 
 
Geçtiğimiz yıl yapılan bir araştırma, 2002 sonuna kadar dünya üzerinde toplanmış bilgi ve enformasyonun 2-3 katına çıktığını gösteriyor. Bu bilgi bir yerde depolanıyor ve insanların kullanımına sunuluyor. 2004’te de bu verilerin katlanarak artacağı düşünüyor. BT sektörünün de gelecek için koyduğu en büyük hedeflerden biri bu bilgilerin herkese her olduğu yerde, mobil yani hareket halindeyken bile iletilebilmesi. Bu da mobil teknolojiler sayesinde gerçekleştirilebilecek.  
 
Şu anda dünya üzerinde her 4.5 saniyede bir “wireless network spot” dediğimiz bir kablosuz iletişim ağı kuruluyor. 2004 yılında bunun 2 saniyeye düşmesi bekleniyor. GSM operatörlerinin kapsama alanları kablosuz iletişim için hemen hemen yeterli bilgi genişlik sunuyor. Dolayısıyla uygulamalar artarak devam ediyor. Son kullanıcıya yönelik cihazların ne kadar hızlı geliştiğini hepimiz biliyor.  
 
Eskileri için yapılmış olan ar-ge yatırımları satışlardan çıkmadıkça yenilerinin çok hızlı piyasaya çıkması mümkün olmuyor. Ancak tüm araştırmalar 2004 yılı sonunda ve 2005’de mobil cihazlarda bir patlama olacağını gösteriyor. Sybase olarak biz de planlarımızı, eldeki bilginin kurumsal tarafta depolandığı yerden son kullanıcıya en ucuz ve en hızlı şekilde iletilmesini sağlayacak ürünler geliştirmek üzere yapıyoruz.  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz