Online

Her 7 siteden 1’i sınıfta kaldı    Jupiter Research’ün aralık 2003’te gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre her yedi siteden biri çok temel bir testi geçemedi. Tüketicilerin sıkça ziyaret...

1.02.2004 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Her 7 siteden 1’i sınıfta kaldı  
 
Jupiter Research’ün aralık 2003’te gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre her yedi siteden biri çok temel bir testi geçemedi. Tüketicilerin sıkça ziyaret ettiği 239 tanınmış web sitesini inceleyen Jupiter Research, bu sitelerin ana sayfalarında ciddi hatalar olduğunu tespit etti.  
“Managing Web Site Quality: Stanching Customer Defection” adını taşıyan bu yeni araştırma raporuna göre, en sık rastlanan eksiklik ise link bağlantılarının yapılmaması, yani “404 error” mesajıyla karşılaşmanız. Bunu server hataları izlerken, üçüncü sırada ise yanlış adreslere link verilmesi dikkat çekti.  
 
Bu sonuçlara ulaşmak için 22 bini aşan link tıklamasını test eden Jupiter Research, çok temel alanlarda yapılan yanlışların tüketiciyi kaybetmeye yetebileceğini düşünüyor. İlk adım attıkları yerde, ana sayfada bu tür hatalarla karşılaşan tüketicilerin başka web sitelerine yönelmesi neredeyse kaçınılmaz.  
 
Peki yapılması gereken ne? Uzmanlar, öncelikle en basit kuralların dikkate alınması gerektiğini söylüyorlar. Ve mutlaka tüketici gözüyle sitelerin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Şirketlere, hataların olmadığı, müşteri odaklı mesajların verildiği ve kolay ve hızlı bir navigasyon sunulduğu bir site yaratmak için farklı bir gözlükle web sitelerini yeniden ele almalarını öneriyorlar.  
 
Mobil pazarlama henüz rüştünü ispat edemedi  
 
Cep telefonlarının bir pazarlama ve reklam aracı olarak kullanılması giderek yaygınlaşıyor. Artık neredeyse her gün çeşitli şirketlerden yeni ürünler, özellikle de indirimler, promosyonlarla ilgili cep telefonlarımıza mesaj yağıyor. Burada kimseye taş atmamak için şirket adı vermeyeceğim, ancak bazı mesajlar ve aramlar insanı çileden çıkarabiliyor. Gün içi saatlerde gelenler bir yana, gece yarısı gelen mesajlara sinirlenmemek elde değil. Mesajlar bir yana, cep telefonunuzdan sizi arayan bir satış temsilcisine ne demeli... Hele de bir toplantının ortasında iken... Nereden, niçin arandığınızı anlayana kadar bir dakikanızı yitirmiş oluyorsunuz.  
 
Açıkçası hiçbir kuruma cep telefonuma mesaj gönderme iznini verdiğimi hatırlamıyorum. Bu da bana Türkiye’de şirketlerin izne dayalı pazarlama kavramını pek dikkate almadıklarını gösteriyor. Peki, pazarlamanın anayurdu ABD’de durum nasıl?  
 
Aslında benzer sorunlar orda da yaşanıyor. Mobil pazarlama konusunda hizmet veren Mynamics şirketinin CEO’su Wes Bray, cep telefonlarının, e-mail’e göre çok daha kişisel bir ürün olduğunu ve dolayısıyla cep telefonunu bir mecra ve satış kanalı olarak kullanırken bazı hassas kurallara dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Wes Bray’e göre başarı şansı olan bir mobil pazarlama kampanyasında dikkat edilmesi gereken kurallar şunlar:  
 
-Mesajın içeriği ve nasıl sunulduğu çok önemli. Tüketicinin ilgisini çekecek ve de sadece gönderilmesine izin verdiği içerikle ilgili mesaj gönderin.    
    
-Tüketiciye mesaj göndermek için önce onun iznini almanız gerekiyor, peki tüketici böyle bir hizmetten nasıl haberdar olacak. Diğer mecraları kullanarak, tüketiciyi yürüttüğünüz kampanyalar hakkında bilgilendirmeye çalışın.  
 
-Mobil pazarlama programını pazarlama planlarınızın ayrılmaz bir parçası haline getirin. Entegre pazarlama yaklaşımıyla hareket edin. İlanlardan ürün paketlerine kadar pazarlama iletişimini yürüttüğünüz ilgili tüm mecralarda mobil pazarlama kampanyalarınıza yer vererek, tüketiciyi bu konuda bilinçlendirin. Televizyon mobil pazarlama kampanyalarını duyurmak için belki en iyi ya da en  uygun maliyetli mecra olmayabilir. Ancak, bu kanalı başarıyla kullanan şirketler var. Örneğin, Turkcell mobil pazarlama kampanyalarında televizyondan çok etkin bir şekilde yararlanıyor. Radyo da mobil pazarlama kampanyalarının duyurulmasında hayli başarılı mecralardan biri olarak kabul ediliyor.  
 
-Programların sürekliliğini sağlayın. Diğer tüm pazarlama ve reklam çalışmalarında olduğu gibi frekans ve benzeri kurallar bu alanda da geçerli. Kazanılan müşteriler, kaybedilen müşteriler gibi sağlam bir veritabanı ve istatistiklerle ilerleminizde fayda var.    
 
-Ve bunun izne dayalı bir pazarlama aracı olması gerektiğini sakın unutmayın. Bir kere izin verdi diye müşterinin ömür boyu sizi dinlemeyi taahhüt ettiği yanılsamasına da kapılmayın. Onlara kolay ve zahmetsiz bir şekilde programdan çıkış imkanı tanıyın.  
 
Mobil pazarlama uygulamalarıyla ilgili bir araştırma gerçekleştiren reveries.com’a göre bu kanalla artık markalar doğrudan tüketicinin cebine giriyorlar. Her bir tüketici ile kişisel ilişki geliştirme şansını yakalıyorlar. İşte bu şansı elden kaçırmamaları, çok iyi kullanmaları gerekiyor.  
 
Pazarlama yöneticilerinin mobil telefonların pazarlama aracı olarak kullanılması konusunda ne düşündüğünü saptamaya yönelik www.reveries.com tarafından ocak ayında gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlarına göre henüz bu kanaldan yeterince yararlanılamıyor.  
 
Ancak, ileriye dönük potansiyeli konusunda pazarlamacılar arasında iyimser bir görüş hakim. Her ne kadar bugün sadece yüzde 5.5’lik bir kesim cep telefonlarını mükemmel bir pazarlama aracı olarak kabul etse de, önümüzdeki beş yıl içinde memnuniyet düzeyinin ve alınan faydanın artacağını düşünenlerin oranı yükseliyor. Tabii doğru uygulamalar hayata geçirildiği takdirde...  
 
Örneğin, İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçları, tüketicilerin yüzde 81’inin mobil telefonlarına gelen telesatış çağrılarına sinirlendiğini gösteriyor. Yüzde 57’si ise SMS kısa mesajlarından rahatsız oluyor. Böyle bir tablonun diğer ülkeler için de geçerli olabileceği dikkate alındığında mobil pazarlama kampanyalarının çok iyi planlanması ve uygulanması gerektiği ortaya çıkıyor.  
 
Kaynak: www.reveries.com, Ocak 2004  
 
Şirketler neden online satış yapamıyor?  
 
Sizi online alışveriş yapmaya iten nedenleri düşünün. Bir de soğutan ve vazgeçiren nedenleri... Kendi adıma benim için en önemli nedenin kolaylık ve zaman kazancı olduğunu söyleyebilirim. Araba kullanmaktan, kalabalık içinde zaman kaybetmekten kurtuluyorum. Fiyat ve ürün karşılaştırmalarının kolay bir şekilde yapılabilmesi ise bence en önemli avantajlardan.  
 
Örneğin, en son aldığım bir elektronik eşya için tüm ön elemeleri web sitelerini inceleyerek yaptım. Sadece son aşamada bayiye gittim, o da online satış yapılmadığı için... Yoksa oturduğum yerden alışverişi tercih ederdim. Market alışverişini ise uzun süredir internetten yapıyorum. Online satın alma alternatifi olmasına rağmen satın almaktan vazgeçtiğim çok sayıda örnek de var. En önemli neden kredi kartı güvenliği ile duyduğum endişeler. İkinci neden ise çok sayıda soru sorulması. Alt tarafı bir kitap satın alacak iken salt şirketin veritabanında profilim oluşsun diye doğum tarihimden cep telefonuma kadar kişisel bilgileri paylaşmak pek hoşuma gitmiyor. Sanırım bu konuda yalnız değilim ve tipik bir tüketiciyi temsil ediyorum, çünkü farklı coğrafyalarda tüketiciler benzer nedenlerle online alışverişten vazgeçiyorlar.  
 
Net IQ’nün WebTrends raporuna göre, Amerikalı tüketicilerin yüzde 30’u alışveriş sırasında kendilerini çok sayıda soru yöneltilmesinden rahatsız oluyor ve alışverişten vazgeçiyorlar. Saha çalışması aralık 2003’te gerçekleştirilen araştırmadan kanımca e-ticarete yönelen ve uygulayan şirketlerin yararlanabileceği sonuçlar çıkıyor. Örneğin, ilk deneyiminde şirketin uyguladığı güvenlik politikası ve fiyatlarından memnun kalan bir müşterinin ikinci kez siteden alışveriş yapma ihtimali çok yüksek. Tüketicilerin üçte biri bu faktörlerin çok önemli olduğunu söylüyorlar. Kolaylık ve bilgilerin kolayca bulunması ise tüketicilerin yüzde 12’si tarafından kritik bir etken olarak dile getiriliyor.    
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz