Emre Berkin, Şahin Tulga, Tansu Yeğen, Yüce Erim, Hakan Arıtürk, Önder Eker… Ortak özellikleri sadece bilişim sektörünün önde gelen şirketlerinde genel müdür olmaları değil. Onlar ve bugün BT sektö...
Emre Berkin, Şahin Tulga, Tansu Yeğen, Yüce Erim, Hakan Arıtürk, Önder Eker… Ortak özellikleri sadece bilişim sektörünün önde gelen şirketlerinde genel müdür olmaları değil. Onlar ve bugün BT sektöründe genel müdürlük yapan daha pek çok profesyonel, bir zamanların önemli teknoloji şirketlerinden biri olan Digital Equipment Corporation’dan (DEC) “mezun”. Kendilerine “mezun” diyorlar, çünkü onlar için DEC bir bilişim okuluydu. Kariyerlerinde pek çok pozisyona DEC’te edindikleri tecrübe ile geldiler. Liderliği DEC’te öğrendiler. Bugün her biri sektörün önde gelen şirketlerini yönetiyor. Hem iş hayatında hem özel yaşamda DEC’i asla unutmuyorlar.
Bazı şirketler vardır, sadece pazardaki etkinlikleriyle öne çıkmaz. Çalışanlarının memnuniyeti ve bağlılığı ile de zirveye ulaşır. ABD’li Digital Equipment Corporation, kısa adıyla DEC de, işte böyle bir şirket. 1957 yılında Kenneth Olson ve Harlan Anderson tarafından kurulan DEC, döneminin önde gelen teknoloji şirketlerinden biriydi. Global pazarda 140 bin çalışanıyla faaliyet gösterdi. Pek çok konuda öncü oldu. Ancak, zaman içerisinde finansal zorluklar yaşamaya başladı. Bunun sonucu olarak da, 1998 yılında Compaq tarafından satın alındı. DEC, bugün artık yok. Ama DEC ruhu, tüm dünyada çalışanları tarafından hala yaşatılıyor. Kendilerini “DEC mezunları” olarak tanımlayan, bir zamanların DEC çalışanları her yıl bir araya geliyor, geçmiş günleri hatırlıyor.
DEC, Türkiye’de de 1989-1998 yılları arasında, yaklaşık 10 yıl faaliyet gösterdi. Bu dönemde kadrosunda, bugün hala sektörün önde gelen profesyonellerinden olan pek çok isim yer aldı. Microsoft Başkan Yardımcısı Emre Berkin’den HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga’ya, Apple Bilkom Genel Müdürü Tansu Yeğen’den Probil Genel Müdürü Hakan Arıtürk’e, pek çoklarının yolu DEC’ten geçti. DEC aslında bir anlamda, sektör için genel müdür okulu oldu.
DEC’te çalışmış, bugün pek çoğu sektörün önde gelen şirketlerinde genel müdür olan profesyoneller ile biraraya geldik. Digital Equipment Corporation’da edindikleri deneyimleri, o günlere dair anılarını Capital’e anlattılar:
“İnisiyatif almayı öğrendik”
DEC Türkiye’de, kuruluşundan, Compaq’a satılışına kadar geçen süre boyunca görev yapan Hakan Arıtürk, şimdi Probil’in genel müdürlüğünü yürütüyor. Kariyerinde DEC’in çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Arıtürk, o günleri şöyle anlatıyor:
“Benim için DEC, hiyerarşik yapının önemli olmadığı ve karşılıklı güvene dayalı iletişimin esas olduğu bir şirketti. Çalışanlarına her zaman doğru bildiğini yapma fırsatı verirdi. İnisiyatif almayı teşvik eden bir yapısı vardı. Şirkette işin doğru yapılmasından ziyade, doğru işin yapılması önemliydi.
80’li yılların sonunda uluslararası şirketler Türkiye’de, azımsanmayacak miktarda yurtdışından gelen yönetici çalıştırıyorlardı. DEC’te, NCR ya da HP’de de durum böyleydi. Ancak, DEC’in bir farkı, yurtdışından gelen yöneticilerin hepsinin Türk olmasıydı. Şirket, lokal hareket edebilmeye çok önem veriyordu. Bu nedenle Türk kültürünü tanıyan, bilen insanları getirmişti. Bu, başarıda çok etkili oldu.
“DEC, lider okulu gibiydi”
HP Türkiye Genel Müdürü Şahin Tulga, DEC’in Türkiye’deki son genel müdürüydü. 1993 yılından 1998 yılına kadar DEC Türkiye ekibini o yönetti. Şirketin en önemli özelliğinin lider yetiştirmesi olduğunu söyleyen Tulga, DEC’i şöyle anlatıyor:
“Digital Equipment Corporation’da hiyerarşik bir yapı olmadığı için üstlerden korkma gibi bir durum söz konusu olmazdı. Diğer yandan üstler, parlak ve başarılı astlarını yetiştirmeyi ilke edinmişti. Oysa bugün pek çok yerli ve yabancı şirkette yöneticiler, bu tip çalışanlarına ‘benim yerime geçer’ endişesiyle yaklaşıyor. Diğer yandan çalışanlara işi doğru yapmalarını değil doğru işi yapmalarını öğretiyordu. Bu açıdan bakıldığında DEC aslında herkesi lider olarak yetiştiriyordu.
Beni işe, o zamanki başkan yardımcısı almıştı. Mülakatta ilk sorduğu soru, iyi bir yöneticiden ne anladığımdı. ‘Sonuçlar’ diye yanıt verdim. ‘Hayır’, dedi. İyi yöneticiyi anlamak için insan kaynağına bakmak gerektiğini söyledi. ‘İyi insanlar iyi yöneticilerle çalışır, yönetici kötüyse durmaz, gider’ dedi. Bu sözler o günden beri, benim hayatımda çok önemli bir öğreti olmuştur.”
“Takım ruhuna inanıyorduk”
Bilgi teknolojileri alanında eğitim veren SmartPro şirketinin kurucusu ve genel müdürü Önder Eker, DEC’in girişimci mezunlarından. DEC’te edindiği tecrübe ve gözlem sayesinde kendi işinin sahibi olduğunu söyleyen Önder Eker, şirketin ona kazandırdıklarını şöyle özetliyor:
“Ben DEC’te çalışırken, mesaiye başlama saati sabah 9:00’du. Ama herkes işe yarım saat önce, üstelik büyük bir enerjiyle gelirdi. Şirketin başarısına çok inanıyorduk. Digital’dan ayrıldıktan birkaç ay sonra, sohbet etmek için bağlı olduğum müdürü aradım. ‘Satışlar nasıl gidiyor’ diye sordum. ‘Süper gidiyor, hatta en son 9 milyar dolarlık muazzam bir satış yaptık’ dedi. Bu kadarlık ne satılabilir diye düşündüm. O zaman toplam pazar 1 milyar dolar bile değil. ‘Nereye ne sattık’ diye sordum. ‘Şirketi sattık’ dedi. Düşünün, şirkete, ekibe o kadar inanıyorum ki, gerçekçi olmayan bir rakam için bile, acaba ne satıldı diye durup düşünüyorum.
Digital’dan öğrendiğim, kendi işimde de kullanmaya çalıştığım çok şey var. Örneğin ‘5’inci düzey liderlik’ denilen konuyu ben DEC’te öğrendim. Bugün ekibimle bir iş planı oluştururken, önce neleri yapmayacağımızı tartışıyoruz. Bu, bence bir şirketi başarıya götürecek en önemli şeydi. DEC’teyken Türkiye’de know-how eksikliğinin olduğunu fark ettim. Kendi işimi de bu doğrultuda kurdum. Bugün bir teknoloji eğitim merkezimiz var.”
“En önemli değeri insan kaynağıydı”
T-Systems Türkiye Genel Müdürü Ateş Gönen, DEC ekibine ilk katılanlardan biri. Şirkete resmi açılışın yapıldığı 1 Nisan 1998’den tam bir ay önce girmiş. 9,5 yıl çalıştıktan sonra, Compaq birleşmesinden hemen önce ayrılmış. Ateş Gönen, DEC’le ilgili düşüncelerini şöyle anlatıyor:
“DEC her şeyden önce, bir şirketin varlıklarının en değerlisinin insan kaynakları olduğuna inanan ve uygulamalarıyla çalışanını da buna inandıran bir şirketti. Bu kapsamda, insan kaynaklarını geliştirmek için gerekli olan unsurların hemen hemen tamamı şirketin standart uygulamaları arasındaydı. İletişim, ilkeli iş yapma, kaliteli iş yapma, iş ve eğlence dengesi, müşteri tatminine verilen öncelik, satış ve pazarlamanın önemi gibi konularda da şirketin bizlere çok büyük katkıları oldu. Digital Equipment Corporation, çalışan herkes için bir okuldu. Bu okulda edindiğimiz bilgi ve becerileri, hem iş, hem özel hayatımda sürekli kullandığımı söyleyebilirim.”
“İş dışında da birlikteydik”
DEC’in hem İstanbul hem Ankara ofisinde görev yapan Can Yengül, bugün Siemens Business Services’ta proje ve hizmet yönetimi müdürü. DEC’te çalıştığı ekiple işin dışında özel yaşamda da iyi bir birliktelik yakaladıklarına dikkat çeken Yengül, o günleri şöyle anlatıyor:
“Birlikte çalışmayı bilen bir ekibimiz vardı. Birlikte üzülüp, birlikte sevinirdik. Bir hedefe bu kadar birlikte kenetlenip koşan bir ekip herhalde zor bulunur. Bir arada olmaktan çok büyük keyif alırdık. İş dışında da birlikte vakit geçiriyorduk. Ben uzun süre Hollanda’da çalıştıktan sonra Digital Equipment Corporation’a geldim. Ankara ekibiyle birlikte ortak bir kavaklık satın aldık. 1 yıl boyunca her hafta sonu kavak diktik, burada vakit geçirdik. Bugün hala o toprak parçasındaki ortaklığımız ve arkadaşlığımız devam ediyor.
DEC sektörün de dinamiklerini değiştiren bir yapıya sahipti. Sahip olduğu teknoloji nedeniyle daha ekonomik çözümler üreten bir şirketti. Kurulduktan sonra ‘mainframe’ dünyası ‘mid range’ dediğimiz orta büyüklüklerde dünya ile tanıştı. Belki de Türkiye’nin uzun vadede yapabileceği birtakım projeleri daha önce yapmasına olanak sağladı diye düşünüyorum.”
“Çok kuvvetli bir geleneğe sahipti”
Bugün Microsoft Türkiye’de, kurumsal satış ve iş ortaklarından sorumlu genel müdür yardımcısı olarak görev yapan Önder Sönmez, 1992-1999 yılları arasında DEC’te çalışmış. Bunun 2 yılı Türkiye’de, geri kalanı ise şirketin Kanada’daki organizasyonunda geçmiş. DEC’te çok kuvvetli bir geleneğin olduğunu söyleyen Önder Eker, şirkette edindiği tecrübeleri ve anılarını şöyle anlatıyor:
“Yaklaşık 2,5 yıl Türkiye’de çalıştıktan sonra Digital Canada’ya transfer oldum. Yaklaşık 5 yıl Toronto ofisinde çalışma şansını elde ettim. Digital Canada, yaklaşık 5 bin kişinin çalıştığı oldukça büyük bir organizasyondu. Ancak, ilk kez Türkiye ofisinde gördüğüm kurum kültürünü, olgunluğu ve gelenekleri orada da yaşadım. Orada ek tecrübeler de edindim. Özellikle pazarın büyüklüğünden dolayı, daha geniş ölçekte bir rekabet, çok çeşitli, uzmanlaşmış ve kuvvetli iş ortakları ile çalışma kabiliyetini gördüm. Bazı iş ortaklarımız 2 milyar dolar ciro yapıyordu. Müşterilerin çok daha büyük olmasından dolayı geniş takımları yöneterek çalışmayı da orada öğrendim. Ayrıca, Digital gibi kuvvetli gelenekleri olan ve Kanada gibi büyük bir BT pazarında çalışıyor olmak, tüm bunların yanında çok farklı bakış açıları edinmemi de sağladı. Bu tecrübeyi hiçbir şeye değişmezdim.
Digital Equipment Corporation, 1992 yılı civarında, Philips’in o zaman finans sektöründe faaliyet gösteren bir grubunu satın almıştı. Bu grup İsveç’te konumlanıyordu. Her iki grubun yakın çalışması ve Türkiye’ye dönük daha çok faaliyet gerçekleştirmesi söz konusuydu. Stratejik ve taktik bir plan yapıp, İsveçlileri ikna edip, yatırım yapmalarını sağlama görevini ben üstlenmiştim. Çok hızlı bir şekilde pazar planımızı hazırladım. Genelde yabancıların bu tür yatırımlara olan şüpheci yaklaşımlarını bildiğim için pek ümitlenmemiştim. Ama İsveç grubu, hazırladığım bu planı çok beğendi. O zaman ciddi bir rakam olan 200 bin dolarlık bir pazarlama yatırımı yapmaya karar verdiler.”
“Satılmasına hepimiz çok şaşırdık”
“Digital Equipment Corporation ekibi, birbirine çok bağlı, birlikte çalışmayı seven bir ekipti. Yaptığımız işe çok inanıyorduk. Çok da başarılıydık. Compaq’ın DEC’i satın almasına hepimiz çok şaşırdık.”
Bu sözler bugün, SoftwareAG Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapan Yüce Erim’e ait. Erim, Digital Equipment Corporation’da 1990’dan 1998 yılına kadar 8 yıl çalışmış. Şirket Compaq’a satıldıktan sonra 2000 yılına kadar da burada çalışmaya devam etmiş. Yüce Erim, DEC günlerini şöyle anlatıyor:
“Digital, hakikaten insanların içindeki liderlik ruhunu tetikleyen bir yapıya sahipti. Lider yetiştiren bir okuldu. Ama galiba Compaq tarafından satın alınmasaydı, kimse bunu hayata geçiremeyecekti. Büyük bir ihtimalle hepimiz hala orada çalışmaya devam ediyor olacaktık. İnsanlar içlerindeki lider ruhunu DEC’siz kaldıkları zaman fark ettiler. Son derece keyifli bir şekilde çalışıyorduk. Biz Türkiye’de kendi rakamlarımıza bakarak Compaq’ın Digital’ı satın almasını anlamakta zorluk çektik. Büyümeye devam ediyorduk, çok güzel bir dağıtım ağımız vardı. Yani herkese sürpriz oldu. İşte o zaman lider ruhu ortaya çıktı. Bir kısmımız Compaq’ta çalışmaya devam ettik ama pek çoğumuz ayrıldık, başka şirketlere genel müdür olduk.”
TANSU YEĞEN / APPLE BILKOM GENEL MÜDÜRÜ
“ALDIĞIM NOTLARA HALA BAKIYORUM”
Apple Bilkom’un genel müdürü Tansu Yeğen, iş hayatına Digital Equipment Corporation’da başlamış. Bilgi işlem uzmanı olarak girdiği DEC’te 1992’de PC bölümü ürün ve satış yöneticisi olmuş. 1994 yılına kadar şirkette kalmış. DEC, Tansu Yeğen için sadece ilk işi olması nedeniyle değil, kişisel gelişimine sağladığı katkılarla da çok büyük önem taşıyor. O zaman aldığı eğitimlerin notlarına bugün bile dönüp baktığını söyleyen Tansu Yeğen, DEC’in kariyerine katkısını ve anılarını şöyle anlatıyor:
“Özellikle sunum ve kendini ifade etme yetenekleri, satış eğitimleri, müzakere teknikleri eğitim içeriklerine bugün bile bazen geri dönüp bakıyorum. Bu eğitimlerin sonraki kariyerimde çok faydasını gördüm. Zaman yönetimi eğitimi bile bugün hala kullandığım bir eğitimdir. DEC’te öğrendiğim çok şey var. Orası gerçekten inanılmaz bir okuldu.
İşe başladığım ilk 1,5 yılda kendimi teknik konularda geliştirmek ve ispatlamak için çaba gösteriyordum. Bunun için hafta sonlarında da çok yoğun çalışırdım. Bir gün şirket toplantısında benim müdürüm çıkıp, ‘Biz böyle bir ciro yaptık’ dedi. Ve herkes alkışladığında çok mutlu olmuştum. Fakat sonradan şirketin satıştan sorumlu genel müdür yardımcısı çıkıp, ‘Bir önceki rakam, biz satış yapmasaydık yapılamazdı. Teknik destek kontratlarını satamazlardı’ dedi. Gerçekten şoke olmuştum. Ertesi gün istifamı verdim. O an şirkette daha hızlı yükselmenin yolunun satış ve pazarlamadan geçtiğine tam ikna olmuştum. Daha sonra ikna edildim ve satış kadrosunda göreve devam ettim.”
RESAN YÜNER / HP TÜRKİYE KURUMSAL SATIŞ MÜDÜRÜ
“İŞ STANDARTLARIMI DEC BELİRLEDİ”
Resan Yüner, DEC ekibine 1995 yılında kanal satış temsilcisi olarak katılmış. 1997 yılında ise müşteri destek bölümü müdürü olarak ülke yönetim ekibine dahil olmuş. Halen HP Türkiye’de kurumsal satış müdürü olarak görev yapan Resan Yüner, o dönemi ve unutamadığı anılarını şöyle anlatıyor:
“Digital üretici firma sıfatıyla çalıştığım ilk şirket. İş yapış şekli, süreç odaklı çalışma, müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakatine verilen önem, etik çalışma gibi konularda kazandırdığı bilgi ve beceriler artık benim için iş yapış standardı halini almış durumda
Digital döneminden çok anım var. Örneğin çalışanlar arasında yapılan bir ankette, ‘en hisli şarkı söyleyen’ ödülünü kazanmıştım. Ama herhalde en enteresanı o zamanki yöneticim Virgilio ile olan bir konuşmamdı. Müşteri hizmetleri müdürü olarak atandığım zaman yurtdışına bağlı çalışmaya başladım. Yurtdışındaki müdürüm ‘Kendinizi ve ülkenizi tanıtan bir sunum hazırlayın’ diyerek yurtdışına davet etti. Ben de kısaca Digital’daki geçmişimi anlattım ve şöyle yazdım:
‘Önce yazıcı satışından sorumluydum, fabrika satıldı. Sonra monitörleri satmaya başladık. O fabrika da satıldı. En son Digital network ürünlerinin dağıtımını yapıyorduk ki, bölüm tamamen Cabletron’a satıldı. Simdi de hizmet bölümüne geçtim.’
Virgilio bana, ‘Hiç üzülme Resan, servis grubu en sağlam gruptur, hiçbir şey olmaz’ dedi. Bu toplantı 1997 yılının aralık ayında yapılmıştı. 1998’de ocak ayının sonuna doğru Compaq, Digital’ı satın aldığını açıkladı.”
HANDE D. SÜZER
hdemirel@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?