Bazıları “A’dan Z’ye IT hizmeti” tanımlamasını yapıyor. Ancak, evrensel tanımlamasında ise “Sistem entegratörleri” kullanılıyor. Son yılların en hızlı büyüyen işlerinden... Türkiye’de Siemens Busin...
Uluslararası teknoloji firmaları, 1999 yılı öncesinde IT hizmetleri pazarının en büyük oyuncuları konumunda idi. Son iki yıl içerisinde servis sağlayıcı olarak da odaklanan “Sistem entegratörleri” (SE) pazardaki dengeleri değiştirdi. Bugün dünyanın en büyük teknoloji pazarına sahip olan ABD’de, IT gelirleri içerisinde en büyük payı “Sistem entegrasyon” hizmetleri alıyor. Üstelik tüm dünyada benzer bir trendin olduğu dikkati çekiyor.
Türkiye’de de son yıllarda bu pazar gözle görülür bir gelişme gösteriyor. Uluslararası araştırma şirketi IDC’nin 2000 yılı verilerine göre, Türkiye’de IT pazarı gelirlerinin yüzde 21.6’sını IT hizmetleri oluşturuyor. IT hizmetleri içerisinde en yüksek paya sahip olan pazarlar arasında yüzde 10.4’lük payı ile “Sistem entegrasyonu hizmetleri” ikinci sırada yer alıyor. SE firmalar da tüm IT pazarı içerisinde en büyük paya grubu oluşturuyor.
Bu firmaların verdiği hizmet, en geniş anlamıyla A’dan Z’ye teknoloji... Sistem entegratörleri, geliştikçe karmaşıklaşan teknolojiyle mücadele etmek istemeyen şirketlerin, deyim yerindeyse imdadına yetişiyor. A’dan Z’ye firmanın tüm teknoloji ihtiyacını karşılayan bir hizmet sunuyor. Bazen tüm teknik altyapıyı oluşturuyor, kimi zaman da mevcut altyapıyı iyileştiriyor. Yeni çözüm üretimi, mevcut çözümleri birbiriyle uyumlu hale getirme de sunulan hizmetler arasında öne çıkıyor. Sonuçta firmaya, kendi işine odaklanıp daha verimli olmasına olanak veren müthiş bir fırsat sunuyor.
Sistem entegratörüleri arasında donanımdan yazılıma, danışmanlıktan telekoma kadar çok çeşitli alanlarda uzmanlaşmış firmalar var. Koçsistem, Probil ve Meteksan başta olmak üzere Servus, Gantek, I-Bimsa, Enter gibi firmalar pazarın lokal oyuncuları. Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası sistem entegratörleri arasında ise Siemens Business Services (SB), EBS, T-Systems, CSC ve Cetroniks gibi firmalar öne çıkıyor. Eskiden sadece donanım satan IBM ve HP gibi büyük donanım firmaları da bugün “consulting”(danışmanlık) faaliyetleri içerisinde sistem entegrasyonu hizmetleri veriyorlar. Probil Satış ve Pazarlama Müdürü Cüneyt Çubukçu bu konuda şöyle konuşuyor:
“Teknolojinin gelişimi ile ürünler arasındaki farklar ortadan kalkmaya başladı. Bununla birlikte üretici firmalar geleceğe yönelik tüm projelerini, planlarını çözüm ve servis firması olmak yönünde değiştirdiler. Buna bağlı olarak da organizasyonlarını kendi ürün ve servisleri olmak üzere ikiye ayırdılar. Hatta servis bölümü, aynı zamanda rakip ürünleri de kullanarak müşterilerinin beklentilerine cevap verebilsin diye servisler ile ürünleri iki ayrı özerk yapı haline getirdiler”.
Donanımcılardan sonra, pazara giren başka yeni oyuncular da oldu. Örneğin, Oracle gibi, database ve işletim sistemleri sunan bazı yazılım üreticileri de kendi yatay ve dikey çözümlerini oluşturup, sistem entegratörü gibi iş yapmaya başladılar. Hatta danışmanlık firmaları da pazarın oyuncuları arasına girdi. KPMG, Deloitte, Accenture ve Andersen gibi firmalar, bugün, müşteri talepleri doğrultusunda, öneri yerine, günümüzdeki teknoloji çözümlerini bizzat uygulama, kurma ve çalıştırma yolunu seçiyorlar ve sistem entegratörlüğü yapıyorlar.
Bunlardan başka telekom firmaları da pazarda önemli bir yer tutmaya başladı. Superonline, Bnet, Koçnet ve Garanti Teknoloji gibi firmalar, yaptıkları yatırımların büyüklüğü ve verilen hizmetlerin standartlaşması nedeniyle, katma değerli hizmetlere yönelmiş durumdalar. Bu katma değerli hizmetler içerisinde de sistem enteragratörlük adı verilen çözümleri barındırıyorlar.
KoçSistem Hizmet Satış Grup Yöneticisi Barış Öztok, sistem entegrasyonunu, klasik bir iş modeli olan “yap-işlet-devret” modeline benzetiyor. Sistem entegrasyonunun temel çıkış noktasının, firmaların IT ihtiyaçları için anahtar teslimi çözümler istemesi olduğunu belirten Öztok, “Anahtar teslimi denilen faaliyet içerisinde donanım, yazılım ve işletim hizmetleri bir paket olarak sunuluyor. Sistem entegrasyonu, aslında bilgi sistemlerinin yaşam tam çevirimini içeriyor”diyor.
Sistem entegrasyonu, oldukça kapsamlı bir hizmetler bütünü. Sistemlerin tedariğinden, konfigürasyonların yapılmasına, kullanıcı eğitimlerine, bakım ve destek süreçlerinin belirlenmesine kadar uzanan geniş bir yelpazede hizmet sunumunu gerektiriyor. Dolayısıyla, bu sözü edilen “Yap-işlet-devret” modelini hayata geçirmek için ciddi bir kaynak ve deneyime ihtiyaç var.
Sistem entegrasyonu yapacak firmalar, ayrıca, marka ve çözüm bağımsız hizmet sunmak durumundalar. Müşterilerin ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirilecek hizmetlerde belli bir markaya bağlı kalındığı takdirde, müşteri için hem çözüm hem de kazanç kısıtlanmış oluyor. Bu nedenle pazarda marka bağımsız çalışan firmalar daha çok tercih ediliyor.
En büyük talep kamudan
Sistem entegratörlerinin en iyi müşterilerinin başında, IT ihtiyacı fazla olan finans ve telekomünikasyon kuruluşları var. Kamu kurumları ise pazarın en büyük müşterilerini oluşturuyor. Meteksan Satış ve Pazarlama Müdürü Murat Gün, “Kamu sektörü, IT pazarındaki en büyük müşteri gruplarından biri. Bugün en büyük sistem entegrasyonu projelerini kamu kuruluşları için gerçekleştiriyoruz” diyor.
KoçSistem Hizmet Satış Grup Yöneticisi Barış Öztok ise, büyük sistem alımı yapan ve çoğunlukla yaygın bilgi teknolojisi ihtiyacı duyan holdinglerin de kendi içlerinde birimler, firmalar oluşturarak sistem entegrasyonu ihtiyaçlarını karşıladıklarına dikkat çekiyor. Probil Satış ve Pazarlama Müdürü Cüneyt Çubukçu, müşterilerden gelen sistem entegrasyonu taleplerinin, genellikle bankacılık, aracı kurum, sigortacılık ya da lojistik gibi sektörel çözümlerde yoğunlaştığını söylüyor. Çubukçu, “Son dönemde ise e-learning ve CRM’e yönelik ilgide ciddi bir artış var” diyor.
Bugün entegratörler doğru parçaları müşteri adına bir araya getirip, çalışır durumda bir sistem sunuyorlar. Sistem entegrasyonunun işinin temeli de buna dayanıyor. Ancak, teknolojideki ve müşteri ihtiyaçlarındaki gelişmelerle birlikte yeni yaklaşımların da gündeme geldiği görülüyor.
Örneğin, Meteksan Satış ve Pazarlama Müdürü Murat Gün, sistem entegrasyonu işinin zamanla “Solution entegration” denilen “Çözüm entegrasyonu”na doğru gideceğine dikkat çekiyor.
Müşterilerin, bilişim projesi kapsamında, birlikte çalıştıkları IT firmalarından daha fazla şey beklediklerini belirten Gün, “Çözümü sunan firmadan artık, müşterinin iş süreçlerini çok daha iyi anlaması, tasarımı onun adına yapması, iş süreçlerini yeniden yapılandırması ve tüm bunların üzerine bir sistem kurması bekleniyor” diyor.
HP Türkiye Pazarlama Müdürü Tayfun T ise “iş entegrasyonu” kavramına dikkat çekiyor. Dünyadaki trendin” iş entegrasyonu” alanında ilerlediğini belirten T, “İş entegrasyonu, sistem entegrasyonunu da içine alan yeni bir kavram. Son dönemde dünyada bu alan giderek öne çıkmaya başladı. Sistem entegratörlerinden sonra, önümüzdeki dönem pazarda iş entegratörlerine olan talepte hızlı bir artış olacak”diyor.
2004’te 400 milyon dolar
Yeni yaklaşımlarla da birlikte sistem entegrasyonu pazarının geleceği hayli parlak görülüyor.
IDC verileri, 2001 yılında IT pazarı gelirlerinin 1.2 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Entegratörlük pazarının büyüklüğünün bu rakamın yaklaşık dörtte biri düzeyinde olduğunu söyleyen Cüneyt Çubukçu, önümüzdeki dönem IT alanındaki uzmanlıklara daha fazla ihtiyaç duyulacağını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Distribütörlük tarihsel işlevini tamamladı. Bugün bu işi yapan firmalar çoğunlukla lojistik firmaları haline geliyorlar. Re-seller’lık da bitti. Donanım ürünleri birbirine giderek daha çok yaklaşıyor. Donanımın cazibesi kalmadı. Herhangi bir niş alanda seçtiğiniz bir ürünle de yaşamanız mümkün değil. Oysa sistem entegratörleri, uçtan uca çözüm verebilen, müşteri adına farklılık yaratan ve uzmanlıkları sürekli olarak bünyesinde tutan, bunu da servis ve ürün haline getirmiş olan firmalar. Bu firmaların geleceği daha parlak görünüyor”.
Meteksan Satış ve Pazarlama Müdürü Murat Gün ise, Türkiye’de sistem entegratörü olma trendinin henüz başlangıç aşamasının yaşandığını dikkat çekiyor ve şöyle konuşuyor: “Sistem entegrasyon projeleri oldukça büyük ölçekli olabiliyor. Bu büyüklükler de sektörün cazibesini artırıyor. Ancak, trendin henüz çok yeni olduğunu unutmamak gerek. Pazardaki oyuncular artıyor ama her oyuncu aynı kategoride değil. Bunlardan ne kadarının başarılı olacağı zamanla ortaya çıkacak”diyor.
Sistem Entegrasyonu pazarının en büyük lokal oyuncularından biri olan Meteksan’ın Satış ve Pazarlama Müdürü Murat Gün, Türkiye’de gelişmekte olan pazarı şöyle değerlendiriyor:
“1998 yılından bu yana sistem entegratörü olarak faaliyet gösteriyoruz. Tamamen marka bağımsız çalışıyoruz. Müşterinin ihtiyacı ne ise onu sunabilecek bir yapıdayız. Başta kamu olmak üzere, spesifik olarak belirlediğimiz, telekom, eğitim, sağlık ve savunma sektörlerine hizmet veriyoruz. Portföyümüzün büyük bir kısmını kamu oluşturuyor. Kamu da ölçek olarak gerçekten çok büyük. Bu nedenle IT pazarındaki en büyük müşteri gruplarından birini oluşturuyor.
Özel sektörde entegrasyon ihtiyaçları daha kısıtlı, proje ölçekleri daha küçük olabiliyor. Bu alanda, GSM operatörlerini dışarıda bırakırsak, en büyük projeler 100-500 bin dolar, belki 1 milyon dolar civarında oluyor. Ancak, kamuda milyon dolarlı projeler söz konusu.
Proje adedi seneler itibariyle değişiyor. Yıl bazında ortalama 70-80 tane projeden söz edebiliriz. Sistem entegrasyonu pazarına ilişkin Interpro’nun en son 2000 yılı için yayınladığı rakamlar pazarın büyüklüğünün yaklaşık 90 trilyon civarında olduğunu gösteriyor. Biz bu pazarın yüzde 15’ine sahibiz. Pazarda faaliyet gösteren yerel firmalar arasında da Koçsistem’den sonra ikinci sırada yer alıyoruz”.
“BÜYÜK PROJELER YOLDA”
Koray Candır/SBS Stratejik Planlama Müdürü
Siemens Business Services Stratejik Planlama Müdürü Koray Candır, sistem entegrasyonu pazarının giderek artan bir şekilde önem kazanmasının nedenlerini şöyle açıklıyor;
“Devletin elektronik devlete dönüşmesi sürecinde çok yüklü sistem entegrasyonu projeleri ortaya çıktı. Bu projeler pazarın cazibesini artırdı. Avrupa Topluluğu’na adaylık süreci de Türkiye’de teknolojiye bir ivme kazandırdı. Üye ülkeler arasında bilişim teknolojileri açısından hem kamu hem de özel sektör tarafında yaşanılan modernleşme ve günün standartlarına ayak uydurma çabası var. Türkiye da bu çabaya dahil oldu.
Bugün Çin, Hindistan ve Tayvan gibi ülkelerle Afrika ülkeleri, Türkiye’nin oluşan yeni dünya düzeni içerisindeki rekabet avantajını ucuz iş gücüyle yakalıyorlar. Diğer yandan Skandinav ülkelerinde ya da Amerika’da bilgiye, yaratıcılığa ve verimliliğe dayalı kaliteli üretim yapılıyor. Burada Türkiye için bir yol ayrımı var.
Gelecekte avantajlı bir pozisyonda bulunabilmek için hizmet odaklı bir yapılanma içerisinde, etkinliği ve verimliliği artırmak gerekiyor. Türkiye’nin önündeki büyük çaplı sistem entegrasyonu projeleri var. Bu projeler söz konusu hedefe doğru ilerlerken hızı ve sağlamlığı artırıcı etkenler olacak”.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?