Türkiye’nin Silikon Vadileri

Her şey ABD’de 50 yıl önce temeli atılan “Silikon Vadisi” ile başladı. Binlerce şirkete “ebelik” yapan, trilyon dolara ulaşan piyasa değeri yaratan bu teknoloji merkezinin başarısı, Batı ülkelerinc...

1.03.2004 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Her şey ABD’de 50 yıl önce temeli atılan “Silikon Vadisi” ile başladı. Binlerce şirkete “ebelik” yapan, trilyon dolara ulaşan piyasa değeri yaratan bu teknoloji merkezinin başarısı, Batı ülkelerince de kopyalandı. Fransa, İngiltere, Japonya derken, Çin’in girişimleri öne çıktı. Sayıları şimdiden 1000’i geçti. Son yıllarda ise Türkiye’de “teknopark”lar öne çıkmaya başladı. Kuruluşları onaylanan “teknoloji geliştirme bölgeleri”nin sayısı 12’ye ulaştı, yenileri de sırada. ODTÜ Teknopark’da boş yer kalmaması ve Ankara Cyberplaza’ya müthiş ilgi de trendi ortaya koyuyor.  
 
Ekonomik krizlerden çıkış yolu arayan, büyümeye yeni bir “motor” bulma çabasındaki ABD, kurtuluşu “teknokent”lerde bulduğunda, yıl 1952 idi. Sanayinin yoğunlaştığı Kaliforniya’da, Stanford Üniversitesi’nin yanı başında “Standford Research Park” bu “teknoloji parkları”nın ilk örneği oldu. İş dünyası temkinli yaklaşıyordu. Ancak, kısa sürede şirketler ve üniversite işbirlikleriyle nur topu gibi girişimler doğmaya başladı. ABD’nin önde gelen üniversitelerinden Massachusetts Institute of Tecnology’nin de katkılarıyla 4 bin şirkete ev sahipliği yapan bölgenin adı da “Silicon Valley” (Silikon Vadisi) olarak anıldı. Bir araştırmaya göre dünyanın teknoloji başkenti olarak değerlendirilen Silikon Vadisi’ndeki şirketlerin piyasa değeri 1 trilyon doları aşmış durumda.  
 
ABD’deki bu örneğin başarısı, ardından yenilerini getirdi, diğer Batı ülkelerini de etkiledi. ABD’nin ardından İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya’da da benzer girişimler geliştirildi. “Teknopark” olarak adlandırılan bu merkezlerin sayısının 1000’i aştı. Üstelik her yıl da yenileri ekleniyor. Japonya’da “teknopolis” olarak adlandırılan teknoloji merkezleri, hükümet tarafından da destekleniyor. Teknoloji parkları konusunda örnek gösterilen ülkelerden biri de yeni sanayileşen ülkeler arasında yer alan Çin. İlk olarak 1985 yılında Shengzhen Bilim ve Teknoloji Parkı’nın kurulduğu Çin’de bugün 52 adet yüksek teknoloji geliştirme bölgesi bulunuyor.  
 
Türkiye’de de sayıları artıyor  
 
Teknoparklar sadece bu ülkelerde değil, sanayileşme hamlesi yapmak isteyen birçok ülkede de yaygın. Son dönemde Türkiye’de dünyadaki trende uydu ve teknoparklar projeleri hız kazandı. ODTÜ Teknopark Genel Müdürü Uğur Yüksel, Türkiye’de 12 adet “teknoloji geliştirme bölgesinin” kuruluşunun onaylandığını söylüyor. Bunlardan 6’sının faaliyette olduğunu belirten Yüksel, “Yeni yasal düzenlemelerle birlikte, yeni teknoloji geliştirme bölgelerinin de kısa sürede kurulacağını düşünüyorum” diyor.  
 
Yüksel’e göre, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası’nın yanı sıra, yeni çıkan 5035 sayılı yasa ile de teknoparklara bir takım yeni düzenlemeler getirildi. Teknoloji geliştirme bölgelerinin sayısı, 4691 sayılı yasanın kabul edildiği tarihten bu yana tartışma konusu oldu. Yasa ile sağlanan vergi istisnalarının suiistimal edilebileceği gerekçesiyle bu sayının sınırlandırılması düşünülüyor.  
 
ODTÜ Teknopark Genel Müdürü Uğur Yüksel ise bu konuda farklı görüşlere dikkat çekiyor ve şöyle diyor: “Ülkemiz kişi başına 3 bin dolar milli gelir sınırına takılmış durumda. Ulusal ölçekli ve uzun vadeli bilim ve teknoloji politikaları ve bu politikaların Ar-Ge ve inovasyona yönelik uygulama programları olmadığı sürece bu konuda ciddi bir sıçrama yapmak da mümkün değil. Bu, hepimizin üzerinde uzlaştığı bir doğru ise, teknoloji geliştirme bölgeleri de bu uygulama programlarının önemli araçları olarak planlanmalıdır.”  
 
İlk adımlar TÜBİTAK’tan  
 
Türkiye’de teknoloji geliştirme konusunda ilk adımlar TÜBİTAK tarafından atıldı. 1992 yılında TÜBİTAK-MAM Teknoloji Geliştirme Merkezi kuruldu. Bu merkez, 1998 yılında Türkiye’nin ilk teknopark projesi olarak KOSGEB tarafından da onaylandı. O yıllarda merkezin amacı, Ar-Ge harcamalarının maliyetlerini düşürmek ve firmalara destek sağlamakla sınırlıydı. Ancak, amacıyla teknopark kimliği 2001 yılında, TEKSEB adı altında tescilledi.  
 
TEKSEB ve Teknopark Müdürü Kerem Özçelik, TEKSEB’de bugüne kadar yaklaşık 11 milyon dolar tutarında yatırım yaptıklarını söylüyor. Özçelik, “Bölgede yer alan firmalar bugüne kadar Ar-Ge ye dayalı faaliyetler kapsamında yaklaşık 15 milyon dolarlık yatırım yaptılar. Bununla birlikte TEKSEB’deki yatırım tutarı 26 milyon dolara ulaştı” diye konuşuyor.    
 
TEKSEB’de, savunma sanayi ve bilişim başta olmak üzere, kimya, çevre ve enerji, yer ve deniz bilimleri ve gıda sektörlerinden şirketlere öncelik veriliyor. Yüksek gürültüyü de kapsayan çevre kirliliğine neden olabilecek, Ar-Ge’ye dayalı olmayan salt ticari amaca yönelik rutin üretim, fason üretim ve antrepoculuk gibi faaliyetler yönetimden izin alamıyor.  
 
TEKSEB’de kimler var?  
 
Teknoloji transferinin yanında uluslararası sermaye girişini de hızlandıracak bankacılık, sigortacılık, risk sermayesi, patent, ileri teknolojiyi geliştirmeye yönelik müşavirlik konularında faaliyet gösterecek firmalar da TEKSEB’de yer alabiliyor. Kerem Özçelik’in verdiği bilgiye göre, 360 bin metrekare alan üzerine kurulan TEKSEB’e bugüne kadar 55 firma başvuru yapmış ve bu firmalardan 23 adeti Değerlendirme Kurulu tarafından uygun bulunarak faaliyet ruhsatı almış.  
 
Şimdiye kadar  faaliyete başlayan firmalardan bazıları TÜBİTAK-MAM Enstitüleri ile ortak çalışmalar yürütüyor. Örneğin TOFAŞ, otomotiv sektöründe çeşitli konularda Enerji ve Çevre Teknolojileri Araştırma Enstitüsü, Malzeme ve Kimya Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ile projeler yapıyor. Firma, koltuk mükemmeliyet merkezi kurma çalışmalarını da burada yürütmeyi planlıyor.  
 
TEKSEB’de faaliyet gösteren bir başka şirket de GEMTC (General Electric Marmara Technology Center). General Electric Uçak Motorları Bölümü’nün Türkiye’deki uzantısı olan bu firma Malzeme ve Kimya Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ve Bilişim Teknolojileri Araştırma Enstitüsü ile ortak projeler yürütüyor.  
 
Tekno-kentler de kuruluyor  
 
Son yıllarda yeni şehircilik anlayışının bir uzantısı olarak sanayi ve eğitim faaliyetlerini bir arada bulunduran, ikisi arasındaki iletişimi kuvvetlendiren kent planlarının yaygınlaştığı görülüyor. Dünyadaki bu eğilimin aksine, Türkiye’de söz konusu ilişki bugüne kadar yeterli düzeyde değildi. “Türkiye’de üniversite-sanayi ilişkilerini artıracak en güçlü araç teknoparklardır” diyen ODTÜ Rektör Yardımcısı Canan Çilingir, ODTÜ Teknokent’in de bu amaçla kurulduğunu söylüyor.  
 
Türkiye’deki başarılı teknopark örneklerinden biri olan ODTÜ-Teknopark, 1992 yılında başlayan ve 6 yıl süren çalışmaların ardından 1998 yılında KOSGEB yasasına dayanılarak resmen kuruldu. TÜBİTAK Teknopark’ı gibi burası da 2001’de yürürlüğe giren teknoloji bölgeleri yasası ile teknopark unvanını aldı. Bugün ODTÜ Teknokent bünyesinde 107 firma faaliyet gösteriyor ve şirketlerin yoğun ilgisi hala devam ediyor. Yeterli ofis alanı olmaması nedeniyle başvuruları kabul edilen ancak henüz yerleşemeyen firmalar da var.  
 
ODTÜ Teknokent’e yoğun ilgi var  
 
ODTÜ Teknopark Genel Müdürü Uğur Yüksel, “Şu anda buradaki şirket sayısı 117’ye ulaşmış durumda. Bu firmalarda toplam 1056 kişi istihdam ediliyor. Çalışan araştırmacı ve yazılım geliştirme personelimizin yaklaşık yüzde 50’si yüksek lisans ve doktora derecesine sahip” diyor. Gelişim planlarına göre tüm etaplar tamamlandığında, ODTÜ Teknokent’inde toplam 500 şirketin faaliyet göstermesi ve 4 bin kişinin istihdam edilmesi hedefleniyor.  
 
Burada faaliyet göstermek isteyen firmaların başvuruları önce yönetici şirket Teknopark AŞ tarafından ön değerlendirilmeye tabi tutuluyor. Ön değerlendirme sonucunda uygun görülen başvurular bağımsız 3 hakem tarafından ele alınıyor. Söz konusu hakemlerin öncelikle ODTÜ öğretim üyeleri olmak üzere başvuruda yer alan Ar-Ge konularından uzman kişilerden oluştuğunu söyleyen Uğur Yüksel, “Hakemlerimiz, başvuru sahipleriyle yüz yüze görüşmeler yaparak, başvuruları en ince detayına kadar değerlendiriyorlar. Hakem değerlendirmeleri sonucunda uygun görülen firmalar ODTÜ-Teknokent’e kabul ediliyor” diyor.  
 
GOSB Logo’yu dünyaya taşıdı  
 
Çalışmaları 1996 yılından beri devam eden GOSB (Gebze Organize Sanayi Bölgesi) Teknopark’ı, yasal statüsüne 2002 yılında kavuştu. Teknoparkın faaliyetleri, yasal statüsüne kavuştuktan sonra, yüzde 48 GOSB, yüzde 48  İsrailli Tefen Teknopark ve Teknoloji Geliştirme A.Ş ve diğer hisselerinin Sabancı Üniversitesi, Kocaeli Sanayi Odası, Gebze Ticaret Odası ve Kocaeli Üniversitesi tarafından paylaşıldı. Ardından GOSB Teknopark A.Ş adı altında kurulan şirket kapsamına alındı.  
 
1996 yılının sonlarında, Gebze’deki teknoparkın belirlediği alan için kira sözleşmesi yapan ilk şirket Logo Yazılım oldu. 49 yıllık kira sözleşmesi kapsamında yatırımının büyük bir bölümünü tamamlamış olan Logo, kendi kurduğu kuluçka merkezlerinde pek çok proje geliştirdi, çok kısa sürede ciddi bir gelişim ve büyüme gösterdi. Teknopark’ın sağladığı avantajlarla Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerine bile yazılım ihraç etmeye başladı. Ayrıca, Türkiye’nin halka açılan ilk yazılım firması oldu.  
 
Bugün GOSB Teknoparkı’nda Logo’dan başka 3 büyük üretim birimi ile 9 küçük girişimci bulunuyor. Bunlar arasında Türkiye’nin ilk ve tek manyetik, smart, çip kart üreticisi E-Kart gibi çok başarılı firmalar var. GOSB yönetimi faaliyet gösteren firmalar için şunları söylüyor: “Eskiden Visa ve Mastercard gibi kredi kartları yurtdışında basılıp geliyordu ve milyonlarca dolarlık kart ithal ediyorduk. Aynı şekilde, cep telefonlarında kullanılan sim kartlarda yurt dışından ithal ediliyordu. Bu ithalatın büyük bir bölümü, E-Kart sayesinde azaldı. Yakında bunları ihraç eder düzeye geleceğiz. Ayrıca, güvenlik hologramlarının tasarım ve imalatı da, MTM Güvenlik ve Holografik Kart Sistemleri şirketi tarafından GOSB Teknopark’ta yapılıyor”.    
 
Cyberpark’ın yeni projeleri  
 
Türkiye’deki teknoparkların sayısı artarken, mevcut projeler uluslararası başarılara da imza atıyorlar. Bilkent Holding ve Bilkent Üniversitesi işbirliğiyle kampus alanında kurulan Ankara Cyberpark, 70’i aşkın ülkeden 200’ü aşkın üyenin yer aldığı, Uluslararası Teknoparklar Birliği (International Association of Science Parks-IASP)’ne tam üye olarak kabul edildi. Ankara Cyberpark Genel Müdürü Mustafa Atilla, başarı öykülerini arttırmak için yeni projeler geliştirdiklerini söylüyor. Atilla bu projeleri şöyle anlatıyor:  
 
“Bunların en önemlilerinden birisi ‘Kuluçka Merkezi’ oldu. Türkiye’nin özel olarak işletilecek ilk Kuluçka Merkezi, Cyberpark’ta kuruluyor. Burası TTGV, KOSGEB ve Bilkent Üniversitesi işbirliği ile teknoloji yoğun alanlarda girişimciliği teşvik etmek amacıyla fikir sahiplerine ve yeni kurulan küçük şirketlere uygun koşullarda ofis alanı, malzeme ve danışmanlık hizmetleri verecek. Kuluçka merkezinde bilişim sektörü dışında, biyo-teknoloji ve gen mühendisliği, enerji üretim ve enerji dönüşüm teknolojileri, kimya ve yeni malzeme teknolojileri, uzay ve havacılık teknolojisi gibi ileri teknoloji alanlarında proje geliştirecek girişimciler de desteklenecek. Ayrıca, projelerini geliştirebilmeleri için üniversitenin imkan ve kaynaklarından yararlanabilecekler.”  
 
Cyberplaza Nisan’da açılacak  
 
12 Kasım 2002’de Teknoloji Geliştirme Bölgesi ilan edilen Ankara Cyberpark’ta çoğunluğu bilişim ve elektronik alanında faaliyet gösteren toplam 46 kiracı kuruluş var. Bu kuruluşlarda, 500’ü aşkın Ar-Ge personeli olmak üzere toplam bine yakın personel istihdam ediliyor. Anakara Cyberpark Genel Müdürü Mustafa Atilla, inşaatı devam eden Cyberplaza’nın  Nisan 2004’te faaliyete geçeceğini belirterek şöyle diyor:  
 
“Cyberplaza, 33 bin 600 metrekare toplam inşaat alanında, 13 bin 700 metrekarelik bir otopark, iki blok ve her blokta 8,5 kat olacak şekilde toplam 19,600 metrekare kapalı alandan oluşuyor. Bu binalarda yer almak isteyen kuruluşlarla sözleşmeler imzalanmaya başlandı. Şu an çok az boş yerimiz kaldı.”  
2004 yılı başında faaliyete geçecek yeni teknopark binalarından biri olacak Cyberplaza’da yer alacak bu merkezde yılda yaklaşık 25 girişimci kuruluşun desteklenmesini planlanıyor. Ayrıca, teknoparkta yer alan büyük şirketler de, Bilkent Üniversitesi’nde yüksek lisansa ve doktoraya devam eden öğrencileri yarı zamanlı çalıştırmaları durumunda, söz konusu personel için merkezin imkanlarından yararlanabilecekler.  
 
Genç girişimcilere destek verecek  
 
Ankara Cyberpark, genç girşimcilere ve Ar-Ge’ye de büyük destekler vermeyi planlıyor. Bilkent Üniversitesi ile birlikte “İleri Teknoloji ve Uluslararası Deneyim” adlı bir burs programı geliştiren Teknopark, bu yıl ÖSS sınavında ilk 100'e giren ve Bilkent Üniversitesi'ni seçen öğrencilere uluslararası staj bursu vermeyi planlıyor.  
 
Mustafa Atilla, “Bu staj bursu kapsamında öğrencileri yurtdışına gönderiyoruz, uçak paralarını ödüyoruz, aylık 500 dolar para veriyoruz” diyor. Cyberpark’ın öğrencileri, Kuluçka Merkezi’nin imkanlarından ve girişimcilere sağlanan eğitim, seminer, danışmanlık gibi diğer desteklerden de yararlanabilecekler. Cyberpark’ta 10 yıllık gelişme süresi sonunda 400'ün üzerinde şirket ve 10 binin üzerinde nitelikli yazılım geliştirme ve Ar-Ge personelinin faaliyet göstermesini öngörülüyor.  
 
Teknopark’a nasıl girilebilir?  
 
Atilla, teknoparkta yer almak isteyen şirketler için şu noktalara dikkat çekiyor:  
 
*Bölgede yer almak isteyen şirketler yazılım geliştirme veya Ar- Ge faaliyetinde bulunmak durumunda, zaten diğer şirketler için bu bölgelerin fazlaca bir anlamı da yok. Sadece vergi muafiyeti avantajı var. Bu, Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketler için de geçerli.  
 
* Fakat, teknopark şirketlerine destek olabilecek nitelikteki, örneğin patent ve fikri mülkiyet konusunda çalışan danışmanlık şirketleri, pazarlama şirketleri, restoranlar, kargo şirketleri, bankalar gibi destek kuruluşlarının da bölgede yer almasını istiyoruz. Bu yönde gelen talepleri tamamıyla kendimiz değerlendiriyor ve uygun olanları seçiyoruz.  
 
* Ar-Ge konusunda faaliyet gösteren şirketler www.cyberpark.com.tr adresli web sitemizdeki başvuru formunu dolduruyorlar. Hangi şartları aradığımız, hangi koşullarda kabul ettiğimiz burada anlatılıyor. Değerlendirme sürecinde şirketlerle karşılıklı olarak detaylı görüşmeler de yapıyoruz”.  
 
YENİ FİKİR VE PROJE FABRİKASI GİBİ ÇALIŞIYORLAR  
 
Türkiye’de teknoparkların hemen hepsinde olduğu gibi Ankara Cyberpark’ta da bilişim sektörünün önünü açacak çok önemli projeler yürüten şirketler var. Bu şirketlerin yaptığı yaratıcı projeler teknoparka adeta birer “yeni fikir” fabrikası görünümü kazandırıyor:  
 
MOBİL ATM PROJESİ  
 
UKS firması, GPRS teknolojisi ile kesintisiz iletişim sağlayacak ve banka otomatları (ATM) ve POS cihazlarının, sabit hatla kullanılması zorunluluğuna son verecek bir cihaz geliştirdi. “GPRS Router Cihazı” adı verilen bu cihaz, özellikle turistik bölgelerde faaliyet gösteren bankaların sabit hatlara yüksek ücret ödeyerek 12 ay boyunca ATM kabini bulundurma zorunluluğunu sona erdiriyor. Bankalara mobil kabin kullanma ve kullandığı kadar hat parası ödeme kolaylığı getiriyor.  
 
TURİSTLERE BİLGİ BANKASI  
 
Ayrıca, yine Cyberpark kiracı şirketi olan Mobilsoft’un ortaklığıyla başvurulan AMIGUIDE (Ambient Intelligent Guide) adlı bir proje de gelecek vaat ediyor.  
Mobilsoft’un bu projesi “Eurotourism” başlığı altında Eureka kapsamında destek almaya hak kazanan ilk Türkiye katılımlı proje olma başarısını gösterdi. . İspanya’dan Fundacion Ibit adlı araştırma kuruluşu, Madrid Politeknik Üniversitesi ve Balearik adalarında bulunan otellerin katkı sağlayacağı projede, Türkiye’den Mobilsoft katılıyor. Bu projeyle,  turistlere seyahatleri boyunca bulundukları yerlerle ilgili olarak cep telefonu, avuç içi bilgisayar ve benzeri mobil aygıtlar aracılığıyla ilgilerine yönelik ve çeşitli dillerde bilgi sağlanması amaçlanıyor.  
 
BOMBA TEŞHİS SİSTEMİ  
 
Ankara Cyberpark’ta faaliyet gösteren bir başka şirket olan Elektroland de, bir bomba teşhis sistemi geliştirdi. Bu sistem sayesinde şüpheli paketlerin bomba içerip içermediği artık kısa zamanda öğrenilebilecek.  
 
TEKNOPARKLAR SERBEST BÖLGELERDEN NASIL FARKLILAŞIYOR?  
 
Mustafa Atilla /Ankara Cyberpark Genel Müdürü
 
 
Teknoparkları serbest bölgelerden farklılaştıran avantajları olduğunu söyleyen Ankara Cyberpark genel Müdürü Mustafa Atilla, bu avantajları şöyle sıralıyor:  
 
NİTELİKLİ EKOSİSTEM  
 
Teknopark yaklaşımının temelinde, sunulan vergisel avantajlar kalktıktan sonra da şirketleri burada tutabilme anlayışı var. Bu nedenle teknoparklarda, öncelikle bir iş ve girişimcilik merkezi kurmaya çalışıyoruz. Bunu teşvik edecek Kuluçka Merkezi, Finansal Kaynaklara Erişim Danışmanlığı, Sürekli Eğitim Merkezi gibi kurumlar oluşturuyoruz. Teknoparklar ayrıca, bünyesinde yer alan şirketlerin her türlü ihtiyacını karşılayan ve yaşam standardını yükselten bir çalışma ve yaşam alanı olarak geliştiriliyor. Bu amaçla bankalar, restoranlar, kargo şirketleri, danışmanlık ve eğitim acentaları gibi teknoparkta yer alan şirketlere destek hizmetleri verecek kuruluşları bünyemize dahil ediyoruz, birçok nitelikli hizmet sunmaya çalışıyoruz. Tüm bu hizmetleri aynı ekosistem içerisinde değerlendiriyoruz. Sürdürülebilirlik açısından da bu ekosistemi yaratmamız şart. İşte teknoparkları Serbest Bölgelerden ayıran faktörlerin başında teknoparkı oluşturan bu nitelikli ekosistem geliyor.  
 
VERGİ MUAFİYETLERİ DAHA UZUN  
 
Bir diğer önemli fark ise serbest bölgelerde sanayi, üretim ve ticari ağırlıklı faaliyetler, teknoparklarda ise AR-GE faaliyetleri yani teknolojiyi geliştirmeye yönelik faaliyetlerin yapılıyor olması. Ana amaç, teknolojinin gelişmesine katkıda bulunmak ve bilgi ve iletişim teknolojilerinin diğer ileri teknolojilerle birleştiği bir konsantrasyon merkezi olmak. Diğer yandan, serbest bölgelerde gümrük hattı dışında oldukları için dış ticaret rejimi geçerli. Teknoparklar ise gümrük hattı içerisinde ve Türkiye içinde yapılan satışlarda yazılım ürünleri için KDV alınmıyor. Ayrıca serbest bölgelerdeki gelir vergisi muafiyetleri 2008 yılında bitiyor, teknoparklarda ise 2013 yılına kadar devam ediyor.  
 
TEKNOPARK’A TAŞINAN ŞİRKETLER MEMNUN  
 
Aydın Ersöz/ Innova Genel Müdürü
 
 
*Teknoparklar, bilişim firmaları için, uygun bir çalışma ortamı ve maliyet avantajları sunuyor. Teknoparkta gerçekleştirilen yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilen kârlar kurumlar vergisinden, bölgede bu kapsamda istihdam edilen elemanlar da gelir vergisinden muaf. İnsan yoğun bir sektör olan bilişim için bu imkanlar, özellikle yeni yatırımları mümkün kılabilmesi açısından çok önemli.  
 
* Teknoparklar, bu mali avantajların yanı sıra benzer konularda çalışan ve birbirlerini tamamlayıcı çözüm sunma potansiyeline sahip firmaları bir araya getirerek sinerji yaratıyor. Üniversite içinde olmak, üniversiteyle ortak projeler gerçekleştirmek için bir zemin hazırlıyor ve üstün vasıflı beyin gücüne erişimi kolaylaştırıyor.  
 
* Bunların da ötesinde, üniversite kampuslarında kurulu teknoparklar, doğayla iç içe ve tipik ofis binalarına göre daha insani çalışma ortamları sunuyor. İnnova, tüm bu avantajlarından yararlanabilmek için, teknoparklarda faaliyet gösterme kararı aldı. ODTÜ’de kurulan, Türkiye'nin ilk teknoparkının ilk şirketlerinden biriydik.  
 
* Bu deneyimimizden aldığımız cesaretle, İstanbul'da ilk kurulan teknopark olan İTÜ teknoparkının da ilk şirketi olduk. Teknoparklarda yer almamız, yeni alanlarda yatırım imkanımızı artırdı. Geçtiğimiz yıl içinde İsrail’e bir yazılım satışını da içeren çeşitli faaliyetlerimizde, teknopark imkanlarının katkısı olduğunu söyleyebilirim”.  
 
Murat Şahinoğlu/ Bizitek Genel Müdürü  
 
* Biz kendi ürünlerimizi geliştiren ve ülkemizin büyük ölçekli firmalarına CRM, İş Akışı Yönetimi, Karar Destek Sistemleri, Bilgi Yönetimi,  Portal, e-Ticaret, Entegrasyon gibi konularda hizmet veren bir teknoloji firmasıyız. İTÜ Teknoparka Ekim 2003’te taşındık.  
 
* Üniversite ve diğer teknoloji şirketleri ile sinerji içerisinde olmak, gerekse Ar-ge yapan ve yazılım geliştiren firmalara sağlanan kolaylıklardan faydalanmak amacı ile buraya taşınma kararı aldık. İTÜ Teknopark’ın yeni kurulmuş olmasından dolayı henüz altyapısı ve organizasyonu oturmuş değil. Bunun sıkıntılarını yaşamaya devam ediyoruz.  
 
* ��TÜ Yönetimine sorunlarımızı bir çok kez ilettik. En kısa zamanda sorunlarımızın giderileceğini ümit ediyoruz. İTÜ Teknopark'ta bugün bizimle birlikte 40 civarında firma yer alıyor. Teknopark’ta yer alan firmalarının geçmişten bugüne edindikleri tecrübeler ile önemli başarılar edindiklerini görüyoruz. * Bizitek’in de arasında bulunduğu bu teknoloji firmaları bir taraftan Türkiye’deki çok değerli ve kaliteli bir çalışan kitlesine istihdam sağlıyor, beyin göçünü engelliyor. Diğer taraftan müşterileri için yurtdışı çözümlere önemli bir alternatif getirerek, kalite olarak aynı seviyede ürün ve hizmetleri lokal olarak daha ucuza mal etmelerini ve daha etkin hizmet almalarını sağlıyorlar”.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz