Prof. Dave Bradley / M Teknoloji Akademisi Üyesi İçinde yaşıyoruz, o nedenle büyük değişimin, yılların geçtiğinin farkında değiliz. Ama aradan 20 yıl geçmiş. Büyük değişimin startı 1981 yılında, ...
Prof. Dave Bradley / M Teknoloji Akademisi Üyesi
İçinde yaşıyoruz, o nedenle büyük değişimin, yılların geçtiğinin farkında değiliz. Ama aradan 20 yıl geçmiş. Büyük değişimin startı 1981 yılında, IBM’in yaratıcı ekibi tarafından verilmiş. İşte o müthiş ekibin üyelerinden biri de, şimdi Prof. Dave Bradley idi. Şimdi IBM Teknoloji Akademisi’nin üyesi olan Prof. Bradley, Capital’e, PC’nin yaratıldığı dönemi, aradan geçen 20 yılı ve geleceğini anlattı...
Hepimizin en iyi arkadaşları arasında yer alıyor. Onsuz hiçbir işimizi gerçekleştiremiyoruz. Hatta sadece evde ya da işyerinde değil, sokakta, sinemada, restoranda, her yerde yanımızda taşıyoruz. Aslında hepimiz bilgisayarlarımızı çok seviyoruz.
Bundan 20 yıl öncesine kadar en yakın dostumuz telefonlardı. Ancak, 1981 yılında gerçekleşen bir devrim ile birlikte yaşamımıza yepyeni bir üye geldi. Üstelik kendini o kadar sevdirdi ki, hayatımızın her aşamasında yanımızda yer almaya başladı. Bilgisayarlar olmasaydı ne yapardık diye düşünmeye başladık. Böylece daktiloların, hesap makinelerinin de tarihe karıştıklarına şahit olduk.
Ancak, hiçbirimiz bilgisayarımızın nasıl bir maceranın sonucu olduğunu bilmiyoruz. Kimler onu yarattı, ne gibi süreçlerden geçti, çalışma masalarımıza nasıl kurulduğunu konusu çok da bilinmiyor...
IBM Academy of Technology (IBM Teknoloji Akademisi) üyelerinden Prof. Dave Bradley, şu anda kullandığımız anlamda ilk bilgisayarı yaratan ekipte yer alıyordu. 1980 yılında üzerinde çalışılmaya başlanan ilk bilgisayar, 1981 yılının ağustos ayında piyasaya çıktığında bugün gerçekleştirebildiklerinin 300 birini gerçekleştirebiliyordu. Yine de o döneme göre pek çok şeyin üstesinden geliyordu. Capital’e o günleri, bilgisayarların bugününü ve yarınını değerlendiren Prof. Dave Bradley’in özellikle altını çizdiği bir konu var: “Bir gün biri çıkacak ve bilgisayarlarda yeni bir dönem açacak. Ancak bunun ne olduğunu ben bile bilmiyorum.”
Anlaşılan o ki, neredeyse her gün değişen ve gelişen teknolojileri ile bilgisayarlar hayatımızda kapladıkları yeri daha da sağlamlaştıracağa benziyorlar.
Siz ilk kişisel bilgisayarın yaratıcıları arasında yer alıyorsunuz. Ancak, IBM’in bu bilgisayarından önce de bazı bilgisayarlar vardı değil mi?
Evet, bizim IBM olarak yarattığımız PC, aslında dünyanın ilk PC’si değil. Ancak, bizim yarattığımız bilgisayar ile birlikte PC’ler evlerde ve işyerlerinde kullanılmaya başlandı. Daha önce geliştirilen bilgisayarlar daha çok oyun amaçlı kullanılıyordu.
IBM’in yarattığı bilgisayar işyerlerinde ve evlerde kullanılmaya uygundu. Ancak, daha önce yaratılmış olan Commodore gibi bilgisayarlar genel olarak insanların hobileri için geliştirilmişti. Dolayısıyla bu bilgisayarları satın alıp onlarla iş yapmanız mümkün değildi.
Sizin yarattığınız ilk bilgisayar neye benziyordu? Ağırlığı ve hızı neydi, ne gibi özelliklere sahipti?
Bu bilgisayar bir masa üstü makineydi. 8088’lük bir mikroişlemcisi ve 4.77 Mhz hızda çalışıyordu. Bu rakamlardan da anlayabileceğiniz gibi, çok hızlı bir bilgisayar değildi.
Bugünün bilgisayarlarından yaklaşık olarak 300 kat daha yavaş olduğunu söyleyebilirim. Komutları algılama hızı açısından da, günümüz bilgisayarlarının 1500 kat gerisindeydi. Orijinal IBM bilgisayarı 16-64 KB hafızaya sahipti.
Bunun yanında her biri 160 KB olmak üzere bir ya da iki disket sürücüsü bulunuyordu. Makineyi isterseniz disket sürücüsü olmadan da satın alabiliyor ve temel programları yükleyip saklamak için kendi kasetçalarınızı kullanabiliyordunuz.
İlk bilgisayarın fonksiyonları bugünün bilgisayarının fonksiyonlarından ne gibi farklılıklar gösteriyordu? Neleri yapabiliyor ve neleri yapamıyordu?
Bugün de yapabildiğimiz Word programı işletmesini yapabiliyordu. Yani bilgisayarda yazı yazabiliyordunuz. Bence en önemli eksikliği, bağlanabileceği bir internetin olmamasıydı. Dolayısıyla bu şekilde bir bağlantı kurulamıyordu.
Ayrıca, grafik işletim sistemine de sahip değildi. Bunun anlamı ekranda menüler göremiyordunuz, mouse yoktu ve komutları yazarak vermek durumundaydınız.
Geliştirilen ilk bilgisayar bu süreçte hangi aşamalardan geçti?
Biz bu bilgisayar üzerinde çalışmalara 1980 yılının eylül ayında başladık. Önce bu makinenin neler yapmasını istediğimiz konuştuk ve parçaları birleştirmeye başladık. 1980 yılının aralık ayında bu makinenin bir prototipini Microsoft’a gönderdik. Ben de bu makineyi Microsoft’a gönderen küçük bir mühendis grubunun başındaydım.
Bu makinenin test aşamasından sonra seri üretimine geçilmesine karar verdik. Üretim sürecinden sonra, 1981 yılının ağustos ayında ilk bilgisayarın tanıtımını yaptık. Bu bilgisayarın geliştirilme sürecinde çok zor işler başarıldı ama bunun yanında çok da eğlenceli bir dönemdi.
Bilgisayar teknolojisinin bugünkü konumuna ulaşabileceğini düşünmüş müydünüz? Günümüz bilgisayarları sizi şaşırtıyor mu?
Günümüz bilgisayarları beni çok da fazla şaşırtmıyor. Çünkü, ben onların evrimini sürekli olarak izledim ve bu evrimde katkım da oldu. Bu bir çocuğun büyümesini izlemek gibi bir duygu. Çocuğu her gün görürseniz, ne kadar büyüdüğünü fark etmezsiniz ama 4-5 yıl aradan sonra karşılaştığınızda çok şaşırırsınız.
Ben bilgisayarların bugüne kadarki süreçlerini her gün adım adım izledim. Dolayısıyla, şu anda bulundukları konum bana çok mantıklı geliyor. 20 yıl öncesinden bugüne bilgisayarların nasıl gelişeceğini ve ne konumda olacaklarını tahmin etme şansım vardı. Performansında, veri depolamasında, hafızasında artışlar olacağını öngörüyordum zaten.
Ancak, Windows işletim sistemi ya da internet bağlantısı gibi bazı şeyleri de öngörme şansımız yoktu doğal olarak.
İnternet hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Aslında internet bir anlamda sizin yarattığınız bilgisayarın sonucu olarak ortaya çıktı...
Aslında haklısınız. Kişisel bilgisayarlar olmasaydı, belki internet benzeri bir sistem yine olacaktı, ancak bu kadar hızlı büyümesine ve yayılmasına olanak yoktu. Çünkü, tüm bilgisayarlar insanların internete bağlanabilmesine, kendileri için web siteleri yaratabilmelerine ve daha pek çok şeye aracı oluyor. Dolayısıyla internet alanı için bilgisayarların bir katalizör olduğunu söyleyebilirim.
Daha önce de belirttiğim gibi, internet kavramı bizim öngörmediğimiz bir şeydi. Tümü birbirine bağlanmış bilgisayarlar ağı inanılmaz bir işlevsellik sağlıyor ve bu daha çok yeni bir konsept. Bilgisayarı yarattığımız dönemlerde sadece birkaç kişi arasında bilgisayar bağlantısı bulunuyordu ve çok sınırlı miktarda dosya paylaşımı ya da mesajlaşma gerçekleştirebiliyordunuz. Ancak, bugün internetin yapabildiği şeyleri o zamanlarda tahmin etmemiz olanak dışıydı.
Eğer günümüze gelecek olursak, şu anda hangi bilgisayar teknolojileri üzerinde çalışılıyor? Ne gibi sürprizlerle karşılaşacağız?
Sanırım pek çok sürprizle karşılaşmamız söz konusu. İlk olarak şu anda da yaşadığımız bir gelişme süreci devam ediyor olacak. İşlemciler hızlanacak, bilgisayarların hafızası artacak ve dolayısıyla çok daha fazla veri depolama şansı olacak. Bunlar bir anlamda otomatik olarak gerçekleşen şeyler.
İkinci olarak gerçekleşecek başka bir şey de var; ancak bunun tam olarak ne olacağını adlandıramıyorum. Bence yakın bir zamanda bir genç muhteşem bir fikirle gelecek ve bu fikir bizim bilgisayarları kullanma biçimimizi tamamen değiştirecek. Bu kesin gerçekleşecek ama şu anda kimin ve ne zaman gerçekleştireceği konusunda hiçbir şey söylenemez.
Son 20 yılda bilgisayarın geçirdiği evrimin aşamaları sizin tahminlerinizle tam olarak birbirini tuttu mu?
Tabii ki bu yirmi yıl içinde teknoloji inanılmaz bir hızla ilerledi. Burada mutlaka vurgulanması gereken bir konu var. Teknoloji bu kadar hızlı ilerlemiş olmasına rağmen 1980’li yıllarda yazılan programların tümü bugünkü bilgisayarların hepsinde çalışmaya devam ediyor. Örneğin benim kullandığım bir yazım kontrol programının son revize edilme yılı 1985 ve program hala çalışıyor.
Bu yirmi yılda değişen çok şey olduğu gibi, değişmeyen ya da çok yavaş değişen bir o kadar şey de var.
Mobil teknolojilerin gelişimiyle birlikte mobil gereçlerde, özellikle de cep telefonlarında bilgisayar özelliklerinden bazıları kullanılmaya başlandı. Sizce bir gün masaüstü bilgisayarlar tamamen ortadan kalkabilir mi?
Ben buna inanmıyorum. Örneğin bilgisayarları küçültürken bazı şeyleri de göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Bilgisayarları ne kadar küçültürseniz küçültün, parmaklarınızı küçültemezsiniz.
Günün büyük bir bölümünde masa başında çalışmak durumunda olan insanlar şu anda kullandığımız masaüstü bilgisayarları kullanmaya devam edecekler. Çünkü, bilgisayarlarını yanlarında taşımalarını gerektirecek bir durum yok ortada. Üstelik normal boyutundaki bir bilgisayar diğer tüm taşınabilir ve küçük bilgisayarlardan çok daha uygun bir fiyata alınabiliyor. Şu anda önünüzde duran klavyenin fiyatı 10 ile 20 dolar arasında değişirken cep telefonunuza yerleştirilen ve üstelik de kullanımı hiç kolay olmayan sistemlerin fiyatı oldukça pahalı. Ya da şu anda kullandığınız bilgisayarla aynı işlemleri gerçekleştirebilecek daha küçük ve taşınabilir bir aletin fiyatı da onun birkaç katı olacaktır.
Sonuç olarak klasik anlamda PC’ler, biri çıkıp da yeni bir dönem açacak bir teknoloji geliştirmediği sürece, önümüzdeki 5-10 yıl daha kesin olarak kullanılmaya devam edecekler. Ancak sürekli ofis dışında olan, masa başında oturmak durumunda olmayan, sık seyahat eden insanlar elbette ki taşınabilir bir bilgisayarı tercih edecekler. Bunun sonucunda da kollarındaki saatlerde bile bir bilgisayar olabilecek. Ben bilgisayarların her yerde olacağına inanıyorum. Ancak bu bilgisayarların orada olduklarını bile bilmeyeceğiz.
On yıl sonrasının bilgisayarını tarif edebilir misiniz? Örneğin ne gibi özelliklere sahip olacak?
İşlemcilerin gelişme hızı için ortalama bir oran vardır ve bence bu oran 10 yıl sonra da devam edecek. İşlemci hızları her iki yılda bir iki katına çıkar. Dolayısıyla on yıl sonra bugünkü hızının 30 ya da 40 katına çıkacağını söyleyebilirim. Bilgisayara yerleştirebileceğiniz hafıza için de aynı şey geçerli.
Veri depolama çok daha hızlı gelişiyor. Her yıl iki katına çıktığını düşünürsek, 10 yıl içinde oldukça gelişmiş olacağını söyleyebilirim. On yıl içinde bilgisayarlar çok daha fazla işlemi gerçekleştirebiliyor olacaklar. Ancak, bence buradaki sorun bu kadar güce ihtiyaç olup olmadığı. Bu kadar güçlü bir bilgisayarla ne yapılabilir sorusunun yanıtlanması gerekiyor.
“İNTERNET VE BİLGİSAYAR OFİSLERİ ÖLDÜRMEZ”
Bilgisayarlar ve internetin bir sonucu olarak ev ofisleri konsepti ortaya çıktı. Sizce bilgisayarlar ve internet, klasik ofis anlayışının sonunu mu getirecek?
Bence insanlar işlerinin en azından bir kısmını tek bir yerde, kurulu bir düzen içinde yapmak durumundalar. İşlerini yaparken bir bilgisayara, telefona ihtiyaçları oluyor. Bunun yanında, ofis ortamı insanların birbirleri ile ilişki kurmalarına ve sosyalleşmelerine olanak sağlıyor. Ofislerde insanlar birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunuyorlar.
Sonuç olarak ofislerin ortadan kalkacağını düşünmüyorum. Ancak, haftanın daha az gününün ofislerde geçirileceğini düşünüyorum. Örneğin iki ya da üç gün dışarıda ve iki ya da üç gün de ofiste çalışmak söz konusu olabilir. Çalışanların haftanın birkaç günü işlerini evlerinden yürütmeleri şirketlerin maliyetlerini de düşürecektir. Bunun yanında, çevreye ve ülke ekonomisine yapacağı katkı da tartışılmaz. Örneğin daha az otomobil trafiğe çıkacağı için çevre kirliliğinde ve benzin tüketiminde azalma görülebilir.
Tabii sürekli evde çalışmanın bir sakıncası da var. Böyle bir durumda insanlar gereğinden çok daha fazla çalışıyorlar. Bu da bir süre sonra sürekli evde yaşar hale geliyorlar. Bunun yanında sosyal ilişkilerinin de zayıflaması söz konusu.
“BİOGENETİK BİLGİSAYARIN VELİAHTI”
Bilgisayarın yaratılması ile birlikte yepyeni bir çağ başladı. Bundan sonra bilgisayarın yerini alabilecek ve yeni bir çağ başlatabilecek bir teknoloji geliştirilebilir mi?
Tabii böyle bir şans var, ancak ben bilgisayarların yerine geçebilecek bir şeyin yaratılacağına inanmıyorum. Bilgisayarlar şu anda yaşamlarımızın bir parçası haline geldiler. Bir zamanlar televizyon ve telefon da çağ açmıştı. Ancak, şu anda kaç kişinin telefon bağlantısı olduğuna dair makaleler yazılmıyor. Buna rağmen telefon abonelerinin sayısı her geçen gün artıyor. Herkesin bir telefonu var artık ve istediğiniz her an istediğiniz herkese ulaşabiliyorsunuz. Penetrasyon tamamlandığı için artık telefon çok önem taşımıyor gibi görünüyor sadece.
Bence bilgisayarlar da aynı yönde ilerliyorlar. Ben bundan sonra insanların ilgisini çekecek en önemli çalışmaların biogenetik alanında ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bu alanda yaşanacak gelişmeler yeni bir çağ açabilir. Eğer böyle bir durum gerçekleşirse artık insanlar bilgisayarlar hakkında konuşmayacaklar ama bilgisayarlar var olmaya devam edecek.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?