Yeni İhale Yasası Bilişimi Vuracak Mı?

Erol Bilecik / TÜBİSAD Başkanı Türkiye, 2003 yılına yeni ihale yasası ile girdi. Herkes ihale yasasına, inşaat sektörüne, yol yatırımları cephesinden baktı. Diğer sektörler gibi bilişim de unutul...

1.02.2003 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Erol Bilecik / TÜBİSAD Başkanı

Türkiye, 2003 yılına yeni ihale yasası ile girdi. Herkes ihale yasasına, inşaat sektörüne, yol yatırımları cephesinden baktı. Diğer sektörler gibi bilişim de unutuldu. Ancak, bu sektörde inanılmaz bir tartışma yarattı, önemli endişeleri gündeme getirdi. Yerli-yabancı farkı, Türkiye’ye bir kereliğine gelenlere tanınan haklar, yüzde 15 fiyat farkı ve öteki yenilikler… Sektörde büyük bir itiraz var. TÜBİSAD Başkanı Erol Bilecikli, “Şeffaf ve denetlenebilir bir yasa. Ancak, ciddi eksiklikleri var” diyor.

Uzun tartışmalar sonunda 2003 yılıyla birlikte yürürlüğe giren İhale Yasası, daha çok yol ve benzeri konularla tartışıldı. Karayolları’ndaki ihalelerle ilgili bölümleri basına yansıdı, diğer sektörler pek gündeme gelmedi. Oysa, ihaleler sadece inşaat alanını değil, gıdadan bilişime, her sektörü kapsıyor… Üstelik itirazlar da her sektörden geliyor. Tıpkı bilişimde olduğu gibi…

Bilişim sektöründe ise tartışılan çeşitli konular var. İlk itirazlar, yerli ve yabancı ayrımına yönelik… Sektörün yapısı nedeniyle, yerli ve yabancı şirket konusunda ciddi tartışmalar olacağı, bazı şirketler aleyhine sonuçlar çıkacağı ileri sürülüyor. Bir başka konu ise 250 milyar liralık bedelin altında ihalelere yabancı şirketlerin girmesinin engellenmesi…. Yabancı şirketlere yönelik yüzde 1 ila yüzde 15 daha pahalı satma hakkı gibi konular da var. Şirketler, bundan Microsoft, HP ve Cisco gibi büyüklerin zarar göreceğini savunuyor.

Türkiye Bilişim Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, “Yasa, şeffaf ve denetlenebilir olma özellikleri nedeniyle olumlu. Ancak, yerli ve yabancı şirket tanımında ciddi eksiklikler var” diyor. Ona göre, yasa, 60 yıldan beri Türkiye’de olan yabancı sermayeli şirketlerle, bir kereliğine gelenleri neredeyse aynı kefeye koyuyor.

Yeni ihale yasasına yönelik itirazlarını dile getirmeye devam edeceklerini belirten Türkiye Bilişim Sanayicileri ve Üreticileri Derneği’nin (TÜBİSAD) başkanı ve Index Bilgisayar’ın Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik,  Digital’in sorularını yanıtladı:

İhale yasası bilişim sektörü için neler getiriyor? Hangi mesajlar çıkıyor?

Kanunda maalesef bir takım yönlerin bilişim sektörüne ciddi zarar verebilme ihtimalinin çok yüksek olduğuna inanıyoruz. Yani teorik olarak oldukça doğru bir yasa. Benimsenebilir ve şeffaf. İhalenin çok nazik bir kavram olması da göz önünde bulundurulmuş. Çünkü, ihale, hangi sektör olursa olsun sıcak paranın bir fiil yürüdüğü, her türlü satın alma bağlantısının netlik kazandığı bir kavram. Bunun denetlenebilir olması, mesela internet ortamında herkese açık gerçekleşmesi bile, her şeyden önce pozitif bir durum.

Ayrıca, kamunun ve özel sektörün ihalelerle ilgili istatistikler oluşturması, kurumun işlevleri, haklarında yasaklama kararı verilenlerinin tutulması, teknik olarak son derece doğru yenilikler… Ancak, yasanın içeriğiyle ilgili muhtelif önemli aksamaların olduğuna inanıyoruz.

Yasanın ne gibi eksiklikleri var?

Bilişim sektörü üç ana segmentte özetlenebilir. Bu ihale yasası kapsamına girebilecek düzeyde donanım, yazılım ve hizmet segmentleri var. Türkiye’nin donanım alanında maalesef yerel üretimi pek söz konusu değil. Hatta hemen hemen hiç yok. Donanım üretimi olmadığı için, yerli ve yabancı ürün tanımlarında olağanüstü karmaşa yaşanacak gibi gözüküyor.

Yerli şirketlerin donanım alınanında bir üretimi yok. Böyle bir üretime teknoloji olarak müsait değiliz. Dolayısıyla, donanım ürünlerinin üretimleriyle ilgili yerli ve yabancı üretim çok kafa karıştıracak. Çoğu ihaleleri neticelendirmeyecek, itirazlara neden olacak.  

Yabancı sermayeli şirketler ne gibi zorluklarla karşılaşacak?

Maalesef teknoloji üretmediğimiz için bizde montaj var. Ama montaj olarak ürettiğimiz bilgisayarlara, bir çok uluslararası yabancı üretici tarafından, “bunlar yerli üretim değil” diye itirazlar olabilir. “Bunlar gerçekten ithal mi, yoksa yerli üretim mi?” sorusu üzerinde tartışmalar yaşanacaktır. Bu konuda adil bir noktaya gelinemeyeceği konusunda TÜBİSAD olarak endişelerimiz var.

Bir de yerli ve yabancı tanımında çok önemli problemler yaşanacak gözüküyor. Bugün bilişim sektörünün ana lokomotiflerinin yüzde 100 yabancı sermayeli şirketler olduğunu görüyoruz. TÜBİSAD olarak yabancı sermayeli şirketleri koruyoruz şeklinde bir izlenime de asla yer vermemek gerek. Çünkü, bizim yapımıza bakıldığında yerli ya da yabancı sermayeli bütün bilişim şirketlerinin çıkar ve menfaatlerini korumak üzerine kurulu bir sivil toplum örgütü olduğumuz gerçeği görülüyor.

Tamamen yerli şirketlerin korunduğunu söylemek mümkün mü?

Yerli şirketleri koruyan bir yapısı var. Biz bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ama bu memnuniyeti duyarken, yerli firmaların, yabancılarla olan ticari kabiliyetlerini gözden geçirebilecek, sıkıntı yaratacak bir yapıyı da organize etmiş oluyorsunuz. Rahatsızlık da burada zaten. Strateji olarak eksik.

Kamu İhale Kurumu’na görüşlerinizi ilettiniz mi?

Kamu İhale Kurumu’na görüşümüzü iletmiştik. Çünkü, aslında İhale Kurumu’nun yapmak istediği de bu değildi. Mesela bilişim sektörü içinde 1 milyon dolarlık bir ihale olduğunu varsayın, biz hiçbir şekilde Türkiye’ye yatırım yapmamış olan bir firmanın dışardan gelip ihaleye teklif vermesine yüzde 100 karşıyız.

Yatırım yapıyorsa, yerli bir firmanın bu sektöre katkısından daha çok katkı sağlıyorsa, bu tip firmaların aleyhine olabilecek gelişmelerin ortaya çıkmasından rahatsızlığımız var. Yoksa sadece belli işlere gelen bir çok yabancı oyuncu var.  Bilgi toplumu olma yolunda olan Türkiye’ye yakışan bir tablo değil.

“60 YILLIK ŞİRKETLERE HAKSIZLIK EDİLİYOR”

Sizce bilişim sektörünün lokomotifleri olarak kabul edilen dev şirketler ihale yasasından nasıl etkilenecek?

Bilişim sektörünün yapısına bakıldığında, teknoloji motorunun olması gerekiyor. Teknolojiyi döndüren ana segmentlere göre değerlendirildiğinde ise IBM, HP, Cisco ve Microsof gibi firmaları görüyoruz. Örnekleri çoğaltabileceğimiz bu şirketlerde neredeyse hiç yabancı çalışan yok. Türk mali mevzuatlarına göre yönetiliyor, vergi sistemine göre denetleniyorlar.  Yüksek oranda vergileri de memnuniyetle ödüyorlar.

Bu şirketlerle, Türkiye’ye bir kereliğine iş yapmaya gelen şirketlerin aynı tanıma girmesini eleştiriyoruz. Türkiye’de yatırımı olmayan, bir kereliğine iş yapan şirketlerin aynı kategoride değerlendirilmemesi gerekir diye düşünüyoruz. Kanunun o noktalarında TÜBİSAD olarak yüzde 100 hem fikiriz. Ama en az 5 yıldan beri Türkiye’de istihdam yaratan şirketleri kastediyoruz. 60 yıldır Türkiye’de olan bilişim şirketleri var. Yabancı çalıştırmıyorlar, Maliye Bakanlığı tarafından denetleniyorlar. Sizin bu firmaları mağdur etmek için bir yasa çıkartmıyor olmanız gerekir. Özellikle teknolojik gelişmelere bakıldığında, kanunda yabancı sermayeyi gerçekten ürküten noktalar. 

EŞİK DEĞER 250 MİLYAR LİRA

Yabancı sermayeli şirketlerin ihalelere katılabilmesi için bazı eşik değerler var sanırım…. Bu konudaki son durum nedir?

Evet, eşik değeri var. Bu değer tahmin ediyorum 2003 yılı içerisinde 250 milyar liralık bir bedel. Yani 250 milyar liralık bedelin altında ihalelere, yabancı sermaye oranınız yüzde 1 bile olsa giremiyorsunuz. Bu ihaleler çok büyük kuruluşlar için belki çok önemli bir nokta değil. Ama onun üstündeki değerlerde de kurumun yüzde 1 ile yüzde 15 arasında daha pahalıya satın alma hakkını kullanması durumu var.

Ayrıca know how transferi konusunda ciddi sıkıntılara yol açabilir. Bunun bence altını çizmek gerekiyor. Bir çok firmanın böyle bir yapıdan ürküp Türkiye’ye yatırım yapmayı bir kere daha düşüneceği ortada.

Bir süre önce Başbakan Abdullah Gül’ün Intel’e yazdığı bir mektup çeşitli yayın organlarında yer aldı. Başbakan Gül, bu mektupta, dünyanın en büyük teknoloji devlerinden Intel’in CEO’una 5 milyar dolarlık yatırımı Türkiye’de yapması için çağrıda bulunuyor. Ancak, burada bir çelişki var.

Bunu okuyunca, hem bir Türk olarak hem da bilişim sektöründen biri olarak gurur duydum. Keşke bu çağrı olumlu değerlendirilse. Ancak, böyle bir ihale kanunu ile söyledikleriniz çelişiyor. Siz hem kalıcı, yerleşik düzene ayak uydurmayı sağlayan yabancı sermaye şirketlerini davet ediyorsunuz hem de ihale yasasında sıkıntı yaratabilecek bir yapı kuruyorsunuz.

KÜÇÜK ŞİRKETLERE YARAYACAK

Bu yasa en çok hangi şirketlere yarayacak?

Yerli sermayeli ve küçük çaplı şirketlerin daha lehine bir çalışma. İşin o tarafından son derece memnuniyet duyuyoruz. Küçük ve orta ölçekli şirketlerin lehine bir durum var. Ancak, böyle bir yapıda yerli ile yabancı sermaye şirketi tanımının çok açık olması gerekirdi diye düşünüyoruz.

Çünkü, yabancı ve yerli şirketlerin ortaklıkları da var. Bilişimdeki rakamlar, Bayındırlık Bakanlığı’nın konsantre olduğu yol ihalelerinden uzak. Yüzlerce kilometre yol yapılıyor. Burada siz yerli firmaları korumak zorundasınız. Buna yüzde 100 inanıyorum. Çünkü, yol yaparken müthiş bir teknolojiye ihtiyacınız yok. 

Sizce yabancı şirketlere fiyat dezavantajı sağlanmamalı mı? Yoksa yüzde 15 mi yüksek bir oran? 

Yerli şirketlere bir fiyat avantajı sağlanacaksa da, bu oranın yüzde 15 değil,  daha düşük değerlerde kalması gerektiğini düşünüyoruz.

İhale yasası bilişim sektöründe neleri değiştirecek?

Temel anlamda kökten bir değişikliğe yol açacağını ben tahmin etmiyorum. Bizim sektörün dinamikleri açısından ana nokta bir düzenleme yapılması ihtiyacı.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz