Yeşil ürünlerin payını artıracağız

Onduline Avrasya CEO’su Burhan Karahan, şirketin sürdürülebilirliğe bakışını, bu konuda neler yaptıklarını ve hedeflerinde neler olduğunu Green Business'e anlattı.

27.08.2014 16:44:400
Paylaş Tweet Paylaş
Yeşil ürünlerin payını artıracağız
Hafif çatı sistemlerinde dünya genelinde pazar lideri olan Onduline, odağına sürdürülebilirliği koydu. Şirket, hem üretim süreçlerinde hem ürün grubunda "yeşil" olma kriteriyle hareket ediyor.

Şu anda yeşil kategorisindeki ürünlerin toplam satışlarının yüzde 65'ini oluşturduğunu söyleyen Onduline Avrasya CEO'su Burhan Karahan, "Beş yıl önce bu oran yüzde 30'lardaydı. 5 yıl sonrasına dair hedefimiz yüzde 100 olması yönünde" diye konuşuyor.

Dünya genelinde karbon salımının en büyük nedeni binalar. Bu nedenle yapı malzemelerinde sürdürülebilir yaklaşımlar kritik önem taşıyor. 70 yıllık çatı sistemleri şirketi Onduline de bu gerçekten hareket ederek iş süreçlerini gözden geçiriyor. Ürün portföyünde yeşil ürünlere ağırlık veriyor.

Onduline Grubu’nun 20 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren şirketi Onduline Avrasya, son yıllarda bu konuda ciddi yol kat etmiş durumda. Şirket, geçtiğimiz yıl karbon ayak iziyle ilgili belge olan EPD belgesini aldı. Onduline Avrasya CEO’su Burhan Karahan, “Bu belgeyle sadece Türkiye’ye değil dünyaya da öncülük yaptık. Bu, bizim sınıfımız malzemede dünyada alınan ilk belge” diyor.

Onduline Avrasya, ürünlerinde kullandığı girdilerin geri dönüştürülebilir olmasına da önem veriyor. Şirketin tüm ürünlerinde toplam girdilerin yüzde 50’si geri dönüştürülebilir malzemelerden oluşuyor. Bu oranı yüzde 70'e çıkarmak için çalışmalar sürüyor. Şirketin asıl odağında ise porföyünde yer alan yeşil ürünlerin ağırlığını artırmak var.

Şu anda yeşil kategorisindeki ürünlerin toplam satışlarının yüzde 65’ini oluşturduğunu açıklayan Karahan, “Beş yıl önce bu oran yüzde 30’lardaydı. 5 yıl sonrasına dair hedefimiz yüzde 100 olması yönünde” diye konuşuyor. Onduline Avrasya CEO’su Burhan Karahan, şirketin sürdürülebilirliğe bakışını, bu konuda neler yaptıklarını ve hedeflerinde neler olduğunu Green Business'e anlattı.~

Öncelikle Onduline’i tanıyabilir miyiz? Dünyada ve Türkiye’de ne kadarlık bir geçmişi var?
Onduline Grubu olarak dünyada 70'inci Türkiye'de ise 20'nci yılımızı kutluyoruz. Ürünümüzün Türkiye’deki varlığının 40’ıncı yılındayız. Şirketimiz, ikinci dünya savaşının hemen sonrasında bütün Avrupa yıkılmış durumdayken hızlı bir şekilde binaların yeniden yapılabilmesi için gerçekleştirilen bir buluşla ortaya çıktı.

Organik elyaflı hafif çatı malzemesi denen konsept bir Fransız mühendis ve girişimci tarafından geliştirildi ve hızlı bir şekilde savaş sonrası Avrupa'sının çatıları kaplandı. Ürün, Türkiye’ye ise 1974 yılında geldi. Siyah beyaz televizyon zamanlarında verilen Onduline reklamlarıyla marka jenerik isim oldu.

Reklamda Karadeniz şivesiyle konuşan ustalar, pratik bir şekilde çatı yapıyor ve evleri tamamlıyordu. Böyle bir geçmişimiz var. Hafif çatı kaplama malzemelerinde dünya lideriyiz.

Peki Türkiye’deki pozisyonunuz nedir?
Türkiye'deki çatı pazarının lideriyiz. Liderliğimizi, tek bir üründe kalmamamıza borçluyuz. Çatı kaplama malzemelerinde birçok ürünü ilk kez Türkiye’ye biz getirdik. Örneğin yeşil çatıları Türkiye'ye ilk getiren biz olduk. Şu anda yavaş yavaş yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Türkiye'de yıllık 100 milyon metrekarelik çatı kaplama pazarı var.

Pazarın parasal hacmi 2 milyar dolar civarında. Biz metrekare bazında pazarın yüzde 15-20’sini elimizde tutuyoruz. Her 5 çatıdan birinin bir Onduline Avrasya ürünü oldu��unu rahatlıkla söyleyebiliriz. Toplam 350 bayi kanalıyla 4 bin noktada ürünlerimizi satışa sunuyoruz. Portföyünüzdeki yeşil ürünler neler?

Biz üretimimizde geri dönüştürülebilir malzemeler kullanıyoruz. Üretimde bağlayıcı lif olarak selüloz gerekiyor. Bunu doğrudan ağaçlardan selüloz olarak alabilirsiniz. Ancak biz böyle yapmıyoruz. Atılmış kağıt kartonları geri dönüştürüp lif elde ediyoruz.

Şu anda odun selülozunu hiç kullanmıyoruz. Bizim üretimimizden dolayı hiç ağaç kesilmiyor. Tabii ürünümüz sadece selülozdan yapılmıyor. Ürünün su geçirimsizliğini de asfaltla sağlıyoruz. Yani toplamda üretimimizin yüzde 50’si geri dönüşümlü malzemeden, yüzde 50’si de asfalt ve benzerleri olmak üzere geri dönüşümü uzun süren girdilerden oluşuyor.~

Ana ürünümüzde kullandığımız girdilerin yüzde 50’sinin geri dönüştürülebilir olması bizi özel bir yere koyuyor. Çünküsektörde diğer ürünlerde bu çok rastlanmayan bir oran. Ana ürünümüzün yanında bir de geliştirdiğimiz yeşil çatı gibi ürünler var.

Bunların yüzde 70’i zaten toprak, yeşillik, çim gibi doğal malzemelerden oluşuyor. Bu ürünün sadece su geçirimsizliğini sağlamak adına yine belli bir katmanında asfaltlı malzeme kullanıyoruz. Ancak bu da o ürün içinde azınlıkta kalıyor.

Sürdürülebilirlik konusunda başka ne tür çalışmalarınız var?
Geri dönüşümlü malzeme kullanmanın yanında karbon ayak izimizi ölçüyoruz. Burada da sektörde bir ilki gerçekleştirdik. 2010’da çalışmalara başladık ve geçen yıl karbon ayak iziyle ilgili belge olan EPD belgesini aldık. Sadece Türkiye’ye değil dünyaya da öncülük yaptık.

Bu, bizim sınıfımız mazemede dünyada alınan ilk belge. Bu da şöyle oldu: Onduline Grubu bu belgenin alınmasını istedi. Ancak süreç oldukça zahmetli. ilk kim yapsın denilirken, Türkiye olarak gönüllü olduk. 2 yıllık bir çalışmadan sonra başardık. Şimdi EPD belgesi grubun geri kalan şirketlerine de yayılıyor.

Belge alma yolculuğu size neler kazandırdı?
Aslında bu belgeyi almak için yaptığınız bazı şeylerin sayıya dökülmesi gerekiyor. Örneğin, nakliye yapıyorsunuz, nakliyeniz ne kadar havayı kirletiyor bilmiyorsunuz. Bunların hepsi hesaplanıyor. Bizim tesisimizde sular geri dönüşümlü. Dolayısıyla çok az su kullanımımız var.

Şimdi tüm yapılan ölçüm ve hesaplamalar sonucunda elimizde bir değer var. Bizim ürünümüzün metrekaresine düşen karbon salımı 4 bin 400 gram. Sektörde bizim dışımızda bunu ölçen olmadığı için kendimizi sektörle kıyaslayamıyoruz.

Ama başka inşaat malzemesi ürünleriyle kıyasladığımızda bir hayli düşük bir orana sahibiz. Örneğin hafif bir tuğla bizden daha çok karbon salımına neden oluyor. Bunun nedeni de tuğlanın kamyona çok az sığması ve çok seyahat etmesi. Tuğla, üretim aşamasından çok dağıtım aşamasında karbon salımı yapıyor. Şimdi bizim elimizde bir değer var ve biz her yıl bunu nasıl biraz daha aşağı çekeriz diye uğraşıyoruz.

Ürün fiyatları bu süreçlerden nasıl etkilendi?
Aslında biraz arttı ama vahim değil. Çünkü birtakım ilave yatırımlar gerektirdi. Bu bizim ürünlerimizde yüzde 7-8 civarında bir maliyet artışına neden oldu. Bu da zaman içinde kendini ödeyecek bir şey.

Sizin ürünlerinizin nihai tüketiciye sağladığı yarar nedir?
Tüketiciler bizim ürünümüzün yapıldığı inşaatlarda binanın fonksiyonunu doğru yerine getirdiğini biliyor. Uzun vadede de binanın hasar görmeyeceğinden emin oluyorlar. Ürünlerimizin yalıtım ve enerji tasarrufu konusunda da ekstra faydaları var. Bu belgere sahip ürünlerin performansı garanti edilmiş durumda.~

Dünyada bu pazarın gelişmiş olduğu ülkelerde eğilim ne yönde? Yeşil ürünlere ilgi ne düzeyde?
Oldukça iyi düzeyde. Türkiye’de de yeşil ürünlere kayış başladı. Örneğin biz yeşil çatı işine başlayalı takriben 10 yıl oldu. 2003, derdimizi anlatmakla geçti. İnsanlar ürüne şüpheyle baktı.

Birkaç yıl satış olmadı. Yeşil ürünler çatılarda, teraslarda kullanılıyor. Çatıda ve terasta bitki olması anlaşılamadı. Bitki durmaz gider, su geçirir diye düşünüldü.

Yeşil kategorisindeki ürünler toplam satışlarınızın yüzde kaçını oluşturuyor?
Şu anda yüzde 65’ini oluşturuyor. Beş yıl önce bu oran yüzde 30’lardaydı. 5 yıl sonra bu orana dair hedefimiz yüzde 100 olması yönünde.

Ürünlerinizde kullanılan girdilerin yüzde 50’si dönüştürülebilir. Bu oranın yüzde 100 olma ihtimali var mı?
Yok. En azından ben şu anda olabileceğini söyleyemem. Sektörde bir örneği de yok. Ancak o konuda çalışmaya devam ediyoruz. Bu oranı yüzde 60-70 yapacağız. Yüzde 100’ü görmek bizim için uzak hedef.

Orta vadede sürdürülebilirliğe yönelik hedefleriniz neler?
Biz sanayici olarak sürdürülebilirliği satışların ötesinde toplumsal bir görev olarak görmeye başladık. Bu konuya herkes girmeli. Hep birlikte sektörü dönüştürelim. Bu iş ciddi. Bazı şeylere hep birlikte efor harcamalıyız. Ben herkesi davet ediyorum. Evet bu yol zahmetli, usulleri değiştirmeyi gerektiriyor.

Ama bence herkes buna girmeli. Bu nüfus artışıyla bırakalım dünyayı, Türkiye’ye baktığımızda her taraf binalarla sarılıyor, bari bu binalar yeşil olsun. Dolayısıyla bunu ben herkes için bir görev görüyorum. Bu bilinci yaygınlaştırmamız lazım.

“YEŞİL ÇATI PAZARI HER YIL İKİYE KATLANIYOR’
YÜKSELEN GRAFİK

Şu anda yeşil çatı ürünümüze ilgi yükselen bir grafik gösteriyor. Birçok projede bu ürün kullanılıyor. Pazarda ilk bizdik ancak artık yalnız değiliz. Bizim dışımızda bu ürünü üreten birkaç şirket daha var. Pazar her yıl ikiye katlanarak büyüyor. Yeni lansmanı yapılan projelerin büyük bölümünde kademe kademe yeşillendirilen apartman terasları var. Onlar hep yeşil çatı. Apartmanda bahçe sahibi olabilme imkanı sunuyor.~

OTOPARKLAR YEŞİLLENİYOR
Belediyeler de otoparkların üstlerini yeşil çatıya çeviriyor. Örneğin Zorlu Center, Türkiye'deki en büyük yeşil çatı örneği. Bu proje bizim ürünlerle yapıldı. Ümraniye'deki Meydan Metro Projesi'nde de yeşillendirme bizim yeşil çatı ürünlerimiz kullanılarak gerçekleştirildi.

YAVAŞ YAVAŞ ANLAŞILIYOR
Dolayısıyla Türkiye'de inşaatta sürdürülebilirlik önem kazanıyor. Yeni projelerde sertifikalar çok sık konuşuluyor. Bu, bilincin geliştiğini gösteriyor. Bir şeylerin değerli olması için yeşil unsurunun da olması gerektiği yavaş yavaş anlaşılıyor. Türkiye yenilikleri kolay adapte edebilen bir yer. Biz bu pazarın hızla gelişeceği konusunda ümitliyiz.

YEŞİL ÇATININ FAYDALARI
BARİ ÇATILAR YEŞİL OLSUN

Bir çatının üstünde yeşillik olması bile önemli bir fayda. Artık İstanbul'a bakarsanız yeşillik yok, bari çatılarda olsun. Almanya'da da bu ürünün çıkışı böyle. Almanlar ki yeşillik sıkıntıları yok. Ama yine de bunu şehir merkezlerinde dert etmişler.

HAVAYI TEMİZLİYOR
"Havayı temizlemek için yeşili artırmak lazım. Çatıları yeşillendirsek" deyip buluş yapmışlar. Aslında fikir çok güzel. Artı bir fonksiyonelliği var. Bu işin doğaya en büyük katkısı havayı temizlemesi.

DOĞAL KLİMA
Bir de fiziksel olarak tüketiciye katkısı ısı yalıtımını yapıyor olması. Suni malzemelerin hiçbirine ihtiyacınız kalmıyor. Doğal bir klima. Yağmuru çekiyor. Çatılara birtakım bitkiler koyuyoruz. Onlar aldıkları yağmurla yaşayabiliyor. Sulama yapmanıza gerek kalmıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz