Efektif Borç vadesi (“Durasyon”)

Öncelikle, bu ay itibariyle yazarlığa bir süre ara veriyorum. Bilhassa sizlerden gelen elektronik postalar ve sorduğunuz sorulardan çok yararlanıyordum. Sayenizde ekonominin çeşitli alanlardaki sor...

1.06.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Öncelikle, bu ay itibariyle yazarlığa bir süre ara veriyorum. Bilhassa sizlerden gelen elektronik postalar ve sorduğunuz sorulardan çok yararlanıyordum. Sayenizde ekonominin çeşitli alanlardaki sorunları ve görüşleri takip edebiliyordum. Fakat artan seyahatlerim ve sorumluluklarımdan ötürü Capital dergisi yönetimini her ay bekletmekten artık utanır oldum. Bu sebepten ötürü, en azından işlerimi belli bir rayına oturtturana kadar yazılara ara vermeye karar verdim.

Bu ay kısaca son günlerde değindiğim, Türkiye’nin efektif borç vadesinin çok kısa olması konusuna değinmek istiyorum. Çünkü, bu bizi uluslararası kıyaslamada hala en riskli ülkeler arasına koyan faktörlerin başında geliyor.

“Efektif Vade” Nedir?
Finansta “durasyon” olarak anılan “efektif vade”, borcun faizinin ne kadar sonra tekrardan belirleneceğinin ölçüsüdür. Yani sabit faizli ise, vade sonuna kadar faiz aynıdır, fakat değişken faizli ise, bizde olduğu gibi 3 ayda bir ihalelerde belirlenir. Yani faiz değişebilirliği açısından bakıldığında, sabit faizlinin riski vade sonuna kadar, değişken faizlinin ise bir sonraki kupon dönemine kadardır.

Bu uluslararası portföy ve hazine yönetiminde çok sıklıkla kullanılan bir terim ve esas risk ölçüsüdür. Bununla hem portföy yöneticisi olarak aldığınız bononun portföye getirdiği faiz riskini ölçersiniz, hem de hazine yöneticisi olarak ihraç ettiğiniz bononun size ne kadar bir süre piyasa koşullarından koruduğunu ölçersiniz.

Bizim efektif borç vademiz maalesef hala çok düşük, yaklaşık 7 ay gibi çok düşük bir süre. Bu endişemi yaklaşık 1 yıldan uzun bir süredir hem ekonomi yöneticilerine direk olarak, hem de birçok yayın kuruluşunda izleyicilerle ekonominin riski paylaştım. Efektif vade, diğer gelişmekte olan ülkelere baktığımızda 4-5 yıl arasında, gelişmiş ülkelere baktığımızda ise 10 civarındadır. Dolayısıyla, kısa vadeli faiz oynamalarından pek etkilenmezler.

Daha önceki yazı ve röportajlarımı görmemiş okurlara, güncel sayıları kullanarak efektif vade hesaplamalarımı bu sayfadaki tabloda tekrar sunuyorum.
 
Ne Yapmamız Gerekirdi?
Son 3 yılda (2003-2005) global likidite koşulları mükemmeldi. ABD faizleri ortalama yüzde 1.5 düzeyinde idi ve gelişmekte olan ülkelerin hepsine bolca para akıyordu. Aslen bu sayede bizde de kurlar düştü, borsa çıktı ve faizler düştü. Fakat önemli olan bu durumdan faydalanıp, geçici olabilecek bu bahar havasından mümkün olduğunca kalıcı bir şekilde faydalanmak idi. Birçok banka patronu yüksek fiyatlardan bankalarını satarak bu süreçten çok olumlu şekilde faydalandılar. Özelleştirme açısından nispeten bir şeyler yapıldı denilebilir, ama çok daha fazlası yapılabilirdi. Örneğin, bankalara bu kadar talep var ve bu kadar yüksek fiyatlardan satılıyor iken, hükümet üç büyük kamu bankasından en azından ikisini özelleştirebilirdi. Daha fazla halka arz yapabilirdi.

Bunlardan çok daha önemlisi ise kamunun borç yapısını ciddi düzeltebilir, ekonomiye risk teşkil etmesi önlenebilirdi. Düşünün, dolar kurları 1.35 seviyelerindeyken döviz borcumuzu sıfırlasaydık; faizler yüzde 13 seviyelerindeyken borç vademizi en azından 1 yıl daha uzatabilseydik; ve en önemlisi dünyada kullanılan diğer çeşit borçlanma ürünlerini bizde uygulayıp (örneğin opsiyonlu, tavan ve tabanlı bonolar) kullanarak hem borç maliyetini hem de riskini azaltabilseydik, o zaman bugün piyasalardaki kötüye gidişten bu kadar etkilenmezdik. Kurlar çıksa bile bu kamunun borcunun hepimiz üzerindeki yükünü bu kadar hissettirmeyebilirdi.

Yatırımcıya Tavsiyem
Türk piyasalarının hala dünyadaki en dalgalı piyasalar arasında olduğunu unutmayın. Her iki yönde de çok dalgalanabiliyoruz. Hem olumlu tarafta hem de olumsuz. Bu sebeple uzun vadeli bakışınızı kaybetmeden ve de acele etmeden, piyasanın kötü göründüğü zamanlarda yavaş yavaş alımlar yapıp (alımlarınızı belki önümüzdeki 2-3 yıla dağıtarak) iyi zamanları hedeflemenizi öneririm.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz