Kapalı ekonominin belli kuralları vardı. Boşluk çok, yatırım yapan azdı. Koç Grubu ya da Sabancı Grubu gibi devlerin yatırım yaptığı bir alana, diğerinin girmesi pek görülmez, gerek de duyulmazdı. ...
Kapalı ekonominin belli kuralları vardı. Boşluk çok, yatırım yapan azdı. Koç Grubu ya da Sabancı Grubu gibi devlerin yatırım yaptığı bir alana, diğerinin girmesi pek görülmez, gerek de duyulmazdı. İlerleyen yıllarda giderek dışa açılan Türkiye ekonomisinde bu durum uzun süre devam etti. Son yıllarda ise “kârlı” alan sayısının azalması, rekabetin yükselmesiyle, holdingler birbirlerinin alanlarına hızlı girişler yaptı. Holdingler perakendeden gıdaya, otomotivden enerjiye neredeyse her alanda rekabet eder hale geldiler.
BÜYÜK GRUPLARIN REKABET HARİTASI
Çok değil, bundan üç beş yıl öncesine kadar büyük holdingler, birbirlerinin alanına girmezlerdi. Ana faaliyet alanları geliştirilmek istendiğinde çok fazla büyük oyuncunun olmadığı sektörler tercih edilirdi. Ancak, son yıllarda bu durum değişti. Holdingler, birbirlerinin alanlarına iddialı girişler yaptı.
Bunda da cazibesi yüksek sektörler etkili oldu. Uzmanlar, holdinglerin rekabet ettikleri sektörlerin artmasını, Türkiye ekonomisindeki yapısal değişikliklere bağlıyor. Para kazanılacak alan sayısı azalırken, bazı alanlarda hızlı büyümeler yaşanması, tüm ilginin belli sektörlere odaklanmasına neden oluyor. Artık kapalı ekonominin görünmeyen kuralları, birbirinin alanına girmeme gibi prensipleri de yok. Rekabetçi bir ortama geçilmesi holdingleri kârlı alanlarda birbirlerine rakip duruma getiriyor. Bu alanlarda çoğunlukla yabancı rakipler de olabiliyor.
Geçmişte, iş alanlarında büyük boşluklar vardı. Kapalı bir pazar olan Türkiye’de “Büyük” olarak tanımlanabilecek iki, üç grup vardı. Bunlar doğal olarak birbirinin olmadığı alanlara yönelmeyi daha mantıklı buluyorlardı. Rasyonel karar buydu.
Ancak, son yıllarda artık rekabet her yerde… Dundas Ünlü’nün direktörü Güray Zora, Türkiye’de son yıllarda rekabet ve yatırıma bakış stratejisinin kökten değiştiğine dikkat çekiyor. Zora, “Geçmişte boş dahi olsa sektörde büyüklerden biri yatırım yapmışsa, diğerleri girmek istemiyorlardı. Üstelik, başkası ve yabancı da gelmiyordu. Şimdi tablo değişti. Siz girmezseniz, boşluğu gören yabancı gelip yatırım yapıyor” diye konuşuyor.
Gıdadaki keskin rekabet
Kibar Holding, gıda sektöründeki yatırımlarını artırıyor. Otomotiv sanayinde güçlü bir grup olan Kibar, 1998’de Assan Gıda’yla gıda işine girdi. Susurluk’da salça üretimine başladı. Kibar Holding İnsan Kaynakları Müdürü Yiğit Oğuz Duman, yeni işleriyle ilgili “Ambalaj, sigortacılık, liman işletmeciliği ve gıdaya girdik. Önümüzdeki dönemde otomotiv, alüminyum, demir çelik ve gıda sektörlerindeki yatırımlarımızı artıracağız” diyor. Duman, daha çok Türkiye’nin potansiyeline yönelik ürünlerin işlenmesine yatırım yapacaklarına dikkat çekiyor.
Gıda sektörünün alt segmentlerinde de büyük grupların iddialı hamleleri var. Örneğin, bisküvi bunlar arasında en çok dikkat çekenleri. Bu sektörde Ülker, Eti gibi şirketler bundan birkaç yıl önce sektörde lider iki marka olarak yalnızdılar. Şimdi Sabancı Grubu, Yaşar Grubu, Koç Grubu gibi tüm büyük grupların gıdanın bu alt segmentinde birer birer yerlerini aldıkları dikkati çekti.
Doğuş Grubu ise Sabancı, Koç gibi grupların yatırımları olan perakende sektörüne, hipermarketlerle hızlı bir giriş yaptı. Tansaş’ı satın alan grup, Türkiye genelinde perakendeciliğe soyundu. Grup şu anda finans, inşaat, perakende, otomotiv, turizm ve medya sektörlerinde var. Önümüzdeki dönemde bulunduğu sektörlerde büyümeyi planlıyor. Ayrıca özelleştirme ile ilgili fırsatları da değerlendiriyor.
Kale Grubu ise seramik sektöründeki yatırımlarının yanı sıra, son yıllarda çok sayıda farklı sektörde adından söz ettirmeye başladı. Türkiye’de ilk robot üreten şirket olan Altınay ile ortak olarak Kalealtınay’ı kurdu. Kaledata ile bilişim ve yazılım sektörüne ad��m attı. Kaleenerji ile enerji sektörüne girdi. Kalecolor markası ile boya sektörüne girdi. Ayrıca Çanakkale’de İDA Kale Resort Hotel ile turizm yatırımı yaptı.
Sabancı ve Koç’un ağırlığı sanayide
Sabancı ve Koç Holding, Türkiye’nin en büyük gruplarından. Aynı dönemlerde işlerini geliştirdiler. Türkiye’deki birçok değişimi yaşadılar. Faaliyet alanlarını, stratejilerini zaman içinde farklı yönlere kaydırdılar. Her iki grubunda sanayide ciddi ağırlığı var. Çok sayıda sektörde faaliyet gösteren bu iki grup bazen birbirlerine rakip de oldular.
Sabancı Holding’in CEO’su Celal Metin, Capital’e geçen aylarda yaptığı değerlendirmede holdingin stratejisini şöyle özetliyordu:
“Enerji, kimya ve gıda sektörlerinde ciddi büyümelerimiz olacak. Teknolojiye dayalı işlerde, haberleşmede, telekomünikasyonda, büyümenin en önünde ve göbeğinde yer alacağız. Tüketim içinde faaliyetlerimiz var. Buralarda da dengeli büyümeyi hedefliyoruz.”
Celal Metin, Sabancı’nın iddiasının olmadığı alanı ise otomotiv olarak açıklıyor ve ekliyor:
“Otomotivde bir miktar varlığımız var ama bu sektörde ön saflarda olmak zor. Sabancı Grubu girdiği konularda dünya liderliğine oynar. Bizim otomotivde bir dünya markası olacağız diye bir idamız yok.”
Koç Holding ise çok sayıda farklı sektörde iddialı. Özellikle de otomotiv sektöründe ciddi yatırımları var. Gıda de “Tat” markasını güçlendiriyor. Teknolojiye dayalı işlerde önemli atılımları var. Farklı alanlarda çalışan teknoloji şirketlerini Koç Bilgi Grubu adı altında topladı. Enerji ve telekomünikasyon sektörleriyle ilgileniyor.
Borusan telekomünikasyona girdi
Borusan Holding’in 1990 yılında ana faaliyet kolu çelik boruydu. Bunun yanı sıra çelik sektöründe Birlik Galvaniz ve Kerim Çelik ile kısıtlı kapasitelerde çelik üretiyordu. Ayrıca otomotiv ana ve yan sanayii, madencilik, inşaat ve çelik ticaretinde de faaliyet gösteriyorlarda.
Ancak, Borusan’ın son 10 yılda iş portföyünde önemli değişiklikler oldu. Borusan Holding Genel Müdürü Agah Uğur, stratejik olmayan amortisör üretimi, inşaat, granit ocakçılığı ve işletmeciliği, çelik ticareti, çelik ambalaj malzemeleri üretimi faaliyetlerinden çıktıklarını belirterek, yetkinliklere odaklı bir büyüme stratejisi benimsediklerini söylüyor.
Lojistik, telekomünikasyon gibi sektörlere girdiklerine değinerek, “Borusan Topluluğu 30’un üzerinde şirketten oluşuyor. İş alanlarımızı çelik boru, yassı çelik, otomotiv, iş makineleri, lojistik ve telekomünikasyon olmak üzere 6 iş kolunda tanımlamak mümkün” diyor.
Gelecek stratejileriyle ilgili olarak da şunları söylüyor:
“2007 yılına kadar stratejik planımızda öncelikli hedefimiz, faaliyette bulunduğumuz iş kollarımızda kârlı bir şekilde büyümek. Tamamıyla yeni iş alanlarına girmeyi düşünmüyoruz. Bu kapsamda özellikle boru ve distribütörlük faaliyetlerimizde hem nihai müşteriye yakın olmamızı, hem de düşük maliyetle hizmet vermemizi sağlayacak yurtdışı yatırımlarımızı artırmak istiyoruz.”
Eti-Ülker rekabeti kızıştı
1990’larda Türkiye’de iki güçlü bisküvi markası Eti ve Ülker’di. Uzun yıllar bu iki marka bisküvi alanında birbirlerine rakip oldular. Ancak Ülker son yıllardaki başka alanlara da girdi. Bisküvi, çikolata ve şekerlemeden sonra içecek sektöründe de faaliyet göstermeye başladı. Özellikle ColaTurka ile gazlı içeceklerde, uluslar arası dev markaların pazarına girdi.
Ayrıca bilişim sektöründe “Hızlı Sistem” markasıyla yeni yatırımlar planlıyor. Ülker, son olarak aldığı lisans ile Sabancı gibi, Koç Grubu gibi telekomünikasyon alanında da faaliyet gösterecek.
Eti ise geçtiğimiz yıla kadar sadece bisküvi sektöründe faaliyet gösteriyordu. 2003 yılının son çeyreğinde çikolata sektörüne de girdi. Eti Pazarlama Genel Müdürü Cafer Fındıkoğlu, şöyle konuşuyor:
“2003 yılının ekim ayında çikolatalı barlar Soho, Wanted, Remix ve iki gofretimizle çikolatalı ürünler pazarına girdik. Çikolata aslında Eti’nin uzmanlık alanı olan bisküvi, kek, kraker işinin çok doğal bir tamamlayıcısı. Bu iki ürün grubunun birbirinden ayrı düşünülmesi olası değil. Uzun yıllardan beri çikolata üretimi konusunda tüketicilerimizin yoğun bir talebi vardı. Çikolata kategorisinin bisküvi, kek, kraker işimizle yaratacağı sinerji de göz önüne alındığında artık böyle bir atılımın zamanı olduğunu düşündük.” Eti bu yatırım için yaklaşık 20 milyon dolarlık bir bütçe kullandı.
GIDA SEKTÖRÜNDE OLMAYAN YOK
Özellikle gıda, perakende gibi yıldızı parlayan sektörler, holdinglerin yeni iş alanlarında ilk sıralarda yer almaya başladı. Sabancı, Koç, Doğuş, Oyak ve daha sıralanabilecek çok sayıda büyük holding ya gıda işine yeni girdi ya da var olan yatırımlarını artırdı.
Güray Zora’nın bunun nedenlerli ve gıda sektörüyle ilgili ilginç değerlendirmeleri var. Zora, işlenmiş gıda ürünlerine talebin sürekli artmasının holdinglerin bu alana yönelmesine neden olduğunu söylüyor.Güray Zora, gıda sektörüyle ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor:
TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ Genç nüfus yapısı, gıdada Türkiye’nin potansiyelini artırıyor. Türkiye’de yapılacak en iyi işlerden biri olarak görülüyor. Gıda da farklı ürün segmentlerinde var olup, büyümek kârlı.
İŞLENMİŞ ÜRÜNLERDE BOŞLUK İşlenmiş gıda ürünlerinde boşluk var. Bu alanda Türkiye Avrupa’nın çok gerisinde. Kişi başına düşen gelirdeki artış ve çalışan kadın sayısının her geçen yıl biraz daha artması işlenmiş gıda ürünlerine ilgiyi artırıyor.
ALTERNATİF ALANLAR AZALIYOR Alternatif yatırım alanlarının azalması holdinglerin belli sektörlerde toplanmasına neden oluyor. Enerji ve telekomda dışında çok fazla alan yok. Bu iki sektöre de girmek isteyenler yatırım yaptı zaten.
İKİ KARARDAN BİRİNİ SEÇTİLER Gıda da hemen hemen azda olsa herkesin yatırımı vardı. Bu sektörde bir tane salça şirketiyle iş yapamazsınız. Ülker’le, Unilever’le rekabet edebilmek için büyümek gerekiyordu. Çekilmek yerine karlı bir iş yatırım yapmayı tercih ettiler.
SİNERJİ YARATABİLİYORLAR Gıdada ürütmek ve dağıtmak çok önemli. 50 milyon dolarlık bir gıda işini dağıtmak çok pahalı. Ama Ülker gibi bir gıda deviyseniz ne yaparsanız dağıtım maliyeti 3 kuruş. Kamyon zaten gidiyor. Sinerji yaratabilecekleri perakende işlerinin olması bu fikri körükledi.
DOĞAN ENERJİDE KONUMUNU GÜÇLENDİRİYOR
Doğan Grubu ise iş alanlarını sürekli geliştiriyor. 1994 yılında Dışbank’ın alımı ile finans sektöründe ikinci bir adım attı. Yine aynı yıl Hürriyet Gazetecilik satın alınarak grubun medyadaki konumu güçlendirildi. 1997 yılında Doğan Yayın Holding kuruldu, Çelik Halat ve Bodrum Marina satın alındı. 2000 yılında POAŞ’ın yönetim hisselerinin yüzde 50’si satın alındı, aynı yıl Doğan Yayın Holding bünyesinde Doğan Online kuruldu. 2002’de İş Doğan-POAŞ birleşmesi gerçekleştirildi. Doğan Organik Ürünler, tarafından yürütülen Organik Tarım ve Hayvancılık projesinin temeli atıldı. 2003 yılında ise Doğan Emeklilik, bireysel emeklilik sisteminde (BES) faaliyet göstermeye başladı.
Doğan Grubu bugün enerji-dağıtım, bankacılık ve sigortacılık, medya, turizm, sanayi ve ticaret olmak üzere 5 ana alanda faaliyet gösteriyor. Doğan Holding Strateji Grubu Başkanı Yahya Üzdiyen, enerji sektöründeki yatırımlara dikkat çekerek şunları söylüyor:
“İşbankası ve Doğan Holding'ten oluşan Ortak Girişim Grubu tarafından 1.260 milyon ABD doları karşılığında satın alınan Türkiye'nin en değerli yatırımlarından biri olan Petrol Ofisi hisselerinin yüzde 51'inin (POAŞ) alımı grubumuz açısından önemli bir atılım oldu. 2002 yılında ise, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın elinde bulunan yüzde 25 ve halka açık olan yüzde 20 hisselerinde satın alınarak Petrol Ofisi’ndeki sahiplik oranı yüzde 95’e ulaştı. Bu özelleştirme halen Türkiye tarihindeki en büyük özelleştirme projesi olma özelliğini koruyor.”
Üzdiyen, grubun önümüzdeki dönemdeki stratejisini ise şöyle özetliyor:
“Mevcut işlerimiz ile birlikte sinerji yaratacak yeni işlere girmenin yanında, mevcut işlerimizin getirdiği fırsatlara da odaklanacağız. Grubumuzun mevcut faaliyetleri ile çok büyük bir uyum gösteren ve dolayısı ile sinerji yaratacak şans oyunları özelleştirmesi için, kendimizi çok güçlü bir oyuncu olarak görüyoruz. Ayrıca telekomünikasyon sektörünü önemli yatırım alanlarından biri olarak belirledik.”
ECZACIBAŞI ELEKTRONİK KART YATIRIMI YAPTI
Eczacıbaşı Grubu, sağlık sektöründe ciddi yatırımlara sahip. Bu alanda Türkiye’de birçok ilke imza atan grup, son yıllarda elektronik, portföy yönetimi ve sağlık sektöründe evde bakım hizmetleri gibi alanlarda da faaliyet göstermeye başladı. Eczacıbaşı özellikle elektronik kart üretiminde iddialı. Finans sektöründeki yatırımlarını da güçlendiriyor.
Boyner Grubu ise esas işleri olan hazır giyim ve perakendecilik dışında turizm ve yayıncılığa girdi. Boyner Holding Başkan Yardımcı ve Beymen Genel Müdürü Esel Çekin, Boyner Yayınları’ndan şimdiye kadar kişisel gelişim, kültür, iş hayatı, sağlık, aile başlıklarında toplam 38 kitap yayınlandığını söyleyerek şöyle konuşuyor:
“Ayrıca 2000 yılında turizm sektörüne de girdik. Advantage Tatil’den sonra 2002’de yerel ve uluslararası tur operatörlerinin farklı ürünlerinin pazarlamasını yaptığımız Çarşı Tatil’le devam ettik. Müşteri profili ve tercihlerine odaklanan Çarşı Tatil, mevcut ürünleri tarafsız değerlendirerek Türkiye'de seyahat piyasası standartlarını yeniden belirledi.”
FADİME ÇOBAN
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?