Artık rekabette öne geçmek sadece cirosal büyüklükle ilgili değil. Çetinleşen rekabet ortamı, şirketleri farklı rekabet silahlarını kullanmaya itiyor. Kimisi yabancı ortak arıyor, kimisi yönetim si...
Artık rekabette öne geçmek sadece cirosal büyüklükle ilgili değil. Çetinleşen rekabet ortamı, şirketleri farklı rekabet silahlarını kullanmaya itiyor. Kimisi yabancı ortak arıyor, kimisi yönetim sistemlerini düzeltmek için uğraşıyor. Fiyata ve kâra odaklanan, küçük şirketler satın alarak büyüme yoluna gidenler de var. Bu ortamda küçük şirketler ise kendi rekabet kurallarını yazarak ayakta kalmaya çalışıyor. Artan rekabet, sektörlere dinamizm getirirken, sektör bağımsız her işte ayakta kalmak giderek zorlaşıyor. Silahların çeşitlenmesi ise bazı pazarları büyütürken, bazı pazarlarda oyuncuların sektör dışına itilmesine neden oluyor.
Ülker ve Eti gibi bisküvi-çikolata kategorisinin iki önemli oyuncusu, pazarın doyma noktasına ulaşmasından dolayı pazarı büyütmek için uğraşıyor. Daralan kâr marjlarıyla sıkışan Tat, Tukaş ve Penguen gibi dev gıda şirketleri ise yabancı firmalarla ortaklık kurmak için çalışmaya başladı. Bankacılıktaki yabancı ortaklıklar ve satın almalar şirketlerin çoğunun yönetim sistemlerinin değişmesine neden oldu. Buna ayak uyduramayanların pay kaybedeceği söyleniyor.
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden otomotivde ise, dünya markalarının çoğunun son 2 yılda pazara girmesi rekabeti iyice kızıştırdı. Pazardaki oyuncular sertleşen rekabet ortamında perakende ağlarına odaklanarak avantaj elde etmeye çalışıyor.
Aslında artık hemen hemen her sektörde rekabette kullanılan silahlar çeşitlenmeye başladı. Bu çeşitlenme, taşların yerinden oynamasına da neden oluyor. Bazı sektörler rekabet nedeniyle sıkışırken, bir bölümünde hareketlilik artıyor. Kesin olan bir gerçek var ki, rekabet, Türkiye’de sektör bağımsız her şirketin gündeminde artık ilk sıralarda yer alıyor. En önemlisi şirketler, rekabette öne geçmek için sadece cirosal büyüklüğün yeterli olmadığının bilincinde. Bu nedenle yabancı ortak arıyor, yönetim süreçlerinde farklılaşıyor, hatta satın alma yoluyla büyümeye çalışıyorlar.
Capital olarak Türkiye’nin önde gelen sektörlerinde çeşitlenen rekabet silahlarını ve sektörlerin yeni dönem rekabet stratejilerini araştırdık. Çıkan sonuçlar her sektörde çetin bir rekabetin ön planda olduğuna işaret ediyor. Bu çetin rekabette yeni rekabet silahlarını iyi kullananlar ise bir adım öne geçiyor.
Otomotivde Perakende Silahı
Aslında otomotiv sektöründe son 2 yıldır rekabette bir yoğunluk yaşanıyor. Bu da sektörde bazı şirketlerin dar boğaza girmesine neden oldu. Uzmanlar, bu dar boğazlardan perakende ağını ve ağ kaynaklarını azami düzeyde koruyarak sıyrılmanın mümkün olacağı görüşünde. Türkiye’de otomotiv sektöründe 45 marka 30 şirket tarafından temsil ediliyor. Satışlar bazında ilk 10 marka, pazarın yaklaşık yüzde 82’sini oluşturuyor. Kalan 35 marka ise yüzde 18’lik bir pazarı paylaşıyor. Rekabette perakende ağ yapısı, marka imajı, ürün çeşitliliği ve fiyat pozisyonlanması önem taşıyor.
2005 yılı verilerine göre binek araç pazarında yüzde 17,4 pazar payıyla Renault lider durumda. Ford Otosan yüzde 10,5 pazar payıyla, Hyundai ise yüzde 10’la lideri takip eden şirketler olarak sıralanıyor. Ford, özellikle üretimiyle ve farklı iş modelleriyle sektöre hareket getiriyor. Hyundai ise sektörde marka imajı ve model çeşitlemesiyle dikkat çekiyor. Hyundai Assan Genel Müdürü Kurthan Tarakçıoğlu, sektördeki küçük şirketlerin bulundukları dar segmentlere odaklanmaları gerektiğini söylüyor. “Büyükler gibi oynamaya çalışmanın bu şirketlere orta vadede zarar getireceğini düşünüyorum” diyen Tarakçıoğlu, küçük şirketlerin marka imajını iyileştirmesinin ve bayi ağına odaklanmasının önemini vurguluyor.
Mobilyaya Kobi’ler Hakim
Mobilya sektörü, özellikle son 5 yılda İstikbal, Kelebek, Doğtaş, Çilek gibi markaların ön plana çıkmasıyla hareketlenmiş durumda. Sektörde üretici olarak 29 bin 346, perakendeci olarak ise 32 bin 382 firma faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin yüzde 80’ini ise küçük ve orta ölçekli firmalar oluşturuyor.
İstikbal Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Memduh Boydak, büyük şirketlerin ölçek ekonomisinden yararlandıklarını söylüyor. İhracattaki paylarını artırarak, kapasitelerini dolu dolu kullanıp, daha düşük maliyetli ürünler ürettiklerini belirtiyor. “Teknolojiye yatırım yapmak da rekabette bir adım önde olmanın temel gerekliliği” diyen Boydak, iş süreçlerinde teknolojinin etkin kullanımıyla önemli tasarruf sağlandığına ve verimliliğin arttığına dikkat çekiyor.
Küçük şirketlerin ise fiyat rekabeti içine çok fazla girdiklerini vurgulayan Boydak, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu durum belirli bir zaman sonra, bu şirketlerin pazardan yok olmalarına neden oluyor. Bu şirketlerin kendilerine yeni stratejiler belirlemeleri gerek. Ar-Ge’ye yatırım yapmaları ve ürün, hizmet geliştirmeye önem vermeleri de şart. Hayatta kalabilmeleri için başka firmalarla birleşmeleri veya iş ortaklıkları yapmaları da faydalı olabilir.”
Salçada Konsolidasyon Olacak
Son yıllarda gıda sektörünün en hareketli alanlarının başında salça başı çekiyor. Bu kategoride, liderliği uzun yıllardır Tat elinde tutuyor. Sektörde, 7 büyük, 4 orta, 18 küçük ölçekli şirket bulunuyor. Bu 29 şirket 40 fabrikada faaliyetlerini sürdürüyor. Sektörün 7 büyük oyuncusu arasında yer alan Merko ve Assan iç pazardan ziyade ihracatla ön planda. Geriye kalan 5 büyük firma ise pazarın yüzde 74’üne hakim.
Sektörde yüzde 22’lik pazar payıyla ikinci sırada yer alan Tukaş’ın 2000 yılının ardından izlediği agresif büyüme politikası, sektörde rekabetin kızışmasına neden olan en önemli etken. Şirketin fiyat bazlı rekabet stratejisi, sektördeki tüm yapının değişmesine neden oldu. Tüm şirketler fiyatlarında düşüş yapmak zorunda kaldı. Hatta bu durum son 5 yıllık periyotta sektörün zarar etmesine bile neden oldu. Aynı zamanda küçüklerle büyükler arasındaki fiyat farkı da kapandı. Yüzde 40 gibi önemli bir pazar payına sahip küçük ölçekli firmalar, yüzde 20 sınırlarına geriledi. Hatta bu dönemde Dardenel gibi önemli bir oyuncu da pazardan çıkmak zorunda kaldı. Akfa ve Demko gibi şirketlerde ise büyük düşüşler yaşandı. Bu yoğun rekabette Tamek ve Tukaş en hızlı büyüyen iki firma olarak dikkat çekti. Tamek pazar payını yüzde 8’den yüzde 15 seviyesine getirdi. Önümüzdeki dönemde Tat, Tukaş, Penguen gibi sektörün lider şirketlerinin ise ortaklık ya da şirket hisselerini tamamen devretme yoluna gidebilecekleri konuşuluyor.
Giyimde Fiyat Öne Çıkıyor
Türkiye’nin lokomotif sektörleri arasında yer alan hazır giyim sektöründe şirket sayısına net şekilde ulaşmak oldukça güç. Yüzde 90’ı KOBİ niteliği taşıyan sektörde, 30 bin şirket olduğu tahmin ediliyor. Sektörde fiyat rekabetinin yanı sıra ürün ve hizmet farklılaşmasıyla rekabet de söz konusu. Sektörün önemli oyuncularından İpekyol Genel Müdürü Serdar Senemoğlu yine de asıl yıkıcı rekabetin fiyat konusunda yaşandığını söylüyor. Önümüzdeki dönemde de rekabetin fiyat odaklı devam edeceğine dikkat çekiyor.
Bu yoğun rekabet ortamında tedarik zincir yapısı en kuvvetli olanlar kazanıyor. Damat, İpekyol, Zara ve Mango gibi hazır giyim şirketleri bu avantajı elinde tutan şirketler. Bu şirketlerin güçlü tedarik zinciri yapısı, doğru zamanda, doğru fiyatla, doğru ürünün müşterilere ulaşmasını sağlıyor. Serdar Senemoğlu, bu hızlı rekabet ortamında küçük veya büyük şirket olmanın da bir önemi olmadığını belirtiyor. Doğru hedef pazarı belirleyen ve altyapısını bu pazarın ihtiyaçlarına göre düzenleyen şirketlerin rekabet şansının olduğunu vurguluyor. “Yani sadece boyut bir kıstas değil. Sektörde küçük ölçekli olup çok niş bir pazar segmentini hedeflemiş ve son derece tutarlı ilerleyen operasyonlar da mevcut” diyen Senemoğlu, bu şirketlerin hedef kitlelerinin ihtiyaçlarını iyi anladıklarını söylüyor.
Alkollüde Kuralı Kim Koyuyor?
Alkollü içecek sektöründe ise tam anlamıyla oyunun kuralları yeniden yazılıyor. 2005 yılında rakı kategorisi dışındaki kategorilerde yerli yabancı birçok şirket pazarda yer alıyordu. Bu durum günümüzde de değişmiş değil. Özelleştirmeyi takiben rakı kategorisinde de özel şirketler yerlerini almaya başladı. Rakı kategorisinde 5 şirket faaliyet gösteriyor. Mey, bu sektörde tüm kategorilerde ürünlere sahip ve pazardaki en büyük oyuncu durumunda.
Şarapta ise beş firma, kapasiteleri ve kaynakları ile diğerlerinden ayrılıyor. Çok sayıda küçük ve sayısız merdiven altı üretici de sektörde yer alıyor. Likör pazarında da yine Mey söz sahibi oyuncular arasında başı çekiyor.
Uzmanlara göre, alkollü içecek sektöründe önümüzdeki dönemde tüm kategorilerde Mey’in ismi ilk sıralarda yer alacak. Mey İçki Pazarlama Direktörü Cihan Kırımlı, her kategoride farklı stratejileri olduğunu söylüyor. Şirketin genel vizyonunda ise dünya markaları yaratmak ve dünyada önemli bir oyuncu olmak yer alıyor. Kırımlı bunun için inovasyonda ve kalitede liderliğin önemini vurguluyor. Kırımlı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tüketicilerimizle etkileşimli bir iletişim kurmak, stratejimizin odağında yer alıyor. Ürünlerimizin yüksek bulunabilirliğe sahip olması, yüksek kalitenin erişilebilir fiyatlarla sunulması da diğer önemli noktalar.”
Akaryakıtta Rekabet Hareketlendi
Türkiye’nin cirosal anlamda en büyük sektörleri arasında yer alan akaryakıtta ise toplam 36 şirket faaliyet gösteriyor. Petrol Ofisi’nin yüzde 26 pazar payıyla lider olduğu sektörde, BP, Shell, Opet, Turcas gibi şirketler ön sıralarda yer alıyor. Total ve Akpet gibi şirketler ise özellikle istasyon sayılarıyla son dönemde sektöre hareketlilik katan şirketler arasında.
Sektörde petrol piyasası kanununun yürürlüğe girdiği Ocak 2005’ten itibaren rekabet iyice hareketlendi. Shell&Turcas Perakendeden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Ahmet Erdem, bu yasanın sektörde uluslararası standartların sağlanması için gerekli hukuki çerçeveyi çizdiğini söylüyor. Yasayla birlikte yıllardır büyüme sağlayamayan sektörün atılım yapmaya başladığını belirtiyor. Erdem sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Serbestinin getirdiği yoğun rekabet ortamında, müşterilerimizin kimi daha fazla performans, kimi çevreye daha duyarlı, kimi ise motoru daha fazla koruyan ürünler istiyor. Artık tüketicilerimiz standart ürünler yerine kendine özel çözüm sunan ürünlere yönelmeye başladı. Şirketler de bu taleplere karşılık, geçmişe kıyasla daha ileri teknoloji içeren, katma değeri yüksek ve farklı ürünlerle hizmet sunmanın peşinde.”
Tavukçulukta Kobi’lerin İşi Zor
Tavukçuluk sektörü son 2 yıldır oldukça zor bir dönem atlatsa da yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Sektörde toplamda 50 kesimhanenin yaklaşı 30’u sürekli çalışıyor. İlk 5’te yer alan şirketlerin pazar payları ise yüzde 9 ila 12 arasında değişiyor. Bu 5 şirket sektör üretiminin yüzde 52’sini elinde tutuyor. İkinci 5’te yer alan şirketler isi genelde orta boy şirketler olarak adlandırılıyor. Bu şirketler üretimden yüzde 25 pay alıyor. İlk 20 firma ise üretimin yüzde 90’ını yapıyor. Banvit ve CP Piliç sektörün en önemli iki oyuncusu olarak dikkat çekiyor.
Banvit Genel Müdürü Ömer Görener sektörde kuş gribi krizi öncesinde rekabetin fiyat odaklı olduğunu söylüyor. Özellikle küçük ölçekli şirketlerin ayakta kalmak adına sürekli fiyatlarını aşağıya çektiklerine dikkat çekiyor. Bunun ulusal pazarda bir işe yaramadığını ama bölgesel pazarlar için onlara rekabet avantajı sağlayabileceğini vurguluyor.
Şeker Piliç Genel Müdür Yardımcısı Emre Bor ise küçük şirketlerin ayakta kalmak için büyümelerinin şart olduğunu düşünüyor. Bu şirketlerin artan rekabet ortamında AB standartlarını yakalamasının zorluğuna değiniyor ve “Sektörde yaklaşık 5 şirket birbirine çok yakın pazar payları ile yer alıyor. Küçük bir firmanın bu sıralamaya dahil olması oldukça zor. Bu nedenle şu anda KOBİ niteliği taşıyan şirketlerin ayakta kalmak için yapabilecekleri bir şey olduğunu düşünmüyorum.”
Beyaza 5 Şirket Yön Veriyor
Türkiye’de beyaz eşya sektöründe 15 oyuncu faaliyet gösteriyor. Bu 15 şirket içinden Arçelik, Vestel, BSH, Indesit ve Demirdöküm pazarın büyük bölümüne hakim şirketler olarak dikkat çekiyor. Bunların dışında kalan 10 şirket ise Eskişehir ve Kayseri’de özellikle fırın ve ocak imalatı yapan küçük ve orta ölçekli işletmeler. Whirlpool, Electrolux, General Electric, Amana, Miele ve Samsung gibi uluslararası beyaz eşya şirketleri ise yerel pazarda ithalat yoluyla yer alıyor.
Beyaz eşya sektöründe 2005 yılı rakamlarına göre yüzde 57 pazar payıyla Arçelik lider durumda. Arçelik’i Vestel ve BSH izliyor. TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkanı Dilek Temel, sektörde rekabetin özellikle; ürünlerin enerji tüketimi, yeni teknolojiler, servis garanti imkanları ve kampanyalar alanlarında yoğunlaştığını söylüyor. Ana ürün gruplarında faaliyet gösteren tüm şirketlerin, rekabeti şekillendiren bu alanlarda önemli imkanları olduğunu belirtiyor. Sektörde küçük ve orta ölçekli şirketlerin konumuyla ilgili ise şu yorumları yapıyor: “Şu anda küçük ve orta ölçekli şirketler ancak fırın ve ocak pazarında alt segmente hitap eden, daha ucuz ürünlerle faaliyet gösteriyor. Daha çok kırsal kesimlerde satış yapan bu şirketler, son yıllarda kalite ve servis imkanları açısından da gelişme kaydediyorlar.”
BT’de Fiyat Hala Etkin
BT sektöründe yaklaşık 7 bin şirketin faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor. Şirketlerin yaklaşık yüzde 85’i küçük, yüzde 10’u ise orta boy şirketlerden oluşuyor. Apple IMC Türkiye Genel Müdürü Tansu Yeğen, bu tablonun sektörün kâr marjı açısından çok çekici olmadığının önemli bir göstergesi olduğunu söylüyor. Rekabetin küçük şirketlerde tamamen fiyat bazlı gerçekleştiğine dikkat çekiyor. Bu şirketlerin sattıkları bilgisayarlarda marjlarını yüzde 5’lerin altına düşürdüklerini belirtiyor.
HP Kişisel Sistemler Grubu Ülke Müdürü Serdar Urcar da sektörün ana rekabet noktasının fiyat olduğunu düşünüyor. Urcar, “Sektörde sermaye yeterliliği sorunu söz konusu ve uzmanlaşma oldukça düşük. Biz kendi eko sistemimizdeki şirketleri uzmanlaşma ve farklılaşma yolunda motive edici programlar geliştirmeye çalışıyoruz. Orta ve uzun vadede işini doğru yapanla, yapmayanın ayrılacağı bir konsolidasyon bekliyoruz” diye konuşuyor.
Logo Genel Müdürü Ali Güven ise sektörde rekabetin donanım kategorisinde yoğunlaştığına dikkat çekiyor. 2005 rakamlarına göre, yaklaşık 4,5 milyar dolar olarak tahmin edilen bilişim
pazarının 2,5 milyar dolarının donanım satışlarından elde edildiğini söylüyor. Güven, “Sektörün 1,5 milyar doları hizmetten ve gerisi yani 500 milyon doları da yazılımdan geliyor” diye konuşuyor.
5 Sektörde Rekabette Hangi Alanlar Ön Plana Çıkıyor?
İlaçta Ar-Ge Avantaj Sağlıyor
IMS verilerine göre Türkiye’de aktif satışı olan 211 şirket faaliyet gösteriyor. Bunların 37’si uluslararası, 134’ü yerli sermaye firmalardan oluşuyor. Son 3 yıldır pazarın hakimi yerli bir Türk şirketi olan Abdi İbrahim. Bunun dışında Pfizer ve Novartis gibi uluslararası şirketler ise sektöre dinamizm katan şirketler arasında yer alıyor. Pfizer Genel Müdür Yardımcısı Alp Sevindik, imalatçı çıkış fiyatlarına göre 6,8 milyar dolar olan Türk ilaç pazarında ilk 10’da yer alan şirketlerin pazarın yüzde 50’sini oluşturduğunu söylüyor. Sektörde rekabetin Ar-Ge ile doğru arantılı olduğunu belirtiyor ve “Özellikle araştırmacı firmalar için büyüklük çok önemli değil. Ar-ge’ye odaklanmış küçük bir firma da, yeni bir buluş ile atılım yaparak bir anda çok büyük bir oyuncu haline gelebilir” diye konuşuyor.
İnşaatta Hizmet Standardı Yükseldi
Son 1 yıldır yıldızı iyice parlayan inşaat sektöründe 2002 verilerine göre 35 bin 611 şirket faaliyet gösteriyor. Son 1 yıldır yaşanan canlanma ile bu rakamın çok daha fazla arttığı tahmin ediliyor. Sektörde son yıllardaki farklı projeleriyle dikkat çeken Yapı Endüstrisi Yönetim Kurulu Başkanı Süha Yılmaz, geçmiş yıllarda üst gelir grubunun beklentilerine uyan konut tiplerinin artık orta gelir grubunun da beklentilerine uygun hala geldiğini söylüyor. Bu nedenle sektörde sunulan hizmetin standardının rekabetin etkisiyle arttığını belirtiyor.
Bisküvi/ Çikolatada Pazar Sıkıştı
Ülker uzun yıllardır bu kategorilerde açık ara lider durumda. Yine de hala sektörde bisküvi-çikolata tüketimi dünya standartlarını yakalamış durumda değil. Bisküvi kategorisinde Ülker’in en yakın takipçisi Eti. Bu iki şirket pazarın büyük bölümünü elinde tutuyor. Pazar payları ise yıllardır aynı seviyelerde seyrediyor. Pazardaki bu sıkışıklığı gidermek adına şirketler pazarı büyütmenin yollarını arıyor.
Boyada Rekabet İç Cephede Yoğunlaşıyor
Boya sektöründe 600’e yakın üretici faaliyet gösteriyor. Toplam boya pazarının yüzde 70’ine 4 büyük, yüzde 20’sine ise 10-12 orta büyüklükte üretici sahip. Yüzde 70’lik pazarın içinde lider ise uzun yıllardır Marshall. Sektör rekabet en fazla “su bazlı iç cephe” boyalarında yoğunlaşmış durumda. Sektörde Marshall’ı Dyo, Betek, Polisan ve ÇBS izliyor. Özellikle son 1 yıldaki faaliyetleriyle Betek ise ataktaki şirket olarak göze çarpıyor.
Lojistikte Rakabet Fiyat Odaklı
Türkiye 'de gerçek anlamda lojistik hizmeti sunan firma sayısı 200 civarında. Bunların 40 tanesi yabancı sermayeli şirketlerden oluşuyor. Sektörün önemli oyuncularından Ekol Lojistik Genel Müdürü Vekili Cem Kumuk, Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük ve genç treyler filosuna sahip olduğu için rekabetin büyük bölümünün bu alanda yoğunlaştığını söylüyor. Diğer alanlarda oyuncu sayısının az olduğunu belirtiyor. Yine de fiyat bazlı rekabet koşullarının o alanlarda sert geçtiğini vurguluyor. Özellikle KOBİ’lerin fiyat bazlı rekabet ettiklerine dikkat çeken Kumuk, “ Ancak belli bir süre sonra bu rekabet tarzıyla yaşayamayacaklarını anlıyorlar” diye konuşuyor.
Ceo’ların Rekabet Ajandası
Serdar Senemoğlu(İpekyol): Ben işin kitabına göre analiz edildiği fakat altyapının tamamen kuruma özel olarak planlandığı bir yönetim anlayışına inanıyorum. Teorik olarak rekabet koşulları ne kadar iyi tarif edilirse edilsin, pratikte bu teoriyi insanların uygulayacağı bilinci ile hareket etmek gerek. Rekabette avantaj sağlamak için her düzeyde çalışanla çok yakın iletişim içerisinde bulunarak, aynı hedefin peşinden koşulmasını sağlamak da önemli.
Hazım Ellialtı (Eti): Ben hiçbir zaman tek haneli rakamlarla uğraşan birisi olmadım. Bu nedenle herzaman çift haneli büyümeler benim hedefimde yer alıyor. Rekabette sistemlerin düzgün çalışması çok önemli. Bunu sağladıktan sonra istikrarlı ve sağlam bir büyüme Yakalamak Mümkün.
Kurthan Tarakçıoğlu (Hyundai Assan): Bizim şirket olarak rekabet silahımızın ana unsuru perakende ağımızı korumak. Aynı şekilde bu ağın kaynaklarına da büyük önem vermek ana stratejimiz. Bunun yanında benim rekabet anlayışım, marka imajına da yatırım yaparak, maliyetlerimizi daha iyi yönetmek ve fiyat avantajımızı korumaya yönelik şekilleniyor.
Ömer Görener (Banvit): Rekabet avantajı sağlamak adına fiyatların maliyet unsuru dikkate alınarak, arz-talep dengesine göre ayarlanması gerekir. Yine de rekabette öne geçmek için hiç bir zaman fiyatın gereğinden fazla aşağı çekilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta bu yaklaşım kaçınılmaz olarak kaliteden ödün vermek anlamına gelir.
Memduh Boydak (İstikbal): Artık mobilyada fiyatlandırma üzerine kurulan rekabet stratejileri çok fazla etkili değil. Benim rekabet anlayışıma göre yeni yaklaşımları hayata geçirmek ve farklılık yaratmak gerekiyor.
Tansu Yeğen(Apple): Etkin teknik servis süreçleri, tele-iletişim, pazarlama kapsamında yapılan etkinlikler, dikey sektör dernekleri ve kamu ile yakın ilişkiler rekabette tüm şirketlere avantaj sağlayan etkenler. Benim rekabet ajandamda da bu süreçler büyük önem taşıyor.
Mct Genel Müdür/ Tanyer Sönmezer
Hızlı Tüketimde Rekabet Hangi Alanlara Kayıyor?
Gıdada Birleşmeler Var
Gıdada alt kategorilerde marka yaratmak çok pahalı bir iş. Bunun yerine bir tane amiral marka yaratıp, bütün markaları buna taşıttırmak özellikle gelişmekte olan pazarların tipik yaklaşımıdır. Bu aslında doğru bir stratejidir. Tek ve güçlü bir marka ile pazarda olmak daha fazla avantaj sağlar. Bu nedenle gıda şirketleri farklı markalarını birleştirip bu stratejiyi izliyor.
Hızlı Tüketimde Oyuncular Belli
Bisküvide dominant oyuncuların pazardaki hakimiyeti aynen devam edecek. Örneğin Ülker’in bu sektördeki dağıtım gücü ve dikey entegrasyon becerisi çok iyi. Ülker aynı zamanda bayi ağında ve kârlılıkta da çok önde. Su kategorisinde ise Pınar’ın önümüzdeki dönemde hareketleneceğini düşünüyorum.
Meyve Suyundan Herkes Çıkmak İstiyor
Meyve suyu kategorisinde ise şirketlerin sıkıştığını görüyoruz. Şirketlerin çoğu pazardan çıkmaya çalışıyor. Dimes sektörde pazar lideri. Bu sektörde özellikle sağlıklı ürünlerde bir büyüme olmasını ve rekabetin bu alanda yoğunlaşmasını bekliyorum.
Kârlılık Cirodan Daha Önemli
Günümüzde artık sektör bağımsız herkes için kârlılık cirodan daha önemli olmaya başladı. Ayı zamanda müşteri hizmetine odaklanarak kâr etmek de önemli. Aynı zamanda şirketler artık güçlü oldukları işlere odaklanıyorlar. Kendi ayaklarına bağ olan işlerden ise çıkma kararı alıyorlar. Bu da rekabetin en önemli silahı olarak karşımıza çıkıyor.
Tukaş Genel Müdürü/ Ahmet Uysal
“Konservede Rakebet Sebzede Yoğunlaşıyor”
Konservede Sert Rekabet Koşulları Hakim
Konserve sektöründe üretim kapasitelerine göre sınıflandırılma yapılması durumunda; 7 büyük, 5 orta, 8 küçük ölçekli şirket faaliyet gösteriyor. Bunun yanı sıra salça sektöründe olduğu gibi sezonda faaliyet gösteren birçok yerel işletmenin varlığı da söz konusu. Perakende konserve sektöründe birçok firmanın bulunması nedeniyle sert rekabet koşulları hakim.
Sebze Konservesi En Büyük Paya Sahip
Konserve sektöründe en yüksek payı sebze konserveleri alıyor. Bu nedenle rekabet de bu kategori içinde sebze konserveleri alanında yoğunlaşıyor. Tukaş, temel ürün kategorileri arasında yer alan konservede pazarda 2’nci sırada yer alıyor. Perakende konserve pazarının 2005 yılında 2004 yılına göre yüzde 17 oranında cirosal, yüzde 7 oranında da tonaj bazında büyüme kaydettiği görülüyor. Tukaş’ın bu kategorideki Pazar payı ise 2005 yılında yüzde 18’di.
Standartlara Uymak Önemli
Pazarda rekabet avantajı sağlayan önemli etkenlerin başında ürünlerin; sağlık ve kalite standartlarına uyumu ve gıda güvenliğinin sağlanmış olması geliyor. Sebze ve meyve işlemeciliği alanında güvenli gıdayı sağlayabilmek için hasattan müşteri mutfağına uzanan zincirin her aşamasında gıda güvenlik sistemlerinin devreye girmesi gerekiyor.
Şeyma Öncel Bayıksel
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?