Ortalamada bir demiryolu vagonu
alt düzeneği yaklaşık 20 sensörle
donatılmıştır. Vagon çalışır
haldeyken bu sensörler sürekli olarak
analiz etmesi ve değerlendirmesi
için bir arıza tespit sistemine alt
düzeneğin durumuyla ilgili veriler
gönderir. Tekerlekler başa baş
gider mi? Tekerlek süspansiyon
sistemi, direksiyon, fren ve
hızlanma kuvvetleri hakkında
sorunsuzca veriler gönderiyor mu?
Alt düzeneği ne tür titreşimler
etkiliyor? Kısacası ne zaman bakımonarım
yapılmalı?
Kara ve demir yollarında
faydalanılabilecek yeni araç konseptleri
geliştiren Avusturya, Graz’daki Sanal
Araç Araştırmaları Merkezi’nde çalışan araştırmacılar işte bu gibi sorulara
cevap bulmakla uğraşıyor. Alt düzenek
sensörlerinden gelen verileri kullanan
bu araştırmacılar gerçek alt düzenek
koşullarını baz alarak arıza
öngörülerinde bulunuyor. Bu gibi
öngörülerin avantajı ise bakım
teknisyenlerinin gerçekten gerekli
olmadığı sürece herhangi bir
şekilde harekete geçmemeleri ki
ciddi hataların geç fark edilmesine
neden olabilen önceden belirlenmiş
aralıklarla bakım yapılmasına
kıyasla bu geleceğe yönelik çok
önemli bir adımı temsil ediyor.
Siemens’in Graz tesisinde inovasyon
yönetiminden sorumlu Dr. Andreas
Haigermoser, “Öngörülere dayalı bakım
uzun vadede bakım-onarım sürelerini
optimumlaştırır ve yüksek bir araç
çalışabilirlik seviyesi tutturulmasını sağlar”
diyor.
Öngörülere dayalı bakım projesi
aslında Siemens’in Sanal Araç Araştırma
Merkezi ile üzerinde birlikte çalıştığı 7
araştırma projesinden biri. Siemens’in
Graz’daki mobilite tesisi sanat
şaheseri vagon alt düzenekleri yapan
dünyadaki en büyük tasarım ve üretim
tesislerinden biri. Bu tesiste dünyanın
dört bir yanındaki yerel ve uzak mesafeli
trenlerde kullanılmak üzere vagon alt
düzeneği geliştiren ve üreten yaklaşık
950 kişi çalışıyor. Bu tesis her yıl yaklaşık
3 bin vagon alt düzeneğinin dağıtımını
yapıyor. Haigermoser, “Vagon alt
düzenekleri güvenlik ve konfor açısından
kilit rol oynadıklarından ve bir aracın
toplam maliyetinin kabaca 4’te 1’ini
oluşturduklarından, onların sürekli
iyileştirilmeye çalışılması gerekir” diyor.
Siemens 2007 yılından bu yana Sanal
Araç’ın yüzde 12 hissesine sahip.
2002 yılında kurulmuş olan bu
araştırma merkezi tamamen hız avantajı
olan sanallaştırmaya odaklanmış
durumda. Her ne kadar teorik olarak
giderek geliştirilen akıllı ölçüm
teknolojilerine başvurulabiliyor olsa da
uygulamada bu son derece pahalıya
patlıyor ve dolayısıyla geçerli öngörüler yapılması şart. Bu gibi öngörüler bu
simülasyonlar sayesinde artık mümkün.
Vagon alt düzeneği bileşenlerinin
bilinen özellikleri onların gelecekte
nasıl davranacakları konusunda bir
temel oluşturur. Bu öngörüler sonra
simülasyonlar ile test ediliyor. Sanal
Araç’ta demiryolu araçları araştırmalarını
yöneten Dr. Martin Rosenberger,
“Günümüzde simülasyon modelleriyle
test edilen algoritmaların kullanılmasıyla
hipotezlerin doğruluğu çok çabuk
sınanabilir” diyor.
Sanal Araç aslında Graz Teknoloji
Üniversitesi, sürüş sistemleri geliştiricisi
AVL List, otomotiv tedarikçisi
Magna ve Joenneum Research
Forschungsgesellschaft mbH tarafından
ortaklaşa kurulmuş. Bu araştırma merkezi
yıllar içinde kendi alanında uluslararası
lider bir kuruma evrilmiş ve şu anda 200
civarında çalışanı bulunuyor.
Aşınma ve yıpranmaların
nedenlerini anlamak, öngörmek ve
en aza indirmek
Siemens bu araştırma merkezinin
raylı araçlar alanında kilit ortağı
konumunda. Bu iki organizasyon içinde
hasarlı araçların ve tren tekerleklerinin
nedenlerini araştıran bir dizi projenin
de olduğu 15 araştırma projesini hayata
geçirdi. Aşınmanın pahalı olduğu
kadar fevkalade tehlikeli sonuçları da
olabileceği için bu araştırmalar son
derece önemli. Bu nedenle Avrupa’daki
Kentsel mobilite
Gitta Rohling
Zeynep Alimoğlu
[email protected]
demiryolu işleticileri her yıl yaklaşık 1
milyar Euro zarar ediyor. İşte bu yüzden
Graz’daki araştırmacılar, araçlar ve
tekerlekler arasındaki etkileşimin (aşınma
ve yıpranmanın) minimum seviyeye
indirilmesinde simülasyonların ne derece
katkı sağlayabileceğini öğrenmek
niyetinde. Haigermoser, “Hasara neden
olan karmaşık fiziksel mekanizmaları
anlamamız şart” diyor. İlgili başka bir
araşt��rma projesinde ise bu süreçlerin yanı
sıra malzeme yorgunluğunu engelleyen
daha iyi yüzey üretim yöntemlerinin de
simülasyonunu yapan bilgisayar modelleri
yaratılıyor. Bu araştırmada tramvaylardan
yüksek hızlı trenlere kadar her türden
raylı araç mercek altına yatırılıyor.
Karayolu ve demiryolu araçları için
dijital iyileştirme
Altyapılar ve araçlar arasındaki ilişkiye
duyulan ilgi sadece araç imalatçıları
ve işleticilerle sınırlı değil; otomotiv
endüstrisi de bu alanda müthiş fırsatlar
yattığına inanıyor. Örneğin sürücü destek
sistemleri ve otonom araçlar bugün Sanal
Araç Araştırmaları Merkezi’nin en fazla
dikkatini çeken konulardan bazıları.
Aslında merkezin en kapsamlı araştırma
projelerinden biri de otomatikleştirilmiş
sürüş işlevlerinin nasıl güvenilir bir şekilde
hesaplanabileceğine çözüm bulmakla
ilgili. Tekrar edelim, sadece fiziksel araç ve
bileşen testleri çok ciddi emek ve maliyet
gerektirdiğinden bu organizasyon fiziksel
testlerin eksikliklerini sanal olanlarıyla
tamamlıyor. Rosenberger, “Prensip
olarak otonom araçları şehirler ve kırsal
alanlarda hayal edilebilir her türlü sürüş
senaryosuna göre test etmek zorunda
kalırdınız. 100 milyonlarca kilometre
kat etmeniz gerekirdi. İşte bu yüzden
biz otonom araçların gösterebilecekleri
davranışlar hakkında doğru tahminlerde
bulunmak için simülasyonlardan
faydalanıyoruz. Simülasyonlar sadece
gerçek hayatta olandan daha hızlı
olmakla kalmaz ama aynı zamanda sayısız
kritik senaryonun hassas ve otomatik bir
şekilde sınamasını da sağlarlar. Bu sayede
yığınla paradan ve zamandan tasarruf
edilmiş olur” diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?