Prof. Robert Hare, 25 yıldır psikopatlar üzerine araştırma yapıyor. Son kitabı “Snakes in Suits”ta da iş dünyasındaki psikopatları anlatıyor. Psikopatların sadece hapishanelerde bulunmadıklarını, i...
Prof. Robert Hare, 25 yıldır psikopatlar üzerine araştırma yapıyor. Son kitabı “Snakes in Suits”ta da iş dünyasındaki psikopatları anlatıyor. Psikopatların sadece hapishanelerde bulunmadıklarını, iş dünyasının birçok kademesinde de yer aldıklarını söylüyor. Özellikle hızlı değişim yaşayan şirketlerde psikopatların kolay yükselebildiğini belirterek, devam ediyor: “Güçlü kişileri, ‘ideal çalışan ve potansiyel lider' olduklarına ikna ettikten sonra yükselmeleri, yüksek zam almaları ve önemli organizasyonel süreçlerde kontrolü ele almaları onlar için çok daha kolay oluyor.”
Psikopat denilince akla hemen seri katiller, vahşi suçlular geliyor. Ancak birçok psikopat normal insanlar gibi hayatlarını sürdürüyor. İş dünyasında da bu tip kişilerle karşılaşmak çok zor değil. “Snakes in Suits” (Takım Elbiseli Yılanlar) kitabının yazarlarından Prof. Robert Hare, iş dünyasında psikopatların birçok seviyede bulunduğunu söylüyor. Birçok psikopatın gerçek kişiliklerini gizleyerek, çevrelerine sevimli, zeki, eğlenceli, arkadaş canlısı bir görüntü çizdiklerini söyleyen Hare, “Ama bu sunumlar gerçekte ne olduklarının bir kılıfıdır. Ne yazık ki, çalışma arkadaşları için büründükleri bu çekici ya da yanıltıcı kişiliğin ötesini görmek çok da kolay değil” diyor.
25 yıldır psikopatlar üzerine araştırma yapan ve British Columbia Üniversitesi’nde bu konuda ders veren Prof. Hare, “Hapishanede gördüklerimle iş dünyasında gördüklerim arasında bir fark yok” diye konuşuyor. Psikopatlığı duygusal yaşam tarzıyla anti-sosyal kişilik ve davranışlar kümesini içeren bir kişilik bozukluğu olarak tanımlıyor. Psikopatların bencillik, yalancılık, manipülasyon, sorumsuzluk, atılganlık, kontrolsüz davranışlar, empati yoksunluğu gibi davranışlar gösterdiğini söyleyen Hare, bu kişilerin başkalarının haklarını önemsemediklerini ve bir dizi etik olmayan, anti-sosyal davranış sergilediklerini ifade ediyor.
Hare’e göre, iş dünyasındaki psikopatlar, özellikle değişim dönemlerinde şirket içinde yükselme imkanı buluyor. Üstlerini “ideal çalışan ve potansiyel lider” olduklarına ikna ettikten sonra yüksek zam almayı başarıyor ve önemli organizasyonel süreçlerde kontrolü ele alıyorlar.
Hare, “Bu gibi insanlar etik olmayan ve ahlaksız yöntemler kullanarak güç, prestij ve zenginlik elde ediyorlar. Bunların hepsi olmasa da çoğu psikopat. Topluma verdikleri zarar da ölçülemez. Son zamanlarda yaşanan ve iş dünyasını sarsan kurumsal skandallar bu insanların güvenilir yapılara ne kadar zarar verdiklerini ortaya koyuyor” diye konuşuyor.
“Snakes in Suits” kitabının yazarı Prof. Robert Hare ile iş dünyasındaki psikopatlar üzerine konuştuk:
PSİKOPATLAR KİMLERDİR?
Psikopatlık terimi, genellikle akla seri katil ya da vahşi suçluları getiriyor. Birçok seri katil ve bazı suçlular psikopattır ama birçok psikopat, katil ya da suçlu değildir. Aslında birçoğu da en azından dışarıdan bakanlara karşı görünüşte normal hayatlar sürdürerek aramızda yaşar. Uzmanların karşısına çıkmamış olanlar, çevrelerindekilere psikolojik, fiziksel ve ekonomik olarak zarar verebilirler. Psikopatlığın bir kişilik bozukluğu olduğu düşünülürse, bu çok da şaşırtıcı değil.
Psikopatlık, duygusal yaşam tarzıyla anti-sosyal kişilik ve davranışlar kümesini içeren bir kişilik bozukluğudur. Bencillik, yalancılık, manipülasyon, sorumsuzluk, atılganlık, kontrolsüz davranışlar, yüzeysel etkiler, empati yoksunluğu gibi davranışlar gösteren bu kişiler başkalarının haklarını önemsemez ve bir dizi etik olmayan, anti-sosyal davranış sergilerler. Birçok psikopat gerçek kişiliklerini, ikna edici bir cazibenin arkasına saklama yeteneğine sahiptir. Dışarıdan sevimli, zeki, eğlenceli, arkadaş canlısı bir görüntü çizebilirler. Ama bu sunumlar gerçekte ne olduklarının bir kılıfıdır.
Bu “sosyal yıkıcılar” aileyi, arkadaşları ve yabancıları, çoğunlukla da güvendikleri biri tarafından şaşırtılmış kişileri mağdur etmeyi tercih ederler. Çoğu mağdur başlarına gelen yüzünden kendini suçlar. Elbette, tüm psikopatlar çekici değildir, bazıları istediklerini elde etmek için sindirme, tehdit, zorlama ve şiddet kullanır.
Onlar diğer insanlara zarar veren ve anti-sosyal davranışlar sergilemelerini engelleyen empati, sosyal bağlar, cezalandırılma korkusu, vicdan gibi temel kontrol mekanizmalarından yoksundur. Daha da fazlası, psikopatlarda vicdan azabı ve suçluluk duygusu yoktur ve ortaya çıkan zarar yüzünden diğerlerini suçlarlar. Ne yazık ki, çalışma arkadaşları için büründükleri bu çekici ya da yanıltıcı kişiliğin ötesini geç olmadan görmek çok da kolay değildir.
NE KADAR TEHLİKELİLER?
Psikopatlık, akıl hastalığı değil, kişilik bozukluğudur. Hatta bazı evrimsel psikologların görüşüne göre, psikopatlık, bozukluktan ziyade hayata adapte olma stratejisidir. Yine de davranışlarının çoğu, zarar verdikleri kişiler ve toplumun geneli tarafından kötü olarak değerlendiriliyor. “Böyle bir şey yapmaları için deli olmaları gerek” cümlesini duymak çok da olağandışı değil.
Davranışlarının çoğu bizlere şok edici ve akıl almaz gelse de psikopatlar genellikle psikiyatri ve cezai adalet kurumları tarafından akıllı olarak değerlendirilir. Bu insanlar duygusal olarak toplumun diğer kesimiyle bağlantılı değildir. Başkalarını mağdur ya da kurban etmeyi yanlış olarak görmüyorlar. Mutlu oldukları şeyi yapıyorlar. Davranış repertuarlarının yıkıcı derecede yalancılık, aldatma, çalma ve şiddet içermesi, onları potansiyel olarak tehlikeli insanlar yapıyor. Cezai adalet sistemine göre psikopatlık, suçlu davranışlarının ve şiddetin en iyi ve tek habercisidir.
NASIL ZARAR VERİYORLAR?
Psikopatların bazıları sadist ve akıllı seri katillerdir. Biz bu insanları “öldürücü yıkıcılar” olarak tanımlıyoruz. Ayrıca şok eden diğer bir konu da, psikopat olan suçluların kurbanlarına vahşi ve soğukkanlı davranışlarıdır. Onlar, cinayet, saldırı, hırsızlık, cinsel şiddet gibi seri suçların faillerine iyi örnektir.
Psikopatlar her toplumdaki suçun büyük miktarından sorumlu olsalar da, tüm psikopatlar hapiste değildir. Her şeye rağmen, sanırım genel nüfusun yüzde 1’ini oluşturan psikopatlar büyük sosyal, ekonomik ve kişisel sıkıntı yaratırlar. Ağır dozda psikopatik özellikler ve davranışları olan bu kişilerden psikopat olarak söz etmek mantıklıdır. Diğer birçok insan, toplumda ciddi sorunlar yaratmak için yeterli psikopatik özelliğe sahip. Ahlaksız siyasetçiler, sahtekar işadamları, çocuk-tacizcileri, eşlerine tecavüz edenler, alenen trafiği ihlal edenler, sahte ürün satan seyyar satıcılar, etik olmayan satışçılar, dolandırıcı tamirciler, itibarsız avukatlar, hortumcular, kabadayılar, hilekarlar ve benzerleri… Bu gibi insanlar, etik olmayan ve ahlaksız yöntemler kullanarak güç, prestij ve zenginlik elde ediyorlar. Bunların hepsi olmasa da çoğu psikopat. Topluma verdikleri zarar da ölçülemez. Son zamanlarda yaşanan ve iş dünyasını sarsan kurumsal skandallar, bu insanların güvenilir yapılara ne kadar zarar verdiklerini ortaya koyuyor.
ONLARI NASIL SAPTAYABİLİRİZ?
Psikopatlar da bizimle aynı şeylerden motive olur. Ama onlar amaçlarını elde etme ve ihtiyaçlarını karşılamadaki niyetleri farklıdır. Birçok insan kurallara göre oynar. Ama psikopatların uydukları tek kural, ne bedelle olursa olsun istediklerini almak üzere tasarladıkları kendi kurallarıdır. Ayrıca, psikopatlar heyecan arayışından motive olurlar, diğerlerini yönetmek ve kontrol etmeyi arzularlar. Çoğu, kendi üstünlüğünü ispat etmek ve tabii ki kişisel yarar sağlamak amacıyla insanlarla psikolojik akıl oyunlarını oynamaktan hoşlanır.
Psikopatlık tam olarak nitelikli profesyoneller tarafından değerlendirilebilir. Psikopatlığı tanımlayan belirli davranışların varlığı, patronunuzun ya da başka bir kişinin bir psikopat olduğunu karar vermek için yeterli değildir. Bir insanı psikopat olarak etiketlemektense, bazı davranışlardaki belirli kalıplara odaklanmaları gerekir. Eğer ortada kabadayılık, tehdit, hırsızlık, başka sert kanun ihlalleri gibi davranışlar varsa bunu yönetimin ya da uzmanların dikkatine sunmak gerekir. Cezalandırmaktan korkuyor ya da kimliklerinin açıklanmasını istemiyorlarsa da isimsiz olarak bunu yapmalılar.
NASIL DAVRANIYORLAR?
Psikopatlar, birlikte çalıştıklarını insanlara kabadayılık yaparak, takım çalışmasını ve lider otoritesini küçümseyerek, manipülasyon yaparak, yalan söyleyerek, hile yaparak, sahtekarlık ve hırsızlık yaparak kurumlarda büyük zararlara yol açabilirler. Öncelikle güçlü pozisyonlara ulaşıyorlar. Kritik kararlarda olumsuz olarak etkileyebiliyorlar.
Onlar organizasyonun ya da çalışma arkadaşlarının iyiliğinden ziyade, kendi iyilikleri için motive olurlar. Büyük ve bazen de tehlikeli riskler alarak kurumu ve çalışma arkadaşlarını ve hatta bazen kendilerini de zarara sokabilirler. Diğerlerinin duygularını ve haklarını dikkate almadan düşüncesizce davranırlar. Suçu asla kabul etmezler hatta olanların suçunu başkalarına yüklemeyi tercih ederler. Başkalarının eleştirilerine tehdit, dava, duygusal ve profesyonel istismar, yıldırma, kabadayılık, misilleme ve intikamla cevap verebilirler.
HANGİ ÖNLEMLERİ ALMALI?
Psikopatik bir kişiliğe sahip olmak, ABD dahil birçok ülkede işten atma ya da cezalandırma için bir neden olarak görülmüyor. Tercihen yöneticiler konuyla ilgili davranışlara odaklanmalılar, özellikle de kişinin işteki performansına. Uygun şekilde uygulanan performans geliştirme süreci bunun anahtarı. Ayrıca, eğer bir çalışan diğer iş arkadaşlarına kabadayılık yapıyor, hırsızlık yapıyor ya da şirketi dolandırıyorsa, mevcut yasalar ve şirket kuralları da bu anlamda yol gösterici olur. Sıkı inceleme, güçlü ve istikrarlı iç kontrollerle izleme, gözetim önem taşıyor. Yöneticiler ya da çalışanlar başkalarının psikopatik kişilik olarak nitelendirdiklerinden ziyade yaptıkları şeyler yüzünden geliştirilmeli, cezalandırılmalı ya da işten atılmalıdır.
Psikopatik kişilik özelliklerine sahip insanlar kendilerini her türlü iş ve pozisyonda bulabilirler. Birçok durumda, iş performansları onların şirketin için en iyisini değil ama kendileri için en iyisini bulmalarını sağlar. İyi eğitimli, azimli psikopatlar iş dünyasında, kamuda, dini organizasyonlarda ya da orduda sorumluluk ve otorite gerektiren pozisyonlarda bulunabilirler. Genel olarak onlara en kısa zamanda kişisel güç, ün ve yüksek maddi ödül fırsatı sunan işlere yönelirler.
“DEĞİŞİM YAŞAYAN ŞİRKETLER PSİKOPATLAR İÇİN ÇEKİCİ”
* Kurumların ve kurum kültürünün kurumsal psikopatlık üzerindeki etkileri nelerdir?
Biz inanıyoruz ki, hızlı ve sürekli farklılaşmaya giden organizasyonlar (yeniden yapılanma, birleşme, devir alma, küçülme, vb) psikopatlara manipülasyona açık bir kültür sağlıyor. Bu organizasyonlardaki kontrol mekanizmaları bir süre sonra terk edilmiş olabilir ya da psikopatların entrikalarını açığa çıkarma ve halletmede yetersiz kalabilir.
Ayrıca inanıyoruz ki ülkelerin ya da şirketlerin kültürleri kaotik bir farklılaşmaya gidiyor. Bu psikopatlar için kontrolün azalması ve hızlı yükselme fırsatları ve geniş ödüller yüzünden oldukça çekicidir. Bu tür kurumsal kültürler fırsatçı psikopatlar için çok elverişli bir ortam oluşturuyor.
* Psikopatlar iş dünyasında başarılı oluyor mu ? Daha kolay yükselebiliyorlar mı?
Bizim yaptığımız araştırma psikopatların özellikle hızla farklılaşan, düzensiz bir değişim yaşayan şirketlerde başarılı olabildiklerini gösteriyor. Güçlü kişileri, bizim psikopatik kurgu dediğimiz sürecin sonunda “ideal çalışan ve potansiyel lider” olduklarına ikna ettikten sonra yükselmeleri, yüksek zam almaları ve önemli organizasyonel süreçlerde kontrolü ele almaları onlar için çok daha kolay oluyor.
“İŞLERİNİ BAŞKALARI YAPIYOR, İTİBARI ONLAR ALIYOR”
* Siz insanların psikopatları işyerinde çok kolay ayırt edebileceklerini söylüyorsunuz. Peki, bir psikopatla aynı ofisi paylaştığımızı nasıl anlarız? Bu insanlara nasıl davranmalıyız?
SÜREKLİ YALAN SÖYLÜYORLAR Diğer iş yerinde psikopatları fark etmeniz o kadar da kolay değil. Bazı davranışları ipuçları içerir. Çok fazla yalan söyleme eğilimindeler, hatta önemsiz konularda bile. İş performansları çok iyi değildir ama işlerin yapılması için başkaların kullanırlar, itibarı kendilerine alırlar. Çatışma yaratırlar ve insanları ya da grupları birbirine düşürmeye çalışırlar. Çünkü bu onlar için bir oyundur. Bunun yanında insanları bilgi paylaşımından uzak tutmaları çevirdikleri dolapların üzerini örter.
İLK İZLENİM KOLAY DEĞİŞMİYOR Büründükleri kişiliği muhafaza etmek için harcadıkları enerjinin büyüklüğü, idare ettikleri insanların sağladıkları yararla bağlantılıdır. Organizasyonlarda sadece yüksek mevkidekiler bu maskelerin farkına varabilir. Genellikle, buna rağmen, birinin bir psikopat hakkında ilk başta edindiği pozitif izlenimi kesin olarak negatife döndürmesi için çok fazla bilgi edinmesi gerekir.
Özgür Gözler
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?