Okyanuslarda büyük miktarda plastik atık yüzüyor ve deniz canlılarını tehdit ediyor...
Plastik atıklara yönelik tutum uzun zamandır “Göz görmeyince gönül katlanır” deyimindeki gibiydi. Geri dönüşüm sistemleri ya da etkili bir atık bertaraf hizmeti olmayan ülkelerde insanlar hala plastik atıkları çoğunlukla doğaya bırakıyor. Bu plastikler yağmurla nehirlere, oradan da denizlere taşınıyor. Plastiğin doğada çözünmesi çok zor olduğu için, atık miktarı da sürekli artıyor. Washington merkezli, kâr amacı gütmeyen çevre kuruluşu Ocean Conservancy ve kurumsal danışmanlık şirketi McKinsey, şu an okyanuslarda 150 milyon ton plastiğin yüzdüğünü ve bu miktara her yıl yaklaşık 8 milyon ton eklendiğini tahmin ediyor. Bu plastik atıklar sadece kıyı bölgelerini kirletmekle kalmıyor, deniz yaşamını da ciddi ölçüde tehdit ediyor. Örneğin, deniz kaplumbağaları ve foklar eski balıkçı ağlarına takılıyor ve albatros gibi deniz kuşları da yüzen plastik kalıntılarını yedikleri için ölüyor. Bundan insanlar da etkileniyor. Plastikler çözünürken, mikroplastik olarak bilinen ve besin zincirimize giderek daha fazla giren parçacıkları oluşturuyorlar. Plastik atık, küresel bir trajediye dönüştü.
Bir iş modeli aramak
Son birkaç yıldır, startup şirketler ve STK’lar denizden plastik atıkları toplamak ve mümkünse geri dönüştürmek için konseptler geliştiriyor. Şu anda denizden ağla atık toplayan bir katamaran da dahil olmak üzere çeşitli çöp toplama prototipleri bulunuyor. “The Ocean Cleanup” (Okyanus Temizliği) adlı Hollandalı kitlesel fonlama projesi, beş yıllık bir süre içinde, okyanus akıntıları tarafından kıyıya taşınmış atıkları toplayan bir bariyer oluşturdu. Denizden çöp toplamaya yönelik bir başka sistemde de gemiler düzenli olarak çöpleri toplayacak ve geri dönüşüm için karaya taşıyacak. Bu konseptler ümit vaat etse de orta vadede kârlılık ve dolayısıyla kendi kendini finanse etme imkanı sağlayan bir iş modeli henüz yok. Bu bağlamda, Siemens Kurumsal Teknoloji’den (CT) üç araştırmacı, Siemens’in plastik atıkların neden olduğu küresel kirlilikle mücadelede oynayabileceği rolü belirlemek için bir araya geldi. “İşimiz Okyanusu Temizlemek” (Cleaning the Ocean Is Our Business) sloganını kullanan bu proje, 18 aydır Siemens’in şirket içi kitlesel fonlama programı Quickstarter tarafından destekleniyor. Quickstarter programı, sıra dışı fikir ve konseptleri, herhangi bir bürokrasi olmadan, şirket içinde hızla hayata geçirmeyi mümkün kılıyor. Bu projede Siemens CT’den Ingo Bernsdorf ve Florian Ansgar Jaeger ile birlikte çalışan Felix Fischer, “Başlangıç olarak, atık toplama ve geri dönüşüm teknolojilerinin mevcut durumuna ve geri dönüştürülmüş plastikler için olası pazarlara ilişkin küresel bir değerlendirme hazırladık” diyor. Örneğin Adidas, denizlerden toplanan ve geri dönüştürülen plastikleri kullanıyor. Dünyaca ünlü bu spor ekipmanları üreticisi, kurumsal sürdürülebilirliği iş modeline dahil eden sayılı şirketlerden biri. Şirket, 2017 yılında yaklaşık 1 milyon çift Parley modeli ayakkabı sattı ve bu rakam bu yıl 5 milyona yükselecek. Adidas’a göre bu ayakkabıların en dikkate değer özelliği, bir çiftinin 11 plastik şişenin okyanuslara karışmasını engellemesi. Plastik şişeler, okyanusa dökülmek yerine, ayakkabı üretimi için geri dönüştürülüyor. Ancak bu örnek, ticari atık toplama teknolojileri veya denizlerdeki çöpleri kullanan sağlam bir atık ve hammadde akışı konusunda önümüzde hala uzun bir yol olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Tespit, toplama ve geri dönüşüm
“Temelde 3 noktadan hareket ediyoruz: Denizlerdeki plastik atığın tespiti, bu atığın toplanması ve toplanan malzemenin geri dönüştürülme prosesi. Bu faaliyetlerin üçünü de yakından inceledik” diyen Bernsdorf, Siemens’in mevcut teknolojilerinin bu atıkların geri dönüşümünü özellikle şirket için ilginç hale getireceğini ekliyor: “Geri dönüştürülemeyen plastik atıkların yakılarak gazlaştırıcılar ve türbinler tarafından elektriğe dönüştürebileceği, konteyner bazlı bir çözüm düşünüyoruz.” Bu tür konteynerler, geri dönüşüm sistemleri yetersiz olduğu için çok yüksek miktarda plastiğin denize boşaltıldığı Güneydoğu Asya adaları gibi yerlerde kullanılabilir. Bunun ötesinde, elektriğin çoğunlukla dizel jeneratörler tarafından üretilmesi, çeşitli adaları ve ada devletlerini yakıt ithalatına bağımlı kılıyor. Jaeger, “Bu tür bir konteyner, mevcut Siemens teknolojisiyle kolayca yapılabilir” diyor ve ekliyor: “Bu çözüm, gelecekte önemi çok daha artacak olan dağıtık enerji üretimini destekliyor.” Güneydoğu Asya ada toplulukları, her gün kıyılarına vuran büyük miktardaki atığı ya da kendi adalarında üretilen atığı bu şekilde kullanabilir.
Yüzer arıtma tesisi
Bununla birlikte, plastik problemini gerçekten çözmenin tek yolu, açık denizlerde yüzen büyük çöp yığınlarını toplamak. Bu nedenle Fischer, Bernsdorf ve Ansgar Jaeger, sadece denizden atık toplamakla kalmayıp, bu atıkların kullanılmasını da sağlayacak özel bir gemi projesi için fikir geliştirmek üzere Siemens Dijital Fabrika’dan Paul Cleverley ve gemi yapımında da faaliyet gösteren büyük bir Alman firmasının uzmanları ile birlikte çalıştı. Bu platformörneğin, plastiği ön elemeden geçirip geri dönüştürülemeyen atığın küçük bir bölümünü, karbon-nötr operasyonları için doğrudan enerjiye dönüştürebilir. Geri kalan atıklar piroliz (ısıtma) ile yağa dönüştürülerek bu yağ, diğer gemilere yakıt olarak satılabilir. Fischer, bu sistemin gerçeğe dönüşüp dönüşmeyeceğini henüz kimsenin kesin olarak bilmemesine karşın, fikrin çok umut verici olduğunu ifade ediyor. Viyana’daki Siemens Enerji ve Gaz Bölümü’nden meslektaşlarıyla yaptıkları görüşmelerde, plastik atıkların enerji üretmekte veya deniz suyunun tuzdan arındırılmasında kullanılabileceği alternatif yolları da tartışıyorlar. Akıntılar ve çöpün yoğunluğu çeşitli alanlarda birikme eğiliminde. Dolayısıyla, gemilerde veya diğer atık toplama çözümlerinde tespit sistemlerinin olması gerekecek. Dronlar, atık yoğunluğunun özellikle yüksek olduğu alanları keşfetmekte kullanılabilir. Bu dronların yüksek performanslı kamera teknolojisi ve sensörlerle donatılması ve bir veri arayüzü üzerinden genel sisteme bağlanması gerekiyor. Fischer’a göre, Siemens’in bulut tabanlı MindSphere çözümü, bize üç karmaşık noktayı birbirine bağlayan, yüksek performanslı bir teknoloji sunuyor: “tespit etme, toplama ve kullanma.” Fischer, Bernsdorf ve Jaeger, plastik atıkların gelecekte uygun maliyetlerle yeniden kullanılabilmesini sağlayacak çeşitli yöntemleri yakından incelemişler. Plastik, denizde işlenmenin veya karada elektrik üretmek için yakılmanın yanı sıra, doğrudan doğruya yeniden kullanılabilir. Jaeger, “Siemens’in bu gibi geri dönüştürülmüş plastikleri kendi ürünlerinde kullanıp kullanamayacağını araştırabiliriz” diyor ve ekliyor: “Ürünlerimizin çoğu için ısıya dayanıklı veya alev geciktirici özel plastik karışımlar gerekiyor. Siemens, okyanustan toplanan atıktan geri dönüştürülen malzemelerin kullanımını kademeli olarak başlatabilmek için uygun kullanım alanlarını belirlemeli.” Halihazırda küçük bir uygulama da var. Üç araştırmacı, diğer işlerinin yanı sıra Almanya’daki şirket çalışanlarının kullandığı restoranları da işleten Siemens Real Estate ile birlikte, denizden toplanmış ve geri dönüştürülmüş plastikten yapılma bir bardak prototipi üzerine çalışıyor. Elbette bu küçük bir adım, ama yine de bir başlangıç.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?