Son 10 yıldır sürekli yükseliş kaydeden altın, Nisan 2001 tarihindeki 260 dolar/ons'luk dip seviyesinden bu yılın Eylül ayı başlarındaki 1,920 dolar/ons'un üzerindeki rekoruna yükseldi. İflas sürecine giren Yunanistan, onu takip ettiği işaretlenen İspanya ve İtalya ile beraber Avrupa'da şiddetlenen kamu borcu krizi, yavaşlayan ekonomik büyüme, yatırımcıların varlıklarını korumak amacıyla altına karşı talebinde artışa yol açarak fiyatların bu yıl ardı ardına rekor seviyelere yükselmesine neden oldu. Altına dayalı borsa yatırım fonlarının altın varlıkları 8 Ağustos tarihinde 2,216.756 ton ile rekor seviyeye ulaştı. Altına olan yatırım talebi, 2000 yılında toplam talebin sadece yüzde 4,8'i iken 2010 yılındaki payı neredeyse yüzde 40'a ulaşmıştır. Bu durum yatırımcıların piyasada oldukça hakim bir konuma geldiklerini gösteriyor.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
TALEP NEDEN ARTIYOR?
Altına son zamanlarda destek veren en önemli faktörlerden biri, Avrupa ve ABD'de uygulanmakta olan parasal büyümedir. Parasal büyüme, durmadan para yaratılmasını gerektiren ve üretken ekonominin aslında ihtiyaç duyduğundan daha fazla likiditenin oluşması anlamına geliyor. Dünya genelinde merkez bankaları bunu son yıllarda yaşanan finansal krizin ortaya çıkmasından beri değil, yıllardır sürdürüyorlar. Altın arz ve talebi açısından durum incelendiğinde, yer üstü altın stokları yılda yaklaşık yüzde 3 artmasına karşın 1980 yılından beri para arzı, altındaki artışın üç misli oranında yıllık artış gösterdi. Ekonomi büyümekte, ancak para ve kredi büyümesi bunun çok üzerinde gerçekleşmektedir. Ekonomi bu çok büyük borç yükünün altında durgunlaşırken, kredi sistemi daimi bir genişleme mümkünmüş gibi faaliyetine devam ediyor. İflas etmiş bankaları desteklemek ve fazladan Hazine borcunu karşılamak için Avrupa ve ABD Merkez Bankası bilançolarının agresif ve alternatif bir şekilde kullanımı endişe verici. Bu bitmek bilmeyen genişleme programlarını sona erdirmek için bir yol görünmüyor. ABD'de sona eren Parasal Gevşeme 1 ve Parasal Gevşeme 2'nin ardından Parasal Gevşeme 3 gündemdeyken, Avrupa'da da Yunanistan başta Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan ve İspanya gibi bazı Avrupa ülkelerinin artan borçlarını yönetme kabiliyetine dair duyulan endişeler her geçen gün artmakta ve bununla ilgili çözümler yine parasal büyümeyi içermektedir.
GÜVENLİ LİMAN ARAYIŞI
Altının yükselmesine neden olan faktörler arasında yatırımcılardan gelen altın talebinin yanı sıra merkez bankalarının altın rezervlerini artırmaları da etkilidir. Global finansal piyasalar ve döviz kurlarında büyük bir volatilite ile işlemler gerçekleşirken merkez bankaları da güvenli liman varlıklara yöneldi. Dünya Altın Konseyi'nden gelen açıklamada 2011 yılı ikinci çeyreğinde de merkez bankalarından altına 69.4 tonluk bir talep geldiği belirtildi. ~
Piyasada altına destek veren faktörlerin en az beş yıl daha sürmesi bekleniyor. Fiyatların birkaç ay içerisinde 2,000 ABD Doları/ons seviyesinin üzerine yükseleceği beklentisi piyasada hakim. Altının içinde bulunduğu yükseliş, 1920 yılından beri kaydedilen en uzun yükseliş süreci. Hükümetler ekonomilerini iyileştirme çabasıyla daha fazla para basmaya yönelirken zayıflayan para birimlerine karşı birikimlerini korumak isteyen yatırımcılar altına yönelmekteler. Dünya genelinde düşen faizlerle beraber azalan bono getirileri, hisse senedi gibi riskli varlıkların getirilerindeki azalma ve volatilitelerindeki artış, Avrupa'nın kamu borcuna dair artan endişe ve genel riskten kaçınma altına destek veren başlıca etkenler.
Bu yıl yüzde 28 oranında değer kazanan altın, hisse senetlerinden daha iyi bir performans sağlamış durumdadır. Piyasada güvenli liman olarak kabul edilen varlıkların sayısı her geçen gün azalmaktadır. Güvenli bir liman sayılan İsviçre Frank'ının sıkıntılı bir dönemden geçen euro'ya 1.20 Frank'tan bağlanacağı yönündeki karar, bir güvenli limanın daha ortadan kalkacağını gösterdi. İsviçre Merkez Bankası'ndan gelen bu hamle ilk aşamada altın üzerinde etkili olmamasına rağmen altını ve diğer kıymetli madenleri hayli destekleyici bir karardır.
ÜRETİMDEKİ SON DURUM
Arz açısından bir inceleme yapıldığında; 10 yıldan fazla bir süredir fiyatların istikrarlı bir şekilde artması, yeni üretimleri hayata geçirmek için yeterli zamanı sağlamasına karşın altın madeni üretiminde nispeten küçük artışlar gerçekleştiği görülüyor. Önemli külçe bankalarından Standard Chartered, önümüzdeki 5 yılda altın üretimindeki artışı biraz düşük bir oran olan yüzde 3,6 seviyesinde tahmin etti. Dünya genelinde 375 altın madeni ve projesi arasında yapılan bir anket, 10 yıl sonra global altın madenciliği endüstrisinin oldukça az bir üretim yapabileceğini ortaya koymaktadır. Bu da 5 yılda altın madeni üretimi artışının yüzde 3,6 seviyesinde tahmin edilmesinin hiç de abartılı olmadığına işaret ediyor. Standard Chartered'ın madencilik sektörüne yönelik çalışmasında mevcut projelerin, sermaye maliyetlerini dengelemek için 1400 dolar/ons ortalama altın fiyatına ihtiyaç duyarken çevreyle dost ve yeni teknolojili projelerin 2000 dolar/ons ortalama fiyat gerektirdiğini gösteriyor.
Talep tarafından bakıldığında ise Hindistan ve Çin'in altın talebini sürükleyen başlıca ülkeler olduğu göze çarpmaktadır. Dünya Altın Konseyi 2011 yılı ikinci çeyrek verilerine göre, bu iki ülke toplam külçe ve para yatırımının yüzde 52'sini ve toplam mücevher talebinin de yüzde 55'ini oluşturmaktadır. İkinci çeyrekte yıllık bazda toplam tüketici altın talebi Hindistan'da yüzde 38, Çin'de ise yüzde 25 oranında artarken global talep artışı yüzde 7 ile sınırlı kalmıştır. Bu iki ülkedeki yüksek enflasyon, büyüyen orta sınıf ve geleneksel festival ve tatil sezonları altın talebine destek vermektedir. ~
Özellikle Çin'de altın piyasasına erişim kolaylığının artması, bankaların altın yatırım ürünlerini faal bir şekilde pazarlamaları bu ülkenin altın talebinin artmasında başlıca etkendir. Altın, herhangi bir tarafın taahhüdüne tabi değil, her zaman bir değeri var. Bu, nedenle herhangi bir faiz ödemesi gerekmiyor. Altın, herhangi bir kişi ya da kuruluşun riskini de taşımıyor. Bir süre önce International Exchange ve Chicago Mercantile Exchange ile birlikte JP Morgan, altını teminat olarak kabul etmeye başladı. Bunun yanı sıra Avrupa Komisyonu Ekonomik ve Parasal İşler Komitesi de üye ülkelerin ek teminat olarak altın rezervlerini kabul etme kararı aldı. Son olarak altın standardının günümüzde uygulanabilirliğine dair tartışmalar yapılmaktadır.
TAHMİNLER NE DİYOR?
Bu gelişmeler ışığında altın piyasasında söz sahibi büyük kuruluşların geleceğe yönelik tahminlerine bakmakta fayda var. İsviçre bankası UBS bir aylık ortalama altın fiyatını 1,950 dolar/ons olarak beklerken bankanın üç aylık altın fiyat tahmini 2,100 dolar/ons. Asya başta olmak üzere altına gelen yüksek talep bu tahminlere yol açan başlıca etkenlerden. Societe Generale'nin ortalama altın fiyat tahmini 2011 yılı dördüncü çeyreği için 1,950 dolar/ons, 2012 yılı için ise 2,275 dolar/ons. Bank of America Merrill Lynch 12 aylık altın fiyat hedefini 2,000 dolar/ons'a yükseltti. Altın konusunda en yüksek beklentiye sahip olan bankalardan biri olan JP Morgan'a göre altın fiyatları bu yıl sona ermeden 2,500 dolar/ons'a ulaşabilir. Elbette bunlar sadece birer tahmin, geleceği yaşayarak göreceğiz. Ancak her halükarda yatırımcı cephesinde altın adına hareketli günler geçmesini bekliyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?