Enerji start up'ları için müthiş strateji

Tiax’ın kurucusu ve başkanı Kenan Şahin, ilk şirketinden 1,5 milyon dolar kazandı...

18.04.2018 14:40:000
Paylaş Tweet Paylaş
Enerji start up'ları için müthiş strateji

Kenan Şahin, Boston’daki enerji teknolojisi geliştirme şirketi olan Tiax’taki laboratuvarında gezinirken küçük, bej bir odada bulunan birkaç fırına işaret ediyor. Şirketteki araştırmacılar, Şahin’in lityum-iyon pillerin enerji yoğunluğunu ve kullanım ömrünü artırıp fiyatını düşüreceğine inandığı, nikel yönünden zengin bir katot üretim tekniğinin bazı çeşitlemelerini üretmek üzere metal karışımlarını ısıtmak için bu fırınları kullanıyor. Şahin haklıysa bu, teknik batarya malzemelerinde elektrikli taşıtların tüketicilerinin ana tercihi haline gelebilir. Şahin’in inovasyon sürecine ilişkin sabırlı ve planlı yaklaşımını yansıtan bu teknik, 15 yıllık araştırmanın ve 10 milyonlarca dolarlık kişisel yatırımın bir sonucu. Şahin, 1999’da dışarıdan bir dolar bile yatırım almadan geliştirdiği faturalama yazılım şirketi Kenan Systems’ı 1,5 milyar dolara Lucent’a satmasıyla tanınıyor. O zamandan beri zamanının ve servetinin büyük kısmını batarya teknolojilerini ileriye taşımaya harcıyor. Bu amaçla 2002’de yeşil teknoloji start up’ları için umut vadeden ilerlemeleri iyice geliştirmek üzere Tiax’ı kurdu. Şirket, en başından itibaren katot malzemeleri geliştiriyor ve bu ilkbaharda, CAMX Power adlı yan ürünü görücüye çıkaracağını duyurdu. Şahin, elektrikli taşıtların çalıştırılmasında kullanılan batarya elektrotlarının geliştirilmesinin maliyeti azalttığını söylüyor. Ayrıca menzili artırarak ulaştırma sektörünü dönüştüreceğini ileri sürüyor. Şahin, “Taşıtların elektrifikasyonunun anahtarı katot materyalleri” diye konuşuyor. Ancak şirketin izlediği hayatta kalma stratejisi, en az geliştirdiği teknoloji kadar dikkate değer. CAMX, katot pudrasını kendisi üretmek yerine, kimya sektöründe dünyanın en büyük iki üreticisi olan İngiltere merkezli Johnson Matthey ve Almanya’dan BASF’yle malzemeyi üretip satmak üzere bir anlaşma yaptı. Bu, start up’ın katot teknolojilerini ilerletmeye odaklanmasını sağladı. Aynı zamanda pil üretmek isteyen birçok şirketin sonunu getiren sermaye harcamalarından kurtulmasına yaradı. Ancak teknolojik bir ilerleme sağladığında bile bir start up’ın pil sanayisinde yol alması son derece zor bir iş. Yeni malzemeleri ya da bileşenleri piyasaya sunmak uygulamalarda çeşitli değişiklikler yapılmasını ve tedarikçilerin, imalatçıların ve son müşterilerin ciddi ön yatırımlar yapmasını gerektiriyor. CAMX açısından asıl sınav, pil üreticilerinin, araba imalatçılarının ve elektronik şirketlerinin bu yeni malzemeyi yeterince umut vadeden bir materyal olarak görüp görmeyeceği. 

İNOVASYONDA GECİKME

Şahin, 1969’da MIT’ye bağlı Sloan Yönetim Okulu’nda doktorasını tamamladıktan sonra yıllarca akademisyenlik yaptı. Ancak 1982’de uzman sistemler ve veri işlemeyle ilgili yaptığı bazı araştırmaları ticarileştirmeye karar vererek 1.000 dolarlık kişisel yatırımla Kenan Systems’ı kurdu. Şirket, telekomünikasyon ve bankacılık sektörlerindeki büyük şirketlere yönelik işlem sistemleri geliştirince, telekomünikasyon teçhizatları devi Lucent Technologies’in dikkatini çekti. Şahin, sonraki birkaç yılını Lucent’ın ünlü Bell Laboratuvarlarının araştırma bölümünde yazılım teknolojisi başkan yardımcısı olarak geçirdi. Bu dönemde akademik araştırmayla özel sektör arasında, şirketler Ar-Ge laboratuvarlarını kapattıkları ve risk sermayedarları da giderek daha çok riskten kaçtıkları için “inovasyon gecikmesi” olarak tarif ettiği şeye neden olan k��klü bir kopuş yaşandığını düşünmeye başladı. Satıştan üç yıl sonra gelecek vadeden ilk fikirlere ek destek sunmak üzere, bir dönemin önde gelen danışmanlık şirketi Arthur D. Little’ın teknoloji bölümünü 16,5 milyon dolara satın alarak Tiax’ı kurdu. Bu alımın ardından New York Times’a, “Bir sürü harika keşfin gelişmeden kalması beni rahatsız ediyor” dedi. Şimdiyse durumun daha da kötü olduğunu söylüyor. Şahin, özellikle ABD’de temiz enerji start up’larının gelişmesini engelleyen derin bir inovasyon krizi yaşandığı görüşünde. Şahin, bu sektördeki start up’ların, gelişmeleri ürüne dönüştürmek için yerleşik şirketlerle ortaklık kurmanın yollarını buluyor. Bunu yaparken de start up’ların en iyi yaptığı şeyi, yani inovasyon yapmaya odaklanması gerektiğini ileri sürüyor. Bu stratejinin uzun vadede herhangi bir şirketin hayatta kalma şansını artırabileceğini ve hem teknolojiyi hem de piyasaları ileriye taşıyabilecek inovasyon ortamını canlandırabileceğini söylüyor. Şahin, CAMX’te bu teoriyi eyleme geçirmeyi umuyor. Lityum-iyon pil katotlarında nikel oranını artırmanın cazip tarafı, bu metalin yüksek enerji yoğunluğu. Bu, nikelin, sonuç olarak cihazların ve arabaların çalışmasını sağlayan çok miktarda lityum iyonu depolayabileceği, açığa çıkarabileceği ve iki şarj arasında uzun bir süre için enerji verebileceği anlamına geliyor. Daha fazla nikel kullanımı, az bulunan ve pahalı olan kobalt kullanımının önemli ölçüde azaltılmasını da mümkün kılıyor. Ancak bugüne dek yüksek nikel içerikli katotlara ilişkin yapılan çalışmaların çoğunluğunda pilin ömrünü kısaltan stabilite sorunlarıyla karşılaşıldı. Hiç kimse, örneğin yalnızca üç yıl dayanan bir arabaya 35 bin dolar vermek istemeyeceği için bunun taşıtlar açısından ciddi bir sorun olduğu açık. Ancak CAMX, küçük miktarlarda kobaltı kritik alanlara yerleştirerek moleküler olarak malzemeleri stabilize eden bir bileşim geliştirip bunun patentini aldı. Şahin’e göre bu ilerleme, daha uzun menzile sahip daha ucuz elektrikli taşıtlar üretilmesini sağlayabilecek yeni bir lityum-iyon katot sınıfı geliştirilmesi anlamına geliyor. Johnson Matthey geçen ay yaptığı bir yatırımcı sunuşunda CAMX malzemesinin, günümüzde çoğu elektrikli taşıtta kullanılan nikel-manganez kobalt katot malzemelerin enerji yoğunluğunda yüzde 25’e kadar artış sağlayabileceğini ve ileride çıkarılacak modellerde, ileri kimya üzerinden yaklaşık yüzde 5’lik bir enerji kazancını beraberinde getirebileceğini söyledi. Şirket, malzemeleri üretmek üzere ilk fabrikası için önümüzdeki yıl yaklaşık 260 milyon dolarlık yatırım yapacağını açıkladı. BASF henüz planlarıyla ilgili başka bir ayrıntı vermedi. 

FACEBOOK GİBİ DÜŞÜNMEK 

Enerjinin daha iyi depolanmasına yönelik ihtiyacın açık olmasına ve yeni yaklaşımlar etrafında oluşan heyecana rağmen piyasa, şimdiye değin bu sektörde start up’lara karşı gaddar davrandı. Yüksek üretim maliyetleri, yerleşik oyuncuların gücü, teknik zorluklar ve yeni teknolojilerin benimsenme hızının düşüklüğü, aralarında A123 Systems, Alevo, Ambri, Aquion Energy, EnerVault, Lightsail Energy ve diğerlerinin de bulunduğu bir dönemin gözdelerinin çark etmesine, geri çekilmesine veya iflas ilan etmesine neden oldu. Bu süreçte yatırımcıların yazılım, sosyal medya ve çevrimiçi işlere yönelik daha güvenli, daha öngörülebilir ve daha kısa vadeli seçeneklere odaklanmasıyla risk sermayesinin sektöre yönelik ilgisi azaldı. Batarya girişimlerinin ve diğer yeşil teknoloji şirketlerinin tökezlediğini gözlemleyen Şahin, enerji malzemeleri yapanların hızlı büyüyen internet işlerinden bir şeyler öğrenmesi gerektiğine inanmaya başlamış. Şahin, “Google, Facebook, Airbnb; tüm bunlar küçük bir bütçeyle yola çıkan internete dayalı şirketler” diyor. “İnterneti onlar inşa etmedi. Ancak malzeme alanında standart düşünce; ‘Biz icat ettiysek biz yaparız.’ Bense ‘Hayır... Bir üretim ortağı bulacağız ama teknolojiyi yapılabilir hale getirmek zorundayız’ diyorum.” Bu strateji bir zorluk barındırıyordu: Adı sanı duyulmamış bir start up, batarya devlerini ya da malzeme tedarikçilerini daha iyi bir teknoloji icat ettiğine ikna etmek zorundaydı. Aralarında otomotiv sektöründe dünyanın en önde gelen batarya tedarikçisi olan Panasonic’in de olduğu ilk girişimleri geri çevrildi. Pil imalatçıları zamanlarını ve paralarını başka bir şirketin malzemelerini değerlendirmek için harcamaya isteksizdi. Şahin, en sonunda bu şirketlerden birini, kariyeri boyunca sağladığı bağlantıları kullanarak ikna etmeyi başardığında şirketin mühendisleri bu malzemeleri nasıl test edeceklerini bilmiyor ya da bunu pek umursamıyordu. CAMX ilerlemek için en nihayetinde iki büyük ve pahalı adım atmak zorunda kaldı. Malzemenin belirli bir ölçekte üretilebileceğini göstermek üzere Rowley, Massachusetts’te 10 milyon dolarlık bir pilot fabrika inşa etti ve potansiyel bir ortağın CAMX malzemesinin performansını ortaya koyacak küçük piller yapmak için kullanabileceği bir “batarya kiti” geliştirdi. Şahin akademideki, iş hayatındaki ve hayır işlerindeki başarılarını gösteren plaket ve şiltlerle dolu ikinci kattaki ofisinde yaptığımız bir mülakat sırasında odanın ortasındaki yuvarlak bir masanın üzerine karton bir kutu koydu. Şahin kutuyu açtı ve siyah köpükten yapılmış bölmelerden batarya bileşenleri çıkarmaya başladı: Elektrolit ve bağlayıcı şişeleri, şirketin kendi katot pudrası ve çeşitli dillerde hazırlanmış montaj talimatları… Şirketin ancak böyle bir kit geliştirdikten sonra katot malzemesinin avantajlarını gösterebildiğini anlattı. Bu kit, potansiyel ortaklara herhangi bir mali yatırım yapmaksızın ve çok az zaman harcayarak malzemeleri test edip kıyaslama olanağı vermişti. Gelişmeler, CAMX’in fikri mülkiyetini ve başkalarıyla ilave anlaşmalar yapma hakkını korurken Johnson Matthey ve BASF’yi üretim anlaşması imzalamaya ikna edecek denli önemli oldu. Şahin, “Bu özel sermayemden 75 milyon dolar harcamamı, 15 yılımı ve akademide, Bell Laboratuvarlarında ve aklınıza gelen her yerde öğrendiğim her şeyi kullanmamı gerektirdi, ama en sonunda başardık. Ve dışarıda bu noktaya ulaşmak isteyen onlarca, yüzlerce küçük şirket var” diyor.

SONRAKİ AŞAMA 

Şahin’in, şirketine ilişkin vizyonunda “sonraki aşama” diye tanımladığı sürükleyici güç bu: Hücre separatörleri, silikon anotlar, hatta rakip katot malzemeler gibi pil bileşenleri üzerinde çalışan start up’lara danışmanlık ve değerlendirme hizmeti sunan yeni bir bölüm açmak. Bu bölüm aynı zamanda, potansiyel ortakların bu şirketlerin teknolojilerini değerlendirmek üzere kullanabilecekleri özel tasarlanmış batarya kitleri de hazırlayacak. “Böylece bizim 10 yılımızı alan şey onların 10 ayını alabilir” diyor Şahin. Ancak elbette önce CAMX’in kendisinin başarılı olup olamayacağının görülmesi gerekiyor. Aslında şirketin icadının tüketiciye ulaşan bir üründe kullanılmasının yıllar alması muhtemel. Gerek batarya üreticileri, gerekse otomobil imalatçıları gerçek dünyada zaman içinde iyi ve güvenli bir şekilde çalışmayacak bir ürün çıkarmayı göze alamayacaklarından, her ikisinin de malzemeleri ayrıntılı ve bağımsız bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Batarya malzemesi veya bileşeni geliştiren herhangi bir start up’ın başarı şansı, firma iyi finanse edilmiş olsa bile hayli düşük. Tedarik zincirinin diğer safhalarındaki oyuncuları, zaman ve kaynak açısından muazzam ön yatırımlar yapmaya ikna edebilmek için şirket tatmin edici, büyük ölçekte üretilebilir bir ilerleme sağladığını göstermek zorunda. California Üniversitesi’nde malzeme bilimi hocası olan ve gelecek vadeden batarya malzemelerini inceleyen Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı’ndaki bir araştırma grubunu yöneten Gerbrand Ceder, “Yerleşik bir şirketten çok daha iyi olmanız gerekir” diyor. “Yüzde 10 iyiyseniz hiç kimse sizinle görüşmez.” Ceder, CAMX’in iş stratejisinin üretimle ilgili risklerden kaçınmasına karşın başka dezavantajlarının olduğunu ekliyor. Bilhassa lisans ücretleri, işletmelerin malzemeleri ya da tamamlanmış pilleri satarak elde edebileceği kârların çok küçük bir kısmını temsil ediyor. Fikri mülkiyetin ötesinde değer oluşturmayan bir firma, ihlallerle, paralel keşiflerle ve fikri mülkiyet davalarıyla ünlü bir alanda kendisini riskli bir konumda bulabilir. 

2 TRİLYON DOLARLIK SEKTÖR

Şahin kendi adına CAMX’in materyallerinin kabiliyetlerine güveniyor ve ele alınacak çok iş olduğuna inanıyor. Ofisinde birkaç sayfa kağıt çıkarıp bir yandan konuşurken bir yandan da bazı şekiller, sütunlar ve oklar çiziyor. 2035’e gelindiğinde Çin ve Hindistan gibi ülkelerde otomobil sahipliği arttığında imalatçıların kalitesine bakmaksızın yılda 140 milyon adet otomobil üreteceğini söylüyor. Pil fiyatları düşmeye devam ettikçe ve Çin, İngiltere ve Almanya gibi ülkeler yanmalı motorları kısıtlamaya hazırlandığından bunların 50 ila 70 milyonunun elektrikli araçlar olması muhtemel. Bu araçlar ortalama 30 bin dolardan satılırsa bu, üst ucunda 2 trilyon dolarlık bir sektör anlamına gelecek. Bunun çok büyük bir kısmı da pil üreticilerine ve tedarikçilerine gidecek. Elektrikli araba sektörünün büyük kısmı, aralarında Panasonic, LG Chem ve Samsung gibi batarya devlerinin, Umicore ve Nichia gibi kimya şirketlerinin ve Tesla, BYD ve Renault-Nissan ittifakı gibi araç üreticilerinin olduğu bir avuç büyük şirket tarafından kontrol ediliyor. Önümüzdeki 18 yılda üretimi yılda 70 milyon arabaya çıkarmak için bu şirketlerin her yıl 560 milyar civarında batarya hücresi ve 7 milyon metreküp kadar katot malzemesi üretmesi ya da temin etmesi gerekecek. Bu, katot, anot ya da pil bileşenleri konusunda gerçekten önemli adımlar atan tüm start up’lar açısından muazzam bir fırsat. “Start up’lar en azından bu şirketlerle akıllı ortaklıklar kurmayı öğrenebilir” diyor Şahin. “2 trilyon dolarlık oyun değiştiren bir sektör ortaya çıkacak. Bu gerçekleşiyor. Hem de burnumuzun dibinde” diye ekliyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz