Siz yokken verilerinize ne olacak?

Sevdiklerinizin tüm hesaplarınıza girebilmesini nasıl sağlarsınız? Ya da aksine arkanızda bıraktığınız bütün izleri nasıl silersiniz?

18.02.2019 12:27:000
Paylaş Tweet Paylaş
Siz yokken verilerinize ne olacak?

İnsanların çoğu öldükten sonra ne olacağı konusunu aklına bile getirmez: Asıl sorunlar bu trajedi insanların başına geldiğinde ortaya çıkar. Daha da kötüsü 2016 Gallup Anketi’ne göre Amerikalıların yarısından çoğunun ya hiç ya da güncel bir vasiyetnamesinin olmaması. Sonuçta varislerin çoğunun elinde merhumun mal varlığını gösterir hiçbir yol haritası (fiziksel veya dijital) olmuyor ve bazı vakalarda miras için yasal mercilere başvurulması bile gerekebiliyor. Neyse ki artık varisleriniz adına işleri kolaylaştırmak için bir avukata gerek duymaksızın yapabileceğiniz pek çok şey var. 

1. Arka kapı oluşturun Şayet 15 yıl önce ölmüş ve ailenizden biri dizüstü bilgisayarınızı eline geçirmiş olsaydı, bu kişinin sizin verilerinize erişebilmesi garantiydi. 2003 yılında Apple şahsi verilerinizi hırsızlardan korumak, aynı zamanda bu verilere varislerinizin erişimini de engellemek için mükemmel bir sabit disk şifreleme yöntemi çıkardı. Kripto para birimlerinde de benzer bir sorun söz konusudur: Eğer dijital cüzdanınıza hiç kimsenin erişim yetkisi yoksa o zaman oradaki bütün paranız kaybolur gider, çünkü Bitcoin’de şikayetçi olabileceğiniz hiçbir merkezi merci yoktur. Bugünlerde bir soruşturma sırasında el konulan cihazlardaki verilere kanun hükmüyle erişilebilmesine olanak sağlamak için teknoloji şirketlerinin kripto teknolojilerinde bir arka kapı bırakıp bırakmamaları gerektiğine dair hararetli tartışmalar yapılıyor. Aslında arka kapı şifrelemesini siz kendi başınıza da kolaylıkla yapabilirsiniz: Sabit diskinizin şifresini bir kağıda yazın, o kağıdı bir zarfa koyun ve ardından zarfı mühürleyin. Aynısını Bitcoin cüzdanınız için de yapabilirsiniz. Ayrıca şifrenin güvenilir ama tüm sevdiklerinizce bilinen bir yerde saklandığından da emin olun. 

2. Pasif Hesap Yetkilisi anlaşması imzalayın Eğer bir Gmail hesabınız varsa, Google hesabınız pasif konuma alındıktan üç ay sonra otomatikman bildirimde bulunulacak bir e-posta adresi belirlemek için Google’ın Pasif Hesap Yetkilisi imkanını kullanın. Google’ın “aktif” olunduğunu tespit eden net kriterleri vardır: Eğer arada sırada Gmail hesabınıza bakıyorsanız, herhangi bir Google web sitesine giriyorsanız veya hesabınıza giriş yaparak Chrome tarayıcısıyla arama yapıyorsanız, Google sizin ölmediğinizi varsayacaktır. Ancak dijital kalp atışlarınız durduğunda bu imkan sayesinde güvendiğiniz birileri sizin Gmail hesabınıza, Google fotoğraflarınıza ve diğer verilerinize erişebilir. 

3. Tıbbi kayıtlarınızı bilgisayarınıza indirin Elbette doktorunuzdan tahlil sonuçlarınızın ve diğer kayıtlarınızın birer kopyasını tutması beklenir, ancak kendinize ait kopyaları bir yerde saklamanız da iyi bir fikir olabilir. Doktorunuzdan onların kopyalarını isteyin ve sonra onları tarayarak bilgisayarınıza aktarın. Benim yaşlı babam sağlık bakım kayıtlarını yanından hiç ayırmadığı bir USB bellekte saklıyor. Kendi sağlık bakım tedarikçisinin bilgisayarına erişemeyen bir uzmana göründüğünde bu USB çok işine yarıyor. Evet bu belleğin yanlış ellere geçme riski de var, ancak kendisi tıp profesyonellerinin sağlık kayıtlarına erişememe riskinin daha önemli olduğunu düşünüyor.

4. Şifre yöneticisi kullanın Eskiden merhumun hesapları hakkında bilgi edinmek için banka hesap özetlerinin ve vergi makbuzlarının normal postayla gelmesini beklemek yeterliydi. Oysa bugün Amerikalıların üçte ikisi internet bankacılığı kullanıyor (Amerikan Bankalar Birliği’nin 2017 yılı anketine göre) ve birçok insana artık hesap özeti gelmiyor. Bu durum ölmeniz halinde banka hesaplarınızın veya emeklilik hesaplarınızın kapatılma riskini ciddi bir şekilde artırıyor. Bu yüzden 1Password veya LastPass gibi bir şifre yöneticisi kullanın. Artık eşinizin, avukatınızın, çocuklarınızın, anne babanızın veya başkalarının bir şekilde hesaplarınıza erişebileceğinden emin olabilirsiniz. Böylece onlar örneğin sevgiyle anılmak istenen fotoğrafları saklayabilir veya siz öldükten sonra hesaplarınızı kolaylıkla silebilirler. Eşlerin birbirlerinin hesaplarına kolayca erişmelerinin bir yolu da aralarında şifrelerini paylaşmak olabilir. Ancak bunu yapmak da giderek zorlaşıyor çünkü artık internet siteleri iki faktörlü kimlik doğrulama yöntemini kullanıyor. Ama yine de birden fazla sayıda ikinci faktör (FIDO Universal 2. Faktör cihazı gibi) oluşturarak ve onları partnerler arasında paylaşarak bunu yapmak mümkün. 

5. Sosyal medyanın karmaşık kurallarına kafa yorun Eğer fanatik bir Facebook veya Twitter kullanıcısıysanız, onların ölümden sonra veriler politikalarını okumaya vakit ayırın. Zira okuduklarınızdan pek hoşlanmayabilirsiniz. Facebook, kullanıcılarından birinin tıbben akli yeteneğini yitirdiği veya öldüğü bilgisini aldığında, yetkili kişilerin bu kullanıcı hesabının kapatılmasını veya anı olarak saklanmasını talep etmelerine olanak sağlıyor. Dikkat: Anı olarak saklanan hesaplar sadece mirasçılardan biri tarafından (ayrıca belirtilmiş olmak kaydıyla), ancak bu kişi Facebook hesabına giriş yapamaz, eski gönderileri silemez ve değiştiremez veya özel mesajları okuyamaz. Meşhur bir vakada metro treninin çarpması sonucu ölen 15 yaşındaki bir Alman kızın ebeveynleri kızlarının siber zorbalığa maruz kalması veya depresyon geçirmesi sonucu mu öldüğünü yoksa sadece trajik bir kaza mı geçirdiğini öğrenmek için Facebook’u kızın kullanıcı hesabını açmaya ikna edememişti. Twitter’ın politikası da benzer yönde. Web sitesindeki yardım sayfasına göre siz öldükten sonra bir aile üyesi bu şirketle iletişime geçerek hesabınızın silinmesini isteyebilir. Ayrıca Twitter talep edilmesi halinde bir kişinin ölümünün hemen öncesinde veya sonrasında gönderilmiş belirli görüntüleri veya mesajları da silebiliyor. Ancak Twitter aile üyelerinin merhumun özel mesajlarına erişmelerine izin vermiyor. Bu yüzden Facebook’da sakladığınız ve siz öldükten sonra insanların erişebilmesini istediğiniz bir şeyler var ise onları düzenli olarak bilgisayarınıza indirip sonra örneğin Google Drive gibi sevdiklerinizin erişebileceği bir yerlere kaydetmelisiniz. 

6. Ardınızdan neler olabileceğini düşünün Birkaç ay önce katıldığım bir siber güvenlik eğitim seminerinde yaptığım konuşmada bu konu hakkında o kadar çok tavsiyede bulunmuştum ki salondaki neredeyse herkes benim çıldırmış olabileceğimi düşünmüştü. Oradaki çoğu erkek olan insanlar kendi şifrelerini asla eşleriyle paylaşmayacaklarını söylemişti. Belki kendilerine göre makul sebepleri vardır. New Haven Üniversitesi’nin bilgisayar bilimleri bölümünde yardımcı doçent olarak çalışan ve dijital adli tıp alanında bir uzman olan İbrahim Baggili, aile üyelerini kendi şifreli dijital parolalarının kırılarak ele geçirilmesine karşı olağanüstü önlemler almaları konusunda uyarıyor. Baggili, “Ölen bir tanıdığımın karısı ne yapıp edip sonunda merhumun e-posta adreslerinin ve iPad’inin bütün şifrelerini kırmayı başarmış ama gördükleri kocası hakkında asla bilmek istemediği türden şeyler çıkmıştı. Üstelik kocasına çok aşıktı ve bu durum ne yazık ki onun kocasına bakış açısını baştan aşağıya değiştirdi” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz