"Afrika'daki göçü denizden izleyeceğim"

İşte Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın işkoliklikten kurtulup yaşamaya başladığı yeni hayatı…

2.05.2017 14:11:510
Paylaş Tweet Paylaş
"Afrika'daki göçü denizden izleyeceğim"
Akfen Holding’in patronu Hamdi Akın, iş dünyasının işkoliklerinden biriyken bundan 5-6 yıl önce kendine daha fazla vakit ayırmaya karar verdi ve bir yelkenli aldı. Teknesini ise hiç Türkiye’ye getirmedi ve Côte d’Azur’da Saint-Tropez’de bıraktı. O tarihten itibaren de en büyük tutkusu tekneyle yaptığı seyahatler haline geldi. Akın, aynı zamanda dünyayı keşfetmekten de büyük zevk alıyor. Kuzey Kutbu’ndan, Şili’den, teknesiyle gezdiği Yunan Adaları’ndan, İspanya, İtalya ve Fransa kıyılarından çok etkilendiğini anlatıyor. Akın, dönemin en ünlü kadın gazetecilerinden Leyla Umar, Duygu Asena, Serpil Yılmaz ve Ayşenur Aslan’la yaptıkları Fidel Castro seyahatlerini ve Castro’ya balık pişirmelerini de unutamıyor. “İşte Castro dimdik ayakta duruyor. Serpil, Duygu, Ayşegül Castro’ya hani heykele sarılırsın ya işte öyle sarıldılar. ‘Castro, ölmeden seni gördük ya’ dediler. Castro hala ölmedi ama onlardan aramızda olmayanlar var bugün” diyerek geçmişi yad ediyor. Akın’ın bu yaza dair en önemli hayaliyse Afrika’daki Büyük Göç’ü denizden izlemek. Akın, bu hayalini “Afrika’da safariden büyük keyif almıştım. Şimdi büyük göçü izlemeyi çok istiyorum. Bu yıl vakit bulabilirsem denizden Afrika’da büyük göçü bir haftalığına takip edeceğim” sözleriyle anlatıyor. İşte Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın işkoliklikten kurtulup yaşamaya başladığı yeni hayatı…
* İş dışında kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?
Bugünlerde daha rahat çalışma koşullarım olduğunu söyleyebilirim. Eskiden, yani 5-6 yıl öncesinde kendimi işkolik olarak görüyordum. Hakikaten aşırı çalışırdım. İşkolikliğin ötesindeydi. Son 5 yıldır kendime vakit ayırıyorum. Bundan sonra kaliteli yaşayacağımız yıl sayısı giderek azalıyor. O nedenle bunu iyi planlamak ve her şeyin etkisinden biraz uzak kalmak şart.
* Tekne tutkunuz ne zaman başladı? İlk teknenizi ne zaman aldınız?
Yaz gelince tekne mevsimi başlıyor benim için. Bundan 5-6 yıl önce yelkenli almıştım. Fransa’da Saint-Tropez’de bıraktım. Orada duruyor. Zaten tekneyi aldığım günden itibaren hiç Türkiye’ye getirmedim. Teknenin bulunduğu yere gidiyoruz. Bir kaptan ve yardımcısıyla beraber teknem beni Fransa’da bekliyor. Gidip oradan tekneme biniyorum ve Akdeniz çanağını dolaşıyorum. En büyük keyfim de bu. Bazen bir hafta bazen 15 bazen de 21 gün sürebiliyor. Böylelikle İspanya’dan başlayarak Adriyatik’teki hemen her sahili gezme imkanım oluyor. Yani teknem İstanbul’da olsa oraları gezmek daha zor. Buradan uçağa binip Fransa’ya gidiyorum. Oradan da yine gezip uçakla dönüyorum. Ha buradan Bodrum’a gitmişsiniz ha Fransa’ya çok fark etmiyor.
* Bu seyahatlere kimlerle gidiyorsunuz?
Kızım Pelin bana eşlik eder. Oğlum Selim de katılır. Arkadaşlarımdan da kim o tarihte müsaitse geliyor. Her zaman çok keyifli geçiyor bu seyahatler.
* Tekneyle en sevdiğiniz rota neresi oldu?
Tabii ki İtalya sahilleri ve güney Fransa bu konuda mükemmel. Fazla söz söylemeye gerek yok. Bu sahillerin her birinin kendine has bir güzelliği var. Tabii ki orada turizmle eski ve yeni medeniyet bir arada gidiyor. Her şehrin kendine ait bir cazibesi var. Şehirlerin eski merkezlerinin hem turistik anlamda hem güncel olarak kullanılıyor olması çok önemli. Akdeniz ülkelerini, birbirlerine benzemelerine rağmen, her bir noktas��nı ayrı bir keyifle geziyoruz. İtalya’ya doğru indikçe çeşitlilik artıyor. İtalya’nın kendi şehirleri arasında bile hem doğal güzellik hem kültür ve davranış yönünden farklılıklar var. İtalya’nın harika lezzetlerinden çok keyif alıyorum. Sardunya Adası, Korsika Adası da çok güzel. Korsika Adası yeşillikleri ve bakirliği açısından bizim güney sahillerimizi anımsatıyor. Denizleri de bir o kadar güzel. Tabii ki Sicilya bambaşka bir dünya. Gerek Etna Yanardağı’nın faaliyette olması gerek Siracusa’nın tarihsel güzelliği gerekse yemekleriyle görülmesi gereken apayrı bir yerdir Sicilya. İtalya, İspanya, Fransa, Adriyatik kıyıları, Yunan Adaları’nın her köşesi farklı güzelliklerle dolu.~Bunlar arasında öne çıkan kültürel farklılıklar neler?
Tabii bir sürü farklılıklar var ama deniz kıyısında yaşayan insanların çok fazla kültürel farkları yok. Birbirlerine yakınlaşmışlar. Kültür farklılığını daha çok yemeklerde ve bazı davranışlarda görebiliyorsunuz. Yunan Adaları’nda kendinizi Türkiye’yle İtalya arasında bir yerde gibi hissediyorsunuz. Türkiye’den İtalya’ya bir geçiş kültürü gibi Yunan Adaları. Denizde yaşayan insanlar her zaman birbirleriyle daha fazla iletişim halinde, birbirlerine çok yakın ve daha medeni oluyorlar. İspanya’nın en beğendiğim şehirleri ise Mallorca ve Barselona. Bu şehirlere denizde yaklaştığınız zaman farklı karadan yaklaştığınız zaman farklı güzelliklerini görüyorsunuz. İspanyollarla Fransızlar arasında derin kültür farkları görmüyorum. Ne bir Bask’ın Katalan’dan ne İspanyol’un Fransız’dan çok farkı var. Bugün yaşadığımız ortamda bir olay karşısında hepsinin koyduğu tepki aşağı yukarı müşterek. Birbirlerine çok benziyorlar. Hem mimari hem edebi hem diğer sanatlar anlamında ortak bir geçmişleri var. Özellikle globalleşen dünyada hepsi birbirine benzemeye başladı. En farklı olanları Yunanlar ve Türkler. Bu yakın coğrafyada Araplar da çok farklı tabii.
* Teknenizle hep Güney Fransa kıyılarıyla Adriyatik’i mi dolaşıyorsunuz?
5-6 yıldır orada dolaşıyorum. En son geçen yıl Yunan Adaları’nı gezdim. Bana çok ilginç geldi. Yunan Adaları’nda denizin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. İçinden çıkmak istemediğim kadar güzel, berrak, serin ve temiz denizleri var.
*Hayalinizdeki rotayı nasıl çizersiniz?
Bu yıl mutlaka Adriyatik’te Hırvatistan’dan başlayıp Yunanistan’a ve Yunan Adaları’na doğru inmek istiyorum.
* Tekne tatilini sizin için daha güzel ve farklı kılan yanları neler?
Bir kere elbise derdiniz yok, hatta en güzel tarafı bu. Yani çok bağımsızsınız. İkincisi bir yere bağlanıp kalmıyorsunuz, çok  özgürsünüz. Her gün, her gece gözünüzü yumup farkına varmadan sabah başka bir yerde kalkabiliyorsunuz. Yani ben genelde öyle yapıyorum. Genelde tekneyle sabah 4-5 gibi ben uyurken yola çıkarız, sabah 9’da gideceğimiz yere varmış oluruz. Gözümü açarım ve kahvaltım hazır olur. Teknede ama yeni bir yerde kahvaltı yaparım. Orada denize girerim, sonra karaya çıkarım, öğle yemeğimi, akşam yemeğimi orada yerim. Tekrar denize girerim ve oradan başka bir yere gitmek üzere yatarım. Sabahleyin yine 4’te yol alır ve yine başka bir yere giderim. Bu çok güzel bir şey, eğer beğendiğim bir yerse orada 2 gün bile kalıyorum. Onun için tekne bana çok rahat ve özgür geliyor. İki pantolonla bir yazı geçirebiliyorum. Sahile indiğimde kıyıda şortla dolaşabiliyorum. Kimsenin kimseye aldırış etmediği bir ortam. Sakal bırakabiliyorum. Tekne çok keyifli, diğer tatillere benzemiyor.
* Yılda birkaç kere mi çıkıyorsunuz?
Sürekli gidip geliyorum. İşlerim olduğu için tek seferde olmuyor.
* Koleksiyonunuz var mı? İlk aldığınız resmin hikayesini anlatabilir misiniz?
Resim alıyorum, resimlerim var tabii. Nuri Abaç ya da Turabi’nin resmiydi. O zamanlar Ankaralı popüler ressamlardı. Hala da popülerdirler. Ondan sonra da Ankara’da gerek Yalçın Gökçe olsun gerekse genç ressamlar olsun bulduğum zaman resimlerini alıyorum. Resim konusunda öyle büyük bir koleksiyonum yok ama Ankara’daki ofisimin her tarafında resim vardır.
*Ne tür resimler seversiniz?
Modern olmayan resimleri seviyorum. Belirgin ve kendini ifade eden resimleri daha çok seviyorum açıkçası.
* Hafta sonları da çalışıyor musunuz?
Hayır çalışmıyorum artık. Hafta sonları maçlara gidiyorum, geziyorum ve tavla oynuyorum. Güzel tavla oynarım. Tekne dışında seyahat hobiniz var mı? Devamlı seyahat ediyoruz, hiç durmuyoruz ki… İşten arta kalan zamanda seyahatler eğlenceli de geçiyor.~“HASTA FENERBAHÇELİYİM”
VAZGEÇİLMEZ MERAKIM
Futbol vazgeçilmez merakım. Hasta Fenerbahçeliyim. Bütün şirket Fenerbahçeli olduğu için maçlara hep beraber gidiyoruz, locamız var orada hep beraber maç izliyoruz. Bazen misafirlerimiz de oluyor. Bilhassa Galatasaray ve Beşiktaş maçlarında özel misafirlerimiz olabiliyor.
İNGİLTERE LİGİ
Maç izlemekten büyük keyif alıyoruz. İngiltere Premier ligini takip etmekten de keyif alırım. Çünkü futbol benim çocukluktan beri yaşantımın bir parçası. Onun için hem oynuyorum hem seyrediyorum. Artık çok oynayamadığım için daha çok seyrediyorum. Bütün takımları seyretmekten keyif alırım ama Fenerbahçe’nin çok özel bir yeri var.

“EN ETKİLEYİCİ SEYAHATLERİM”
CASTRO’YLA BALIK

Küba’ya 4 defa gittim. En unutamadığım anım 1998’de Fidel Castro’yu ziyaret etmemizdi. Ben, rahmetli Leyla Umar, Serpil Yılmaz, rahmetli Duygu Asena ve Ayşenur Aslan ekip olarak gitmiştik. Castro’ya balık götürdük, Leyla pişirdi, Castro’ya balık yedirdik. İşte Castro dimdik ayakta duruyor. Serpil, Duygu, Ayşegül Castro’ya hani heykele sarılırsın ya işte öyle sarıldılar. “Castro, ölmeden seni gördük ya” dediler. Castro hala ölmedi ama onlardan aramızda olmayanlar var bugün.
KUZEY IŞIKLARI
Kuzey Kutbu’ndan çok etkilenmiştim. “Northern Lights” dedikleri kuzey ışıklarını görmek olağanüstüydü. Kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanıyla Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalar bunlar. Hatırlıyorum 22-23 Mart’ta gitmiştik, çok ilginçti. Norveç’in yukarısı çok hoşuma gitti.
BÜYÜK GÖÇ PLANIM
Afrika’da safariden de büyük keyif almıştım. Mutlaka görülmesi gereken yerler. Şimdi büyük göçü izlemeyi çok istiyorum. Bu yıl vakit bulabilirsem denizden Afrika’da büyük göçü bir haftalığına takip edeceğim.
ŞİLİ ETKİLEDİ
Latin Amerika’dan umduğumu bulduğumu söyleyemem. Şili’ye ve Brezilya’ya gittim. Şili beni çok etkiledi, Şili’nin bu kadar medeni olduğunu bilmiyordum. Şili bana küçük Almanya gibi geldi. Oradan etkilendim, doğrusu o kadar düzenli ve hoş bir yer ki… Karayipler’de bütün adalara gittiğimi söyleyebilirim ama tekrar gitmek için fırsat kolluyorum diyemem.

“YUNAN ADALARI DAHA KEYİFLİ”
DENİZDEN GİDİLİRSE
Yunan Adaları’nın denizi bizim Ege’den daha keyifli. Denizden gidildiği zaman çok güzel. Bir de yemekleri de daha farklı ve daha güzel. Balığı pişirmesini iyi biliyorlar. Balık aslında bir Ege kültürü ama bizde Egeli balıkçı çok azdır, Çankırılı, Çorumlu ve Erzurumlu balıkçı daha çoktur. Karadenizliler ise balıkçı değil de daha çok hamsici oluyor.
BALIĞI İYİ PİŞİRİYORLAR
Maalesef balık çeşidimiz daha fazla olmasına rağmen Yunanlar kadar güzel balık pişiremiyoruz. Gerçekten bunu açıkça itiraf etmek lazım. Bu nedenle İstanbul’a bir Yunan balık restoranı açılmasını sabırla bekliyorum. Hem mezeler hem pişirilme tarzıyla balıkları çok lezzetli oluyor.
EN GÜZELİ İOS
Yunan Adaları’ndan en çok hangisini sevdiniz sorunuza hemen herkes Mikonos diyebilir. Tabii ben de kötü diyemem eğlencesi ve yaşantısıyla çok güzel bir ada. Ama ben en çok İos’u sevdim. Naksos ile Santorini arasında bulunuyor. İnanışa göre Homeros burada ölmüş. Tüm bu adaların her birinin kendilerine has özellikleri var. Bir de Paros Adası’nı çok sevdim. Hem denizinden hem karasından çok keyif almıştık.
FAVORİM SANTORİNİ
Yunan Adaları konusunda daha o kadar uzman değilim. Daha çok gezmem gerekiyor. Santorini de çok güzel gerçekten. Her yönüyle değişik ve volkanik bir ada. Gerçekten mutlaka herkesin görmesi gerekir. Santorini dünyada güneşin batışının en keyifli seyredildiği yer. Çok da güzel, incecik, küçücük sokakları, lokantaları, mavi-beyaz evleri, daracık merdivenleri, inişleri, çıkışları ile çok dik ve çok keyifli bir ada. Bir o kadar da temizler. Favori adam Santorini

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz