Ceo'nun organik hayatı

Organik beslenme iş dünyasında hızla yayılan bir trend...

14.10.2019 14:38:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ceo'nun organik hayatı

Vestel İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, birkaç yıldır organik yaşam konusuyla daha ilgili. Özellikle tükettiği gıdaların organik olmasına dikkat ediyor. Sebze, meyve, süt ürünleri, beyaz et ve kuruyemişi organik tüketmeye çalıştığını belirtiyor. İzmir’de yaşadığı için İzmir civarında Urla, Bademler, Emiralem gibi pazarlardan fırsat buldukça alışveriş yaptığını anlatan Erdoğan, “Aslında onların da ne kadar organik oldukları tartışılır çünkü endüstriyel ürünler kadar olmasa da onlarda da gübre ve tarım ilaçları kullanılıyor” diyor. Gıdaların organik olmasının yanında bir diğer önemli sorunun genetikleriyle oynanmış olmaları olduğuna da dikkat çeken Erdoğan, “Maalesef genetiği ile oynanmış tohumlar inanılmaz derecede yaygın” diye de ekliyor. Tabii sadece Turan Erdoğan değil, iş dünyasında son dönemde giderek daha çok sayıda iş insanı organik yaşamı benimsiyor. Hem kendisinin hem ailesinin tükettiği gıdaların ilaçsız, katkı maddesiz olmasına özen gösteriyor. Böylelikle aslında çevrenin korunmasına da destek oluyorlar. 

KÖY PAZARLARINA GİDİYOR

Kimi iş insanları organik hayata çocukluğundan başlamış durumda. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı da bu isimlerden. Çocukluğu ve gençliğinin ilk yıllarının küçük bir şehirde geçtiğini, bu nedenle o dönemlerde organik beslenme dışında bir beslenmenin olmadığını söylüyor. “Çocukluğumdaki bu beslenme tarzı hayatım boyunca kazandığım bir alışkanlık ve vazgeçilmezim oldu” diyen Çaycı, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kendi bahçemizde beslediğimiz tavuğun yumurtası, tavuğun kendisi ve kendi meyve ve sebzelerimiz organik beslenme olgusunu adeta zihnime perçinledi. Hayatım boyunca bu tür beslenmeye hassasiyet gösterdim.” Çaycı, organik beslenme konusunda mevsiminde olması gereken sebze ve meyveleri tüketmeye gayret ediyor. Özellikle yazın Bodrum’da her türlü gıdayı köylü pazarlarından temin ediyor. Her sabah kahvaltıda köy yumurtası, köy peyniri, bayır domatesi ve biberi, maydanoz, tere ve taze nane tüketmeye çalıştığını söylüyor. 

ÇOCUKLARDAN SONRA HASSASİYETİ ARTTI

Genellikle iş insanları çocuk sahibi olduklarında yeme içme alışkanlıklarına daha fazla özen gösteriyor. Organik gıdalara yönelip, yedikleri besinlerin içeriğine dikkat etmeye başlıyorlar. Zorlu Enerji Grubu Başkanı Sinan Ak, biri 6 diğeri 12 yaşında iki erkek çocuğu babası. Çocukları dünyayı geldikten sonra özellikle organik beslenmenin hayatlarında önemli bir konu olduğunu belirten Ak, eşinin de bu konuda çok hassas davrandığını dolayısıyla kendisinin de önemli bir bilince sahip olduğunu söylüyor. Evde tüketilen hemen hemen tüm gıda malzemelerinin organik market ve pazarlardan alındığını dile getiren Ak, “Bu şekilde sağlıklı beslenmeye çalışıyoruz. Aile olarak organik beslenme konusunda belli alışkanlıklarımız oldu. Özellikle taze tüketilmesi gereken gıdaları organik almaya özen gösteriyoruz” diye konuşuyor. Ancak iş nedeniyle çoğu zaman dışarıda yemek yemek ise Ak için zorlayıcı bir konu. İş yemekleri söz konusu olduğunda organik beslenme konusunda zorlandığını belirtiyor. 

“10 YILDIR DOĞAL BESLENİYORUM” 

Organik yaşama geçişte sağlığın, dinçliğin, en önemlisi kaliteli yaşam sürmenin beslenmeyle ilgisi olduğunu söyleyen uzman görüşlerinin de etkisi büyük. Sadıkoğulları Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Mersin de bu görüşte. “Günümüzde inanılmaz şekilde önem kazanan organik beslenmeye ben de çok dikkat ediyorum. Mümkün olduğunca doğal beslenmeye özen gösteriyorum” diyor. Organik yaşam kapsamında sigara ve alkol kullanmayarak vücuda zarar veren maddelerden korunduğunu düşünen Mersin, eşinin yöneticiliğini yaptığı Sadık Tarım şirketinde iyi tarım uygulamalı arazilerde ekim yapıyor. Bu arazilerde ürettiği meyve, sebze, zeytin, zeytin yağı, tavuk, yumurta ve bal gibi ürünleri tüketerek son 10 yıldır daha dikkatli bir şekilde beslenmeye çalıştığını söylüyor. Mersin’in beslenmede uyguladığı özel bir diyet yok. Ancak eşinin de etkisiyle ağırlıklı sebze tüketiyor, zamanında özellikle de yaz sebzelerini büyük bir keyifle tükettiğini belirtiyor. “Üç öğün beslendiğim zamanlar kahvaltı olmazsa olmazım. Kahvaltıda benim için yağ, yoğurt, peynir, zeytin ve yumurtanın kalitesi, özellikle de çay çok önemli. Gün aralarında ayran veya nar suyu, birkaç badem ve ceviz yemeyi de ihmal etmiyorum” diyor. 

YEREL TOHUMLARLA BUĞDAY EKİYOR

HerbaFarm ve Otacı Bitkisel Ürünler’in kurucusu eczacı Meltem Kurtsan, organik yaşamı hayatının merkezine koyan bir iş insanı. “Sağlıklı yaşamak istiyorsak organik beslenmek zorundayız başka bir şansımız yok” diyen Kurtsan, tarım ilaçları, kimyasal gübrelerle yetişmiş, GDO’lu sebze/meyve ve onları yiyerek beslenen hayvan ürünlerini tükettikçe sağlıklı kalmanın mümkün olmadığının altını çiziyor. Kurtsan, 20 yıl önce Bandırma’daki fabrikanın çevresindeki arazilere organik sertifika alarak, kendisi ve yakın çevresi için organik sebzeler meyveler ve yerel tohumlarla buğday ekmeye başlamış. Yaklaşık 15 yıl önce Bodrum’da aldığı 17 dönümlük arazide de organik tarım ve permakültür prensipleriyle sebze meyve ve tıbbi bitkiler yetiştiriyor. Organik besinleri yetiştirebildiği kadar kendisi yetiştiren Kurtsan, yetiştiremediği sebze, meyve ve bakliyat için İstanbul’da cumartesi günleri kurulan Feriköy organik pazarı, Bodrum’da çarşamba günleri kurulan organik pazardan alışveriş yapıyor. Organik beslenmenin dışında aynı zamanda glutensiz besleniyorum. “Kendime özel glutensiz, mayasız ekmek yapıyorum. Az et ve bol sebze yiyorum. Baklagilleri çimlendirerek tüketiyorum, çimlendirme ile besin değeri artmış oluyor” diyor. 

“SERTİFİKALI ÜRÜNLERİ TERCİH EDİYORUZ”

Günümüz beslenme alışkanlıkları da düşünüldüğünde tamamen organik beslenmek aslında zorlayıcı bir konu. İş yemekleri dışında, tatiller ve genel olarak farklı yerlerde yenen öğle ve akşam yemekleri iş insanlarını zorlayabiliyor. Yine de bunu yaşam tarzı haline getiren iş insanları da yok değil. Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu da elinden geldiğince organik beslenmeye çalıştığını söylüyor. “Aslında ulaşabildiğimiz kadar doğal besleniyoruz demek daha doğru olur” diyen Kavaloğlu’nun organik yaşamla buluşması bu konunun bu kadar trend olmadığı dönemlere dayanıyor. Eşinin hamilelikleriyle birlikte doğal beslenmeyi benimseyerek hayatlarının rutini haline getirdiklerini belirtiyor. Öncesinde de hazır gıdalar ve gazlı içecekler tüketmediğinin altını çizen Kavaloğlu, beslenmede dikkat ettiği noktaları şöyle paylaşıyor: “Organik ürünlerin sertifikalı olanlarını tercih etmeye çalışıyoruz. Özellikle bir diyet uygulamamakla beraber yaz aylarında daha hafif beslenmeye dikkat ediyoruz. Zeytinyağlılar, buharda pişmiş sebzeler ve bol bol meyve tüketiyoruz. Eşimin hurma-organik kakao ve muz ile hazırladığı, tatlı krizlerini çözümlediğimiz tarifi en sık tercih ettiğimiz tarif.”


“TERASTA DOMATES YETİŞTİRİYORUM”
HAMDULLAH CEYLAN ERHAM ENERJİ GENEL MÜDÜRÜ


Hamdullah Ceylan, organik beslenme ve organik yaşamın birbiriyle yüksek oranda geçişkenliği olduğunu düşünüyor. Her şeyden önce bunun bir yaşam tarzı olması gerektiğine inanıyor. Organik beslenmenin hayatında hep olduğunu ancak özellikle tarım ilaçlarının doğaya ve insana verdiği zararların tespit edilmesinin yanı sıra GDO’lu gıdalar konusundaki tartışmaların konuya olan hassasiyetini en üst seviyeye taşıdığını söylüyor. Ceylan, “Özellikle mevsimsel üretim ve tüketimin uyumlu olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte organik ürünlerde sertifika, gözettiğim net bir kriter. Diğer taraftan organik sertifikaların verilişi ve üretim süreçlerinin denetlenmesi konusunda ciddi kaygılarım bulunuyor” diyor. Birçok iş insanı gibi Hamdullah Ceylan’ın da özellikle organik tüketmeye özen gösterdiği gıdalar var. Bu gıdaları da şöyle anlatıyor: “Evde kendi yoğurduğumuzu organik sütten yapıyoruz. Evin terasında organik domates ve salatalık yetiştiriyorum. Bal ihtiyacımı kendi kovanlarımdan karşılıyorum. Mevsimin organik sebzelerinden, sonraki dönemler için organik konserve yaptırıyorum.



OSMAN ARAR ORKA HOLDİNG GENEL KOORDİNATÖRÜ
ORGANİK TARIMA BAŞLADIK

VÜCUDUN İHTİYACI 
Organik beslenme ailecek önem verdiğimiz bir konu. Günümüzün modern dünyasında maalesef her türlü kimyasala maruz kalmış meyve ve sebzeleri tüketmek durumunda kalıyoruz. Aslında vücudumuzun en çok ihtiyacı olan besinleri en iyi şekilde sağlayacak olan sebze ve meyveler organik olanlar.
“ARAZİ SATIN ALDIK” Uzun bir süredir beslenmemize ve yediklerimizin kalitesine dikkat ediyoruz. Fakat son birkaç yıldır yaşadığımız çevrenin avantajlarını kullanmaya karar verdik ve 10 aile birlikte 1 dönümlük bir arazi satın alarak organik tarıma başladık. Hiçbir kimyasal kullanmadan ve döllemeyi bile arılar yardımıyla yaparak her birimiz kendimize yetecek kadar meyve ve sebze yetiştiriyoruz. Ortak seramız bizim için hem yararlı hem keyifli bir proje oldu.
“DİKKAT ETTİĞİMİZ KRİTİK NOKTA” Organik beslenme ve tarım hususunda en çok dikkat ettiğimiz şey meyve ve sebzeleri mevsimine göre yetiştirmek ve tüketmek diyebilirim. Her birimiz kendi ihtiyaçlarımız ve tüketimimizi göz önünde bulundurarak üretim yapıp, yetiştirdiğimiz sebze ve meyveleri mevsiminde tüketiyoruz.  

OSMAN ARAR’DAN 3 GÜNLÜK ORGANİK DETOKS
Zaman zaman 3 günlük sıvı diyeti yapıyoruz. Bu detoksta tükettiğimiz sıvının tarifi de şöyle:
Malzemeler
3salatalık,
3 limon
2 yeşil elma
2 demet maydanoz
Yapılışı Tüm malzemeleri katı meyve sıkacağında sıkın. Bunları 3 gün süre ile içerseniz detoks uygulamış olursunuz.



EKOLOJİK TARIMI DESTEKLİYORUM
FİLİZ AKDEDE HP GENİŞ FORMATLI YAZICILAR AVRUPA, ORTA DOĞU VE RUSYA GENEL MÜDÜRÜ

MEVSİMİNDE TÜKETİM
Olabildiğince mevsiminde meyve ve sebze tüketmeye çalışıyorum. Zincir marketlerden değil organik pazarlardan alışveriş yapıyorum. Ekolojik tarımı destekliyor, Buğday Derneği’ni takip ediyorum. Bu konudaki hassasiyetim 13 yıl önce başladı, hamilelik süreciyle beraber bu konuyu daha detaylı takip etmeye başladım. Özel bir diyetim yok.
FARKLI TARİFLER Sebze, meyve ve süt ürünlerini organik tüketiyorum. Kızım ve eşim yemek yapmayı çok seviyor. Farklı tarifleri deniyorlar. Glutensiz un, kepekli un ve organik meyvelerle kekler pastalar yapıyorlar. Özel tariflerimiz yok. Genelde evde olan malzemelerden yaratıcı tarifler üretiyorlar. Tarifleri kayıt altına almadığımız için her defasında farklı bir lezzet oluyor.



“RAF ÖMRÜNE SAHİP ÜRÜNDEN KAÇINIRIM”
DR. MURAT AKDOĞAN MYC PARTNERS YÖNETİM KURULU BAŞKANI

TOKSİK DÜNYA 
Toksik bir dünyada yaşadığımızı kabul etmeliyiz. Her gün farkında olmadan yüzlerce farklı kimyasal maddeye maruz kalıyoruz. Onları tüketirken çok dikkatli olmak zorundayız, onları görmezden gelemeyeceğimiz veya kaçamayacağımız bir gerçek. Genel olarak, sadece açlığımızı gidermek için yediğimiz yiyecekler, çok daha az besin değerine sahip. Bu yüzden daha sağlıklı ve daha uzun bir yaşam sürmek istiyorsak, organik seçeneklere, çiftliklerden yeni gelen yiyeceklere daha fazla odaklanmak zorundayız.
YEMEK DENGESİ Benim için organik yaşam, paketlenmiş ve işlenmiş yiyeceklerden kaçınmak demek. Uzun raf ömrüne sahip herhangi bir üründen tamamen kaçınırım. Herhangi bir şekerli içeceği hiçbir zaman tüketmek istemiyorum. Fındık, tohum, bitki çayları ve hatta organik kahve tüketmeyi tercih ederim. Yaz, tamamen renkli sebzeler ve meyvelerle dolu geçiyor, hiçbir diyet yapmıyorum, çünkü yemek tamamen dengeyle ilgili. Güne meyvelerle başlamayı ve büyük bir öğle yemeği yemeyi; taze ve organik sebzeler, baklagiller veya vahşi balıklarla hafif bir akşam yemeği yemeyi tercih ederim.

DR. MURAT AKDOĞAN’DAN ZERDEÇALLI AYRAN

En sevdiğim içecek zerdeçallı ayran. Bağırsak iyileştirici etkisi var ve şaşırtıcı antibiyotik ve antiinflamatuar özellikleri ile yaz mevsimleri için mükemmel.

MALZEMELER
1 Muz
½ bardak yoğurt
½ çay kaşığı, zerdeçal,
½ çay kaşığı zencefil tozu
2 ezilmiş kakule
1 su bardağı badem sütü
2 kaşık kabak çekirdeği
Hepsini mikserde karıştırın ve tadını çıkarın



MELTEM KURTSAN’IN
GLUTENSİZ VE MAYASIZ EKMEK TARİFİ


Malzemeler
l Eşit ölçülerde organik karabuğday, mısır ve pirinç unları
l İsteğe göre kimyon, zerdeçal, karabiber
l Az tuz, ay çekirdeği, çörekotu, susam, kabartma tozu
l Gerektiği kadar yoğurt

Yapımı
Tüm malzemeler yoğurulur,
Karışım yağlı kağıt üzerine serilir,
Üzerine bir kat daha yağlı kağıt konup oklava ile ince bir hamur haline getirilir.
Fırında 180 derecede pişirilir.
İstenirse bu karışıma kabak rendesi eklenebilir.
Dilerseniz az miktarda gluten içeren siyez unu ya da nohut unu da kullanabilirsiniz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz