Danone Hayat Su’nun yeni genel müdürü GAMZE ÇUHADAROĞLU, tam bir spor ve doğa tutkunu.
Ayçe Tarcan Aksakal
aaksakal@capital.com.tr
Danone Hayat Su’nun yeni genel müdürü GAMZE ÇUHADAROĞLU, tam bir spor ve doğa tutkunu. 1 yıldır Kemerburgaz’da kütük evlerde yaşayan Çuhadaroğlu, her gün ormanda mutlaka bir saat koşuyor. “Doğa beni rahatlatıyor, doğayla iç içe olmayı seviyorum” diyen Çuhadaroğlu, kız arkadaşlarıyla çıktığı tatillerde de spor yapabileceği, doğayla iç içe olacağı yerlere gitmeyi seviyor. Çuhadaroğlu, “Değişik ve farklı seyahatleri çok seviyorum. Kasımda üniversiteden kız arkadaşlarımla Fransa’ya trekkinge gidiyoruz” diyor.
Danone Hayat Su ve Danone Türkiye Entegrasyonu Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu, 21 ve 13 yaşlarında iki çocuk annesi. 21 yaşındaki oğlu Engin, ABD’de Penn State Üniversitesi’nde okuyor, kızı Lara ise Hisar Okulları’nda 7’nci sınıfta. İş dışında spor yapmaktan, çocukları ve arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmekten hoşlandığını anlatan Çuhadaroğlu, tam bir sporcu ve doğa tutkunu. Bugüne kadar yapmadığı spor neredeyse yok gibi.
Uzun yıllar profesyonel voleybol oynayan, ata binen Çuhadaroğlu, su kayağından bisiklete, tenisten kayağa ve trekkinge kadar her sporu severek yaptığını söylüyor.
“Çocukluk hayalim voleybolcu olmaktı” diyen Çuhadaroğlu, bol aktiviteli, sporla iç içe tatilleri seviyor. Arkadaşlarıyla tatil programlarını da buna göre ayarlıyor. Fransa’ya veya İngiltere’ye gitse bile uzun doğa yürüyüşlerine, bisiklet turlarına katılıyor, günde 20 kilometre yürüyor.
Danone Su Genel Müdürü Gamze Çuhadaroğlu ile geçen yıl taşındığı Kemer Country’deki kütük evlerinde bir araya geldik. Kızı Lara ve iki köpeğiyle evinin kapılarını açan Çuhadaroğlu, iş dışı yaşamını, spor ve doğa tutkusunu, çalışan anne olmayı anlatıyor:
İki çocuğum var. Biri 13, diğeri 21 yaşında. 13 yaşında olan Lara, kendini 21 yaşında hissediyor. Biraz bu konuda problem yaşıyoruz. Oğlum Engin ise üniversitenin son yılına geçti. ABD’de Penn State Üniversitesi’nde işletme ve pazarlama okuyor.
Esasında hep “Ben senin gibi olmayacağım, sabah işe gidip akşam çıkmayacağım” derdi. Ama sonunda işletme bölümüne gitti ve sonrasında pazarlamayı seçti. Benim kariyer yolumu seçse de annesi gibi uluslararası bir şirkette çalışmak istemiyor. Kendi işini yapmak istiyor.
Artık gençlere sabah erken kalkıp uzun süre çalışmak zor geliyor, sıkılıyorlar. Yeni jenerasyon daha özgür, kurallara çok uymak istemiyor.
O iç mimari ve psikoloji okumak istiyor. Kaç yıldır kütük evlerde yaşıyorsunuz? Buraya taşınmak kimin fikriydi? 2009’dan beri Kemerburgaz’dayız. Aslında çocuklar Kemerburgaz’a taşınmamızda etkili oldu. Eskiden Ulus’ta oturuyorduk, oğlum 11 yaşına geldiğinde eve bir sürü arkadaşı gelmeye başladı, köpek, kuş istemeye başladı. Ben de en iyisi Kemerburgaz’a bahçeli bir eve taşınayım diye düşündüm ve 2009’da buraya taşındık. Son 1 yıldır da kütük evlerde oturuyoruz.
Sabahları çok erkenci bir insanım. Çok kötü bir özellik ama pazar günleri bile 6:00-6:30 gibi uyanıyorum. Hafta içi ise trafiğe kalmamak için sabah 7:00’de evden çıkıyorum, 07:45 gibi işte oluyorum.
Akşam 16:45’e kadar öğle tatili yapmadan çalışıyorum. Genellikle ofiste bir şeyler yiyorum. Köprü trafiğine kalmamak için de 16:45’te işten çıkıyorum ve 35 dakikada evde oluyorum.
Eve geldikten sonra 1 saat mutlaka spor yapıyorum. Spor yapmazsam ruh sağlımı kaybediyorum. Her gün spor yapmaya alışınca kendinizi iyi hissetmek için spor yapıyorsunuz. Güzel olmak ya da zayıflamak gibi bir derdiniz olmuyor.
“DAHA SAKİN OLMAYI ÖĞRENDİM” “ÇOCUKLARI ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM” Annem çocukken ablamla bana zorla piyano dersi aldırdı. Bizim jenerasyon ise annelerimize göre biraz daha çocukları anlamaya çalışıyor. Ben de çocuklarımla onları anlamaya çalışarak bir ilişki kurmaya çalışıyorum. Kendi bildiğim doğrunun illa doğru olması gerekmediğini biliyorum. “NEFES ALIP VERİYORUM” Oğlum Engin, “Anne bu sömestiri online yapacağım, Miami’de babamın yanında okumak istiyorum” dedi. Nefes alıp verdikten sonra, elinden gelenin en iyisini yapacağına söz vermesini isteyip bu önerisi kabul ettim. Tabii, bu seviyeye gelmem çok vakit ve eğitim aldı. “EN BÜYÜK KORKUM” En büyük korkum çocuklar okumazlarsa ne olacak endişesi. Etrafımızda çocukları okumayan, üniversiteye gitmeyen çok arkadaşımız var. Okumayanlar da sonunda başka bir yol buluyorlar ama bu da benim korkum. “İLİŞKİM BOZULSUN İSTEMİYORUM” Kızım Lara 7’nci sınıfta. Dershaneye başladı ama zorla gidiyordu. Bırakmak istedi, ben de gitmesi için biraz uğraştıktan sonra pes edip ısrar etmedim. Çocuklarla ilişkim bozulsun istemiyorum. Bir şekilde çocuklar yollarını buluyor. Okulda en başarılı olan hayatta en başarılı olacak diye bir kural yok. Zamanla çocuklar konusunda daha sakin olmayı öğrendim. |
Annemin zoruyla ablamla birlikte 10 yıl piyano dersi aldım ama ben daha çok spor insanıyım. Her türlü sporu yaparım. Kayak, su kayağı yaparım, ata binerim, tenis oynarım. Jimnastiğe gidiyorum, pilates yapıyorum.
Hafta sonlarım tamamen spor ve doğayla geçiyor. Kızım ve iki köpeğimle ormanda uzun yürüyüşler yapıyorum, tenis oynuyorum. İş dışında doğada olmayı seviyorum. Trekking’i çok seviyorum, doğada saatlerce yürüyebilirim. Doğa beni rahatlatıyor.
Nereyi bulursak trekking yapıyoruz, bazen Bolu tarafına gidiyoruz. Zorlu parkurları seviyorum. Geçtiğimiz 19 Mayıs’ta, Likya Yolu yürüyüşüne gittik. Geçtiğimiz yaz da trekking için İsviçre’ye Zermatt kayak merkezine gitmiştik. Yazın sıcakta herkes denize giderken biz Zermatt’ta doğanın içinde çok güzel yürüyüşler yaptık. Tatillerde kesinlikle doğaya gitmem lazım.
Üniversiteden arkadaşlarımla veya eşimle gidiyorum. Bazen şirketten yönetim ekibiyle de enteresan aktiviteler yapıyoruz. Birkaç kere meditasyon, şarap tadım dersleri aldık. Değişik aktiviteler yapmayı seviyorum.
Haliç’te kürek çekmek istiyorum. Böyle farklı şeyler yapmayı, doğada olmayı seviyorum.
Eskiden hiç yapamazdım, çok hiperaktif, yerinde duramayan bir insandım. Şimdi daha iyi yapıyorum.
Kızım Lara ata biniyor, çok iyi bir binici. Bebekliğinden beri atları çok seviyor. 3 yaşında ata binmeye başladı. Seyisin atı tutmasını istemezdi. Şu anda milli takım seçmelerine hazırlanıyor, müsabakalara katılıyor. Oğlum da çok iyi tenis oynar, Enka’da tenis takımındaydı.
“HAYALİM VOLEYBOLCU OLMAKTI” “BABAM ETKİLİ OLDU” Babam diş hekimi. Marmara Üniversitesi Diş Fakültesi’nin kurucu dekanı. Ben de sporcu yönümü babamdan alıyorum. Babam, ablamla beni küçük yaştan itibaren spora yönlendirdi. İlk atletizmle spora başladık. Daha sonra yüzmeye gittik. “TAKIMDA OYNADIM” Ortaokul ve lisede çok voleybol oynadım, voleybol takımındaydım. Hayalim voleybolcu olmaktı. Ablam da basketbol milli takımında oynadı. “ATA BİNMEYİ SEVİYORUM” Ata binmeyi çok seviyorum. Biniciliğe üniversiteden sonra başladım. Herkes 1 saat ders alıp bırakırken ben günde 4 saat ata binerdim. 20-25 müsabakaya katıldım. Şimdi de arada sırada kızımla birlikte ata biniyoruz. |
Değişik seyahatleri seviyorum. Kasım ayında Boğaziçi Üniversitesi’nden 6 kız arkadaşımla Fransa’ya trekkinge gidiyoruz. Artık arkadaşlarla tatillerde aktiviteli bir şeyler yapalım derdindeyim.
Provence’a gideceğiz. Günde 20 kilometre yürüyelim diyoruz. Artık bu tür doğa yürüyüşlerini sever olduk. Bunun dışında Portekiz’e gideceğiz. Eylülde de Bali programımız var.
Farklı türden seyahatleri seviyorum. Örneğin birisi, “Bir hafta bisiklet turuna çıkalım” diyorsa bayılıyorum, koşa koşa gidiyorum. Bunlar beni mutlu ediyor.
Unutamayacağım tatil Arjantin seyahatiydi. Herhalde Arjantin’de doğup büyümüşüm. Buenos Aires’e gittiğimde şehre aşık oldum. Arjantinlilerin heyecanını, hayata bakışlarını, umursamazlıklarını çok sevdim.
Kız arkadaşlarımla çok seyahat ederim. Arjantin’e de 7 yıl önce kız arkadaşlarımla gitmiştim.
Açıkçası çocuklar küçükken bu dengeyi pek sağlayamadım. Ancak kariyerinizde yükseldikçe, genel müdür olduktan sonra daha şanslı oluyorsunuz, toplantıları kendinize göre ayarlayabiliyorsunuz. Ben de artık böyle yapıyorum. Çocuklarla vakit geçirmeye, onların özel günlerinde yanlarında olmaya çok özen gösteriyorum. Çünkü kariyerinizde yükseldikçe iş ve özel hayatı dengelemek daha kolay oluyor. Alt pozisyonlarda bunu yapmak kesinlikle çok daha zor.
Bir keresinde oğlum zehirlendi, hastaneye kalktı. İşten çıkıp oğlumun yanına 1,5 saat sonra gidebildim. Eskiden şirketler çok sıkıydı, şimdiki gibi “Çocuklarım hasta ben çıkıyorum” gibi bir anlayış yoktu. “Hafta sonu doktora götür” derlerdi. Ayrıca iş hayatında büyük bir rekabet var. Çok iyi iş yapmanız lazım.
Biz Danone olarak kadının çalışmasına çok kafa yoran bir şirketiz. Hiçbir zaman çalışmamayı düşünmedim. Çalışan annelerin çocukları çok daha iyi eğitim alan çocuklar oluyor. Annelerini örnek aldıkları için iş hayatında çok başarılı oluyorlar.
Bana bu soruyu yeğenim sordu. “Teyze 25 yıllık kariyer hayatında ne öğrendin” dedi. Ben de ona “İyi insan olmayı öğrendim” dedim. Yaptığım işte vicdanımın rahat olmasına dikkat ediyorum. İş hayatında insan çıkarmak gibi bazen çok zor kararlar alıyoruz. Vicdanım rahat mı insanlara kötü davrandım mı diye hep kendimi sorguluyorum. İyi insan olmaya çalışıyorum. Bunun dışında hiç detaycı değilimdir. İşi delege ederim ancak iyi iş yapılmasını beklerim, beklentilerimi de çok iyi tanımlarım.
“EVDE KEK KOKUSU OLMALI” ÇOCUKLAR GELDİĞİNDE Evin sıcak bir ev olması benim için çok önemli. Eve çocuklar geldiğinde sıcak kek kokusu olmasını istiyorum. Bunu da yapmaya çalışıyorum, böyle bir takıntım var. “KİTAP OKUMAYI SEVİYORUM” Çok titiz bir kadınım. Evde vakit geçirirsem mutlaka dolap temizlemeye başlarım. Kitap okumayı çok seviyorum. Daha çok gerçek hayat hikayelerini okuyorum. En yeni Romanov kardeşlerin hayat hikayesini anlatan Four Sisters’ı okumaya başladım. “YEMEK YAPMAYI SEVİYORUM” Evde yemek yapmaktan çok hoşlanıyorum, misafire bayılıyorum. Eve çok misafir gelsin, ben de sürekli bir şeyler pişirmek isterim. Şahane çikolatalı sufle yaparım. Türk yemekleri yerine dünya mutfaklarını yapmayı seviyorum. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?