İş insanları pek çok nedenle yürümeyi ve koşmayı çok seviyor. Kolay bir aktiviteyle kendileriyle baş başa kalma fırsatı yakalıyor, sağlıklı yaşama da zaman ayırmış oluyorlar...
Hobi ya da spora ayıracak zamanım yok!” Haksızlık etmeyelim… Bu sözlere son zamanlarda pek de rastlamıyoruz. Çünkü sağlıklı yaşam trendi iş insanları için de oldukça önemli hale gelmiş durumda. Ancak yapılan aktivite zorlaştıkça aktiviteye zaman ayıran CEO sayısının da azaldığı bir gerçek. Bu nedenle iş insanları en çok koşmak ya da yürümek gibi daha kolay yapılabilen sporsal aktivitelere zaman ayırıyor. “ Mondelez Türkiye Genel Müdürü İhsan Karagöz de bu iş insanlarından. Başlarda bir hafta sonu aktivitesi gibi gördüğü hobisine zaman içinde bağımlı hale geldiğini bile söylüyor. Koşu sırasında zihninin temizlendiğinden bahsediyor. Kendisiyle zaman geçirmek için koşmanın en güzel aktivitelerden biri olduğunu düşünüyor. Koşu tutkusunu ise şöyle detaylandırıyor: “Koşu öyle bir şey ki yavaş yavaş bağımlılık yaratıyor. Koştuktan sonra salgılanan endorfin, serotonin gibi hormonlar sizi mutlu ediyor ve zaman içinde o mutluluğa bağımlı hale gelmeniz, sizi kendine çekiyor.” Türkiye’de İhsan Karagöz gibi koşmayı ve yürümeyi asla aksatmayan, tutkuyla koşup yürüyen pek çok iş insanı var. Form tutmak, daha sağlıklı olmak derken yürümeye ve koşmaya bağımlı hale geliyorlar.
KÖTÜ ENERJİYİ ATIP DİNÇLEŞİYORLAR
Pek çok iş insanı yürümeyi kötü enerjiyi atabildiği için de tercih ediyor. Pegasus Havayolları CEO’su Mehmet Nane, bu isimlerden biri. Nane, “İçimdeki kötü enerjiyi, endorfin salgılayarak atıyorum. Bunun için de yürüyüş, pilates, yüzme gibi sporlar yapıyorum. Bunu da haftada minimum 2 kere yapmaya çalışıyorum. Hafta içinde yarım saat bir aralık bulsam hemen gidip spor yaparım ve hayata devam ederim. Negatif enerjiyi, terleyerek atabiliyorum” diyor. Lenovo Genel Müdürü Emre Hantaloğlu, haftada en az 2 kez spor yapıyor. Fitness yapan Hantaloğlu, yürüyüş ve koşu da yapıyor. Havaların güzel olduğu zamanlar Caddebostan sahilinde yürüyüp koştuğunu anlatan Hantaloğlu, “Havalar kötüyse salonda yürüyorum” diye konuşuyor. Beş yıldır her çıkışında en az 5 kilometre yürüyen Hantaloğlu, yalnız yürümeyi tercih ediyor. Yürürken denizi seyretmekten, etrafa bakmaktan ve kendini dinlemekten büyük zevk aldığını belirten Hantaloğlu, yürüyüş ve koşudan gördüğü faydaları şöyle anlatıyor: “İnanılmaz faydalı. İnsanı dinç tutuyor. Hazımdan, görmeye, hatta dik duruşa kadar yürümek ve koşmak çok faydalı.” Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Kızıl da haftada 3 gün 45 dakika yürüyor. Her sabah spor yapmadan güne başlamıyor. Yürümenin en önemli faydasını ise “Bütün günüm toplantı halinde geçiyor. Bu nedenle sabah sporu güne dinç başlamamı sağlıyor” şeklinde özetliyor.
ORMAN VE DENİZ KIYISI GÖZDE
Yürümek ya da koşmak için pek çok parkur var ama iş insanları daha çok ormanda ya da sahilde yürümeyi seviyor. Örneğin Koton Eş Başkanı Gülden Yılmaz da spor tutkunlarından. Hafta sonları mutlaka 1 saat yürüyen Yılmaz, 1 saat de fitness ya da pilates yapıyor. Kemerburgaz’da ormanda yaşadıklarını söyleyen Yılmaz, “Çok güzel bir yürüyüş rotamız var. 25 yıldır her hafta sonu 6 kilometre Yılmaz’la birlikte yürüyoruz. Genellikle ormanda yürüyorum. Bazen de Bebek sahilinde yürümek hoşuma gidiyor” diyor. IBS Genel Müdürü Murat Çiftçi için de yürümek hayatın vazgeçilmezlerinden. “Hayatın bu yoğun temposunda yürümek benim için en güzel terapi” diyen Çiftçi, spor yapmaya çok fırsat bulamadığı için bu eksiğini de yürüyüş yaparak giderdiğini belirtiyor. Aynı zamanda yürürken kendiyle baş başa kaldığı için sorunları çözdüğünü ve parlak fikirleri de yürürken bulduğunu belirtiyor. “Yürümek benim için bambaşka bir dünya” diyen Çiftçi, genellikle Emirgan Korusu’nu tercih ediyor. Ama en sevdiği rotanın İstinye- Tarabya arasındaki gidiş-dönüş 9 kilometrelik yol olduğunu belirtiyor. Genellikle sabahları yürüyen Çiftçi, son 5 yıldır düzenli yürüyor. Sigarayı bıraktıktan sonra yürüyüş sayesinde fit kaldığını belirtiyor. Çiftçi ayrıca tenis oynuyor ve kardiyo yapıyor. Netlog Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Çak, sahilde yürümeyi seviyor. 45 yıldır her akşam eşiyle birlikte Yeşilyurt sahilinden Florya’ya kadar 1 saatten fazla yürüdüklerini söyleyen Çak, 5-6 kilometrelik bir parkuru tamamlıyor.
“KOŞMAK STRESİMİ AZALTIYOR”
Çoğu iş insanı ise farklı spor aktivitelerinin yanında yürüyüş ve koşuya zaman ayırıyor. Novo Nordisk Genel Müdürü Dr. Burak Cem, hem sıkı bir koşucu hem de futbolla ilgileniyor. Cem’in futboldan sonra en sık yaptığı spor aktivitesi koşu yapmak. Cem, haftada iki kere saha içinde 8-10 km koşuyor. Fırsat buldukça en sevdiği koşu rotası olan Zekeriyaköy’de orman içinde koşmayı tercih ediyor. Cem, “Koşarak tüm negatif enerjimi atıyor ve salgılanan endorfinle kendimi daha enerjik ve mutlu hissediyorum. Fiziksel aktivite sayesinde beyne giden oksijenin artması konsantrasyonumu artırıyor. Düzenli koşu kilo yönetiminde de önemli bir” diyor. Koşmak sayesinde stres hormonlarının da azaldığını belirten Cem, “Böylece daha sağlıklı ve odaklı düşünebiliyorum. Kendimi güçlü ve enerjik hissederek işime daha çok motive olmamı sağlıyor. Düzenli olarak oynadığım futbol ve koşu aktiviteleri stresimi azaltıp ertesi güne çok daha mutlu başlamamı sağlıyor” diye anlatıyor. Cem, en çok ormanda koşmayı seviyor. Ağaçların yeşili ve kokularının kendisine doğal bir huzur verdiğini anlatan Cem, “Bol oksijen, daha sağlıklı hissetmemi ve sağlıklı düşünmemi sağlıyor, odağımı artırıyor” diyor. Koşuyu düzenli oynadığı futbolla birleştiren Cem, haftada iki kez futbol oynadığı 12 arkadaşıyla birlikte koşuyor.
SPOR ALIŞVERİŞLE BİRLEŞİNCE…
Her gün koşmayı başaran iş insanları da var. Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya, her sabah 6.45 gibi başlayıp yaklaşık 1 saat 15 dakika spor yapıyor. Bunun dışında günde 10 bin adım atmaya gayret ediyor. Sabah yürüyüşle 6-7 bin adım yürüyen Şankaya, gün içinde adımlarını 10 bine tamamlamaya çalışıyor. Şankaya, spor rutinini şöyle anlatıyor: “Önce yürüyüş ve koşuyla başlıyoruz. Zamanıma göre 30-45 dakika arasında yürüyor ve koşuyorum. Daha sonra 30-45 dakika aralığında crossfit yapıyoruz. Daha çok karın çalışmaları yapıyorum. Eskiden ağırlık da çalışırdam. Ancak 50 yaşını geçtikten sonra daha çok lastiklerle çalışmaya başladık. Ağırlığı olabildiğince azalttım. Az ağırlık çok tekrarla kas kaybını önlemek üzerine daha çok çalışma yapıyorum. Pilatesi ise haftada 1-2 kez, daha çok akşam 7-8 saatleri arasında yapmaya çalışıyorum.” Şankaya, yurt dışına gittiği zamanlarda da daha çok yürüyüş yaptığını söylüyor ve şöyle anlatıyor: “Aslında yurt dışı benim için daha rahat oluyor. Genelde koşu parklarına yakın otellerde konaklamayı tercih ediyorum. Sabah kalkınca ilk işim, bulunduğum şehirdeki koşu parkurlarına gitmek oluyor. Daha sonra şınav, mekik gibi hareketlerle günü bitiriyorum” diyor. Şankaya, tutkusunu alışverişle de birleştiriyor. Özellikle Amerika’ya gittiği zaman çok keyif aldığını belirten Şankaya, “Nike’a gittiğiniz zaman spor üzerine kurulmuş bir kampüsü var. Beni içine çekiyor” diyor.
“YÜRÜMEK TERAPİ GİBİ”
Nestlé Türkiye İçecekler Genel Müdürü Pınar Öney Bilsel’in en sevdiği yürüyüş rotası Bağdat Caddesi ve paralelindeki sahil yolu. Bilsel, “Cadde baştan başa 9-10 kilometrelik bir uzunluğa sahip olsa da en canlı kısmı olan Suadiye-Caddebostan arasında yürümeyi tercih ediyorum” diyor ve bu rotanın yaklaşık 3 kilometre olduğunu söylüyor. Bilsel, yürümenin en büyük faydasının ana odaklanmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Yürürken çevrede gördüklerini izlediğinden ve akışın içinde kaldığından bahsediyor. Yürümenin muhtemelen pek çok kişi için olduğu gibi kendisi için de terapi niteliği taşıdığına da değinen Bilsel, “Her adımla birlikte zihnimi boşaltıyor, aklıma takılan konular varsa onları sonrasında daha berrak bir bakış açısıyla değerlendirebiliyorum” diyor. Bilsel, en sevdiği yürüyüş rotasına ilişkin şunları anlatıyor: “Öncelikle evime yakın olması önemli bir avantaj. İstanbul’da kafanızı boşaltmak için yürümek isterken bir de uzak mesafeye gitmeye kalktığınızda daha yorucu olabiliyor. Bunun yanında Bağdat Caddesi üzerinde yürürken hayatın canlılığını izlemekten keyif alıyorum, sahil tarafında ise deniz kenarında bulunmanın getirdiği huzuru seviyorum.” Bilsel, yalnız yürümeyi tercih ediyor ama yürümenin bazen çocuklarla birlikte de keyifli bir etkinliğe dönüştüğünü söylüyor ve ekliyor: “Yürüyüşün yorgunluğu atmaya ve yürüyüş sırasında açılan zihnimin uyanıklığını korumaya çok faydası oluyor.”
İHSAN KARAGÖZ MONDELEZ TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ “KOŞU BAĞIMLISI OLDUM” TUTKU HALİNE GELDİ Sporun pek çok dalını seviyorum ama koşu benim için zaman içinde bir tutku haline geldi. 2008 yılında 2,5 yıl kadar İsviçre’nin Cenevre şehrinde yaşadım. Orada ortam, koşmak için çok müsaitti. Türkiye’ye döndükten sonra ise Zekeriyaköy’e yerleştim. Ormana yakın olduğum için koşu sporunu yapmam kolay oldu. Başlarda, hafta sonları koşardım ya da eşimle birlikte yürüyüş yapardık. Ancak koşu öyle bir şey ki yavaş yavaş bağımlılık yaratıyor. Sonrasında salgılanan endorfin, seratonin gibi hormonlar sizi mutlu ediyor ve zaman içinde o mutluluğa bağımlı hale gelmeniz, sizi kendine çekiyor. ŞEHİRDE DAHA GÜZEL Koştuğunuz yerin düz olması en güzeli. Bu yüzden şehir içinde koşmayı daha çok seviyorum. İstanbul’da en sevdiğim güzergah Boğaz. Çayırbaşı’ndan başlıyorum ve Yeniköy Makro’ya ulaştıktan sonra geri dönüyorum. Bu tam 10 kilometre oluyor. Ormanda ise 6 kilometre koşuyorum. Seyahate gittiğim zaman farklı şehirlerde koşmak beni çok mutlu ediyor. Sabah çıkıyorsunuz, etrafınızdaki insanlar işe giderken siz yanlarından geçiyorsunuz. Aslında bir şekilde onların hayatlarına dahil oluyorsunuz. Avrupa’da bir şehre gittiğiniz zaman şehir içinde herkesin koştuğunu görüyorsunuz. |
ZÜLEYHA ÖZGÜL ÖZGÜL HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI “GÜNLÜK TELAŞLARI GERİDE BIRAKIYORUM” CADDEBOSTAN SAHİLİNDE Caddebostan’da oturuyorum. Sahil kısmında çok güzel bir yürüyüş parkurumuz bulunuyor. Aynı zamanda yürüyüp muhteşem deniz manzarasıyla baş başa kalabiliyoruz. Caddebostan’dan Fenerbahçe yönüne doğru yürümekten büyük keyif alırım. Bu parkur yaklaşık 2,5 kilometreyi kapsıyor. Toplamda her gün 6-7 kilometre yürüyorum. BEDENİM VE RUHUM DİNLENİYOR Yoğun bir iş programım olduğu için biraz koşuşturmacaya ara verme ihtiyacım oluyor. Yürümenin hem fiziksel hem ruhsal anlamda insanı rahatlattığını yani pozitif yönde etki ettiğini düşünüyorum. Ben yürürken bedenimin ve ruhumun dinlendiğini hissediyorum. Ağır sporlardan çok yürüyüş gibi vücudun her tarafını çalıştıran sporları tercih ederim. Yürüyüş sırasında kısa bile olsa günlük iş telaşlarımı geride bırakıyorum. Kendimi daha sağlıklı hissediyorum. TEMPOMA AYAK UYDURABİLEN OLMADI Farklı yürüyüş rotalarını da denedim ama bu rotanın ambiyansı daha hoşuma gidiyor. Haftada en az iki kez mutlaka yürüyüşe çıkmayı ihmal etmem. Cumartesi ve pazar günleri yalnız yürümeyi tercih ediyorum. Biraz tempolu yürüdüğüm için şimdiye kadar tempoma ayak uydurabilen pek olmadı. Genelde yürüyüşümüzün ardından Fenerbahçe’de ailemle sağlıklı bir kahvaltı yapmayı seviyorum. |
BARAN DEMİR / İBRAHİM POLAT HOLDİNG CEO’SU HAFTADA ALTI GÜN YÜRÜYORUM FİZİKSEL VE RUHSAL AÇIDAN FAYDALI Ortaköy-Rumelihisarı arasında yılın 9 ayı haftada 5-6 gün yürüyorum. Yaklaşık 1 saat tempolu yürüyüş yapıyorum. Bu rota toplam 5,5 kilometre. Yürümenin bana fiziksel ve ruhsal faydaları var. Öncelikle sağlığıma iyi geliyor. Diyabet, kolesterol, kilo, kas, eklem gibi sorunları dengede tutmak açısından faydalı. Ayrıca deniz havası ve manzarası da ruhsal açıdan iyi geliyor. Yürüyüş sırasında günün muhasebesini yapma imkanım da oluyor. SOSYALLEŞTİRİYOR Ortaköy-Rumelihisarı boğazın en güzel yerlerinden birisi. Bir yandan deniz havası alıyorum, bir yandan birçok insanı ve hatta arkadaşlarımı da görme imkanım oluyor. Yürümek bir nevi sosyalleşme imkanı da sağlıyor. Adeta mahalle kültürünü yeniden yaşatıyor. Yürüyüş yaparken geçen gemileri seyretmek de ayrı bir keyif. Eşimle bazen de dostlarımızla birlikte yürüyoruz. Yürürken sohbet etmek aktiviteyi daha sevimli kılıyor. Yürüyüşten sonra Arnavutköy’de balık yiyip Bebek’te kafede oturuyoruz. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?